• Sonuç bulunamadı

3 1 3 REGGAE VE RASTAFARYAN KÜLTÜRÜ

Reggae Jamaika çıkışlı bir Afro-Amerikan isyan müziğidir. Reggae, Afrika ritimleri ile Avrupa melodi ve armonisinin birleşiminden oluşmuş bir müzik olup içerisinde Blues’da olduğu gibi Afrika’ya özgü iş şarkılarına ait birtakım müzikal öğelerin varlığından da (Hebdige 2003:57) bahsedebiliriz. Reggae, günümüzde Rastafaryan inancının tema ve ritimlerini (Hebdige 2003: 61) taşıdığı ve Rastafaryan inancının yayılmasında Reggae’nin büyük etkisi olduğu için başta Rastafaryan inancının incelenmesi yerinde olur.

Rastafaryan inancı 1907 yılında Marcus Garvey adlı birinin bir yandan bin yerde aynı anda ortaya çıkan Holy Piby adında kutsal bir zenci kitabın tanıtımını yapması, diğer yandan da siyah halkı Afrika’ya geri götürecek bir kurtarıcının gelişini müjdeleyen radikal bir eylemci olarak müziği kullanmasıyla ortaya çıkar. İçinde ayinin ve marihuana bitkisinin eksik olmadığı reggae müziğinin yapıldığı adada “dreadlocklar” adı verilen bir çok köylü Marcus Garvey’in fikirlerini benimsemeye başlamıştır. Aynı anda hem dini bir lider, hem bir provokatör hem de iş adamı olan Garvey Amerika’ya gitmiş, orada bir çok iş girişiminde bulunmuş ancak Amerikan yönetimi tarafından tehlikeli olduğu gerekçesiyle Jamaika’ya geri gönderilmiştir. Garvey Karayipler’de zenci bir kurtarıcının yakında geleceğini anlatan provokasyonlarına devam ederken 1930 yılında gerçek adı Haile Selassie olan –Ras (Prens) Tafari Makkonen- ve kendisini Davut peygamberin torunu yani Negus (kralın kralı) olarak ilan etmiştir. Bundan sonra Marcus Garvey de dreadlocklara onun gerçek kurtarıcı olduğunu anlatmaya başlamış ve Rastafari hareketinin doğuşu bu şekilde gerçekleşmiştir (Attali 2005:157). Rastafaryanlar Haile Selassie’yi mesih olarak görürler ve bu inancın temelinde siyahların günahları nedeniyle beyazlara boyun eğdirilmek zorunda bırakılıp cezalandırıldıkları düşüncesi yatar. Rastafaryanlar gerçek yurtları ve yeryüzündeki cennetleri olarak düşündükleri Afrika’ya geri döndükleri taktirde kurtuluşa ereceklerine de inanırlar.

Rastafaryan inancının içinde bir çok unsurun varlığı göze çarpar; ilk olarak Haile Selassie’nin Etiyopya tahtına geçişiyle birlikte Babil’in çöküşünün gerçekleşeceğine ve bu

kişinin dini bir lider olarak Etiyopya tahtına geçişi ile siyah ırkın kurtuluşu gerçekleşecektir. Rastafaryanizm inancının içinde Hıristiyanlığın dini metinlerini karalayan ve Tanrı inancını hiçe sayan bir anlayış da vardır. “Tanrı’yı Etiyopya’ya ve ıstırap içindeki zenciyi de Babil’e yerleştiren beyaz adamın dininin derin bir şekilde yıkılışı, hem Kingston gettolarındaki hem de İngiltere’nin Karayip topluluklarındaki işçi sınıfına çekici geldi.” Rastafaryanlar, Batı Hint toplumundaki insanların ezilmesine neden olan maddi çelişkilerin ortadan kalkması için savaşırlar. Ayrıca, getto kültüründe yerini bulan “ıstırap çekmek” durumuna neden olan kolonileşme, ekonomik sömürü gibi tarihsel nedenleri ortaya çıkarıp, bundan kurtulmanın yolunu Afrika’ya olan göçte bularak deşifre etmeye çalışırlar (Hebdige 2004:38). Rastafaryan inancının içerisinde Hıristiyanlığı yıkmaya çalışan bir düşünce yer alsa da paradoksal biçimde Rastafaryanlar İncil’e dayalı bir inanç sistemi kurmuşlardır.

Bu anlamda İncil’in hem reggae müziğinde hem de Karayipliler için temel bir belirleyicilik taşıdığını söyleyebiliriz. Koloniciler tarafından, sömürülenlere Batılı değerleri empoze etmeye ve Afrika’yı Batı’nın kültür anlayışını öğretmek ve baskı kurmak için kullanılan kutsal kitaplar, özellikle uygarlaşmanın dinin himayesinde gerçekleştirileceğine inanıyor ve bunu da diğerlerine inandırmaya çalışıyorlardı. Bir yandan Afrikalı vahşi insanı çalışkan bir hizmetçiye dönüştüren, diğer taraftan da mülksüz Afrikalı’nın isyankar doğasını ancak Tanrı’nın kuralları yoluyla bastırmaya çalışan ve köleliğe kaynaklık eden düşünce İncil’deki “Kara Şeytan ve Tanrı’nın Kar Beyazı Kuzusu” düalizminden desteğini bulmaktadır (Hebdige 2004:37). İncilin Rasta öğretisindeki belirleyiciliğinin bir başka görüntüsü onların saç şekillerinde ve bazı inanç ve ritüellerinde de yerini bulur. Kutsal ekmek niyetinde içtikleri ganja (marihuana) bitkisi ile İncil’de adı geçen bitki arasında bir bağlantı kuran loksmanlar, saçlarını da dreadlock (Rastaların tutam tutam örerek yaptıkları saç biçimleri) şeklinde uzatmışlar ve uzun saçlarını neden kesmediklerini yine İncil’den destek alarak açıklamaya çalıştılar (Hebdige 2003:71). Bu saç şekli önceleri bazı Afrikalı kabilelerin etnik görüntüsünü ortaya koymak için yapılmıştır ancak temelde Rastalar, İncil’deki “bukleleri kesmeyin” sözüne göndermede bulunarak ve ayrıca Samson ve Dalilah hikayesinden desteklenerek uzun saçı kabul ettirmeye çalışırlar (Hebdige 2003:28).

Reggae müziği “Rastafaryan iletisi için ideal bir araç olmuştur” (Hebdige 2004:39). Asıl kökeni Karayipler olan bu müzik, savaş sonrası İngiliz gençlik kültürünün anlaşılması ve ayrıca İngiltere’de 1950’li yıllardan sonra meydan gelen siyah göçmenlerin varlığıyla ilgili tepkilere yönelik ortaya çıkan problemlerin yorumlanmasına önemli katkılarda bulunur (Hebdige 2004:34). Karayipler’den ve Asya’dan İngiltere’ye göç eden bu insanlar orada yeni

kimliklere sahip oldular. İngiltere’de İngiliz veya başka bir kimliğe sahip olmasalar da kendi ülkelerinde olduğu gibi Jamaikalı ya da Hindu da olmamışlardır; “Batı Hindistanlı” ya da “Doğu Hindistanlı” olan bu insanlar yine anavatanlarında hiç olmadığı gibi İngiltere’de “siyah” kimliğini de edindiler. “Siyah” onlara kendilerinin dışında yöneltilen ve mağdur topluluklar içinde birliği sağlamak amacıyla işlevsel bir kimlik olması açısından özellikle İngiltere’de ön plana çıkar. İngiltere açısından bakıldığında ise siyah toplulukların (özellikle Hint Yarımadası’ndan ve Karayipler’den) buraya göçü aslında İngiliz kültürünün ve toplumunun pek çok yönden, önemli ölçüde değişmesine yol açtığı göz ardı edilemez bir gerçek olarak karşımıza çıkar (Lipsitz 1999:129). Reggae’nin İngiliz toplumu için en önemli etkisi 1970’li yıllarda ortaya çıkan alt kültürel bir tarz olan Punk rock’a olan etkisinde ortaya çıkar.

Reggae de Rastafaryan inancında olduğu gibi İncil’in yoğun şekilde kullanımına dayalı bir müzik türüdür. Reggae’nin protest içerikli sözleri genellikle yabancılar tarafından zor anlaşılır bir nitelik taşır. Çağdaş Jamaika’nın sorunlarını anlatan Rastafaryan düşüncesini içinde barındıran şarkılar Eski Ahit’in diliyle yazılmaktadır. Toplumsal içeriğe sahip bu şarkılarda çete savaşları, gıda yetersizliği, seçim hileleri gibi konuların genellikle İncil’e bağlı kalınarak yazıldığı görülmektedir (Denselow 1993:168). Bunun yanı sıra Jamaika’nın dini bayramlarında kullanılan reggae, vaizi cemaate bağlayan çağrı ve cevap şeklini yeniden üretir. “Reggae göçlerin tarihsel dizinini tersine çeviren (Afrika-Jamaika-İngiltere) geçmişe dönük bir dizi hareketle (Rastafaryan hareketi) geçiş yapan bir topluluğa hitap etmektedir.” Bu hareket reggae’nin orijinal yapısında bulundurduğu insanlığın kölelikten kulluğa geçişini anlatan önemli bir vesikadır (Hebdige 2004:36). Reggae ve onun Rastafaryan ideolojisi daha çok, formal organizasyonlardan, kültürel bir zorunluluk yoluyla kurulmuş cemaatleşme ve yine kültürel formların desteklediği birincil grupların ortaya çıkmasıyla kendisini ifade yoluna gider. Reggae’nin farklı grupları bir araya getirebilme özelliği bir dereceye kadar onun tarihsel koşullarından kaynaklanmakla birlikte, diğer yandan da Afro-Karayip’li ve Afro- Asya’lı göçmenlerin geçmişe ait koşullarından kaynaklanır (Lipsitz 1999:129). Reggae’nin rock müzik için önemi bir alt kültürel müzik biçimi olarak, özellikle popüler müziğin içerisindeki ırkçı unsurların ortadan kaldırılması için İngiliz punk rock’ı ile olan işbirliğinde saklıdır.

Outline

Benzer Belgeler