• Sonuç bulunamadı

3 3 3 CİNSİYET MUĞLAKLIĞININ ROCK MÜZİKTEKİ GÖRÜNÜMLERİ

Rock müzikteki cinsiyet muğlaklığını oluşturmaya yönelik hareket tarzı erkek rock müzisyenleri tarafından gerçekleştirilmiştir. Bu bağlamda rock’taki cinsiyet muğlaklığı meselesini Baudrillard’ın öteki kuramıyla açıklayabiliriz. Baudrillard’a göre günümüzde artık

cinsel Öteki’nin üretimiyle karşı karşıyayız. Modernlikle birlikte başlayan bir olgu olan Öteki’nin üretimi sürecinde sorun Öteki’ni öldürmek, ona karşı savaşmak, onu baştan çıkarmak, sevmek ya da nefret etmek değildir, yalnızca onu üretmektir. Günümüzde Öteki sadece bir üretim nesnesidir. “Bu benzerin ötekinin üretilmesine indirgenmesi sürecinde cinsel ötekinin ikiz erkek kardeş ya da kız kardeş olarak isterik icadı sürecinde cinsiyetlerin gitgide birbirine benzer kılındığı sonucu ortaya çıkıyor.” Cinselliği yararsız bir işleve dönüştüren bu benzetme eylemi en küçük farklılık yaratımına ve cinsiyetlerin sanal olarak farksızlaşmasına kadar olan değişimleri kapsar (Baudrillard 2004b:45-47).

Cinsiyet muğlaklığını rock’ta en iyi temsil eden gruplar glam rockçılar ve punk rock’lardır. 1970’li yıllarda punk’ın fetişistik karakteri, hippilik sonrası özgürlük anlayışına karşı tepkisiyle doğal olanın yerine öfkeyi koymuştur. Glam rock’ın (glitter rock) faşizmine ve cinsiyet muğlaklığına öykünen ve cinsiyet muğlaklığının rock kültürü içinde gittikçe daha fazla yer alması için çabalayan erkek punklar, cinsel isteği bastıran ve yerine narsistik bir teşhirciliğe yol açan amfetaminleri aşırı derecede kullanılıp kadın elbiseleri giyerek bu oluşumun gerçekleşmesine ön ayak olmuşlardır (Reynolds, Press 2003:317). Glam rock hem Avrupa’da hem de Amerika’da eş zamanlı ortaya çıkar. Rock’ın bu türü, rock kültürü içinde mevcut olan cinsiyet ayrımı kalıplarını yıkması ve kamuoyunca sakıncalı olarak adlandırılan konular üzerinde aleni bir şekilde durmasıyla tanınmıştır. Punk rock, glam rock’ın bu geleneksel değerlere saldırı anlayışını benimsemiş ve bunu daha da ileri boyutlara taşımıştır. Glam rock bu anlamda punk’ın kullandığı başkaldırı öğeleri için bir kaynak oluşturur. Glam rock, cinsiyet ayrımcılığının görünümlerini birkaç yolu kullanarak alaşağı etmiştir: “Androjini, transvestizm ve cinsel stereotiplerin parodileştirilmesi” (Young 1999:53-54). Marjorie Garber’a göre kadın kılığına giren erkekler “bedenin bölgelerini ve giyim alışkanlıklarını söylemi içine alarak toplumsal cinsiyet rollerinin doğallığını sorgular” (Reynolds, Press 2003:309). Kadın kıyafetleri içindeki ve makyajlı erkek solistler, geleneksel erkek rock müzik yıldızlarının erkeksiliğinin aşırı vurgulandığı ve bu yolla cinsiyet ayrımcılığını destekleyen giyim tarzlarına taban tabana zıt düşen bir giyim tarzı benimserler.

Anthony Giddens’a göre erkekler ve kadınlar arasındaki eşitliğin seviyesi arttıkça erkeklik ve kadınlıkla ilişkili tarzların androjenliğe doğru evrileceği söylenebilir. Aslında en başta cinsiyet ayrımının yerleşikliği sorunu farklı usuller kullanarak düzenlenebilirdi, ancak kadın ve erkek cinslerine has psikolojik özellikler ve dengesiz cinsiyet iktidarının toplumdaki oturmuşluğu göz önünde tutulduğunda bunun yapılamayacağı anlaşılmıştır. Cinsel kimliğin daha çok bir hayat tarzı sorunu olarak ortaya çıkmaya başlamasının nedeni anatominin kader

olmaktan çıkmaya başlamasına bağlanabilir. Bu durumda cinsiyet farklılıklarının bağlamı ancak üremeyle ilgili olarak kalacak, bunun dışında birey davranış ve tavırlarında açık bir kopukluk yaratmayacaktır. Cinsel kimlik birbiriyle bağlantılı üç özellikle ilgili olarak kurulabilir; görünüş, tavır ve davranış olarak. Androjenlik sorununu ancak toplumsal olarak kabul edilebilir davranışlar düzeyinde kurulabilir, başka şekillerde değil. Giddens’a göre; “erkekliği reddetmek kadınlığı kucaklamakla aynı şey değildir” (Giddens 1994:181-183). Cixous ise dişi cinselliğinin içinde arzunun farklı şekillerde kaydedildiğini söyler. Cixous, erkekliğin kadınlığı ve kadınlığın erkekliği kabul etmeleri arasında dolaysız bir tekabüliyet ilişkisi olmadığı konusunda ısrar eder. Ona göre erkekler kendi benliklerindeki ötekiyi yani kadınsılığı, kadınların kendi benliklerindeki ötekini (erkeksilik) kabul ettiğinden daha sorunlu olarak yaşarlar. Bu sorun erkekliğin yitirilme korkusundan kaynaklanır. Ancak Cixous’a göre erkeklerin bu arzuyu farklı bir tarzda kabul etmesi mümkün değildir; ancak kadınsılığın yitirilmesi korkusu yoktur. Erkeklerdeki bu arzu meselesi kadınların üzerinde bir sahipliğe yol açsa da olumsuz bir ilişkinin de gelişmesini engeller. Bu noktada karışıklığın karşıtlıkların yerine geçtiğinin söyleyen Cixous’a göre ortaya çıkan şey “başka bir yerlerden, aynıdan başkasından korkusu olmayan kadın (Ben)” (Game 1998:124) olarak karşımıza çıkmıştır.

Glam rock’ın ve cinsiyet muğlaklığının en büyük temsilcisi olan ve bol miktardaki kozmetik kullanımı ve genellikle kadın elbiseleri içinde şarkı söylerken görülen Dawid Bowie, müzikteki cinsiyet muğlaklığı ile izleyicilerin kendilerinde sahip olduğu bastırılmış duyguların ve çekingenliklerin ortadan kalkmasına ve erotik sahne şovlarıyla izleyiciler üzerinde heteroseksüel, homoseksüel ve biseksüel hayranlığa yol açmıştır (Hatch, Millward 1992:199). Bu davranış tarzı Baudrillard’ın postmodern pornografi adını verdiği şeye ve androjenlik sorununa tekabül eder: “Cinsel özgürlük miti çok değişik biçimler altında gerçekliğin içinde canlı kalır, ama düşlem söz konusu olduğunda androjinin ve erdişiliğin değişkenlerine sahip olma özelliğiyle transseksüel mit egemendir.” Baudrillard’a göre; günümüzde arzudan ve cinsel farklılıkların ardından, tüm erotikliğiyle transseksüel kitsch egemen olmaya başlar (Baudrillard 2004b:18). Baudrillard toplumda bu şekilde varolan insanların karşı cinsin davranışlarını taklit etmeye çalışan androjenik bireyler olduğundan söz eder.

Modern Batı toplumları içinde toplumsal cinsiyet sorunu içinde transvestizm ve transseksüellik sorunları üzerindeki çalışmalar gündelik yaşamda toplumsal cinsiyetin kuruluşu için önemli bir iç görü sağlamaktadır. Toplumsal cinsiyet üzerindeki araştırmalarıyla Kessler ve McKenna transseksüelliğin doğal bir tutum içinde kendisini ikili varsayan bir

tutum üzerinde temellendiği görüşünde dururlar, ancak transseksüellik bundan daha farklı bir iddia üzerinde durarak gerçek anlamda bir “öteki”ne ait bir cinsiyet içinde var olduklarını ve toplumdaki anormal durumu düzeltmek üzere bir çaba içinde olduğunu ileri sürer. Sydney transseksüelleri üzerinde araştırma yapan Roberta Perkins transseksüelliğin yukarıdaki görüşlerden daha karmaşık ve sorunlu bir alan olduğu üzerinde durur. Ona göre bazıları Kessler ve McKenna’nın görüşlerine uygun bir tarzda hareket ederken, diğerleri kendilerinin nereye ait olduğu konusunda daha kararsız bir konumda bulunmaktadır. Bunun yanı sıra eğlence alt kültürü ve fahişelik içinde transseksüelliğin büyümesi de yeni bir seçenek doğurmuştur. “Kadın kılığına bürünmüş erkek eşcinseller yaşamlarını transseksüel olarak sürdürebilmektedir.” Aslında mevcut olan durum toplumda yeni bir toplumsal cinsiyet kategorisi oluşuyor olmasıdır. Birkaç örnek olay incelemesinde görüldüğü üzere transseksüellik tarihinin kökenleri 1950’lerde ve 60’larda eşcinsel erkeklerin değişken durumlarında temellenmektedir. Sonuç olarak söylenebilecek şey, toplumsal cinsiyetin temellerinin atıldığı ve bu alandaki çalışmaların başlangıç noktasını oluşturan Batı toplumlarında bile toplumsal cinsiyet, kültürel oluşumu içinde uygun ikiliklerin başarısızca üretildiği bir konumda bulunmaktadır (Connell 1998:112-113).

Deneysel sanat çevreleri tarafından belirgin bir ilgiyle karşılanan rock’taki cinsiyet sorunu etrafında şekillenen cinsiyet muğlaklığı sorunu ve transvestizm egemen kültürel yapı tarafından büyük eleştirilere maruz kalmıştır. Bu yüzden burjuva geleneksel kültürünü rahatsız etmeyi ve şok etmeyi amaçlayan underground rock’çılar tarafından da fonksiyonel olarak kabul edilerek kullanılmıştır (Young 1999:56). Rock’n’roll’un çeşitli türleri tarafından kullanılan cinsiyet muğlaklığı teması ve müstehcen giyim tarzının en temel amacı daha önce rock dinleyicilerinin hiç görmedikleri bir hareket tarzını ortaya koymak ve ayrıca kamuoyunu şok etmek anlamını taşıyordu (Young 1999:65). Hebdige’e göre Dawid Bowie, cinsiyet muğlaklığı yaratan tavırlarıyla, aslen kitle gençliğine hitap ederek, “geleneksel olarak işçi sınıfı erkek ve kadınlarına uyan sıkıcı stereotipleri sarsacak” şekilde cinsel bir imaj yaratarak, toplumda kendisine benzeyen çok sayıda kişinin ortaya çıkmasına yol açmıştır. Bowie, gençlik kültürü ve genel rock kültürü içinde, glam rock’a gelinceye kadar olan dönemde daha çok bastırılan ya da ancak üstü kapalı bir şekilde anlatılabilen cinsel kimlik sorunlarıyla ilgili aleni bir şekilde durmasıyla ünlenmiştir. Glam rock’ın temel felsefesi, daha önce rock kültürünün temel konularını oluşturan sınıf ve gençlik sorunlarının dışında, üzerinde durulmamış olan cinsiyetçilik ve cinsellikle ilgili konular olmuştur. Bowie’nin cinsiyet ile ilgili olan bu marjinal eylemi aslında gerçek anlamda cinsiyetçiliği aşmak yerine sadece

herhangi bir isyan hareketi olarak kalmış ve cinsel rol ayrımında radikal dönüşümler ve özgürlük gerçekleştirememiştir; yalnızca onu taklit eden gençlik kesimi kitle tarafından “çocukluktan yetişkinliğe geçişin geleneksel olarak sağlandığı erkek ve kadın imajlarını kurnazca bozarak” iş dünyasına geçişin değer ve anlamı bu yolla sorgulamaya başlanmıştır (Hebdige 2004:60-61).

3. 4. BEDEN KURAMI ETRAFINDA ROCK MÜZİĞİNİN ELE ALINMASI;

Outline

Benzer Belgeler