Tam adı Ebû Sehl Muhammed b. Süleyman es-Suʻlûkî108 el-Ġsfahânî en- Nîsâbûrî‟dir. 290/902-903 veya 296/908-909 yılında Ġsfahan‟da doğdu. Fıkıh, nahiv, tefsir, hadis lügat, Ģiir, arûz, kelâm ve tasavvuf gibi birçok ilimde zamanının imamıydı. Fıkıh eğitimine NîĢâbur‟da baĢlayan Ebû Sehl, 313/925-26 yılında NîĢâbur‟da Ebû Ali es-Sekafî‟den fıkıh dersleri aldı. Ebû Sehl, Sâmânîler devletinde vezir olan Ebu‟l-Fazl el-Belʻamî‟nin (ö. 329/940)109 meclisinde 317/929-30 yılında münazaralarda bulunmaktaydı. Ebu‟l-Fazl, onun görüĢlerine önem verirdi. Ebû Sehl, 322/933-34 yılında Bağdat‟a sonrasında ise Basra‟ya gitti ve orada uzun süre tedris ve iftâ faaliyetinde bulundu. Sonra Ġsfahan‟a çağrıldı. Amcası Ebu‟t-Tayyib110 NîĢâbur‟da vefat edince Ġsfahan halkının onu bırakmayacağını düĢünerek gizlice Ģehirden çıktı ve 337/949 yılında NîĢâbur‟a geldi. Orada kendisi için ders halkaları kuruldu. Talebelerine NîĢâbur‟da otuz iki sene hocalık yaptı. 369/980 yılında NîĢâbur‟da vefat etti.111
Ebû Sehl‟in fıkıhtaki hocalarından diğeri ise Ebû Ġshâk el-Mervezî‟dir. Ebû Ġshâk el-Mervezî‟den Bağdat‟ta ders aldığı anlaĢılmaktadır. Kendisi için Ebû Ġshâk el-Mervezi‟nin, yanından ayrıldığında “Ebû Sehl‟in çıkmasıyla bizim meclisimizden
fayda gitti.” dediği nakledilmektedir.112
Bunlarla birlikte Ġbn Huzeyme‟den fıkıh tahsil ettiği de zikredilmektedir.113
108 es-Su„lûkî nisbesi "كولعصلا" kelimesine dayanır. Bu kelime “fakir” anlamına gelmektedir. (Sem„ânî, el-Ensâb, VIII, 62; Râzî, Muhtâru‟s-Sıhâh, s. 323; Fîrûzâbâdî, el-Kâmusu‟l-muhît, s. 851)
109
Bu zât Ebû Ġbrahim Ġsmail b. Ahmed es-Sâmânî‟nin (ö. 295/907) veziridir. (Ġbn Salâh, Tabakât, I, 224 (muhakkikin dipnotuyla birlikte); Sübkî, Tabakât, III, 188.)
110 Ebu‟t-Tayyib es-Su„lûkî. Lügat ilimlerinde ön plandaydı. Fıkıh okudu. Bunların yanında hadisçi kiĢiliği de belirgindi. Âli isnatlara yetiĢmiĢ ve hadis ilminde telifte bulunmuĢtur. NîĢâbur‟da, Rey‟de ve Bağdat‟da döneminin muhaddislerinden hadis dinledi. Bağdat‟ta hadis dinlediği kiĢilerden biri Ġmam Ahmed b. Hanbel‟in oğlu Abdullah‟tır. 337/949 yılında NîĢâbur‟da vefat etti. (Sem„ânî, el- Ensâb, VIII, 65, 66; Ġbn Salâh, Tabakât, I, 384.)
111 ġîrâzî, Tabakât, s. 115; Ġbn Salâh, Tabakât, I, 158-160, 163; Nevevî, Tehzîb, II, 241, 242; Ġbn Hallikân, Vefeyât, IV, 204; Sübkî, Tabakât, III, 167-169, 171; Ġsnevî, Tabakât, II, 35, 36.
112 ġîrâzî, Tabakât, s. 115; Ġbn Salâh, Tabakât, I, 159, 162; Nevevî, Tehzîb, II, 242; Ġbn Hallikân, Vefeyât, IV, 204; Sübkî, Tabakât, III, 168, 169; Ġsnevî, Tabakât, II, 36.
Ġlk olarak 305/917-18 yılında yaklaĢık dokuz yaĢlarında hadis dinleyen Ebû Sehl, Horasan‟da Ġbn Huzeyme ve Ebu‟l-Abbâs Muhammed b. Ġshâk es-Serrâc ve Mâsercîsî‟den, Rey‟de Abdürrahmân b. Ebi Hâtim‟den, Bağdat‟ta Hüseyin b. Ġsmail el-Mehâmilî, Ebû Bekir Muhammed b. Kasım el-Enbârî ve diğerlerinden hadis dinledi. Kendisinden Hâkim en-Nîsâbûrî ve diğerleri hadis aldı.114
Ġlk zamanlarda hadis rivayet etmekten kaçınan Ebû Sehl, 365/976 yılına kadar böyle devam etti. Bu yılda hadis imlâsında bulundu ve hadis rivayet etti. 115
Aynı zamanda mutasavvıf bir kiĢiliğe sahip olan Ebû Sehl, döneminin meĢhur sûfîleri olan MurteʻiĢ, ġiblî ve fıkıhtaki hocalarından biri olan Ebû Ali es-Sekafî gibi zâtlara tasavvuf alanında talebelik yaptı. Bağdat‟ta zamanında mutasavvıfların önemli simalarından biri olan ġiblî‟nin bir gün kendisini Ebû Ġshâk el-Mervezî‟nin yanında görünce Ģöyle dediği nakledilir: “Bu deli senin öğrencilerinden mi? Yok o
bizim öğrencilerimizdendir.”116
Hâkim en-Nîsâbûrî, hem Ebû Sehl hem amcası Ebu‟t-Tayyib hem de oğlu Ebu‟t-Tayyib Sehl hakkında önemli bilgiler vermiĢtir. Bu zâtlar hakkında tabakât kitaplarında geçen bilgilerin önemli bir kaynağı Hâkim en-Nîsâbûrî‟dir. Hâkim‟in anlattığı kadarıyla kendisi bu üç Suʻlûkî‟ye de yetiĢmiĢtir.117
Hadisçi kiĢiliği ön planda gözüken ve Nevevî‟nin ashâbu‟l-vücûh müctehidlerinden saydığı118 Ebû Sehl‟in, otuz iki yıl NîĢâbur‟da talebe yetiĢtirmesi yönüyle NîĢâbur‟daki ġâfiîliğin önemli temsilcilerinden biri olduğu görülmektedir. Bu durum onun ġâfiî fıkhının Horasan‟daki geliĢiminde önemli bir rol üstlendiği anlamına gelmektedir. Oğlu Ebu‟t-Tayyib Sehl baĢta olmak üzere birçok kiĢi NîĢâbur‟da kendisinden fıkıh tahsil etmiĢtir.119
YetiĢtirdiği fukahâ içinde yine Horasan ġâfiîliğinde öne çıkan bir diğer sima Ebû Tâhir ez-Ziyâdî‟dir.120 Ebû Bekir es-Sayrafî‟nin Ģöyle dediği nakledilmektedir: “Suʻlûkî Horasan‟da ortaya çıktı Horasanlılar onun gibisini
114
Sem„ânî, el-Ensâb, VIII, 63; Ġbn Salâh, Tabakât, I, 161; Nevevî, Tehzîb, II, 242, 243; Sübkî, Tabakât, III, 168.
115 Sübkî, Tabakât, III, 169.
116 Ġbn Salâh, Tabakât, I, 158, 159; Nevevî, Tehzîb, II, 243. 117
Sem„ânî, el-Ensâb, VIII, 63, 64, 65, 66. 118 Nevevî, Tehzîb, II, 241.
119 ġîrâzî, Tabakât, s. 115. 120 Sübkî, Tabakât, IV, 199.
görmedi.”121
Ebû Sehl‟in ilmî konumunu gösteren bir diğer nakil de Hz. Resûlullâh‟ın (sav.) “Allah Teâlâ, her yüz senenin baĢında bu ümmete dinini tashih
edecek bir kiĢi gönderir.”122
meâlindeki hadisinin gereği olarak hicri dördüncü asırdaki zâtın bir görüĢe göre kendisi olduğudur.123
Ebu‟l-Velîd en-Nîsâbûrî‟ye Ebû Bekir el-Kaffâl ve Ebû Sehl es-Suʻlûkî‟nin hangisinin daha fakih olduğu sorulunca “Kim Ebû Sehl gibi olabilir?” diye cevap vermiĢtir.124
Burada sözü edilen Kaffâl‟in nisbesi verilmemektedir. Kaffâl el- Mervezî‟nin yaklaĢık 327/938-39 yılında doğduğugöz önünde bulundurulduğunda Ebu‟l-Velîd en-Nîsâbûrî‟nin vefat ettiği yıl olan 349/960 yılında yaklaĢık 32 yaĢlarında olmalıdır. Kaffâl el-Mervezî‟nin otuzlu veya kırklı yaĢlarında fıkha baĢladığı da bilindiğine göre125
bahsedilen zâtın Kaffâl eĢ-ġâĢî olması muhtemeldir. Ebû Sehl, Kaffâl el-Mervezî‟nin hocası Ebû Zeyd el-Mervezî ile aynı tabakadan sayılır Ancak özellikle Kaffâl el-Mervezî ve öğrencileriyle esas mahiyetini kazandığını düĢündüğümüz Horasan ekolü içinde ekol oluĢumuna doğrudan değil hoca- öğrenci iliĢkisiyle dolaylı yönden katkı sağladığı söylenebilir. Bu hususun çeĢitli sebepleri olduğunu düĢünüyoruz. Bu sebepler içinde Râfiî‟nin görüĢlerini aktardığı fakihler içinde de değineceğimiz gibi kendisine nispet edilen mezhep içindeki fıkhî görüĢlerin çok sayıda olmaması, kendisine ait fıkhî görüĢ ve değerlendirmelerini yansıtacak bir eserinin olmaması ve kendisine talebelik yapan zâtlar içinde, sonraki dönemleri etkileyen kiĢilerin az olması gibi durumları zikretmek mümkündür.
Ç. Ebû Zeyd el-Mervezî (ö. 371/981-82)
Tam adı Muhammed b. Ahmed b. Abdillâh b. Muhammed el-FâĢânî el- Mervezî‟dir. FâĢânî nisbesi Merv veya Herat Ģehrinin köylerinden biri olan FâĢân‟a nispetledir. 301/913-14 yılında doğdu. 371/981-82 yılında Merv‟de vefat etti.126
121 Nevevî, Tehzîb, II, 242.
122"اهنيد ةملأا هذهل ححصي نم ماع ةئام لك سأر ىلع ثعبي ىلاعت للها نأ" Lafız farklılıklarıyla bkz. Ebû Dâvûd, “Melâhim”, 1.
123 Nevevî, Tehzîb, II, 18. 124
Ġbn Salâh, Tabakât, I, 162; Ġbn Hallikân, Vefeyât, IV, 204; Sübkî, Tabakât, III, 169. 125 Kaffâl hakkkındaki bu bilgilere biyografisinin verildiği yerde değinilecektir.
126 ġîrâzî, Tabakât, s. 115; Râfiî, et-Teznîb, s. 580; Ġbn Salâh, Tabakât, I, 94, 95; Nevevî, Tehzîb, II, 234, 235; Sübkî, Tabakât, III, 71; Ġsnevî, Tabakât, II, 200, 201; Ġbn Kâdî ġuhbe, Tabakât, I, 144, 145.
Ebû Ġshâk el-Mervezî‟den fıkıh tahsil eden Ebû Zeyd‟in en önemli talebesi Kaffâl el-Mervezî‟dir. Aynı zamanda diğer Merv fukahâsı da ondan fıkıh tahsil etmiĢlerdir. ġâfiî mezhebini en iyi bilen kiĢilerden biri olduğu nakledilmektedir.127 Kadı Ebû Mansûr el-Ezdî, Ebû Zeyd‟e talebelik yapmıĢ bir diğer kiĢidir.128
Sübkî, Ebû Bekir el-Mahmûdî‟yi Ebû Ġshâk el-Mervezî‟nin öğrencisi saydığını, Ebû Ġshâk‟ın bazı talebelerinin de aynı zamanda Ebû Bekir el-Mahmûdî‟ye öğrencilik yaptığını aktarmaktadır. Sübkî, Râfiî‟nin naklettiği129
Ebû Zeyd el- Mervezî‟nin Ebû Bekir el-Mahmûdî‟nin meclisinde söylediği Ģu sözlerin buna delalet ettiğini belirtmektedir: “… Ebû Bekir el-Mahmûdî‟nin meclisinde böyle cevap
verdim. O da bunu hoĢ karĢıladı ve beni övdü.”130
Bu duruma göre Ebû Zeyd‟in bir diğer hocasının Ebû Bekir el-Mahmûdî el-Mervezî olması muhtemeldir. Ancak vefat tarihi ile alakalı bilgi bulunmayan Mahmûdî‟nin Ebû Ġshâk el-Mervezî‟nin talebesi olduğu konusunda ihtilaf mevcuttur. Tabakât eserlerinde Mahmûdî‟nin Ebû Zeyd el- Mervezî‟den fıkıh tahsil ettiği, Ebû Ġshâk el-Mervezî ile akran olduğu da nakledilmektedir.131 Ġbn Kâdî ġuhbe, Ġbn Huzeyme, Ebû Ġshâk el-Mervezî ve Ebû Bekir el-Mahmûdî el-Mervezî‟nin Abdân el-Mervezî‟nin talebeleri olduğunu ve Sübkî‟nin zannının doğru olmadığını savunmaktadır.132
Ashâbu‟l-vücûh müctehidlerinden sayılan133
Ebû Zeyd el-Mervezî‟yi Sübkî,
“Ģeyh”, “imâm”, “Ģeyhu‟l-Ġslâm” gibi ifadelerle anmakta ve zamanında kendisinin
bir benzeri olmadığı konusunda ittifakın bulunduğunu nakletmektedir. Muhammed b. Yusuf el-Firebrî, Amr b. Allâk el-Mervezî, Muhammed b. Abdillâh es-Saʻdî, Ebu‟l- Abbâs ed-Değûlî, Ahmed b. Muhammed el-Münkedirî gibi zâtlardan hadis rivayet etti. Kendisinden Heysem b. Ahmed es-Sabbâğ, Abdülvâhid b. MiĢmân, Abdülvehhâb el-Meydânî, Hâkim en-Nîsâbûrî, Ebû Abdirrahmân es-Sülemî gibi NîĢâburlu birçok kiĢi hadis rivayetinde bulundu. Ebu‟l-Hasan ed-Dârekutnî,134
Ebû
127
ġîrâzî, Tabakât, s. 115; Ġsnevî, Tabakât, II, 200; Ġbn Kâdî ġuhbe, Tabakât, I, 144,145. 128
Ġbn Kâdî ġuhbe, Tabakât, I, 195. 129 Bkz. Râfiî, eĢ-ġerhu‟l-kebîr, XIII, 348. 130 Sübkî, Tabakât, III, 225, 226.
131 Ġsnevî, Tabakât, II, 198; Ġbn Mülakkin, el-„Akdu‟l-müzheb, s. 180; Ġbn Kâdî, ġuhbe, Tabakât, I, 119.
132 Ġbn Kâdî ġuhbe, Tabakât, I, 119. 133 Nevevî, Tehzîb, II, 234.
Bekir el-Burkânî, Muhammed b. Ahmed el-Mehâmilî gibi Bağdatlı birçok kiĢi de kendisinden hadis rivayet etmiĢlerdir. Fakih Ebû Muhammed Abdullah b. Ġbrahim el- Asîlî gibi fukahâ da ondan rivayette bulunmuĢlardır.135
Ebû Zeyd, Mekke‟de ve Bağdat‟ta Buhârî‟nin el-Câmi„u‟s-sahîh‟ini Firebrî‟den rivayet etti. Hâkîm en-Nîsâbûrî ve Hatîb el-Bağdâdî gibi âlimler bu rivayetin en iyi rivayetlerden biri olduğunu ifade etmiĢlerdir.136
Ebû Zeyd el-Mervezî, birden çok kez NîĢâbur‟a gitti. Birinde 355/966 yılının ġaban ayında hacca giderken uğradı. NîĢâbur‟a bu gidiĢinde hadis dersleri verdi. Ġleriki yaĢlarda Mekke‟ye gitti ve orada yedi sene kaldı.137
Hâkim en-Nîsâbûrî, Ebû Zeyd‟in ġâfiî mezhebini en iyi bilen kiĢilerden biri olduğunu aktarmaktadır.138
Ġmâmü‟l-Harameyn el-Cüveynî de Ebû Zeyd hakkında Ģöyle demektedir: “Ebû Zeyd el-Mervezî imamlar arasında yaratılıĢ olarak en zeki
kiĢiydi.”139
Zühd ve takvasıyla da meĢhur olan Ebû Zeyd el-Mervezî‟nin bu yönüne delalet eden bazı hâdiseler anlatılmaktadır.140
Horasanlı birçok fakihin yanında yetiĢtiği ve Ġbn Haddâd‟ın el-Fürû„ adlı eserine de Ģerh yazdığı141
ifade edilen142 Ebû Zeyd el-Mervezî‟nin görüĢleri özellikle Horasanlı ġâfiî fukahâsının eserlerinde geçmektedir. Nevevî, Ebû Zeyd‟in görüĢlerinin Gazzâlî‟nin el-Vasît‟inde ve kendisine ait olan Ravzatu‟t-tâlibîn‟de zikredildiğini ancak ġîrâzî‟nin el-Mühezzeb‟inde zikredilmediğini kaydetmektedir.143 Kadı Hüseyin‟in et-Ta„lîka‟sı,144
Cüveynî‟nin Nihâye‟si,145 Beğavî‟nin et-Tehzîb‟i,146 gibi Horasan fukahâsının eserlerinde görüĢleri yer alan Ebû Zeyd el-Mervezî,
bildirmektedir. (Sübkî, Tabakât, III, 73.) 135 Sübkî, Tabakât, III, 71, 72.
136
Sübkî, Tabakât, III, 71, 72; Nevevî, Tehzîb, II, 234. 137 Ġbn Salâh, Tabakât, I, 94; Nevevî, Tehzîb, II, 235.
138 Ġbn Salâh, Tabakât, I, 94; Nevevî, Tehzîb, II, 234; Sübkî, Tabakât, III, 72. 139
Cüveynî, Nihâye, I, 218; Nevevî, Tehzîb, II, 234; Ġbn Kâdî ġuhbe, Tabakât, I, 145. 140
ġîrâzî, Tabakât, s. 115; Ġbn Salâh, Tabakât, I, 95-96; Nevevî, Tehzîb, II, 234, 235; Sübkî, Tabakât, III, 73.
141 Bildiğimiz kadarıyla bu eser günümüze ulaĢmamıĢtır. 142 Abbâdî, Tabakât, s. 93; Râfiî, et-Teznîb, s. 580. 143
Nevevî, Tehzîb, II, 234.
144 Bkz. Kadı Hüseyin, et-Ta„lîka, I, 315, 592; II, 779. 145 Bkz. Cüveynî, Nihâye, I, 218, 365.
gördüğümüz kadarıyla Irak fukahâsından biri olan Mâverdî‟nin el-Hâvî adlı eserinde zikredilmemektedir. Nevevî onun için et-Tehzîb adlı eserinde “Horasanlı
ashâbımızın imamlarından”147
derken, el-Mecmûʻda “Horasan tarîkinin imamı”148 ve “Horasanlı ashâbımızın imamı”149 ifadelerini kullanmaktadır.
Ebû Zeyd el-Mervezî‟nin kendisiyle aynı tabakadaki Horasanlı fukahâ içinde, fıkhî görüĢlerinin nisbeten daha fazla olduğunu görmekteyiz. Bunlardan Râfiî‟nin değindiği bir kısmına ileride yer verilecektir.
Ebû Ġshâk el-Mervezî‟nin birçok yere yayılan talebeleri içinde Ebû Zeyd el- Mervezî ile birlikte üzerinde durmaya çalıĢtığımız Horasan veya Merâvize ekolünün fiilen baĢladığını söylememiz mümkündür. Çünkü görüĢleri (vücûh) itibariyle Irak ekolünün birçok eserinde hiç zikredilmeyen Ebû Zeyd, Horasan tarîkinin birçok eserinde zikredilmektedir. Örneğin Kadı Hüseyin, et-Ta„lîka adlı eserinin baĢında Ebû Zeyd‟in Müzenî‟nin el-Muhtasar‟ı hakkında Ģunları söylediğini nakletmektedir:
“Kim el-Muhtasar‟ı hakkıyla teemmül ederse (incelerse) bütün fürû‘ ve usûle muttali
olmuĢ olur. Çünkü Müzenî, aktardığı bütün meselelerde ġâfiî‟nin usûlüne remizde (iĢarette) bulunmuĢtur.”150