• Sonuç bulunamadı

Ebû Hâmid el-Gazzâlî (ö 505/1111)

Belgede Horasan Şâfiîliği ve Râfiî (sayfa 154-158)

Tam adı Ebû Hâmid Muhammed b. Muhammed el-Gazzâlî‟dir. “Hüccetü‟l-

Ġslâm” ve “zeynüddîn” gibi lakapları olan meĢhur fakih, usûlcü, EĢʻarî kelâmcısı,

mutasavvıf, filozof olan Gazzâlî, 450/1058-59 yılında Horasan‟ın NîĢâbur‟a bağlı yerleĢim yeri olan Tûs‟ta doğdu. Ġlk zamanlarında Tûs‟ta Ahmed er-Râzâkânî‟den fıkıh okuyan Gazzâlî, sonra Cürcan‟a gitti. Orada Ebû Nasr el-Ġsmailî‟den ders aldı ve ondan bir ta„lîka yazdı. Sonra NîĢâbur‟da Ġmâmü‟l-Harameyn el-Cüveynî‟den fıkıh tahsil etti ve en gözde talebelerinden oldu. Hocası Cüveynî hayattayken eser vermeye baĢlayan Gazzâlî, mezhep bilgisi, hilâf, cedel, mantık, hikmet ve felsefe sahalarında çok ileri bir seviyeye ulaĢmıĢtı. Kendisi bu ilimlerin hepsinde eser vermiĢtir. Hocası Cüveynî 478/1085 yılında vefat ettikten sonra Nizâmülmülk‟le tanıĢtı. Vezirin meclisinde bazı âlimlerle münazaralarda bulunan Gazzâlî, bu münazaralarda gâlip gelince ilmi vezirin dikkatini çekti. 480/1087 veya 484/1091 yılında Bağdat Nizâmiye Medresesinde ders vermeye baĢlayan Gazzâlî, 488/1095 yılında bu görevinden ayrıldı. Irak‟ta da ilmiyle meĢhur olan Gazzâlî, zühd hayatına girdi ve Hacca gitti. Bu arada kardeĢi Ahmed onun yerine Nizâmiye‟de ders vermeye devam etti. Hacdan dönünce ġam‟a gitti. Orada bir müddet kaldı. Sonra Kudüs‟e ardından Mısır‟a gitti. Ġskenderiyye‟de bir müddet kaldı. Rivayete göre oradan MerâkiĢ emîri Yusuf b. TâĢfîn (ö. 500/1106) ile görüĢmek için deniz yoluyla oraya

596

Bkz. Rûyânî, Bahr, III, 297, 498; X, 109. 597 Bkz. Rûyânî, Bahr, I, 91, 291; II, 162. 598 Bkz. Rûyânî, Bahr, XI, 493.

599 Bkz. Rûyânî, Bahr, I, 213; X, 116. 600 Bkz. Rûyânî, Bahr, V, 313. 601"قارعلاب انباحصأ"

Bkz. Rûyânî, Bahr, I, 58, 59, 152; II, 38, 63.

602"نييدادغبلا/نويدادغبلا" Bkz. Rûyânî, Bahr, I, 98; II, 582; III, 188, 548; IV, 116, 225. 603"نييرصبلا/نويرصبلا" Bkz. Rûyânî, Bahr, III, 188, 275, 495, 548, 549; IV, 116, 130.

gitmeyi düĢündü. Ancak ölüm haberini alınca vazgeçti. Sonra Tûs‟a döndü ve eserlerini yazdı. NîĢâbur Nizâmiye Medresesinde ders vermesi için kendisine ısrar edilince bunu kabul etti. Sonra bu görevi de bıraktı. 505/1111 yılında Tûs‟ta elli beĢ yaĢında vefat etti.604

Gazzâlî‟nin ilim yolculuğu ile alakalı Ģu kıssa dikkat çekicidir: Gazzâlî Cürcân‟dan dönerken yolunu kesen eĢkıya, yanında ne varsa alıp giderler. Gazzâlî de kendilerini takip eder. EĢkıya baĢı Gazzâlî‟ye döner ve “Dön yoksa ölürsün.” der. Gazzâlî “Sizden sadece ta„lîkamı bana vermenizi istiyorum o sizin

faydalanabilceğiniz bir Ģey değildir.” deyince yol kesen ta„lîkan nedir diye sorar.

Gazzâlî “ġu heybenin içindeki kitaplardır ki onları iĢitmek, yazmak ve ilmini

öğrenmek için yurdumdan hicret ettim.” der. EĢkıya baĢı gülümser ve “Sen nasıl bunların ilmini bilmiĢ olduğunu söylersin. Hâlbuki onları senden aldık içindeki ilimden yolsun kaldın.” der. Sonra arkadaĢlarına heybeyi teslim etmelerini söyler

onlar da teslim ederler. Gazzâlî bu hadiseden çıkardığı dersle Tûs‟a gidince üç yıl içinde ta„lîk ettiği ilmi ezberler.605

Her iki ekolü birleĢtirme yönü olmakla birlikte Horasan ekolünün bir

temsilcisi olan Gazzâlî‟nin ġâfiî fıkhındaki fürû„ eserleri, el-Basît,606 el-Vasît,607 el-

Vecîz608 ve el-Hulâsa609 adındaki eserleridir. Usûl alanında ise el-Mustasfâ büyük önem arz etmektedir.610 Nevevî, mezhep içinde birçok kiĢinin ilgi gösterdiği meĢhur ve mütedâvil olmuĢ adeta temel metin olan beĢ kitabın olduğunu söylemektedir. Bunlar Müzenî‟nin el-Muhtasar‟ı, ġîrâzî‟nin et-Tenbîh ve el-Mühezzeb‟i, Gazzâlî‟nin

el-Vasît ve el-Vecîz‟idir.611 Nevevî, el-Vasît üzerine yazdığı et-Tenkîh fî Ģerhi‟l-Vasît

604 Ġbn Hallikân, Vefeyât, IV, 216-218; Safedî, el-Vâfî, I, 211, 213; Sübkî, Tabakât, VI, 191, 195, 196; Ġsnevî, Tabakât, II, 111-113; Ġbn Kesîr, Tabakât, II, 510-512; Ġbn Mülakkin, el-„Akdu‟l-müzheb, s. 116, 117; Ġbn Kâdî ġuhbe, Tabakât, I, 293.

605

Sübkî, Tabakât, VI, 195.

606 Eserin çeĢitli yazma nüshaları mevcuttur. (Bkz. Müessesetü âli beyt, el-Fihrisu‟Ģ-Ģâmil (el-fıkhu ve usûluhû), II, 121,122; Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphanesi Arapça Yazmalar Kataloğu, s. 660-662.) 607

Eser Ahmed Mahmûd Ġbrahim tarafından tahkik edilmiĢ ve neĢredilmiĢtir (Kahire 1417/1997, I- VII).

608 Eser Ali Muavvaz ve Âdil Abdülmevcûd tarafından tahkik edilmiĢ ve neĢredilmiĢtir (Beyrut 1418/1997, I-II). Ayrıca Târık Fethî es-Seyyid tarafından da neĢredilmiĢtir (Beyrut 1425/2004). 609 Eser Emced ReĢîd Muhammed Ali tarafından tahkik edilmiĢ ve neĢredilmiĢtir (Beyrut 1428/2007). 610

Ġbn Hallikân, Vefeyât, IV, 217; Zehebî, Siyer, XIX, 334; Safedî, el-Vâfî, I, 212; Sübkî, Tabakât, VI, 224; Ġbn Kesîr, Tabakât, II, 512; Ġbn Mülakkin, el-„Akdu‟l-müzheb, s. 117; Ġbn Kâdî ġuhbe, Tabakât, I, 293, 294.

adlı eserinin mukaddimesinde el-Vasît için ġâfiî fukahâsının yazdığı birçok eser içinde tertibi, icâz ve özet olması gibi yönleriyle en iyilerden biri olduğunu aktarmaktadır. Bununla birlikte bu eserin Gazzâlî‟nin döneminden kendi dönemine kadarki ġâfiî fukahâsının yaĢadıkları uzak-yakın farklı yerlerde özel ilgilerine mazhar olduğunu, ders kitabı olarak okutulduğunu ve talebeler tarafından ezberlendiğini kaydeder.612

Safedî de el-Vasît‟in tertîb ve tehzîb yönleriyle benzerinin olmadığını ve tedriste temel eser olduğunu nakletmektedir.613

Gazzâlî‟nin el-Basît adlı eseri, hocası Cüveynî‟nin Nihâyetü‟l-matlab‟ının, el-

Vasît ise el-Basît‟in muhtasarı sayılmaktadır.614 Ancak el-Vasît‟te Fûrânî‟nin el-

Ġbâne‟sinden de eklemelerde bulunduğu aynı Ģekilde eserlerindeki güzel tertibi de el- Ġbâne‟den aldığı ve Kadı Hüseyin‟in et-Ta„lîka‟sından ve ġîrâzî‟nin el- Mühezzeb‟inden de istifade ettiği nakledilmektedir.615 Gazzâlî‟nin, özellikle anlaĢılması ve kolaylaĢması yönleriyle hocasının eserine katkısını göstermesi açısından Ģu söz dikkat çekmektedir: “Ġmâmü‟l-Harameyn‟in Nihâyetü‟l-matlab‟ı

demir parçaları gibiydi. Gazzâlî onu odun parçaları haline getirdi.”616

Ġsnevî, Nihâyetü‟l-matlab‟ın Muhtasaru‟l-Müzenî‟nin tertibine göre yazıldığını Gazzâlî‟nin el-Vasît‟teki tertibinin yani bâb, fasıl, kısım gibi ayrıma gitmesinin ise Allah‟ın bir lütfu olduğunu, zira Râfiî‟nin eĢ-ġerhu‟l-kebîr‟de el-

Vecîz‟e, Nevevî‟nin de Ravzatu‟t-tâlibin‟de eĢ-ġerhu‟l-kebîr‟e uyduğunu, bu iki

eserin de iki temel kaynak haline geldiğini belirtmektedir. Aynı zamanda Ġsnevî, Gazzâlî‟nin eserlerini telif ederken bu tertibe göre gereken diğer bilgileri toparlayıp ortaya koyduğunu nakletmektedir.617

Gördüğümüz kadarıyla Gazzâlî bahsedilen tertibi sadece el-Vasît‟te değil el-Basît adlı eserinde de uygulamıĢtır.618

Bu bilgilerden Ģu anlaĢılmaktadır: Cüveynî, Nihâye‟yi Muhtasaru‟l-

Müzenî‟nin Ģerhi olması nedeniyle bu eserin tertibine göre yazmıĢtır. Gazzâlî,

Nevevî, Tehzîb, I, 3. 612

Gazzâlî, el-Vasît, I, 78. (Eserin muhakkiki, Nevevî‟nin et-Tenkîh adlı eserini de tahkik etmiĢ ve el- Vasît ile birlikte neĢretmiĢtir.)

613 Safedî, el-Vâfî, I, 212.

614 Ġbn Kâdî ġuhbe, Tabakât, I, 293. 615

Ġsnevî, el-Mühimmât, I, 106; Ġbn Kâdî ġuhbe, Tabakât, I, 293. 616 Safedî, el-Vâfî, I, 212.

617 Ġsnevî, el-Mühimmât, I, 106, 107.

hocasının eserinin ihtisarları sayılan el-Basît ve el-Vasît‟i, el-Ġbâne, et-Ta„lîka ve el-

Mühezzeb‟ten yararlanarak telif etmiĢtir. Aynı zamanda bu iki eserini Nihâyetü‟l- matlab‟ın tertibine göre değil el-Ġbâne‟nin tertibine619 göre yazmıĢtır. Yani Gazzâlî, baĢta Nihâyetü‟l-matlab‟tan olmak üzere diğer eserlerden aldığı bilgileri el-Ġbâne‟nin tertibine göre yerlerine koymuĢtur. el-Vecîz de el-Vasît‟in muhtasarı olduğu için620 aynı durum ihtisar olması farkıyla el-Vecîz için de geçerlidir. Neticede Ġsnevî‟nin de ifade ettiği gibi Gazzâlî‟nin bu faaliyeti, Horasan ekolünde oluĢan bu tertibin Râfiî‟nin eĢ-ġerhu‟l-kebîr‟ini, sonrasında ise Nevevî‟nin Ravzatu‟t-tâlibîn adlı eserini önemli düzeyde etkilemesine sebep teĢkil etmiĢtir.

Gazzâlî‟nin eserleri içinde el-Basît çok yaygın değildir. el-Vecîz de muhtasar metinlerden sayılmaktadır. Bu durumda Gazzâlî‟nin fürû„-ı fıkha dair yönünün görülebildiği en kapsamlı eseri el-Vasît‟dir. Gazzâlî‟nin eserlerinin hocasının eserinin muhtasarı olduğu göz önünde bulundurulduğunda el-Vasît‟te Horasan ekolünü yansıtması, bir yönden Nihâyetü‟l-matlab‟ı yansıtması Ģeklinde olmuĢtur. Ancak ifade ettiğimiz gibi tertibini değiĢtirmiĢtir. Gazzâlî eserinde Kaffâl el-Mervezî ve talebeleri gibi Horasan ekolünün öncü Ģahsiyetlerinin görüĢlerini, hocası Cüveynî‟nin görüĢleriyle birleĢtirerek aktarmıĢtır. Bununla birlikte hocasının aktarmadığı Horasan fukahâsının görüĢleriyle birlikte Irak ekolü fukahâsından biri olan ġîrâzî‟nin de görüĢlerinden faydalanarak eserini telif etmiĢtir. Ġsnevî‟ye göre Gazzâlî, ġîrâzî‟nin el-Mühezzeb‟inden zannedildiğinden daha fazla yararlanmıĢtır. Ġsnevî, bu duruma Ġbn Rifʻa‟nın ġerhu‟l-Vasît adlı eserinde de dikkat çektiğini nakletmektedir.621 Gazzâlî, el-Vasît‟te gördüğümüz kadarıyla ġîrâzî‟yi de el-

Mühezzeb‟i de açıktan zikretmemektedir. Gazzâlî‟nin Irak ekolü fakihi ġîrâzî‟den

istifadesi bahsedildiği kadar fazlaysa bu durum Irak ve Horasan tarîklerinin birleĢtirmesine katkısını göstermesi açısından önemlidir. Ayrıca Gazzâlî‟nin Irak‟ta bulunmasının ve Bağdat Nizâmiye Medresesi‟nde ders vermesinin, Irak ekolü ġâfiî fukahâsının görüĢlerine daha yakından vâkıf olmasına sebep olduğunu düĢünmek mümkündür. Bunlarla birlikte Gazzâlî‟nin fıkıh anlayıĢı ve eserleri Horasan ekolü

619

Yukarıda, Fûrânî‟nin el-Ġbâne‟ye yazdığı mukaddimede eserin tertip yönüyle içeriğine vurgu yaptığı nakledilmiĢti. (Bkz. Fûrânî, el-Ġbâne, vr. 1b.)

620 Aybakan, Ġmam ġâfiî, s. 212. 621 Ġsnevî, el-Mühimmât, I, 106.

temelinde ĢekillenmiĢ ve Horasan ekolü fıkhını yansıtmıĢtır.

Gazzâlî, el-Vasît‟te çoğunlukla Horasan ekolünü “el-Merâvize”622 ve

“Merâvize‟nin tarîki/tarîkası”623

tabirleriyle zikretmektedir. “Iraklılar”624 ve “Irak

tarîkası”625 ifadeleri ile de birçok yerde Irak ekolüne temas etmiĢtir. Örneğin beyʻ

bahsinde mebîʻin Ģartlarından birinin akdi yapan kiĢinin mülkünde olması olduğunu aktardıktan sonra Ģunları söylemektedir:

“Fuzûlî‟nin baĢkasının malını satması bizde bâtıldır. Ebû Hanîfe bu akdin mal sahibinin icâzetine mevkûf olduğu görüĢündedir. Bu görüĢ Iraklıların bilmediği kadîm kavildir.”626

Gazzâlî‟nin burada Irak ekolünü karĢı bir grup gibi zikretmesi dikkat çekicidir.

Belgede Horasan Şâfiîliği ve Râfiî (sayfa 154-158)