• Sonuç bulunamadı

Ebu‟l-Muzaffer es-Sem„ânî (ö 489/1096)

Belgede Horasan Şâfiîliği ve Râfiî (sayfa 128-133)

Tam adı Ebu‟l-Muzaffer Mansûr b. Muhammed b. Abdilcebbâr et-Temîmî el- Mervezî es-Sem„ânî‟dir. 426/1035 yılında doğdu. Küçük yaĢlardan itibaren Horasan, Irak, Irâk-ı acem ve Hicaz bölgelerinde hadis dinleyen Sem„ânî‟nin, hadis dinlediği zâtlar içinde babası, Ebû Ğânim Ahmed b. Ali b. Hüseyin el-Kürâ„î, Ebu‟l-Heysem diye meĢhur olan Ebû Bekir Muhammed b. Abdissamed et-Türâbî ve Ebû Salih el- Müezzin gibi zâtlar vardır. Kendisinden de oğulları, Ebû Tâhir es-Sincî, Ġbrahim el- Merverrûzî ve Muhammed b. Yusuf el-FâĢânî gibi simalar hadis nakletmiĢlerdir.

457 Sem„ânî, el-Ensâb, VII, 111; Nevevî, Tehzîb, II, 223; Sübkî, Tabakât, IV, 179, 180; Ġsnevî, Tabakât, II, 58, 59; Ġbn Mülakkin, el-„Akdu‟l-müzheb, s. 186; Ġbn Kâdî ġuhbe, Tabakât, I, 258, 259.

Sem„ânî‟nin babası Ebû Mansûr es-Sem„ânî, Hanefî fukahâsının önde gelenlerindendi. Oğlu da babasından fıkıh tahsil etti ve Hanefî mezhebinde önemli bir seviyeye geldi. Sem„ânî 461/1068-69 yılında Bağdad‟a gitti ve orada Ebû Nasr Ġbn Sabbâğ ve Ebû Ġshâk eĢ-ġîrâzî ile bir araya geldi. Ardından Hicaz‟a gitti. Hac ibadetini yerine getirdikten sonra 468/1075-76 yılında Merv‟e dönen Sem„ânî, Hanefî mezhebinden ġâfiî mezhebine geçtiğini ilan etti. ġâfiî mezhebine geçmesiyle her iki mezhep mensupları arasında Merv‟de bazı huzursuzluklar baĢ gösterince Sem„ânî bir kısım fukahâ ile birlikte 468/1076 yılında önce Tûs‟a sonra da NîĢâbur‟a gitti. Orada çok güzel karĢılanan ve kabul gören Sem‟ânî, ardından tekrar Merv‟e döndü. Merv‟de ġâfiîlere tahsis edilmiĢ olan medresede ders vermeye baĢlayan Sem„ânî, Nizâmülmülk nezdinde de önemli bir yere sahipti. 489/1096 yılında Merv‟de vefat etti.458

Horasan ġâfiîliği açısından Kaffâl el-Mervezî‟nin öğrencileriyle aynı dönemde yaĢayan Mervli bir âlim olarak dikkat çeken ve Horasan‟ın fakihi ve müftîsi olarak anılan Sem„ânî‟nin ilmî konumu hakkında birçok âlim övgü dolu sözler söylemiĢlerdir. Örneğin Ġmâmü‟l-Harameyn el-Cüveynî, “Eğer fıkıh bir elbise

olsaydı Ebu‟l-Muzaffer onun nakıĢı olurdu.” demiĢtir. Torunu Ebû Sa„d es-Sem„ânî,

dedesinin eserlerini inceleyen bir kimsenin zaten onun ilmî konumunu anlayacağını belirtmektedir. Ġlmî dirayeti hakkında kendisi de “Ezberleyip de unuttuğum hiçbir

Ģey yoktur.” demektedir.459

Tefsîr, fıkıh, hadis hilâf ve fıkıh usûlü alanlarında bir kısmı günümüze ulaĢan telifatı olan Sem„ânî‟nin yaklaĢık bin mesele ihtiva eden el-Burhân, el-Evsât, Ebû Zeyd ed-Debûsî‟ye reddiye niteliğindeki el-Istılâm460 adıyla ünlenen el-Muhtasar adlı meĢhur eseri, hilâf alanındaki eserleridir. Fıkıh usûlünde ise Kavâtı„u‟l-edille461 adlı meĢhur eserini telif eden Sem„ânî‟nin bu eseri hakkında torunu Ebû Sa„d es-

458

Sem„ânî, el-Ensâb, VII, 139-141; Râfiî, et-Tedvîn, IV, 118, 119, 121; Zehebî, Siyer, XIX, 114-116, 119; Sübkî, Tabakât, V, 335-337, 344, 345; Ġsnevî, Tabakât, I, 321; Ġbn Kâdî ġuhbe, Tabakât, I, 273, 274.

459 Sem„ânî, el-Ensâb, VII, 139; Zehebî, Siyer, XIX, 114, 115, 118, 119; Sübkî, Tabakât, V, 337, 342, 344; Ġbn Kâdî ġuhbe, Tabakât, I, 274; Aygün, “Sem„ânî, Ebü‟l-Muzaffer”, DĠA, XXXVI, s. 463. 460

Bu eser Nâyif b. Nâfi„ el-„Umerî tarafından el-Istılâm fi‟l-hilâf beyne‟l-Ġmâmeyni‟Ģ-ġâfiî ve Ebî Hanîfe adıyla tahkik edilmiĢ ve neĢredilmiĢtir (Kahire 1412/1992, I-IV).

461 Bir çok ayrı tahkiki ve baskısı yapılan bu eser Nâcî es-Süveyd tarafından Kavâtıʻu‟l-edille fi‟l-usûl adıyla neĢredilmiĢtir (Beyrut 1432/2011, I-II).

Sem‟ânî, kendi alanındaki hiçbir esere ihtiyaç bırakmayacak bir eser olduğunu ifade etmektedir. Sübkî de fıkıh usûlünde Sem„ânî‟nin bu eserinden daha güzel ve kapsamlı bir eser görmediğini belirtmektedir. Burada Sübkî, Cüveynî‟nin el-Burhân adlı eserinin de güzelliğine ve niteliğine vurgu yapmakta ve her iki eserin birbirine karĢı farklı güzel yönlerinin varlığına dikkat çekmektedir.462

Ebu‟l-Muzaffer es-Sem„ânî ve onun soyundan gelen Sem„ânî ailesi, Merv merkezli olarak Horasan‟da ġâfiî mezhebinde önemli simalar olarak dikkat çekmiĢlerdir.463

Öyle ki Ebu‟l-Muzaffer es-Sem„ânî‟nin fıkıhtaki talebeleri içinde iki oğlu Ebû Bekir Muhammed b. Mansûr es-Sem„ânî (ö. 510/1116) ile Ebû Muhammed Hasan b. Ebi‟l-Muzaffer es-Sem„ânî (ö. 531/1136-37) Horasan‟da dikkat çeken isimler olarak karĢımıza çıkmaktadırlar. Ebu‟l-Muzaffer‟in bir diğer oğlu olan Ebu‟l- Kâsım Ahmed b. Mansûr es-Sem„ânî (ö. 534/1140) ise ağabeyi olan Ebû Bekir Muhammed b. Mansûr‟dan fıkıh tahsil etmiĢtir. Bu zât da Ebû Sa„d es-Sem„ânî‟nin amcası ve fıkıhtaki hocasıdır.464

Ebu‟l-Muzaffer es-Sem„ânî‟nin fıkıhtaki diğer talebelerinin bir kısmı ise Ģunlardır: Ebu‟l-Feth Es„ad b. Ebî Nasr el-Mîhenî (ö. 527/1132-33),465

Ebû Sa„d Ġsmail b. Ebî Salih el-Müezzin en-Nîsâbûrî el-Kirmânî (ö. 532/1138),466

Ġsmail b. Ahmed b. Abdilmelik en-Nîsâbûrî (ö. 532/1138),467 Ebû Ġshâk Ġbrahim el-Merverrûzî (ö. 536/1141),468 Ebû Muhammed Abdülvâhid b. Muhammed el-Mervezî et-Tûsî (ö. 548/1153),469 Ebû Tâhir Muhammed b. Muhammed es-Sincî (ö. 548/1153-54).470

ġ. Saydelânî

Tam adı Ebû Bekir Muhammed b. Dâvûd b. Muhammed el-Mervezî‟dir. Saydelânî nisbesi ona güzel koku satıcılığından verilmiĢtir.471 Aynı zamanda ed- Dâvûdî nisbesiyle anılan Saydelânî‟nin bazı fürûʻ eserlerinde sadece ed-Dâvûdî

462 Sem„ânî, el-Ensâb, VII, 139; Râfiî, et-Tedvîn, IV, 119; Zehebî, Siyer, XIX, 116, 117; Sübkî, Tabakât, V, 342, 343; Ġbn Kâdî ġuhbe, Tabakât, I, 274.

463

Ġsnevî, Tabakât, I, 321. 464

Sem„ânî, el-Ensâb, VII, 140-142.

465 Ġbn Salâh, Tabakât, I, 412; Zehebî, Siyer XIX, 633; Ġbn Kâdî ġuhbe, Tabakât, I, 299, 300. 466 Zehebî, Siyer, XIX, 626, 627; Sübkî, Tabakât, VII, 44, 45.

467 Ġbn Salâh, Tabakât, I, 424. 468

Sübkî, Tabakât, VII, 31; Ġsnevî, Tabakât, II, 208; Ġbn Kâdî ġuhbe, Tabakât, I, 298. 469 Sübkî, Tabakât, VII, 205; Ġsnevî, Tabakât, I, 149.

470 Sübkî, Tabakât, VI, 187. 471 Ġsnevî, Tabakât, II, 38.

nisbesinin geçiyor olması nedeniyle kim olduğu konusunda karıĢıklık yaĢanmıĢtır. Sübkî, Ġbn Rifʻa tarafından nisbesi ed-Dâvûdî olan Ģahsın, Saydelânî dıĢında Kaffâl‟den önce olan biri olarak algılandığını kendisinin de et-Tabakâtu‟l-vustâ ve

et-Tabakâtu‟s-suğrâ‟da ondan naklen bu Ģahsı böyle zikrettiğini ifade etmektedir.

Sübkî, Semʻânî‟nin el-Ensâb adlı eserindeki aktarımından, ed-Dâvûdî ve es- Saydelânî nisbelerinin aynı kiĢiye ait olduğunu anladığını, buna göre ed-Dâvûdî nisbesinin dedelerinden birine nispetle kendisine verildiğini söylemektedir. Sübkî, bunlarla birlikte müellifin eserleri kısmında zikredeceğimiz Müzenî‟nin el-

Muhtasar‟ına yazdığı Ģerhi de görmesiyle bu zâtın Kaffâl el-Mervezî‟nin talebesi

olan Saydelânî olduğuna kesin kanaat getirdiğini belirtmektedir.472 Yani ed-Dâvûdî ve es-Seydâlânî nisbeleri aynı kiĢi için kullanılmaktadır.

Sübkî‟nin söylediklerinin benzerini aktaran Ġsnevî, kendi dönemine kadar gelmiĢ tabakât eserleri içinde Saydelânî veya Dâvûdî‟den tam bahseden bir eser olmadığını karıĢıklığın da bundan kaynaklandığını ifade etmektedir.473

Yine Sübkî ve Ġsnevî‟nin söylediklerine benzer Ģeyler aktaran Ġbn Mülakkin,474

Saydelânî için

“Kaffâl el-Mervezî‟nin büyük talebelerinden ve Horasanlı ashâbımızın imamlarındandır.” demektedir.475

Kaynaklarda vefat tarihiyle alakalı bir bilgi

bulunmamaktadır.

Saydelânî‟ye nispet edilen eserler Ģunlardır:

1. ġerhu Muhtasari‟l-Müzenî: Sübkî, bu eserin iki cildini gördüğünü ve eserin yazarı olarak Ebû Bekir Muhammed b. Dâvûd el-Mervezî yazıldığını aktarmıĢtır. Aynı zamanda 776/1375 yılının ġaban ayında bu eserin cinâyât bölümünün bir kısmına ulaĢtığını, kitabın üzerinde yazılıĢ tarihininın 471/1078-1079 olarak kaydedildiğini ve üzerinde Ģöyle yazıldığını aktarmaktadır: “Bu eser ġeyh Ebû Bekir

b. Dâvûd ed-Dâvûdî es-Saydelânî‟nin yazdığı Ebû Bekir Kaffâl el-Mervezî‟nin tarîkasıdır.”476

Sübkî, Saydelânî‟nin bu Ģerhinin Horasan ekolünden olan fukahâ

472

Sübkî, Tabakât, IV, 148, 149. 473 Ġsnevî, Tabakât, II, 38.

474 Ġbn Mülakkin, el-„Akdu‟l-müzheb, s. 203. 475

Ġbn Mülakkin, el-„Akdu‟l-müzheb, s. 179.

tarafından Tarîkatu‟s-Saydelânî477

Ģeklinde isimlendirildiğini çünkü bu eseri hocası

Kaffâl‟in tarîkine (metoduna/fıkıh anlayıĢına) ve kendisinin ortaya koymuĢ olduğu görüĢlere göre ta„lîka Ģeklinde meydana getirdiğini belirtmektedir.478

Ġsnevî, eserin iki büyük cilt halinde olduğunu, Ġbn Rifʻa‟nın, Saydelânî‟ye ait olduğunu bilmese de el-Vasît‟e yazdığı Ģerhte bu eserin içeriğinin çoğunu aktardığını bildirmekte ve Saydelânî‟nin bu eserinin, ta„lîk Ģekliyle telif edilmiĢ Müzenî‟nin el-

Muhtasar‟ının Ģerhi olduğunu nakletmektedir. Aynı zamanda Ġsnevî, eserin Ġbn

Rifʻa‟ya ait nüshasını gördüğünü yazılıĢ tarihinin 471/1078-1079 olduğunu belirtmektedir.479

Ġbn Mülakkin de Ġbn Rifʻa‟nın bu eserden çok naklinin olduğunu iki cüz halinde olan bu eseri gördüğünü yazılıĢ tarihinin de 471/1078-1079 olduğunu ifade etmektedir.480

Ġsnevî ve Ġbn Mülakkin, Ġbn Rifʻa‟nın, eserin müellifini Kaffâl el- Mervezî‟den önce zannettiğini ancak bunun doğru olmadığını aktarmıĢlar, bu görüĢlerini de Ģu Ģekilde dellilendirmiĢlerdir. Müellif Ġlgili Ģerhin zekat bahsinde üç yerde ġeyh Ebû Hâmid el-Ġsferâyînî‟den nakilde bulunmuĢtur. Kaffâl ve Ebû Hâmid ise çağdaĢtır. Vefat tarihleri arasında yaklaĢık yirmi sene vardır. Buna göre eserin sahibi Kaffâl‟den önce olmamalıdır.481

2. ġerhu Fürû„-i Ġbn Haddâd: Ġsnevî, Saydelânî‟nin Ġbn Haddâd‟ın el-Fürûʻ adlı eserine yazdığı bir Ģerh gördüğünü, müstensihinin müellif hattından yazıp müellife 436/1044-45 yılında okuduğu482 nüshadan bu Ģerhin yazıldığını belirtmekte aynı zamanda bu eserin az bulunduğunu ifade etmektedir.483

477 Râfiî eĢ-ġerhu‟l-kebîr‟de bu isimlendirmeyi birçok yerde kullanmaktadır. Bunlara ilgi yerde temas edilecektir. Aynı zamanda bu isimlendirme Cüveynî‟nin Nihâye‟sinde de geçmektedir. (Bkz. Cüveynî, Nihâye, I, 8, 9.)

478

Sübkî, Tabakât, IV, 148, 149.

479 Ġsnevî, el-Mühimmât, I, 121; Tabakât, II, 38. 480 Ġbn Mülakkin, el-„Akdu‟l-müzheb, s. 203.

481 Ġsnevî, Tabakât, II, 38; Ġbn Mülakkin, el-„Akdu‟l-müzheb, s. 203. 482

Bu bilgiden vefat tarihi belli olmayan Saydelânî‟nin 436/1044-45 yılında hayatta olduğu anlaĢılmaktadır.

483 Ġsnevî, Tabakât, II, 38. Bkz. Ġbn Mülakkin, el-„Akdu‟l-müzheb, s. 203; Ġbn Kâdî ġuhbe, Tabakât, I, 215.

Saydelânî‟nin zikredilen her iki eseri de bildiğimiz kadarıyla günümüze ulaĢmamıĢtır.

Belgede Horasan Şâfiîliği ve Râfiî (sayfa 128-133)