• Sonuç bulunamadı

RIZA ŞAH PEHLEVİ’NİN TÜRKİYE ZİYARETİ

RIZA ŞAH PEHLEVİ VE ATATÜRK

I-) RIZA ŞAH PEHLEVİ’NİN TÜRKİYE ZİYARETİ

Türkiye – İran ilişkilerinde yaşanan gerilimlere ve çeşitli olumsuzluklara karşın, iki ülke ilişkilerinin sağlam temellere oturtulması gelecekte iki ülke arasındaki dostluk ve işbirliğinin geliştirilmesinin her iki tarafın da menfaati icabı olduğu dış politika alanında gerçekçi yaklaşıma sahip iki liderin hedefleri arasındaydı. Böyle bir açılım için en uygun başlangıç noktasının ise iki liderin birbirlerini ziyareti; bu mümkün olmazsa, kararlaştırılacak uygun bir yerde buluşmaları olacağı yönündeki teklif ise ilk defa Mustafa Kemal’den gelmiştir.

Nitekim 18 Haziran 1932 günü kendisini ziyarete gelen Tahran Büyükelçisi Hüsrev Bey’e Atatürk: “Şah Hazretleri ile şahsen tanışmak istediğini, fakat kendisinin seyahatine o sıralarda imkân, olmadığından çok muhtemeldir ki, Şah’ın da İran’dan fazla ayrılamayacağı için, bir teftiş gezintisi şeklinde hudut civarında

kendisiyle buluşmayı düşündüğünü söylemiş ve selamlarıyla birlikte münasip şekilde Şah ile bu konuda görüşmesini ” emretmiştir.428

Görev yeri olan Tahran’a 19 Temmuz’da ulaşan Gerede, Şah’ın bir teftiş gezisi çıkmış olması nedeniyle kendisiyle ancak 8 Eylül tarihinde görüşme imkânı bulabilir. Bu görüşme esnasında, Atatürk’ün buluşma teklifini Şah’a ileten Hüsrev Bey’e cevaben Şah: “Ben esasen Gazi Hazretlerini Ankara’da makamlarında resmen ziyaret etmek kararındayım, fakat bu arzumu iki nihayet üç sene sonra mevkii fiile koyabilirim. Maahaza bundan evvel, önümüzdeki sene, tesadüfî bir şekilde hudut üzerinde buluşmak ve tanışmak fikrinizi pek tasvip ederim. Gazi Hazretleri’nden vaki olacak işarete intizaren müştakı olduğum böyle bir mülâkata hazırım. ”429 demek suretiyle prensip olarak teklifi kabul ettiğini beyan etmiştir.

Büyükelçi Hüsrev Bey, Rıza Şah ile yapmış olduğu görüşmenin bir bölümünde iki ülke arasındaki ticarî ilişki ve transit taşımacılığın geliştirilmesi için yapılan çalışmalar hakkında kendisine; Türkiye Cumhuriyeti’nin, Türkiye ile İran arasındaki transit yoluna büyük ehemmiyet verdiğini, aylardan beri yolun önemli kısmının tamir ve inşasına başlandığını ve tarihî transit yolunun en kısa zamanda bitirilerek hizmete açılacağını bildirmiştir. Buna paralel olarak da Trabzon ve hudut üzerinde ticarî eşyaların muhafazası için depolar inşa edileceğini, transit taşımacığın en iyi şekilde işlemesi için gerekli tedbirlerin alınacağını bildirmiştir. Trabzon Limanının inşasının tamamlandıktan sonra oluşturulacak Türk – İran transit şirketinin dahi düşünüldüğünü söylemiştir.430

Bu arada Hariciye Vekili Tevfik Rüştü Bey’in, Rıza Şah’ın İsviçre’de okuyan veliahdını ziyaret ile, kendisini hükümet adına Türkiye’ye davet etmiş olması431, bu dönemde, Türkiye’nin İran ile ilişkilerin geliştirilmesi konusuna verdiği önemi göstermektedir. Bu çerçevede, Türk tarafının Tahran Büyükelçiliği vasıtasıyla sürekli girişimde bulunarak konuyu sıcak tutmaya çalıştığı 428 Gerede, s. 263. 429 A.g.e., s. 264. 430 BCA:03010–26175726 (EK–15) . 431 Gerede, s.265.

anlaşılmaktadır. Bu girişimler ve görüşmelerde, Şah’ın olumlu yaklaşımının gözlemlenmesi de, Türkiye’nin bu yöndeki çabalarını artırıcı bir etki yaratmıştır.

Her iki ülkenin devlet başkanlarının buluşma istekleri, iki ülke basınının yanı sıra üçüncü ülkelerde de yankı bulmuş; Konuya İngiltere’den bir gazete de ilgi göstererek, iki devlet başkanının buluşacak olmasını haber konusu yapmıştır.

7 Kasım 1932 tarihli Evening Standard gazetesi’nde “Diktatörlerin Buluşması” başlığı altında şu haber yayınlanır: “Bu sene İran Şahı’nın Türkiye Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal ile görüşmek üzere Türkiye’ye resmî bir ziyaret yapacağı birkaç kere yayınlandı. Yalnız diktatörlerin Van şehrinde görüşeceklerine dair bu gün yayınlanan haberin doğruluk payı fazladır ve belki de, iki devlet başkanı isyancı Kürtlere karşı ortak bir siyasetin güdülmesi için karara varmışlardır.”432Böylece iki ülke, iki devlet başkanı arasındaki samimî duyguların üçüncü ülkeler tarafından dikkatle izlendiği ve beklenmedik amaçlara yorumlandığı görülmektedir.

Ocak 1933’te, Atatürk’ün mukabil mektubunu vermek üzere Şah ile görüşen Hüsrev Bey, konuyu tekrar gündeme getirdiğinde : “Sabırlı bir adam olduğum malûmdur. Fakat iki şeyde sabrım kalmamıştır. Biri, Avrupa’daki oğlumu görmek, diğeri dostum sevgili Gazi Hazretleri ile buluşmak ve tanışmak. Bunun için kararım on sekiz ay sonra, yani gelecek yaz doğruca Ankara’ya giderek evvela Türkiye Reisicumhuru Gazi Hazretlerine resmî ziyaret yapmak, ondan sonra hususî bir şekilde (incognito) İsviçre’deki oğlumu görmektir. Başka hiçbir ecnebi devlete resmî ziyaret yapacak değilim.”cevabını almış, kendisine, evvelce görüldüğü üzere hudut civarında bir buluşma gerçekleştirmek hakkındaki düşünceleri hatırlatıldığında ise Şah, siyasî vaziyet gerektirdiği takdirde böyle bir seyahati sevinçle yapacağını, ancak kendi arzusunun bizzat gelecek yaz Ankara’ya giderek Reisicumhur Gazi Hazretleri’ni makamlarında ziyaret etmek olduğunu

432

Bu gazete haberini aktaran: Manouchehr Assadi, Rıza Şah Kebir Devrinde İran-Türk Münasebetleri, A.Ü. DTCF, (Yayınlanmamış Doktora Tezi), Ankara 1972, s. 160, s. 154.

tekrarlamıştır.433 Bu görüşme ile iki liderin sınır bölgesinde buluşmaları fikri geri plana atılmış ve Şah’ın Türkiye’yi ziyareti konusunda mutabakat sağlanmış oluyordu.

Hariciye Vekâleti’nden Tahran Büyükelçiliği’ne gönderilen 24.10.1933 tarihli şifre telgraf ile Mustafa Kemal’in Rıza Şah’ı, ilkbaharda Ankara’da bulunmak üzere, davetini resmen Şah’a iletmesi Hüsrev Bey’den istenir.434 Bu arada gezi güzergâhının da öğrenilmesi gerekmektedir.

Büyükleçi Hüsrev Bey, Mustafa Kemal’in resmî davetini ilettiği, Şah ile görüşmesinin sonucunu 9.11.1933 tarihli raporu ile Hariciye Vekâleti’ne bildirir. Buna göre; Şah davetten çok memnun olmuş, çok özlediği Gazi Hazretleri’ni görme emelinin bu şekilde gerçekleşeceğinden duyduğu sevinci ifade ederek 1934 yılı Mayıs ayı başında Bağdat’a uğrayarak Nusaybin üzerinden Türkiye’ye geleceğini söylemiştir. Gezi programının ana hatları bu görüşmede çizilmiş olup, Şah’ın programına dâhil edilmesinde fayda gördüğü hususları da Hüsrev Bey aynı raporu ile Ankara’ya bildirir.435

Şah’ın Bağdat ve Nusaybin üzerinden Türkiye’ye gelmek istemesi, o sıralar gündemde olan bir başka dış politika konusu ile ilgilidir. Özellikle Şattülarab’ın statüsü konusunda yoğunlaşan İran ve Irak arasında mevcut halledilmemiş sorunların, Irak Kralı Faysal’ın vefatı münasebetiyle yapılacak kısa bir taziye ziyareti ile çözülebileceğine inanan Rıza Şah, seyahat güzergâhına Bağdat’ı eklemek istemiştir. Ancak, gerek iki ülke arasındaki sorunların böyle kısa bir ziyaretle çözülmesine imkân olmadığının anlaşılması, gerekse Hüsrev Bey’in, ‘Kral Faysal’ın vefatı dolayısıyla Pehlevî gibi bir devlet reisinin merhumun küçük çocuğuna ziyarette bulunmasının uygun olmayacağı’ hakkında Şah’a yönelik telkinleri sonucu Rıza Şah kararını değiştirir. Böylece Büyükelçi Hüsrev Bey’in kendisine, Şah’ın doğrudan Türkiye’ye gitmeye karar verdiğini ve Haziran’ın

433

Atatürk’ün Millî Dış Politikası, II, T.C. Kültür Bakanlığı Yay., Ankara 1994, s. 219.

434

Şimşir, Devlet Başkanları, II, s. 477.

435

Atatürk’ün Millî Dış Politikası, s. 228; Gerede, s. 268–269 ve Şimşir, Devlet Başkanları, II, s. 479 ve BCA: 03010–26175817 (EK–20).

onunda Türkiye hududu üzerinde bulunacaklarını söyleyerek gezi programının bir an evvel kendilerine bildirilmesini ister.436 Böylelikle Şah’ın gezi esnasında izleyeceği yol; İran’da Tebriz – Hoy – Makû, Türkiye’de ise Beyazıt – Kars – Erzurum – Bayburt – Trabzon, Trabzon – Samsun ve Samsun – Ankara olarak belirlenir.437 Durumu 22 Şubat 1934 tarihli raporu ile Ankara’ya bildiren Hüsrev Bey, raporunda ayrıca; Şah’ın geçeceği yol güzergâhında bulunan memur ve askerlerin kılık ve kıyafetlerinin Gazi Türkiyesinin şanına layık bir derecede gösterilmesinin, Şah’ın bir asker olması hasebiyle hava, deniz ve kara kuvvetlerinin kabiliyetli gösteriler yapmasının; ordunun modern silah ve teçhizatlarının, modern kışla, hastane, okul, laboratuvar, ziraat tesisatı ve Erkan-ı Harbiye, Sıhhiye gibi yeni binaların Şah’ı etkileyeceği, kendisinin takdir ve hayranlığını kazanarak ziyaretin amaçlarına ulaşacağı yönündeki tavsiyelerini belirtir.438

Rıza Şah’ın Türkiye ziyaretinde önemli bir yere sahip olan Furuqi Han, ziyaretin gerçekleşmesini sağlamak için İran meclisinde bir konuşma yapmış ve şöyle demiştir:

“ Değerli beyler çok iyi hatırlayacaklardır ki geçmiş dönemlerde İran devleti ve milleti ile Türkiye devleti ve milleti arasında yüzyıllarca devam eden ve elbette bu yolla her iki millete ve memlekete zararlar ve yıkımlar getiren kötü düşünceler veya yanlış düşünceler, ihtilaf ve çekişmeler vardı. Sonunda şans yardım etti ve Tanrı bağışta bulundu. Yeni İran ve Türkiye, her biri maslahat düşüncesi içine girmiş olup bunların öncülüğünde İran ve Türkiye milletlerini görmekte olduğunuz yükseliş ve yüceliş noktasına doğru sevk etmiş ve şu anda aralarında oluşmuş olan görüş, dostluk ve samimiyet olup, birbirleriyle görüşmeye büyük arzu duymaktadırlar. Sonuç olarak bir süre önce Türkiye Devleti Cumhur Reisi Gazi Mustafa Kemal Hazretleri resmî olarak majeste Şehinşah- i Pehlevi’yi davet ettiler. Majeste de büyük bir onurla bu daveti kabul ettiler. Buna göre önümüzdeki ayda Azerbaycan yoluyla Türkiye topraklarına girecekler ve yaklaşık iki hafta orada kalacaklar. Bu görüşmelerin, bu konuşma ve görüş alışverişlerinin, iyi ilişkilerin sağlamlaşması ve pekişmesine sebep olacağı ve istenen sonuçları doğuracağı kesindir.”439

436 Gerede, s. 269. 437 Assadi, s. 160. 438 Gerede, s. 269 – 271. 439

Hadi Vekili, “1920-1940 Yıllarında Ortadoğu’daki Kültürel Söylemler”, Tarihten Günümüze Türk – İran İlişkileri Sempozyumu, TTK Yay., Ankara 2003, s. 95.

Bu arada Erkan-ı Harbiye Reisliği, Şah’ın takip edeceği muhtemel yolların teknik durumu hakkında bir rapor hazırlayarak Hariciye Vekâleti’ne gönderirken440, Hüsrev Bey de yolculuk sırasında Şah’ın rahat ettirilmesi için alınması lüzumlu tedbirleri ve özel alışkanlıklarını raporlarıyla Ankara’ya bildirir441.

Mayıs ayı başında Rıza Şah’ın Türkiye’ye yapacağı resmî ziyaret kamuoyuna da açıklanır.442

Atatürk’ün uzun zamandır arzu ettiği ziyaretin resmiyet kazanması ile birlikte, ziyaret için yoğun bir hazırlık başlatılır. Rıza Şah’a hediye edilmek üzere Kayseri uçak fabrikasında iki uçak imali edilir. Rıza Şah’ın seyahat esnasında geçeceği güzergâhlarda cadde ve sokaklar yenilenir, her taraf Türk ve İran bayrakları ile süslenir. Ayrıca Dâhiliye Vekâletinin 17 Nisan 1934 tarihinde Başvekâlete göndermiş olduğu raporda, mevsim dolayısıyla, tekerrürü tabii görülen şekavet hadiselerine mani olmak veyahut süratle tenkilini sağlamak için gerekli tedbirleri almaları için mahallî amirler ve askerî kumandanlara emir verildiği belirtilir. Rapora göre Şah’ın Türkiye’ye girdiği andan itibaren geçeceği yolların otomobilin geçmense uygun olması ve Şah’ın kalacağı yerlerin çevresinde istirahatlarının temini için Birinci Umumî Müfettiş Hilmi Bey görevlendirilir. .443

Ayrıca ziyaret anısı olarak, Darphane’ye, bir yüzünde Rıza Şah’ın diğerinde Mustafa Kemal’in resmi bulunan, resimlerin altında Türkçe ve Farsça “ İran Şahı Alâhazret-i Hümayun Rıza Şah Pehlevî Hazretlerinin Türkiye Cumhur Reisi Gazi Mustafa Kemal hazretlerini Ziyaretleri Hatırası ” ibaresi yazılan bir altın, elli adet gümüş ve yüz adet bronz madalya basılması talimatı verilmiştir. Bunlardan altın olanı Şah’a, diğerleri maiyetindekilere hediye edilecektir.444

440

Şimşir, Devlet Başkanları, II, s. 482–483.

441

A.g.e., s. 487-489.

442

Ayın Tarihi, S. 6, Mayıs 1934, s. 99.

443

BCA: 03010–6945719 (EK–21).

444

Şimşir, Devlet Başkanları, II, s. 496 ve Mehmet Okur, “Atatürk Tarafından Yabancı Devlet Başkanlarına Verilen Hediyeler”, Ankara Üniversitesi Türk İnkılâp Tarihi Enstitüsü Atatürk Yolu Dergisi, S.33–34, Mayıs-Kasım 2004, s. 83–84.

Şah için o kadar titiz bir hazırlık yapılmıştı ki, Hatta daha 1933 Ağustos ayından itibaren Mayıs 1934’e kadar Şah’ın geleceğinden bahisle gerekli hazırlıklara başlanmıştır.445 Şah uzun boylu olduğu için kendisine uzun boylu olan iki kumandan Fahrettin ve Ali Sait Paşalar mihmandar olması için bizzat Mustafa Kemal tarafından seçilmişlerdi.446

Rıza Şah’ın Türkiye’ye giriş yapacağı Gürcübulak Sınır kapısında bir tarafı İran diğer tarafı Türk bayrağı renkleriyle boyanmış, üzerine Farsça “ Hoş Geldiniz ” yazılı on iki metre genişliğinde ve altı metre yüksekliğinde bir tak yapılmıştı. Şah’ın geçeceği tüm şehirler Türk ve İran millî renkleriyle donatılırken vilayetlerin başlangıç ve bitiş sınırlarında da taklar yapılmıştı.447

Yapılan programa göre; Rıza Şah’ın geçeceği yol üzerinde bulunan vilayetlerin valileri, Şah’ı, vilayetleri sınırında karşılayacaklar ve diğer vilayet sınırına kadar kendisine refakat edeceklerdi. Müstahkem Mevki Kumandanları da, kendi garnizonları dâhilinde Şah’ın refakatinde bulunacaklardı. Rıza Şah’ın Trabzon’a kadar olan güzergâhta ikamet ve istirahat edeceği yerlere birer bölük ihtiram mangası yerleştirilirken, Şah, ikametine tahsis edilen yerlere gelirken ihtiram mangası tarafından verilecek işaret üzerine, buralara, kendisine mahsus bir bayrak çekilecekti.448

Rıza Şah’ı sınırda karşılamak üzere teşkil edilen, Hariciye Vekâleti’nden Kemal [Köprülü] başkanlığında dört yetkili, Reisicumhur yaveri Cevdet Bey ve basın mensuplarında oluşan heyet, 27 Mayıs 1934’te Ankara’dan hareket eder. İran Büyükelçisi Sadık Han Samsun’dan, 9. Kolordu Kumandanı Kemal [Doğan] ve Kurmay Başkanı, maiyetindekilerle Erzurum’dan, 3. Ordu Müfettişi Birinci

445

BCA: 03010–1228687 (EK–19).

446

M. Kemal Ulusu (Derl.), Atatürk’ün Yanı Başında, (5. Baskı), Doğan Kitap, İstanbul 2008, s. 166.

447

Ömer Erden, Mustafa Kemâl Atatürk Döneminde Türkiye’yi Ziyaret Eden Devlet Başkanları, ATAM Yay., Ankara 2006, s. 210 .

448

Ferik Ali Sait Paşa ise Kars’tan heyete katılırlar449. Şah’ın Türkiye’ye gelecek olması Türkiye’yi ayağa kaldırır. Küçük büyük bütün yetkililer Şah’ı karşılamada ve ağırlamada aksilik olmaması için ellerinden geleni yapmaya çalışırlar.

Rıza Şah, beraberinde Hariciye Nazırı Seyit Han, Ferik Amanullah Han, Mirliva Efhamî, Mirliva Kopal, Miralay Hasan Arfa, Birinci Teşrifatçı Mirza Hüseyin Han Sami, Hususî Kalem Müdürü Mirza Hüseyin Han, alem Binbaşı Gaffar, Yüzbaşı Murtaza Han, Yüzbaşı Hüsrev Han, Deniz Yüzbaşısı Zillî, Tophane Yüzbaşısı Müzeyyenî, Doktor Yüzbaşı İsfendiyar, Hariciye Nezareti Memurlarından Kudsî ve Birinci Mülazım Kadimî’den müteşekkil maiyetiyle 3 Haziran’da Tahran’dan hareket eder. Türkiye Büyükelçisi Hüsrev Bey de Şah’ın heyetine Makû’da katılır. 10 Haziran 1934’te, heyet, Gürcübulak sınır kapısından Türkiye’ye giriş yapar. Rıza Şah, yirmi bir pare top atışı ve bir ihtiram bölüğü tarafından selamlanır ve bölüğe refakat eden bando, Türk ve İran millî marşlarını çalar. Mahallî mülkî ve askerî erkânın katılımıyla Türk karşılama heyetine başkanlık eden Ali Sait Paşa, heyet üyelerini Şah’a takdim eder450.

Sınırda kurulan takın yanındaki çadırlarda bir müddet istirahat eden Şah ve beraberindekiler, her yüz metrede konuşlandırılan muhafızlar eşliğinde Beyazıt (Doğubeyazıt)’a varırlar.451

Öğle yemeği ve istirahatı müteakiben Rıza Şah, Iğdır’a hareket eder. Geceyi Iğdır eşrafından fabrikatör Ali Bey’e ait köşkte geçiren452 Rıza Şah, Tuzluca – Kağızman hattını takiben Kars’a doğru yola çıkar. Yolda Aras Nehri üzerinde yapılmakta olan baraj inşaatını ve Tuzluca’da yapılan altın sondaj çalışmalarını izleyen Rıza Şah, Kağızman’da ve Kars’a on kilometre mesafede bulunan Vladikars Köyü yakınlarında mola verir. Burada, Ali Sait Paşa’dan 1877 – 1878 Osmanlı – Rus Savaşı’nda Kars’ta yapılan savunmaya, Tahran Büyükelçisi Hüsrev Bey’den de I. Dünya Savaşı’ndaki Kars Harekâtı’na ilişkin bilgiler alan Rıza

449

Erden, s. 208.

450

Şimşir, Devlet Başkanları, II, s. 498.

451

Erden, s. 214.

452

Şah453, akşamüstü saat beş sularında Kars’a varır. Kars’a girişinde, törenle ve top atışlarıyla karşılanan Rıza Şah,454 geceyi Kars’taki Valikonağı’nda geçirir.455

12 Haziran sabahı erken saatlerde Erzurum’a doğru yola çıkan Rıza Şah ve beraberindekiler için, Horasan yakınlarındaki bölge, mola için düzenlenmiş; bölgede dinlenme amaçlı kırk çadır kurulmuş, öğle yemeği hazırlanmıştır. Rıza Şah, burada dinlenip yemek yerken, çevresinde bulunanlardan Horasan’dan geçen Türk – İran transit yolu hakkında çeşitli bilgiler alır ve İran’da çadır bezi üreten bir fabrika kurmalarına rağmen kesin bir çadır biçiminde karar kılamadıklarını, bu nedenle çadırların ilgisini çektiğini çevresine anlatarak çadırları inceler.456 Erzurum’da, akşamüstü dört buçuk dolaylarında şehre gelen Rıza Şah için, Kars’ta olduğu gibi, olağandışı bir kalabalığın katılımıyla top atışları eşliğinde karşılama töreni yapılır.457

12 Haziran 1934 tarihinde Kars’tan ayrılarak Erzurum’a gelen Rıza Şah’a458 Mustafa Kemal bir telgraf göndi; burada Şah’ın sağlık ve afiyetle seyahat etmesinden duyduğu memnuniyeti ve kendisiyle tanışmak için sabırsızlandığını ifade etmiş; Şah ise cevabî telgrafında: “Muhterem kardeşimden son derece memnuniyet ve teşekkürümü mucip meveddetkâr telgrafı almak fırsatını ganimet bilerek Türkiye’nin bu güzel toprağında hakkımda gösterilen fevkalâde dostane hüsnü kabulden mütevellit kalbî minnettarlığımı, en karip sonsuz iştiyakla arzu ettiğim mülakatımızda bizzat tecdit edeceğim ümidiyle arz ederim.” demiştir.459.

13 Haziran 1934’te Erzurum’dan ayrılarak Bayburt üzerinden Gümüşhane’ye gelen ve geceyi burada geçiren460 Rıza Şah; ertesi günü Maçka’ya vardığında burada kendisini Hariciye Vekili Tevfik Rüştü Bey, Mustafa Kemal

453

Ayın Tarihi, S. 7, Haziran 1934, s. 9 – 10.

454

Ayın Tarihi, S. 7, Haziran 1934, s. 10.

455

Ayın Tarihi, S. 7, Haziran 1934, s. 10 – 11.

456

Ayın Tarihi, S. 7, Haziran 1934, s. 11.

457

Ayın Tarihi, S. 7, Haziran 1934, s. 11 – 12.

458

Utkan Kocatürk, Atatürk ve Türkiye Cumhuriyeti Tarihi Kronolojisi ( 1918 – 1938 ), (2. Basım) AKDTYK TTK Yay., Ankara 1988, s. 363.

459

Cumhuriyet, No: 3629, 14 Haziran 1934.

460

tarafından Şah’a mihmandar olarak görevlendirilen Birinci Ordu Müfettişi Fahrettin [Altay] Paşa461, Riyaset-i Cumhur Umumî Kâtibi Vekili Hasan Rıza [Soyak] ve Donanma Kumandanı Şükrü Bey karşılar462. Trabzon’a sabah saat dokuz buçuk sularında varılır ve burada Rıza Şah, halkın yoğun katılımının olduğu bir törenle karşılandıktan sonra bir müddet dinlenir; öğle yemeğini müteakiben Yavuz zırhlısı ile Samsun’a hareket eder. Yol boyunca Mecidiye kruvazörü, Kocatepe ve Adatepe torpidoları da Yavuz zırhlısına eşlik eder.463 15 Haziran sabahı Samsun Limanına varan Şah ve beraberindekiler, aynı gün kendilerine tahsis edilen özel bir trenle, buradan, Ankara’ya hareket ederler.46416 Haziran’da Rıza Şah’ı beraberinde TBMM Başkanı Kazım [Özalp] ve Erkan-ı Harbiye Reisi Fevzi [Çakmak] olduğu halde, Ankara garında bizzat Mustafa Kemal karşılar. Bu karşılaşmayı, Şah’ın maiyetinde bulunan Hasan Arfa anılarında:

“Ağırbaşlı fakat sevecen görünen Şah, platforma doğru ilerledi. Mavi gözleriyle Şah’a bakan Gazi gülümseyerek ona doğru ilerledi ve sanki birbirlerinin ağırlığını ölçer gibi gözlerinin içine bakarak el sıkıştılar. Şimdi yüz yüze gelen bu iki lider, hem zekâ hem de fiziksel olarak birbirlerinden farklıydılar. Fakat idealleri, güçlü karakterleri ve otoriteleri bakımından birbirlerine benziyorlardı. Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Gazi Mustafa Kemal Paşa, orta boylu ve zarif bir insandı. Mavi gözleri, sanki, aynı anda her yöne bakıyormuş gibi bir etki uyandırıyordu. O, hâkim bir karaktere, otoriter bir sese ve büyük bir çekiciliğe sahipti. ”

Şeklinde betimler.465

Atatürk burada yaptığı kısa konuşmada, bugünden itibaren Türkiye’nin dış politikasındaki en temel ilkelerden birini, İran ile dostluğun oluşturacağını kaydeder. Akabinde Rıza Şah ve Mustafa Kemal beraberindekileri birbirlerine tanıtır.466 İki ülke millî marşlarının çalınmasını, top atışları ve tören kıtasının selamlaması izler.

461

Fahrettin Altay, On Yıl Savaş ve Sonrası, İnsel Yay., İstanbul 1970, s. 459.

462 Erden,, s. 221. 463 Cumhuriyet, 15 Haziran 1934. 464 Cumhuriyet, 16 Haziran 1934. 465 Arfa, s. 246. 466

Perviz Amouzegar, “The Influence of Kemalism on Reza Shah’s Reforms”, Atatürk Devrimleri I. Milletlerarası Sempozyum Bildirileri, İstanbul Üniversitesi Atatürk Devrimleri Araştırma Enstitüsü Yayınları, İstanbul 1975, s. 623.

İstasyondan ayrılan iki lider, hazırlanan özel bir otomobille, Rıza Şah’ın Ankara’da bulunduğu süre boyunca geceleri ağırlanacağı Halkevi’ne giderler.467 Burada, beraberce, balkondan halkı selamlayan Mustafa Kemal ve Rıza Şah, bir müddet sohbet ederler. Daha sonra, Mustafa Kemal, Çankaya Köşkü’ne dönerken, Rıza Şah da Çankaya Köşkü’ne giderek kendisine iade-i ziyarette bulunur. Akşama doğru da Halkevi’nde TBMM Başkanı Kazım [Özalp] Paşa, CHF Genel Sekreteri Recep [Peker] Bey, Başbakan İsmet Paşa ve kabine üyelerini kabul eder.468

16 Haziran akşamı, Çankaya Köşkü’nde devletin üst düzey protolünün katılımıyla, Mustafa Kemal tarafından, Rıza Şah onuruna bir ziyafet tertiplenir. Burada yaptığı konuşmada Mustafa Kemal, Şah’ın ziyaretinden duyduğu