• Sonuç bulunamadı

3 10 2 GENÇLİK, KİMLİK VE ROCK MÜZİĞİN İŞLEVİ

Müzik gençliğin toplumsallaşma sürecinde etkili olan en önemli araçlardan biri olma özelliği taşır. Müzik, özellikle gençlik kesimi için aslında içerisinde birden çok işlev barındırır. Müzik yoluyla gençler hakim toplumsal sisteme karşı protesto gösterebilirler, arkadaşlık gruplarına katılabilirler, içlerindeki duyguları dışavurabilirler ve kendilerine kimlik edinebilirler. Charles Taylor’a göre insanların moderniteden önce kimlik ve tanınma gibi bir gereksinme ihtiyaç duymamış olmaları, herhangi bir kimliğe sahip olmamaları değil, ya da tanınma ihtiyaç duymuyor olmaları değildir. Asıl etken, kimlik ve tanınma gereksiniminin o dönemlerde konu edilmeyecek kadar sorunsuz alanlar olmalarıdır (Taylor 1995:45). Dubiel’e göre toplumda teknolojik ve kültürel bütün alanlarında meydana gelen modernleşme, geleneksel kimliklerin ve geleneklerle beslenen alanların yok olmaya başlamasına neden olmuştur. Bununla ilgili olarak gençler ve ebeveynleri farklı şekillerde baş etmeye çalışmaktadırlar. Ana babalarda aile mahremiyetine duyulan ihtiyaçta belirgin bir artış görülmekle birlikte, çocukları için geleneksel burjuva ailesinde olduğu gibi özdeşleşme modelleri sunamamaktadırlar. Ebeveynlerin böyle bir özdeşleşme modeli sunamamaları ve bununla birlikte toplumda zaten var olan liberal bir cinsel ahlak yapısı ve serbestiyetçi eğitimin de bir araya gelişi psikanalize tanımlandığı biçimiyle narsist karakterli bireylerin yetişmesine imkan veren bir toplumsallaşma sunmaktadır (Dubiel 1998:30).

Gençlik kimlik oluşturma sürecinde kendi kültürüyle, kahramanlarıyla, ve kavgalarıyla çeşitlilik esasına göre toplumda belirli bir farklılık yaratımına ve ayrı bir toplum olma yoluna gider. Gençler kendilerini toplumla uyum içinde yaşayan ebeveynlerinden ayırmak ve onlardan farklı olmak için ait oldukları grupla bütünleşme yoluna giderler. Burada önem kazanan şey ait olunan grubun farklı ikon çeşidine ve biçime bağlı kalarak kendilerini diğerlerinden ayırmak istemeleridir. Bunu gerçekleştirmenin en dolaysız yolu olarak görülmeye başlanan müzik gençler için bir tür ilişki biçimi olmaya başlar. Yani müzik yalnızca gençlerin ve gençlik gruplarının bir araya gelmesi ve bireysel farklılık yaratımı sağlayan bir tür araç değildir; gençler için bir tür yetişkinliğe geçme sürecidir (Attali 2005:134). Attali’ye göre popüler müzik alanında kayıt ekonomisi bireylerin sahip olduğu bütün sosyal bakış açılarını yerinden etmiştir. Müzik bundan sonra bir kimlik ihtiyacına dönüşür. Savaştan sonra gençlerin ana-babaların gözetiminden çıkıp bağımsız olma arzuları onları müziğe yöneltir. Rock müzik de bazı siyahi müziklerin beyaz versiyonu olarak bazen

kardeşçe ilişkiyi vurgulayan, kimi zaman uyumlu ve idealleştirilmiş olan, ara sıra pesimist duyguları dile getiren ve genellikle orta sınıfın hayal ettiği yaşamı ve umutlarını dile getiren bir müzik tarzı olmuştur (Attali 2005:132). Rock müziğin gençlik için ne tür duygulara cevap verdiğini gördükten sonra gençlik kesiminin günümüz toplumlarındaki yeni grup yapısına bakabiliriz.

Akay’a göre günümüzde rock gençliği, blok halinde yaşayan ve bilinçdışına sahip olarak yaşamaya çalışan bir karakterde görünmektedir. Bu gençlik, bir tür duygudaşlık cemaati oluşturmaları açısından yeni bir oluşum olarak tanımlanabilir. Rock gençliği oluşumlarını, ortak duyguda birleşen gruplaşmalar üzerine kurulmuş oluşumlar şeklinde toplumda var olan bir kesim olarak kabul edebiliriz. Bu tür gruplaşmaların en önemli özelliği Batılı anlamdaki araçsallık ve rasyonaliteye sahip olmamalarıdır. Akay’a göre ancak, “grubun bir cemaat olması ve cemaatin de bir toplumsal modaya dönüşmesi sonucunda samimiyet dışı araçsal akıl Batı rasyonalitesini genç akılların içine sokabilir.” Duygudaşlık grubunun en önemli özelliği, yapısal olmaktan çok değişken bir karaktere sahip olmasıdır. Bu tür gruplara ait olunur ve çıkılır. Dini cemaatlerden farklı olarak belirli kurallara dayanmaksızın bireylerin cemaate kabul edilmesidir. Rock gruplarında, gençlerin benzer şeyleri yaşaması ya da benzer duygulara sahip olması onları grup yapan en önemli etkendir. Bulunulan çevre içindeki birliktelik çevrenin ortadan kalkmasıyla dağılır. Rock gruplarının içine girdiği çevrede bireylerin sahip olduğu düşünce tarzları, sosyo-ekonomik durumları, ve bireyler arası ilişki biçimleri birbiriyle uyum halindedir. Bu tür cemaatleşmeler ya da gruplaşmalar eskiden de var olmuşsa bile, bu günkü şekliyle sadece ortak duyguyu paylaşan insanların biraradalığına gönderme yapar (Akay 1995:21-22). Durkheim, “Dini Yaşamın İlkel Biçimleri”nde kabileler için “bilinç birlikteliği”nden söz eder. Günümüzün modern cemaatine, bilinç birlikteliği terimi, kolektif bilinçten daha çok uyar. “Kolektif bellek geçmiş bir anıya bir mitosa göndermede bulunurken, bilinç birlikteliği şu anda ve şimdi burada olana gönderme yapmaktadır.” Rock gençliği de “şu anda ve burada” olana gönderme yaparak kolektif bilinçten çok bilinç birlikteliğine uymaktadır. Bu grubun sahip olduğu dayanıklılık planı bu noktada meydana gelir. Bir tür tözselliğe sahip olan bu grupta rasyonelliğin yerini, duygu birliği almaya başladığında “cemaatin postmodernliği”nden bahsetmeye başlayabiliriz (Akay 1995:23). Yeni postmodern cemaatleşme biçimleri, modernleşmeyle ve sanayileşme ile birlikte cemaatleşme olgusunda görülen zayıflamanın sonrasında, postmodern toplumda gençlik hareketlerinin de dahil olduğu yeni toplumsal hareketler olarak adlandırılan oluşumla birlikte ancak daha farklı bir yapı içerisinde yeniden ortaya çıkan toplumsal oluşumları

anlatır. Bu anlamda da gençlik bu yeni cemaatleşme türleri içerisinde ortak duyguda bir araya gelen gruplaşmaları oluşturmaya başlamıştır.

Rock gençliğinin grup yapısı Maffesoli’nin neo-kabile tanımına da belli özellikleriyle uyum sağlamaktadır. Bauman, Maffesoli’nin neo-kabilelerini “Parçalanmış Hayat” adlı kitabında ayrıntılı bir biçimde işler. Ona göre olumsallık ve kitlesel göçün egemen olmaya başladığı posmodern bir dünyada artık Simmel’in kültürün trajedisi olarak nitelendirdiği bir durum kimlik arayanlar için büyük bir umut olmaya başlamıştır. “Bireysel sadakat toplamak için cemaatin kendisini karar sahiplerinin akıllarına her türlü bireysel karardan üstün ve bunu öncelleyen bir şey olarak dayatması” gerekmektedir. Bu cemaat, popüler duyguların hakimiyetinde olan ve sürekli inşa edilmesi gereken bir pozisyondadır. Bununla birlikte, güvenlik açısından da kendisini tehlikede varsayan, kendisi dışındakilerin kötü niyetleri ve düşmanlığı konusunda da paranoyakça hareket eden bir yapıya sahiptir. Bu tür kabileler, Michel Maffessoli’nin neo-kabileler olarak adlandırdığı, eski kabilelerin güvenli içeren karakterinden çok farklı kavgacı, güvensiz ve tehlike içindeki kabileleridir. Bu yeni tür kabilelerin diğer bir özelliği de epizodik ve anlık yaşayan topluluklar olmasıdır; “anlık bir yoğunlaşma ile var olurlar fakat ondan sonra her gün buharlaşma tehlikesiyle karşı karşıya kalırlar.” Bauman’a göre; “cogitonun bu yeni neo-kabile usulü versiyonu şudur: bağırıyorum

o halde varım” (Bauman 2001:244-248) dır. Eski kabilelerin aksine bu yeni tür kabilelerin en önemli özelliği üyelerinden daha kısa yaşıyor olmasıdır. Bu bağlamda da neo-kabileler kalabalık görüntüsüne daha uygun olarak görünmektedir. Bununla birlikte yeni kabilelerde kalabalıklarda olduğu gibi sınırlı bir mekanda fiziksel birliktelik zaruri değildir (Bauman 1998:174). Yeni kabilelerin ya da postmodern cemaatleri geçmiş toplumlardaki cemaatleşme yapısından ayıran özellikler bulunulan mekandaki farklılıklar, üyelerin cemaate katılım (giriş ve çıkış) sürelerindeki ya da cemaate katılım amaçları olarak sayılabilir.

Rock kültürü gençliğinin kimlik kazanımı ve aidiyet duygusu sağlamak adına rock konserlerine katıldıkları da gözlenmiştir. Featherstone’a göre konserler “toplumsal çatışmaları ve rekabeti alttan alta destekleyen ahlaki konsensüsü yaratmak ve yeniden onaylamak üzere kutsallık duygusunu yükseltebilir.” Günümüzün toplumlarında artık televizyon aracılığıyla kuşaklar arasında yeni tür kutsallık duygusunun oluşturulmak istenmesi ve “geleneği icat etme, karizmayı ve kutsalı imal etme ve konsensüsü manipüle etme” ile ilgili olaylara bireyler daha fazla dikkat etmeye başlamışlardır. Konserler esnasında bireylerin şarkı, dans vb. komünal faaliyetlerinin de yardımıyla Durkheim’cı tanımlamada belirtildiği gibi “yoğun heyecan duyguları ve akışkan duygulanma” oluşumları yaratılır. Böyle etkinlikler yoluyla

günlük dünyanın bir tür kutsallık alanına dönüştürüldüğü ve insanlar arasında ideale yakın ancak geçici birlik ve beraberlik duygusunun yaratıldığı inkar edilemez bir gerçek olarak karşımıza çıkar. Daha önce de bahsedildiği gibi Live Aid gibi uluslararası yardım organizasyonlarında ya da politik protesto içeren rock’n’roll konserlerinde insan haklarına saygı, hümanist değerleri daha çok hesaba katma ve sadece insan yaşamı değil, doğanın ve insan olmayan türlerinde kutsallığı gibi değerlere verilmeye başlanan önem dolayısıyla dolaysız bir duygusal dayanışma fikri gelişmeye başlamıştır (Featherstone 1996:200). Sonuç olarak gençlik toplumsal değişmeyle birlikte sanayileşmenin ve modernleşmenin topluma hızlı bir şekilde yayılmasıyla birlikte bir yandan bağımsızlık arayışı içine girmişken diğer yandan yeni bir kimlik arayışına girmişlerdir. Gençlik kesimi müziksel etkinliklere ve müzikal kimlik etrafında örgütlenen gruplara katılım yoluyla bir gruba ait olduklarını hissederler ve yeni kimlikler elde ederler.

3. 11. MÜZİK ENDÜSTRİSİ VE BAĞIMSIZ ŞİRKETLER İÇİNDE ROCK MÜZİK;

Outline

Benzer Belgeler