• Sonuç bulunamadı

2 3 MÜZİKTE ENDÜSTRİLEŞME, YENİDEN-ÜRETİM VE TEKRAR SORUNU Müziğin endüstrileşmesi ilk olarak 19 yüzyılda gerçekleşen bir oluşumdur Müzikte

endüstrileşmesi demek onun popülerleşmesinin bir başka adıdır, yani endüstriyel müzik popüler müziktir. Popüler müzik başlangıcından itibaren ticaretle iç içe olmuş ve bu yolla gelişimini sürdürmüştür. Popüler müzik endüstrisinin içinde bulunan bir çok unsurun (kaset, konser, diziler ve filmler için özel olarak yapılan müzikler) üretimi için müzik teknoloji ile el ele gitmiş bu da müziğin kitlesel bir biçimde üretilmesi olgusunu ortaya çıkarmıştır.

Gramofonun 19. yüzyıldaki icadıyla birlikte müzik ticari anlamda daha büyük bir değişim ve gelişim yaşamaya başlamıştır. Artık müziği dinlemek için konser salonlarına gitmek gibi bir zorunluluk ortadan kalkmıştır, konser gösterisi tekrarlanmaya ve seri halinde üretilmeye başlanmıştır. Müziğin bu dönüşümü bir anlamda toplumsal değişimin de habercisi

olmuştur; “seri üretimin, neredeyse aynı nesnelerin tekrarının, gençlik diktatörlüğünün, ticari mallarla çevrili, yan yana duran yalnızlıkların, dünya çapında yayılmış içedönük eğlencenin, korsanlığın ve kopyanın hakim olduğu bir topluma.” Bu oluşumların hepsi karşılıksız bir talep altında kültürel kapitalizmin iktidara gelişinin habercisi olacaktır (Attali 2005:27-28). Popüler müzik her ne kadar da gramofonun veya radyonun icadı yoluyla yayılım yoluna girse de, popüler müzik adına ilk başta ortaya koyulanlar çoğunlukla devrimci olmaktan uzak eylemlerdir. Hem kentlerdeki popüler müzik için söyleyebileceğimiz, hem de kır hayatına ait folk ya da country tarzı müzikler radyolar ve plakların ortaya çıkışından sonra radikal bir değişim geçirmemişlerdir; ancak daha sonraları değişimin hızı artmış ve yerel müzikler, farklı müziklerle kaynaşarak melez aşınmalara uğramıştır (Hatch, Millward 1992:63). Müzikte melezleşme olgusu da onun postmodern durumuna bir örnektir. Müziğin melez olması bu müziği oluşturan unsurların özelliklerinin bozularak ya da bozulmadan yan yana konulmasıyla oluşturulur. Ancak ortaya çıkan süreçte parçaların birbirlerine karşı üstünlüğü gibi bir durum söz konusu değildir.

Yukarıda da belirtildiği gibi popüler müziğin değişiminde ve gelişmesinde etkili olan unsurlardan birisi gramofonun icadı, bir diğeri radyoydu. Ancak bu değişimde gözden kaçırılmaması gereken bir diğer öğe ise kasetlerin ortaya çıkışıdır. Kasetler yeniden üretime uygun olması ve üretimi kolay bir meta olduğundan dolayı hem şarkı hem de şarkıcının sesinin maddileştirilip piyasada satılmasını sağlamıştır (Akay 1991:41). Simon Frith’e göre müziğin endüstrileşmesi demek onun her anlamda çöküşü ve genel bir yeteneksizleşmeye işaret eder, çünkü müziğin etkin üretimi yerini edilgin pop üretimine bırakırken, halk veya cemaat yapılarının çöküşü ve alt kültürlerin yok oluşunu da beraberinde getirir. Çok uluslu şirketler tarafından ele geçirilen bireylerin boş zaman etkinlikleri, özelde Coca-Cola gibi malın, dünyanın her yerinde bütün evlere ulaşması gibi, evrensel bir pop beğeni kültürünün bireylere manipüle edilmesi anlamına gelir. Teknik, sermayesel ve müziksel söylemlerin her biri birleşerek müziğin oluşturulduğu süreci meydana getirirler (Frith 2000:72-73). Diğer taraftan müziğin endüstrileşmesi, müziğin yapılma, icra, çalma ve dinleme süreçlerinin hepsini birden etkiler, “ayrıca müziği hem müzik olarak hem de yaşamımızın ve boş zaman etkinlikleri kavramımızın bir boyutu olarak algılayış tarzımızı da değiştirmiştir” (Frith 2000:99).

Popüler müziğin içindeki özel bir tür olarak alındığında rock müzik de “icra içinde kutsanan değerleri tekrar tekrar sergilemesi” ve yeniden üretim tekniklerini önemli ölçüde kullanması ve bunu yeniden üretmesiyle icra ve metin arasındaki karşıtlığın değişime

uğratılmasının en güzel örneğini sunar. Yeniden üretim konusundaki en güzel örneği rock’ın film sanayiinden yıldız ima etmedeki başarısında görürüz. Rock’taki bu yıldız imali yüksek sadakatli (hi-fi) yeniden üretim adına gerçekleştirilmek istenen arzuları gerçekleştirmeye ve orijinale daha fazla sadık kalma arzusuna işaret eder. Ancak bu hedefte bir kontrol ve mülkiyet sorunu yatar, çünkü müzik adına bir kayda sahip olma isteği o kayıtta kodlanmış olanı kontrol edebilmeyi doğurur ki; kayda sahip olan kişi onu istediği her yerde ve zamanda (sokakta, arabada evde vs...) yeniden çalma ve üretme özgürlüğünü de satın almış olur. Aslında bu noktada karşımıza paradoksal bir durum da ortaya çıkmış olur; aslında kişi satın aldığı şeyin üzerinde tam bir tahakküm kuruyor gibi gözükebilir, ancak kişinin kaydettiği, tekrar tekrar çaldığı şeylerin, sonradan tekrar kopyalanması onun orijinalinden her zaman için daha aşağıda bir konumda bulunması sonucunu doğurur. Böylelikle “meta en büyük verimi sağladığı anda bir şeyi muhakkak saklı tutar; kayıt ne kadar çok çalınırsa tüketicinin mülkiyet ve kontrolünü ne kadar çok onaylarsa, asıl şeyin kendisi olmayacağını o kadar çok sergiler.” Burada tüketici adına kontrolü sağlayan asıl şey, metanın doğasındaki hiçbir zaman orijinal olmama gerçeğidir (Connor 2001:228-230). Connor’un burada bahsettiği olgu müzikte endüstriyel üretimle birlikte standartlaşmanın gerçekleşmeye başlamasıdır. Müzikte standartlaşma demek onun piyasanın bütünü içinde yayılımının gerçekleşmesi demektir. Standartlaşmış ürün ancak ve ancak kendisiyle karşılaştırılabilir hale gelmeye başlar.

Attali müziğin standartlaştırılmasını siyasi birliği sağlamanın bir yolunu bulmak (Attali 2005:25) olarak algılar. Her ne şekilde mevcut olursa olsun (fiziksel olarak varlığa sahip veya değil) standartlaştırılmış ürünlerin hepsi endüstrileşmiş ürünleri belirtir. Bu ürünlerin maddi karşılığı her zaman hükümetler ve piyasalar yoluyla belirlenir. “Üretmek ve tüketmek ihtiyacında olan bir mekanizma tarafından tahrip edilmiş dünya çapında metruk bir kurak arazide bulunan artık işi bitmiş şeyler olarak” (İllich 2002:23). Standartlaştırma yoluyla müzik endüstrinin içinde kolektif tüketimden çıkarak kitlesel olarak tüketilmeye başlanır. Müzik artık temel işlevinden çıkmış ve sadece tını halini almıştır. Müziksel anlamda gösteri, seri üretilen nesnelerin tüketimini daha fazla manipüle etmek için gerçekleştirilir. Müziğin seri olarak üretilmesi toplumsal anlamda artık her nesnenin seri olarak üretileceğini bildiren bir kehanettir (Attali 2005:118). Popüler müziğin içinde barındırdığı bir çok sorundan yukarıda ele alınanlar endüstrileşme ve standartlaşmaydı. Bunların dışında burada ele alabileceğimiz bir diğeri ise onun tekrarcılığıdır. Attali’ye göre tekrarcı müziğin anlamı müziğin kendi kendini tekrar etmesine doğru yön değiştirmesidir. Derleme adı altında, aynı şarkıların aynı ritimlerle tekrarı popüler müziğin bütün alanlarında görülen bir durumdur.

Ritmin tekrarı caz müzikle birlikte gelişen bir olgudur, tekno bu anlamda kendisinin tekrarcı değil bir isyan müziği olduğundan bahseder, çünkü tekno müziği çalan Dj’ler bilgisayar teknolojisiyle birleştirdikleri ritimleri Amerikan otomobillerinin üretildiği eski ve kullanılmayan fabrikalarda eğlenceler düzenlemek adına çalmaya başladıklarında, müzikteki ritimlerin tekrarından, sesin şiddetine kadar olan bütün eylemler boyunca fabrikadaki makinelerin seslerini bastırmayı ve onun yerine bu müziği koymayı amaçlar; “bu da işsizliğe meydan okumak, insanların ve şehrin kalbinin hala attığını hatırlatmak içindir.” Ancak bu müziğin de tek yaptığı tekrarcı bir dünyada estetik bir boyutla müziğini sunmaktır (Attali 2005:140). Popüler müziğin tekrarı onun daha kolay anlaşılması ve için gerekli bir özelliktir. Ancak müzikte bir unsurun tekrar tekrar çalınması ya da kullanılması onu sıradanlaştıran bir etken de olmaktadır. Örneğin geçmişte çalınan ve dinlenen bir çok eski kayıt yeni kullanılan teknolojik aygıtlar sayesinde tekrar üretime sokulmuş ve bu şekilde piyasaya sunulmuştur. Ancak yeniden üretilen bu tekrar ürünlerinde müziğin orijinal hali çoğu zaman önemli ölçüde bozulmalara uğratılmıştır.

Outline

Benzer Belgeler