• Sonuç bulunamadı

Râfiî‟nin Mezhepteki Yeri

Belgede Horasan Şâfiîliği ve Râfiî (sayfa 184-188)

Genel kabule göre Ġmam ġâfiî‟den Râfiî ve nihayetinde Nevevî‟ye kadar geçen yaklaĢık dört yüz sene zarfında mezhepte yazılmıĢ ve ciddi bir sayıya ulaĢmıĢ olan eserlere bakılıp, mezhebin müftâ-bih görüĢü olduğunu ortaya çıkaracak Ģekilde tam bir inceleme ve araĢtırma yapmaksızın “Mezhebin görüĢü budur.” deme imkânı yoktur. Râfiî ve Nevevî‟nin görüĢleri ve tercihleri kendilerinden sonrası için mezhebin müftâ-bih görüĢlerinde belirleyici olmuĢtur.147

Râfiî, eserlerinde mezhep içi ihtilaflı konuları ele alıp aralarında tercihte bulunmaya çalıĢmıĢtır. Bu konuda Nevevî, Râfiî‟nin eĢ-ġerhu‟l-kebîr‟inin ihtisarı olan Ravzatu‟t-tâlibîn adlı eserinin mukaddimesinde, mezhep ulemasının, aralarında tercih ettikleri görüĢler açısından ihtilafların da bulunduğu eserlerinin oldukça fazla sayıya ulaĢtığı, yayıldığı ve mezhebin müftâ-bih görüĢlerinin ancak derin bilgiye

144 Sellâmî, Tercemetü‟l-Ġmâm Ebi‟l-Kâsım er-Râfiî (muhakkikin dipnotu), s. 37. 145

Vâsitî, el-Metâlibu‟l-„aliyye, vr. 174a. 146 Vâsitî, el-Metâlibu‟l-„aliyye, vr. 174a.

147 Ġbn Hacer, Tuhfetu‟l-muhtâc, I, 39; Kürdî, el-Fevâidu‟l-medeniyye, s. 39, 40; Sekkâf, Muhtasaru‟l- Fevâidi‟l-mekkiyye, s. 72; Aybakan, Ġmam ġâfiî, s. 204; Kavâsımî, el-Medhal, s. 379, 380.

sahip olan kiĢiler tarafından anlaĢılabildiği bir dönemde Râfiî‟nin kendisine ulaĢan bütün meĢhur eserleri ihtiva edecek Ģekilde eserini telif ettiğini ifade etmektedir. Nevevî, Râfiî‟nin eĢ-ġerhu‟l-kebîr‟de mezhebin farklı tarîklerini birleĢtirdiğini, görüĢleri ayıkladığını ve bu görüĢleri veciz ifadelerle sunduğunu aktarmakta, ġâfiî fukahâsının müteahhirûnu içinde bu faaliyeti yapmaya Râfiî‟nin muvaffak olduğunu belirtmektedir.148 Yukarıda aktardığımız ġâfiî fukahâsının eĢ-ġerhu‟l-kebîr hakkındaki kanaatleri de Nevevî‟nin görüĢlerini teyid etmektedir.

Tâcüddîn es-Sübkî, TerĢîhu‟t-tevĢîh ve tercîhu‟t-tashîh adlı eserinde özellikle hicri üçüncü ve dördüncü asırlarda ġâfiî mezhebi fukahâsının birçok kavil ve vecih içerisinde tercih edilecek olanın hangisi olduğunu belirlememelerinin sebebini Ģöyle açıklar: “ġunu bilin ki mütekaddimûn fukahâ, ihtilaflı meselelerde tercih edilecek

görüĢü ortaya koyma yani sahîh olanı ortaya çıkarma çabasına girmemiĢlerdir. Bunun sebebi de Ģudur: O dönemde fetvâ veren herkes, o esnadaki tercihi/görüĢü neyse ona göre fetvâ veriyordu. Bununla birlikte görüĢlerinde değiĢkenlik de mevcuttu. KiĢi bugün, dün söylediğinin aksine fetvâ verebiliyordu. Yani kiĢi ilimle iç içe olduğundan görüĢü istikrar kazanmıĢ değildi. Bundan dolayı ġâfiî mezhebinde eser telif eden fukahâ baĢkalarıyla birlikte kendilerinin görüĢlerinin içinde sahîh olanın hangisi olduğunu belirlemeyle ilgilenmiyorlardı. Onlar istinbat ve araĢtırmayla o esnada kendi nazarlarında en doğru olanı ifade edip geçiyorlardı.149

Ġsnevî, Râfiî‟den sonra Nevevî‟nin Ravzatu‟t-tâlibîn‟i yazdığını (bir bakıma mezhep içinde tenkîh ve tashih ameliyesinin Nevevî tarafından tamamlandığını) ifade etmektedir. Ondan sonra da mezhep içinde bu iki eserin çok ilgi gördüğünü ve bu iki fakihin görüĢünün mezhep içinde tercih edilecek görüĢ haline geldiğini belirtmektedir.150

ġâfiî mezhebinin tarihi geliĢimini konu edinen çağdaĢ eserlerden biri olan el-

Medhal ilâ mezhebi‟l-Ġmami‟Ģ-ġâfiî adlı eserin müellifi olan Kavâsımî‟ye göre

mezhep içinde iki defa fıkhî birikimi gözden geçirme, tashih etme ve ayıklama

148 Nevevî, Ravzatu‟t-tâlibîn, I, 112, 113; Aybakan, “Râfiî, Abdülkerîm b. Muhammed”, DĠA, XXXIV, 394.

149 Kabbâtî, “Cuhûdu‟l-Ġmâmi‟n-Nevevî fî hidmeti‟l-mezhebi‟Ģ-ġâfiî (Kitâbu‟s-salâti nemûzecen)”, Mecelletü Câmiati‟l-medîneti‟l-„alemiyye, VII, 5.

(tenkîh) faaliyeti yapılmıĢtır. Bunlardan birinci tenkîh dönemi (لولأا حيقنتلا) olarak isimlendirilen dönemde en büyük çaba Râfiî ve onun takip eden Nevevî‟nin yaptıklarıdır.151

Yukarıda temas ettiğimiz gibi Râfiî ve Nevevî‟den önce yazılmıĢ eserlerin iyice tetkik edilmeden mezhebin görüĢünün tespit edilemeyeceği görüĢü sebebiyledir ki Râfiî ve Nevevî‟den sonraki ġâfiî fürû„-ı fıkıh literatürü onların eserleri ve görüĢleri ekseninde ĢekillenmiĢtir. Aynı Ģekilde, Râfiî‟nin ve Nevevî‟nin sonraki dönemlerde mezhep görüĢünü temsilde belirleyici olmaları nedeniyle olacak ki kendilerine “Ģeyhân/Ģeyheyn” unvanı152 verilmiĢtir.

Ġkinci tenkîh dönemi ise )يناثلا حيقنتلا) Nevevî‟den sonra Ġbn Rif„a, Sübkî ailesi,153 Ġsnevî, Ezraî (ö. 783/1381) ZerkeĢî, Sirâcüddîn el-Bulkînî (ö. 805/1403), Celâlüddîn el-Mahallî (ö. 864/1459), Zekeriyyâ el-Ensârî (ö. 926/1520), Ġbn Hacer el-Heytemî ve ġemsüddîn er-Remlî‟nin (ö. 1004/1596) yaptıklarıdır.154

Kalyûbî (ö. 1069/1659), Mahallî‟nin Minhâcu‟t-tâlibîn‟e yazdığı Ģerh olan

Kenzu‟r-râğıbîn‟e yazdığı hâĢiyede Nevevî‟nin mukaddimesindeki ifadelerinden

mezhep içi ihtilafta bir tercihte bulunma iĢinde Râfiî‟nin ilk olduğunu, Nevevî‟nin de akvâl vb. hususlarda daha fazla temyizde bulunmak suretiyle bu hususta ona tâbi olduğunu ifade etmektedir. Kalyûbî, burada Nevevî‟nin hoca silsilesini Ģu Ģekilde vermektedir:

Müzenî→Enmâtî→Ġbn Süreyc→Ebû Zeyd el-Mervezî→Kaffâl el- Mervezî→ġeyh Ebû Muhammed el-Cüveynî→Ġmâmü‟l-Harameyn el- Cüveynî→Gazzâlî→Muhammed b. Yahyâ en-Nîsâbûrî →Muhammed Ebu‟l-Fazl→

Râfiî→ġeyh Abdülğaffâr el-Kazvînî (el-Hâvi‟s-sağîr‟in sahibi)→ Ġmam Muhammed

151

Kavâsımî, el-Medhal, s. 376-379. 152

Sekkâf, Muhtasaru‟l-Fevâidi‟l-mekkiyye, s. 89; Ehdel, Süllemu‟l-mute„allimi‟l-muhtâc, s. 653; Cuğaym, Medhal, s. 179; Kavâsımî, el-Medhal, s. 514; Mağribiyye, el-Mezhebü‟Ģ-ġâfiî, s. 249; Özdemir, ġâfiî Fürû‟ Fıkıh Literatüründe Mezhep GörüĢleriyle Ġlgili Kavramların GeliĢimi, s. 112; Yusuf, el-Mezheb „inde‟Ģ-ġâfiiyye, s. 265.

153

Bunların önde gelenleri Takıyyüddîn es-Sübkî, iki oğlu Tacüddîn es-Sübkî, Ebû Hâmid Bahâüddîn es-Sübkî (ö.773/1372) ve akrabaları olan Ebu‟l-Bekâ Bahâüddîn es-Sübkî‟dir (ö. 777/1375). (Kavâsımî, el-Medhal, s. 403-405.)

(eĢ-ġâmilu‟s-sağîr‟in sahibi)→Kemâl Sellâr→Nevevî155

Nevevî‟nin Râfiî‟yi Horasanlılardan saymıĢ olması156

Takıyyüddîn es- Sübkî‟nin Nevevî‟nin el-Mecmûʻ adlı eserine yazdığı tekmilede Horasanlı fukahâ içinde Râfiî‟yi de zikretmesi,157

Râfiî‟nin hoca-talebe silsilesi, yaĢadığı yer olan Kazvîn‟nin coğrafya olarak Horasan‟a oldukça yakın olması ve en önemlisi baĢta Gazzâlî ve Cüveynî‟nin eserleri olmak üzere Horasan fukahâsının eserlerinin kendisine kaynak teĢkil etmesi, Râfiî‟nin ortaya koyduğu fıkhî mesâinin bu çizgiden geldiğini göstermektedir. Bununla birlikte Râfiî, sadece Horasan değil Irak ekolüne mensup birçok fakihin de görüĢünü ele alıp değerlendirmiĢ ve mezhepte fetvâya esas görüĢü ortaya çıkarmaya çalıĢmıĢtır. Bu durum, Râfiî‟nin her iki ekolün birleĢtirme faaliyetinde de önemli bir rolü olduğunun158 göstergesidir.

Muhammed Mağribiyye de Râfiî‟nin ve Nevevî‟nin tahrîr/tenkîh döneminin temsilcileri olmalarıyla birlikte Horasanlılar zümresinden sayıldıklarını aktarmakta ve mezhebin Ģimdiki hâli için Ģunu söylemenin mümkün olduğunu ifade etmektedir:

“ġu anda ġâfiî fıkhı, Irak boyasıyla boyanmıĢ Ģekilde Horasanlıdır.”159

Râfiî, Horasan ve Irak ayrıĢmasından sonra Horasan ekolünde Cüveynî ve Gazzâlî‟yle devam eden çizgiye dayanarak hareket etmiĢ ve kendinden önceki ġâfiî fıkıh birikimini olabilecek en geniĢ Ģekilde ele alabilmiĢ nadir Ģahsiyetlerdendir. Râfiî‟nin özelde kendisinin Horasanlılardan sayılması ve Horasan ġâfiî fukahâsının görüĢ ve değerlendirmelerini yansıtması, genelde ise kendisinden önceki ġâfiî fıkıh birikimini temsil etmede ve sonrasında mezhepte müftâ-bih görüĢü belirlemede merkeze alınmıĢ olması onun mezhep içindeki yerini ve önemini göstermektedir.

155

Kazvînî, el-Hâvi‟s-sağîr (muhakkikin dirâse/inceleme kısmı), s. 36; Kalyûbî ve „Umeyra, HâĢiyetân, I, 10; Kezebrî, Ġntihâbu‟l-„avâlî, s. 36, 37. Kalyûbî burada Ebû Zeyd el-Mervezî‟nin Ġbn Süreyc‟in öğrencisi olduğunu zikretmiĢtir. Ancak Kezebrî, aradaki Ebû Ġshâk el-Mervezî‟yi zikretmektedir.

156

Nevevî‟nin el-Mecmû„da zikrettiği "يعفارلاو يوغبلاو نيمرحلا مامإ مهنم نييناسارخلا نم ةعامج" Ģeklindeki ifadeler bunu göstermektedir. (Nevevî, el-Mecmû„, III, 476; VIII, 108.)

157 Nevevî, el-Mecmû„ (Sübkî‟nin tekmilesi), X, 6. 158 Aybakan, Ġmam ġâfiî, s. 195.

B. Horasan ġâfiîliği Açısından Fıkhî Faaliyeti

Belgede Horasan Şâfiîliği ve Râfiî (sayfa 184-188)