• Sonuç bulunamadı

Ebû Abdillâh el-Hıdrî (ö 380/990-91‟den sonra)

Tam adı Ebû Abdillâh Muhammed b. Ahmed el-Hıdrî el-Mervezî‟dir. Hıdrî nisbesi dedelerinden biri olan Hıdr‟a nispetledir. “el-Ġmâmü‟l-kebîr” ve “imâmü

Merv ve Ģeyhuhû” gibi lakaplara sahiptir. ġâfiî fukahâsı içinde Merv‟de

mütekaddimundan sayılmaktadır.151

380/990-991 yılından sonra vefat etmiĢtir.152 Hıdrî, Kadı Ebû Abdillâh Hüseyin b. Ġsmail el-Mehâmilî baĢta olmak üzere birçok kiĢiden hadis dinledi. Ġmlâ ve tedris meclisi vardı. Ebû Bekir el-Fârisî‟den fıkıh tahsil etti. Ġbn Hallikân, Hıdrî‟nin, Ebû Bekir Kaffâl eĢ-ġâĢî‟nin önde gelen talebelerinden olduğunu Merv‟de ġâfiî mezhebini yaydığını aktarmaktadır. Ebû Zeyd

147 "نييناسارخلا انباحصأ ةمئأ نم" Nevevî, Tehzîb, II, 234. 148"نييناسارخلا انباحصأ ةقيرط مامإ" Nevevî, el-Mecmû„, III, 500. 149"نييناسارخلا انباحصأ مامإ"

Nevevî, el-Mecmûʻ, II, 447. 150

Kadı Hüseyin, et-Ta„lîka, I, 111.

151 Nevevî, Tehzîb, II, 276; Ġbn Hallikân, Vefeyât, IV, 215, 216; Zehebî, Siyer, XVIII, 172; Sübkî, Tabakât, III, 100; Ġsnevî, Tabakât, I, 224; Ġbn Kâdî ġuhbe, Tabakât, I, 146.

el-Mervezî‟nin akranı olan Hıdrî‟den, Ebû Ali ed-Dekkâk ve Fakih Hakîm b. Muhammed ez-Zeymûnî fıkıh tahsil etmiĢlerdir. Hıdrî ve Ebû Zeyd el-Mervezî‟nin kendi dönemlerinde Merv‟in Ģeyhi konumunda oldukları Kaffâl el-Mervezî‟nin birçok yerde “Ebû Zeyd‟e ve Hıdrî‟ye sordum.”153 Ģeklinde ifadelerinin olmasının

bunu gösterdiği aktarılmaktadır.154 Bu durumun Kaffâl el-Mervezî‟nin de Hıdrî‟den fıkıh tahsil ettiğine delalet ettiği belirtilmektedir.155

Hıdrî, hafızasının güçlü olması yönüyle örnek gösterilen bir Ģahsiyetti.156 ġâfiî fukahâsı içinde Hıdrî‟nin yüksek bir konuma sahip olduğunu aktaran Nevevî, onu müctehid tabakaları içinde ashâbu‟l-vücûhtan saymaktadır.157

Zehebî, Hıdrî‟yi Kaffâl el-Mervezî‟nin talebesi olarak zikretmiĢ ve 450/1058- 59 ile 460/1067-68 yılları arasında hayatta olduğunu aktarmıĢtır.158 Zehebî‟nin öğrencisi Ġbn Kesîr ise, bu kiĢiyi “Kaffâl” lakabıyla mutlak olarak zikretmekte ve hocasına atfen yaklaĢık 460/1067-68 yılında vefat ettiğini belirtmektedir.159

Her iki müellifin aktardığı vefat tarihine göre ilgili zâtın Kaffâl el-Mervezî‟nin talebesi olduğu anlaĢılmaktadır. Ancak diğer kaynaklardaki bilgiler Hıdrî‟nin Kaffâl el- Mervezî‟nin talebesi değil hocası olduğunu göstermektedir.

Hıdrî‟nin yukarıda ifade edildiği gibi Merv‟in imamı ve orada ġâfiî mezhebini yayan kiĢi olarak tanımlanması ve Ebû Zeyd el-Mervezî ile birlikte Merv‟de fıkıhta müracaat edilecek ve ders alınacak konumda olması, Horasan ġâfiîliği yönüyle önemini göstermektedir. Hakkında “Horasanlıların kendisinden

naklettiği ğarîb vecihlere sahiptir.” denmektedir.160 Bu ifadeden de anlaĢılacağı gibi Hıdrî‟nin görüĢleri Kaffâl el-Mervezî‟nin el-Fetâvâ‟sı161, Kadı Hüseyin‟in et-

Ta„lîka‟sı162 gibi Horasan ekolü eserlerinde zikredilmekte iken, Mâverdî‟nin el-

153"ىرضخلا تلأسو ديز ابأ تلأس "

154 Ġbn Hallikân, Vefeyât, IV, 215; Sübkî, Tabakât, III, 100; Ġsnevî, Tabakât, I, 224; Ġbn Kâdî ġuhbe, Tabakât, I, 146.

155

Sübkî, Tabakât, III, 100. 156

Ġbn Hallikân, Vefeyât, IV, 215; Zehebî, Siyer, XVIII, 173; Ġsnevî, Tabakât, I, 224; Ġbn Kâdî ġuhbe, Tabakât, I, 146.

157 Nevevî, Tehzîb, II, 276. 158 Zehebî, Siyer, XVIII, 172, 173. 159

Ġbn Kesîr, Tabakât, I, 407, 408.

160 Ġbn Hallikân, Vefeyât, IV, 215; Zehebî, Siyer, XVIII, 173. 161 Bkz. Kaffâl, Fetâva‟l-Kaffâl, s. 55.

Hâvî‟si, ġîrâzî‟nin el-Mühezzeb‟i gibi Irak ekolü eserlerinde tespit edebildiğimiz

kadarıyla hiç zikredilmemektedir. Ayrıca bir tarafa bağlı olmakla birlikte her iki ekolün görüĢlerine yer vererek iki ekolü birleĢtiren fukahânın eserlerinde de Hıdrî163 ve Ebû Zeyd‟in164 görüĢlerine yer verildiği görülmektedir.

Kaffâl el-Mervezî‟nin, iki hocası Hıdrî‟nin ve Ebû Zeyd‟in görüĢlerini birçok yerde beraber zikrettiğini aktarmıĢtık. Bunlara Ģu örnekleri vermemiz uygun olacaktır:

1. Kaffâl el-Fetâvâ adlı eserinde Ģunları söylemektedir:

“Bir kimse vakti gece olan bir namazı gündüz kazâ ederse veya vakti gündüz olan bir namazı gece kazâ ederse bu durumda kıraatin açık veya gizli olacağı konusunda iki görüĢ vardır: Ebû Zeyd el-Mervezî‟ye göre bu durumda esas alınacak olan namazın edasının farz olduğu vakittir. Hıdrî‟ye göre ise namazın kazâsının kılındığı vakte göre hareket edilir.”165

2. Kadı Hüseyin et-Ta„lîka adlı eserinde mürâhıkın kıble konusunda taklid edilmesiyle alakalı Ģunları söylemektedir:

“Murâhıka gelince Kaffâl Ģöyle der: Ebû Zeyd‟e bunu sordum bana dedi ki ġâfiî‟nin mürahıkın taklid edilebileceği konusunda nassı var. Sonra Ebû Abdillâh el-Hıdrî‟ye sordum. Bana “ġâfiî‟nin nassına göre caiz değil.” dedi. Ona Ebû Zeyd‟in söylediklerini aktardım. Bana Ģöyle dedi: “Ben Ebû Zeydi itham etmek istemem. ġâfiî‟nin bu iki nastaki kastı muhtemeldir ki Ģöyledir: Birincisine göre (Ebû Zeyd‟in bahsettiği nasta) mürâhıkın mihrabı göstermesini kastetmiĢtir. Bu durumda ona uyulabilir. Ġkincisinde ise ictihada dayalı bir Ģekilde haber vermiĢtir. Bu durumda ona uyulmaz.”166

163 Bkz. Cüveynî, Nihâye, I, 183, 324; II, 349; IV, 176; Gazzâlî, el-Vasît, I, 125, 256; II, 619; III, 41; Rûyânî, Bahr, I, 80, 202; II, 226.

164

Bkz. Cüveynî, Nihâye, I, 366, 374; Gazzâlî, el-Vasît, I, 360, 389; II, 259; Rûyânî, Bahr, I, 340, 356, 462.

165 Kaffâl, Fetâva‟l-Kaffâl, s. 55.

3. Kadı Hüseyin, Ġmam ġâfiî‟nin sefer halinde binek üzerinde kılınan nafile namazda istikbâl-i kıblenin Ģart olmadığı görüĢünü167 naklettikten sonra Ģunları söylemektedir:

“Kaffâl Ģöyle söyledi: ġeyh Ebû Zeyd‟e Ģu soruyu sordum: Niçin ġâfiî, seferde nafile namazın binekte veya yürür halde ve kıbleye yönelmeksizin kılınmasına cevâz verdi? Bana Ģöyle cevap verdi: “Ġnsanların evrâd ve ezkârı (farzlar dıĢındaki her türlü ibadet kastediliyor olmalıdır) vardır. Aynı zamanda kiĢinin geçimini sağlamak amacıyla sefere çıkması gerekebilir. Eğer (binekte veya yürür halde) seferdeyken (kıbleye yönelmeksizin) nafile ibadetin caiz olmayacağını söylersek bu durum kiĢinin evrâd ile uğraĢıp geçimini sağlamayı terk etmesine sebep olur.” Ebû Abdillâh el- Hıdrî‟ye de aynı Ģeyi sordum bana Ģunları söyledi: “Ġnsanların evrâd ve ezkârı vardır. Aynı zamanda kiĢinin geçimini sağlamak amacıyla sefere çıkması gerekebilir. Eğer (binekte veya yürür halde) seferdeyken (kıbleye yönelmeksizin) nafile ibadetin caiz olmayacağını söylersek bu durum kiĢinin geçimini sağlamakla uğraĢıp evrâdı terk etmesine sebep olur.” Bunun üzerine Kaffâl Ģöyle dedi: “Her iki anlayıĢın farkına bakın. Ebû Zeyd zâhid ve âlim birisiydi. Allah‟a ibadetle meĢguldu. Bundan dolayı verdiği cevapta dînî olanı dünyevî olana tercih ettiğini gösteren bir cevap verdi. Hıdrî ise dünya iĢleri ile meĢguldü. Namazı da fukahânın genelde kıldığı Ģekilde (normal haliyle zikir ve evradsız) kılıyordu. Bundan dolayı dünyevî olanı dînî olana tercih ettiğini gösteren bir cevap verdi.”168