• Sonuç bulunamadı

1.3. POSTMODERN EDEBİYAT TEKNİKLERİ

1.3.6. Postmodern Edebiyat Bağlamında Küçürek Öykü Tarzı:

Modern hayat; teknolojik ve bilimsel gelişmelerin ışığında şekillenmeye başlamıştır. Özellikle sanayi devrimi sonrasında insan hayatı gerek sosyal gerekse ekonomik açıdan büyük değişimlere uğramıştır. Bu değişimler insanları hayatın her noktasında bazı şeylerden alıkoyar hâle gelmiştir. Fabrikaların kurulması, hammadde ihtiyacını gündeme getirir ve yeni kurulan bu fabrikalarda, hammaddeleri işlemek için yeni işçi gruplarına ihtiyaç duyulur. Böylelikle oluşan yeni işçi sınıfının hayat şartları değişmiştir. Apartmanlarda yaşamak, şehirde tutunmaya çalışmak ve fabrikada oluşan ağır çalışma koşulları ortaya çıkan bu yeni sorunlardan birkaçıdır.

Teknolojik gelişmeler insanlık için büyük bir umut olmuştur. Daha müreffeh bir hayat yaşamak, hayatı kolaylaştırmak, yeni iş alanları, hastalıklara bulunan çarelerle birlikte uzayan insan ömrü bu umutların en başında gelmektedir. Fakat özellikle XX.yy başlarında büyük umutlarla ortaya konan modern dünya bekleneni verememiştir. Sonuçları onlarca yıl geri dönülemeyen zararlara sebep olmuştur. Çünkü sosyal hayatta hızla başlayan ilerleme zamanla savaş sanayisine de sıçramıştır. Bu sıçrama, silah sanayiinin gelişmesine ve savaşlarda bir tarz değişikliğine yol açmıştır. Silahların gücünün artması savaşlarda oluşan tahribatı arttırmış ve insanlığın hayatına büyük bir darbe indirmiştir.

Ramazan Korkmaz, modern hayatın bekleneni verememesini şu suallerle sorgular:

81

Rodin’in meşhur düşünen adam heykeli, hangi çağın kaygılarını taşımakta ve neyin endişelerini duymaktadır? Sartre, neden modern zamanların insanının, tarihin arabasına koşulmuş yorgun ve çaresiz bir ata benzetmiştir? Bilim ve teknoloji geliştikçe ve medeniyet denen şey arttıkça/ ya da arttığı varsaydıkça neden insanlar daha mutsuz oluyordu? (…) Modern zamanlara bulaşan bu hastalık neydi? Bu çığlığı kim niçin atıyordu?’’82

İki büyük savaş boyunca ve sonrasında yeniden kurulan düzende insanlar hayatlarına adapte olamamıştır ve çağın kazanımları insanları mutsuz etmiştir. Modern hayattaki katı kurallar ve mutsuzluk ya da Korkmaz’ın deyimiyle bu çığlık edebiyata da yansımıştır. Hayatından memnun olmayan insanlar artık adeta bir isyan hâlindedir. Bu isyan hâlinin edebiyata bir yansıması da küçürek öykü tarzı olmuştur.

Küçürek öykü, ‘’Yüzyılın son çeyreğinden biraz da fastfood/laşan çağın ruhuna uygun bir biçimde ve yeni bir içerik yapılanmasıyla öne çıkmaya başlamıştır.’’83 Aslına bakıldığında bu tarz, XX.yy’da kendisini iyiden iyiye göstermeye başlasa da dünya edebiyatının daha önceki devirlerinde de var olmuştur. Fabllar, meseller, anekdotlar vb. de küçürek öyküyle benzer özellikler taşımaktadır.

Dünya edebiyatında ‘’flash fiction, short-short history, anlık kurmaca,84

diye tanımlanan küçürek öykü, Türk edebiyatında; minimal öykü, çok kısa öykü, öykücük,

kısa kısa öykü, sımsıkı öykü, kısa kurmaca, kısa öykü, mini öykü, küçük öykü, küçük ölçekli kurmaca, gibi adlandırılmalarla bilinmektedir.’’

Adından da anlaşılacağı üzere, bu öykü tarzı diğer öykü biçimlerine göre oldukça kısa metinlerdir. Küçürek öykünün çıkış noktası dönemin koşullarıyla doğrudan alâkalıdır. Çünkü modern öznenin bir süre sorunu vardır. O adeta sıkıştırılmış bir hayat yaşar. İşe gitmeli, ailesine güzel bir hayat sunmalıdır. Yani en temel noktada ilk sorunu, dünyada bir yer edinmektir. Bu şartlar altında hayatını idame ettiren modern öznenin okumak gibi haz verici, bir manada keyfi işlere ayıracak vakti yoktur.

Genellikle, ortalama yarım sayfayı geçmeyecek şekilde kaleme alınan bu tarzda yazarlar küçük öyküleri yazarken konuya dair detaylı bir bilgilendirme yapmazlar.

82

Ramazan Korkmaz, Yazınsal Okumalar, Kesit Yayınları, İstanbul, 2015, s.14

83

Korkmaz, a.g.e., s.15

84

Karakterler hakkında tasvir edici bilgileri okura vermezler. Kelime sayıları mümkün olduğunca az tutulur. Hatta elden geldiği kadarıyla tek kahramanla bütün bir verilmek istenen aktarılmaya çalışılır. Öykülerin başlangıçları ortadan olur. Konu direkt olarak bir duygu ya da durumun içerisinde başlamaktadır. Büyük sıçramalar ve geniş boşluklar bırakılarak, buraları okurun doldurması istenir. Öykülerdeki bu konsantre hâli, Necati Tosuner, ‘’Okyanusu simgeleyen akvaryum kabarcığı’’85 benzetmesiyle özetler. ‘’Kısa kısa öyküde anlam, bir bütünü temsil eden, en küçük parçaya sıkıştırılmıştır.’’86

Necati Mert, Öykü Yazmak kitabında küçürek öykü türüne dair detaylı bilgiler vermese de, edebiyatımızda kısa öykü yazan yazarlardan örnekler vermektedir. Mert, Ahmet Rasim’den bir anekdot aktarır: ‘’Sanırım Ahmet Rasim’e aitti, kendisinden bir gazete için günlük fıkra yazması istenir. Ücret konuşulacak. Üstadın söyledikleri ilginç: Uzun yazarsam yarım altın isterim, kısa yazarsam bir altından aşağı

olmaz.’’87 Rasim’in bu söyledikleri, küçürek öykünün bu yoğun hâlini çarpıcı bir şekilde gözler önüne sermektedir. Mert, bu anekdotun yanı sıra Türk edebiyatında pek çok yazardan örnekler de aktarmaktadır. Örneğin; Vüs’at O. Bener’in ‘’Palto’’ öyküsü kısa bir öyküdür. Öykü yalnızca 268 kelimeden oluşmaktadır.

Küçürek öykünün bu tez kapsamına alınmasının sebebiyse hem incelemesi yapılacak olan Tanrı Beni Görüyor mu? kitabının içerisinde bu biçimde yazılmış öyküler barındırması hem de bizzat küçürek öykünün postmodern ve deneysel edebiyat bağlamında incelenmeye müsait olmasıdır.

Geleneğin dışında kalan her metin, deneysel edebiyat başlığı altında kabul edilebilir. Çünkü deneysel edebiyat daima yeni ve ilk olanı önemser. Küçürek öykü tarzı da bu açıdan deneysel bir mahiyet taşır. Gerek yapısal gerekse tematik yenilikler içermesi, bu tarzı deneysel bir biçime büründürdüğü kadar, okurda merak uyandırması ve okuru aktif konuma getirme arzusu yönüyle de postmodern bir hâle getirmektedir. Çünkü postmodern edebiyatta okur; metni kuran ve hikâyeyi yeniden yazandır.

85

Necati Tosuner, Çok Kısa Öykü İçin Çok Kısa Sözler, Adam-Öykü / Kısa Öykü Özel Sayısı, 1997 s.40

86

Necip Tosun, Modern Öykü Kuramı, Hece Yayınları, Ankara, 2014, s.272

87

Bütün bunlar düşünüldüğünde bu minimal tarz her iki bağlamda da okunmaya elverişlidir.