• Sonuç bulunamadı

3 10 GENÇLİK KÜLTÜRÜ VE ROCK MÜZİK 3 10 1 GENÇLİK VE ÜRETİMİN REDDİ

Rock müzik ve gençlik birbirlerini karşılıklı temsil eden oluşumlar olarak toplumda yer alırken, gençliğin rock müzik içerisinde kendisini ifade etme şekli genellikle üretkenliğin ve

toplumsal üretimin reddi üzerine kurulmuştur. Akay’a göre gençlik, rock yaşam biçimi içinde, üretimi reddederken, üretkenliğin ve üretken bir eros fikrinin dışında bir tür duygu ve yaşam biçimini arzulamaktadır. Rock kültürü gençliğinin, aslında üretimi reddederken, kapitalist değerlerin dışına çıkması, bir taraftan da grunge∗ kültürünü üretmeye çalışması, kullanım değerini esas alıp değişim değerini reddetmesi anlamına gelir (Akay 1995:21).

Gençlikte üretimin reddini Margaret Mead’ın kültürel çalışmalarından etkilenerek Amerikan gençliği üzerinde yaptığı çalışmalarla Reisman’dan yola çıkarak açıklayabiliriz. Reisman “Kawakuilt” ve “Pueblo” adlı iki tür oluşumdan bahsetmiştir. Bu iki türü birbirinden ayıran Reisman Kwakuiltler’in “şiddet yanlısı, kavgacı, rekabetçi ve zengin” olduğundan ve potlatchta aşırı tüketimi uyguladığından söz eder. Ancak Pueblolar “yumuşak, iyiliksever, kibar, ehli keyif”tir ve azla yetinmeyi bilir. Baudrillard’a göre günümüzde bizim yaşadığımız toplum da Kwakuilt’lerinki gibi aşırı bir törenci ve uzlaşmış bir tüketime sahip rekabetçi ve şiddet barındıran bir egemen kültür ile hippi/Pueblo’larınkine benzer hoşgörüye ve keyfe dayalı bir alt kültürel biçimde var olan karşıtlık içinde tanımlanabilir (Baudrillard 2004c:236). Gençlikte üretimin reddi sorununu, Reisman’ın “Pueblo” ve “Kwakuilt” yerlilerinin kültürlerine gönderme yaparak açıklandığı gibi, benzer bir biçimde de George Battaille’nin “hükümranlık” kavramı etrafında açıklayabiliriz. Ancak burada farklı olan nokta rock müzik dinleyen gençliğin değil, rock müziği yapan ve icra eden müzisyenlerin kendilerini potlachta gerçekleştirmeleridir. Battaille için “hükümranlık, varlığın yüce halini temsil eder, varlığın yabancılaşmamış, iğdiş edilmemiş bütünselliğinin doruğudur.” Battaille’ye göre hükümranlık kavramı, içinde belli bir aşırılığı taşıdığı gibi, hükümranlık da esasen belli bir hiyerarşinin mevcut olmadığı toplumlarda gözlenir. Hükümranlığa gösterilebilecek en güzel örnek, Amerika yerlilerindeki potlatch ve Aztekler’deki kurban sunumudur. “Potlatchın modern muadili beş yıldızlı otellerin kral dairelerini mahveden ya da uyuşturucularla kendini harcayarak bir serveti heba eden rock yıldızlarıdır.” Battaille bütün bunların sonucunun, “sefahate ve bir getirisi olmayan harcamaya eğilimli temel bir insani itki” (Reynolds, Press 2003:140) olduğunu belirtir.

∗ Grunge: Grunge, ABD’nin kuzeybatısındaki Seattle kentinde ortaya çıkmış bir akım. Çıkış noktası ‘modaya karşı olmak ve kendi alternatif modalarını yaratabilmektir. Giysilerinde birtakım malzemeler vardır. Bunların başında asker postalları gelmektedir. Deri ve süet ceketler-eskimiş olmak şartıyla-kalın çoraplar, free bag’lar eski ve yırtık blue jean’ler ve oduncu gömlekleri grunge görüntüsünün oluşturan giysiler olarak karşımıza çıkar. Saçları pis ve şekilsizdir. Markasız spor ayakkabıları, yıpranmış kazakları ve yün kepleri ve garip şapkaları vardır. Klasik anlamdaki artık değer üretim sürecinin yerine belki de artıkları kullanmak olarak yorumlayabileceğimiz bir yönelimleri vardır (Akay 1995: 168-171).

Battaille’ye göre potlach’ın sonucunda arta kalan tek şey, “burjuvanın yoksul kesimlerine sunduğu aşağılama”dır. “Yoksul kesimin karşılığını ancak devrimle karşılığında daha büyük bir yıkım istemek kaydıyla kendini yıkıma sunmakla ödeyebileceği bir aşağılama.” Burjuva zaferini, kendi kültürünün içinde barındırdığı, harcamalarının ve kayıplarının devamlılığı ve gerçek hayatta da süreceği esasına göre belirlemiştir. Burjuvayı diğerlerinden ayıran asıl etken yalnızca “kendisi için ve kendi içinde” harcama yapmasıyla şekillenir. Battaille’ye göre bu duruma neden olan şey, “evrensel vasatlığın”, cömertliğin ve aşırı olanın yerini almasının sonucunda gerçekleşmiştir:

Hegemonyasından öylesine emin tarihini doğayla özdeşleştirmekte öylesine başarılı olduğu için sonunda maskesini çıkarıp fırlatan ve hala gizlemekte olduğu her şeye o aç gözlü o asaletten bir nebze bile nasiplenmemiş görenlerin insan yaşamının düşkünlüğüne kanaat getirmesine neden olacak kadar küçük o iğrenç yüzünü pişkin pişkin gösteren bir sınıfın armağanı. İşin ideali buydu: Karşılığı verilemeyecek potlatch aşağılama. Bir gün kendilerinin de sadece kendileri için harcama yapabilecekleri vaadine kanan yoksullar bu armağana karşılık veremeyeceklerdi; aynı şekilde kendilerini kullanım değeri için üretime adayan, her şeyi kaybetmek için harcama tutkusuna kör kalan sözde devrimci ve komünistler (Marcus 1999:404).

Battaille’ye göre, “üretkenlik her zaman kölece”dir ve “hükümranlık ve zenginliğin tüketilmesiyle tanımlanır.” Hükümran faydayı esas almayan ve gelecek için bugünün feda edilmesini reddeden bir varoluştur. Bunun için de “serseri ya da boş gezenin kalfası görünüşteki mahrumiyete rağmen herhangi bir kral kadar hükümrandır.” Çünkü hükümranı belirleyen temel özellik, “hükümran yapmaz” (Reynolds, Press 2003:140) dır. Reisman ve Rieff gibi düşünürlerde aşırı tüketimcilik sıklıkla sosyal patolojik olarak adlandırılır ve statüden devamlı hoşnutsuzluk, bireylik kültü ve siyasi topluluk karşısındaki çıkarcı tutum gibi semptomlar burjuva değer sisteminin çöküşünü değil, aksine onun kitlesel zaferini gösterir (Dubiel 1998:51). Marcuse’a göre üretim dışı ve üretim karşıtı olarak görülen toplumdışı ayrıcalıklı kesimler, alt kültür kesimi olarak hippilerle yeni solun siyasi kesimi arasında örgütsel ve kişisel bağın daha da ilerisinde içsel bağda ortaya çıkar. Bu kesimlerin her biri hem grup düzeyinde hem de bireysel olarak sosyalizmin uç ütopyan yanlarına ilgilidirler (Marcuse 1991:32). Gençlik üretimin reddini talep ederken aslında dolaylı olarak hem kapitalist düzenden, hem de teknolojik rasyonalizasyondan kaynaklanan hoşnutsuzluğunu ortaya koyar. Rock müzikte gençliğin üretimi reddi konusu kendisini çoğunlukla potlach şeklinde ortaya koyar. Çünkü gençlik kendisini üretimin reddine adamışken bir taraftan da rock kültürü içerisinde eğlenceyi aşırı bir tüketim yoluyla gerçekleştirmektedir. Aslında bu durum kendi içerisinde paradoksaldır çünkü, hiç üretim

yapmadan tüketmek toplumda belli bir ayrıcalığa sahip olmayı gerektirir ki bu durumda üretimin reddi konusu sorunlu bir ideal olarak görünmektedir.

Outline

Benzer Belgeler