• Sonuç bulunamadı

1.2. Söylem Kavramı

1.2.1. Haber Söylemi Kavramı

Kitle iletişim araçları, bir diğer adıyla medya, tarihsel ve toplumsal şartların harmanlanmasıyla ortaya çıkan araçlar olmuştur. Medya organlarının ortaya çıkışında, kullanılmaya başlanmasında ve sürekli geliştirilerek günümüze kadar getirilmesinde en büyük etken egemen güçlerdir. Çünkü medya onların çıkarlarını koruyan ve beklentilerini gerçekleştiren önemli bir üretim aracı durumundadır ve bu araçlar her zaman egemenlerin kontrolünde olmuştur (Yaylagül, 2010: 15).

Medyanın dördüncü kuvvet olarak görüldüğü bilinen bir gerçektir fakat bilinen bu olsa da medya yadsınamayan büyüklükte bir etki gücüne sahiptir ve bu da onu dördüncü kuvvet olmaktan çıkartarak çoktan ilk sıraya yerleştirmiştir. Böylesine güçlü bir aracın egemen güçlerin himayesine girerek, toplumsal değerleri ve kültürü korumaktan ziyade, sözü edilen egemen güçlerin söylem aracı haline gelmesi ise elbette kaçınılmaz olmaktadır (Çoban, 2009: 56). Neredeyse medya organlarının tamamını kapsayan bu durum, özellikle haberlerde etkili bir biçimde öne çıkmaktadır. Egemenlerin ideolojik aracı haline gelen haberlerde, bu ideolojileri kamuoyuna aktaran olaylar, olgular ya da toplumsal gruplar ile ilgili oluşturulan söylemler olmaktadır. Bu durumda da haber ile gerçeklik arasındaki ilişki tartışmaya açık bir hale gelmektedir (Göker ve Keskin, 2015: 234). Haberlerde söz konusu olaylar, olgular ya da toplumsal gruplar için oluşturulan söylemler egemen çıkarlara göre uygun yerlerde tek tek veya birbirinden bağımsız olarak konumlandırılmakta, böylece haberlerde tasvir edilen şeyler bütünlük veya tutarlılık içinde değil, gelişigüzel seçilmiş olaylar, durumlar olarak sunulmaktadır. Bu bağlamda, kişiler günlük hayatlarında onlara sunulan haberler ile yaşadığı gerçek dünyaya giderek yabancılaşmakta ve maddi temelleri olmayan bir dünya yanılsamasını da yeniden üretmektedir (Çoban, 2009: 58). Bu durumun aktörleri olarak da yine egemen güçlerin ideolojileri ve ideolojik söylemleri görülmektedir. Söylem ve ideoloji beraber ele alındığı zaman, medya metinlerinde ve en önemlisi de haberlerde egemen hakimiyetinin oluşmasında ve toplum üzerinde bu etkinin görülmesinde oldukça etkili iki faktör olarak görülmektedir (akt. Özer, 2011: 49). İdeolojilerin yönlendirmesiyle şekillenen söylemler, gerçekleri yeniden inşa ederek sunmaktadır.

Haberde gerçeklik ölçüsü söz konusu olduğunda bu konuda en iddialı olan haber üretim aracının, radyo ve yazılı basına göre çok daha fazla avantajı bulunan televizyon haberleri olduğu görülmektedir. Diğerlerinden farklı olarak görüntü, ses ve yazıyı birlikte sunan televizyon haberleri bu avantajını, özellikle söylemin görüntüsel boyutundan yararlanarak oluşturduğu gerçekçi söylemler ile kullanmaktadır. Fakat seçme, çözümleme süreçlerinin yaşandığı ve en önemlisi gerçeklerin yeniden inşa edildiği bilinen televizyon haberleri, elbette ki gerçeklikten farklı olmaktadır (Boztepe, 2015: 5). Televizyon haberlerinde haber üretim sürecinin tüm aşamaları göz önünde bulundurulduğunda, iddia ettiği gibi gerçekleri sunmasından ziyade olayları egemenin etkisi görülen, alt-üst söylemlerle yeniden üretmektedir. Egemen güçlerin yönlendirmesiyle ideolojik bir aygıt halini alan haberler, haberlerdeki olayların içeriklerinin düzenlenmesi, dahası o olayın haber olmaya layık görülerek belli bir düzen ve sıraya tabi tutulması gibi tüm bu etkenler söylemin birer parçası olduklarını göstermektedir (Çoban, 2009: 58). Egemen güçler söylemlerini yeniden üretirken, neyin veya kimin haber olarak sunulacağını, kaynakların ne olacağını, haberin başlığını, özellikle nelerin nasıl söyleneceğini belirleyerek haber söylemlerini oluşturmaktadır (akt. Aydın, 2013: 56). Egemenlerin bu tutumları, televizyonda sunulan haberlerde egemen güçlerin anlaşılması kolay kalıplara dönüştürdüğü kendi haber söylemi ile, toplumda istenilen algı oluşturulmakta, politik ve kültürel dengeler belirlenmekte ve egemen karşıtı kişi, grup veya oluşumlardaki marjinal söylemlerin kendilerini temsil etmelerini kısıtlayabilmektedir (akt. Çoban, 2009: 58).

Haber söyleminin oluşmasında etkili bir şekilde yeri olanların ise haberin üretildiği medya organının tutumu, toplumda hâkim olan ekonomi politiği, haberin kaynağı, haber merkezinde çalışanlar ve editoryal süreç olduğu söylenebilir. Görüldüğü gibi haberler ve o haberlerin söylemleri bazı üretim aşamalarına tabii tutularak, bu sürecin sonunda ortaya çıkmaktadır. Özellikle haber metinlerine bakıldığında hemen hepsinin içerik olarak birer söylem olduğu görülmektedir. (Sığın Karaduman, 2009: 56).

Her haberin birer söylem aracı olduğunu savunan yaklaşımlar, aynı zamanda haber metinlerinin, medyada yer alan diğer program türlerinin metinlerine oranla

daha kapalı ve sıkı metinler halinde olması gerektiğine de vurgu yapmaktadır. Bu yaklaşımların özünde yatan sebep ise haberlerin, egemenlerin (iktidar, baskı grupları, politikacılar, yasama, yürütme ve yargı vb.) görüş ve isteklerinin sunulduğu metinler haline getirilmesinden kaynaklanmaktadır (Mutlu, 2006: 46-47). Medyanın en güçlü hakimiyet aracı olan haberler, yazım tekniğine göre kapalı bir yapıt olarak bilinse de metin olarak çok katmanlı bir okuma ile analize sokulduğunda, içerdiği söylemlerle açık bir yapıta dönüştüğü görülmektedir (akt. Mora, 2008: 4).

Haber metinlerinin tek başlarına bir anlamı olmadığını savunan Fairclough’a göre, anlam oluşması için o metni okuyanın da bir yorumu olması gerekmektedir. Metindeki anlamı çıkaran, okuyucunun yorumu olmaktadır. Teun van Dijk’a göre ise, bir metinin okunduğu anda yorumlanabilmesi için ilgili konu hakkında daha önceden bilgi sahibi olmak gerekmektedir. Buna rağmen Teun van Dijk, dünya hakkındaki sosyal ya da siyasi yönlü birtakım olayların yorumlanması için ve yine birtakım inançların kabul edilip benimsenmesi için haberlerin en etkili araç olduğunu belirtmektedir (akt. Mora, 2008: 12). Haberler aracılığıyla, dünyada olup biten hemen her şey hakkında kişiler bilgi sahibi olabilmektedir. Kişilerin haber alma merakı ise beraberinde haber söylemini doğurmakta ve böylece oluşturulan söylemlerle birlikte kişileri bilişsel olarak ve davranışsal olarak etkilemektedir (Göker ve Keskin, 2015: 237).

Haberin bir tür değil tamamen toplumda var olan söylemler olduğunu savunan Teun van Dijk, bu söylemlerin de var olan egemen güçlere ait olduğunu belirtmektedir. Stuart Hall ise benzer bir şekilde, haberlerin var olan egemen güçlere ait söylemlerle dolduğunu ve bu söylemlerin haber metinlerinde yeniden inşa edildiğini söylemektedir. Her iki kuramcının da düşüncelerinin ortak noktası olarak haber söylemlerinin aslında egemen güçlerin söylemleri olduğu görüşüdür ve haberin söyleminin toplumdaki egemenlerden ayrı tutulamayacağıdır (Sığın Karaduman, 2009: 58).

Haberlerde söylemi kullanarak kişilere ve büyük topluluklara ulaşabilen egemen güçlere ait söylemlerin özü ‘dil’ olduğu için, metinleri oluşturan cümlelerin nasıl ve hangi yapıda oldukları açısından oldukça önemlidir. Söylemin dil ile kurulması nedeniyle, söylemi anlayıp çözümleyebilmek için kullanılan cümle

yapıları ve sözcük seçimleri temel yapılardır. Haberin yapı taşlarından olan dil ile çok kolay bir şekilde ister olumlu ister olumsuz bir algı yaratmak mümkün olmaktadır. Bu bağlamda, kullanılan sözcüklerle birlikte oluşturulan haber söylemi bir olayın aktörünü iyi ya da kötü gösterebilmektedir. Haberde kullanılan sözcükler buna göre seçilmektedir. Genellikle destekleyici duran, olayın aktörünü olumlu sunan sözcük seçimlerinde; açıkladı, anlattı, ifade etti, belirtti, altını çizdi, vurguladı gibi haber fiilleri kullanılırken, olayın aktörünü olumsuz sunan, desteklemeyen bir tavır sergilemek için kullanılan sözcükler; suçladı, iddia etti, uyardı, savundu, ileri sürdü, ortaya attı gibi haber fiilleri olmaktadır. Haberde kullanılan dilin yapısı, seçilen sözcüklerin övgü ya da yergi içeren sözcükler olması haberin söylemine yön vererek değiştirmektedir (Aydın, 2013: 56).

Dil ve söylem arasındaki ilişkiye, Bakhtin, Volosinov, Pecheux, Kress’in kuramsal yaklaşımları ışığında bakıldığında, haberin diyalog ile harmanlanarak bir haber söylemi oluşturduğu görülmektedir. Ortaya çıkan haber söylemi için denilebilir ki; kaynak- anlatıcı- okuyucu döngüsü içinde örülmüş olan diyalog, tam olarak haber söylemini ortaya çıkarmaktadır. Özellikle anlatıcının etkin rol oynayarak her bir olay için kullandığı farklı dil ile kendine en uygun durumu yaratarak bir söylem kurduğu söylenebilir (Sığın Karaduman, 2009: 62). Kurulan haber söyleminin egemen güçlere ait ideolojik bir boyut taşıdığı görülmektedir. Habere söylem olarak bakıldığında, toplum içinde kurulmuş anlamın ve yine toplumda kullanılan dilin bir örneği olduğu söylenebilir. Söz konusu durum içinde haber, üzerinde belirleyici olan dış etkenleri dili aracı ederek kendi içerisinde dönüştürmekte bunu yaparken de durumun fark edilirliğini ortadan kaldırmayı amaçlamaktadır (Boztepe, 2015: 264).

Söylem, anlamın dil içindeki hareket etme durumu ile ilgiliyken, ideoloji, anlamın genelde kimin hakkında nasıl kullanıldığıyla, özelde belli kişi veya kişilerin yararına nasıl harekete geçirildiğiyle ilgilenmektedir. Dili kullanarak oluşturulan söylemler haberlerin anlam üretme aracı olmaktadır. Bu durum ise, olaylar ya da olgulardaki zıtlıkları vurgulayarak yani biz-onlar, iyi- kötü, elitist-popülist, zengin- fakir, yerli-yabancı ve benzeri şekillerde sunulmasıyla gerçekleştirilerek, topluma efendi-köle algısı söylemler yoluyla empoze edilmekte ve bu haklı gerçeklikle sunularak durum normalleştirilmektedir (akt. Mora, 2008: 5). Dolayısıyla denilebilir

ki, haber söylemi, günlük yaşamda medya organlarının ekonomik yapılanmasıyla yani egemen güçlerin ideolojileriyle doğru bir orantıda biçimlenmekte ve medya ve egemenin çıkar birliği ile yapılandırılmaktadır (Sığın Karaduman, 2009: 59). İdeolojilerle birlikte örülmüş haberin söylemi de böylece egemenin söylemi olmaktadır.

Haberlerin hakimiyetini elinde bulunduran egemen güçler varlıklarının devamı, ideolojilerinin yayılması, sonuç olarak daima güçlü olarak kalma çabasıyla haberlerde sürekli olarak düzenli bir övgü ile yer alırken, kendilerinden daha az güçlü olanlar ve azınlık olanlar, protestolar ya da cinayet gibi sapkın eylemler sonucu (akt. Özer, 2011:50) haberlerde kendilerine yer bulmaktadır. Haberlere konu olduklarında ise yine egemen güçlerin çıkarları doğrultusunda belli bir ideoloji ve söylem aracılığı ile yansıtıldıkları görülmektedir.