S u l t a n II. M u r a d 'm V a s i y e t i
ULTAN II. MURAD m ecalsiz bir sekilde yatiyordu. Gözler el-lerinin bir i§aretine, kulaklar dilinden dökülecek bir tek söze kilitlenmisti. Yerinden hafifçe dogruldu ve vezirine seslendi:“Oku ishak, vasiyetimizi oku!”
ishak Pa§a vasiyeti yüksek sesle okum aya basladi:
“B ism illahirrahm anirrahîm , Allah’a h am d olsun. Salât ve se- lâm Efendimiz M uham m ed M ustafa’ya (a.s.m .) selam olsun. Te- vekküliim Hâlik’im adir. H er nefis, herkes ölüm ü tadacaktir. Siz- leri dünya hayati m agrur etm esin, sizler gururlanm ayin.
“Saruhan vilâyetinde bulu n an m alim m üçte birini, 3.500 alti- m Mekke fukarasina, 3.500 altini M edine fukarasina olm ak üze- re- dagitiniz. 500’ü Mekke ahalisinden Kábe ve hatim arasm da toplanarak 70.000 kere ‘La ilahe illallah’ kelim e-i tevhidini zik- redip defalarca Kur’ân okuyup sevabmi vasiyet sahibine ita eden- lere harcansm . 2.500’ü Mescid-i Aksa’da Sadre kubbesinde 70.000 kere ‘La ilahe illallah’ kelime-i tevhidini zikredenlere ve defalarca Kur’ân okuyanlara harcansm ...”
K A y I T D I $ I T A R Í H Í M i Z
Sultan II. Murad
Halbuki o tarihte ne Hicaz (Mekke-Medine) ne de Kudiis (Mescid-i Aksa) Osmanli topraklari igerisinde degildir.
Demek oluyor ki, Sultan salt Peygam ber a§kina bu vasiyeti yapm istir. Fatih Sultan M ehm ed’e “K onstantiniye’yi ya alinm , ya da yolunda oluriim ” dedirten giig de Peygamber-i Ali§an sevgi- siydi... Yiirek ritm ini Peygam berinin yiirek ritmiyle bulu§turmu§, ba§ka bir deyi§le yiiregini, Peygam ber yiireginden gegirmi§ti.
S u lt a n 11. B a y e z id v e S u n n e t A h la k i
Bizans devrinin en biiyiik m eydanlarm dan biri “Forum Tauri”dir (Tan M eydani)...
Bu m eydanda Fatih’in oglu Sultan II. Bayezid, guniim iizde de kendi adiyla am lan m uhtesem bir cam i yaptirdi. M im ar Yakub Sah tarafindan 1500 yilinda ba§lanarak 1505 yilinda tam am la- n an camiin aq lisin a devrin tiirn onderleri katildi.
Gerisini Evliya (Jelebi’nin m eshur “Seyahatnam esi”n den takip edelim ...
P A D Í J A H L A R I N P E y C A M B E R . S E V C Í S Í V E H A C
Sultan II. Bayezid
“Bu cam inin tem eline baslandigm da Mimarbasi, ‘Padi§ahim, m ihrabi nice koyalim ?’ diye sordu. Sultan Bayezid-i Veli, ‘Aya- gim üzere bas’ dedi. M imar, Sultam n ayagi iizerine basinca, Ka- be-i S erif i górdü. H em en Bayezid H an’m ayagina yüz sürüp, ilk olarak cam inin m ihrabim yapti.
“Yapi tam am landiktan sonra ilk cum a nam azinda Sultan Bayezid, ‘Her kim ikindi ve ak§am nam azlan m n sünnetini om- rim de terk etm em is ise o im am lik etsin’ dediginde, cem aatte bu vasfi ta§iyan bir adam gikmaymca, Sultan Bayezid ‘Elhamdüllil- lah seferde ve hazard a uzun m üddet om rüm üzde biz sünnetleri terk etm edik’ diyerek nam azi kendisi kildirdi.”
Ba§ka bir olay...
Sultan II. Bayezid’in Baba Yusuf adiyla m e§hur bir gónül dos- tu vardi. Hacca gitmeye k arar verdi. II. Bayezid helalle§me ve ugurlam a am aciyla kadim d ostunun kuliibesine gitti. Ona bir m iktar altin teslim etti.
K A y 1 T D 1 5 I T A R i H i M i Z
“Bu p ara” dedi, “heläl kazancim dir. Bu altinlari Ravza-i Tahi- ra ’nm kandilleri igin ayirdim. Allah Resulü’n ü n hu zu ru n a varin- ca: Ey Allah’in Resulü, günahkär üm m etin Bayezid’in seläm i var;
bu altinlari türbenin kandillerine yag alm m asi igin gönderdi.
Lütfen kabul buyurunuz de.”
Kendisi devlet m ülähazasiyla hacca gidemiyor, am a Käbe’sini ve Ravza’sini yüreginde gezdiriyordu.
S u lt a n A b d ü l a z i z 'i n P e y g a m b e r S e v g i s i
Bir gün hasta yataginda yattigi sirada M edine’den bir dilekge gelir. Devlet erkäm önce dilekceyi arz etm ekte tere d d ü t gösterse- ler de, Padi§ahin M edine’ye kar§i özel hassasiyetini bildiklerin- den, dilekgeyi huzura getirirler.
Yaveri dilekgeyi okuyup cevabm i isteyecektir; am a Padi§ah onun M edine’den geldigini ögrenince okum asina m äni olur. Mu- habbeti öylesine derindir ki, yam ndakilere, “Beni ayaga kaldiri- mz.
M ukaddes beldeden gelen dilekceyi yatarak dinleyem em ” der. Dilekgeyi titreyen ayaldanna ragm en el penge divan durarak dinier ve hem en gereginin yapilm asim em reder.
Sultan Abdülaziz, gok dindar olarak tanm m am akla birlikte, Mekke ve M edine’ye karsi özel m uhabbeti vardi.
M edine’den gelen higbir m ektuba abdestsiz dokunm ayacak k adar bu konuda hassasti. “B unlarda Hz. Peygam ber’in topragi- m n kokusu var” derdi. Önce koklar, sonra öpüp alm na koyar, on dan sonra m ektubu agardi.
S u l t a n 11. A b d ü lh a m id ^ n H a c H a s r e t i
Sultan II. Abdülham id dönem i, O sm anhm n en galkantih dö- nem lerinden biridir.
Her anlam da yogun sikintilar vardir. Buna ragm en, m übarek beldeleri korum ak ve hacilarm güvenle gidip gelm elerini sagla- m ak amaciyla m e§hur Hicaz dem iryolunu yaptirmi§tir.
P A D i j A H L A R I N P t y G A M B E R. 5 E V G Í S Í V E H A C
Bu konuda Padisah o k adar hassastir ki, istanb ul’dan Medi- ne’ye u za n an dem iryolu, H arem hud u tlarin a yakla§ilmca, rayla- rin dó§enm esinde sadece M üslüm an i^ ile rin <;ali§masmi em ret- mi§tir.
31 Agustos 1908 tarihinde M edine’ye ula§an h attin son 30 ki- lom etrelik kism m a ise yine Padi§ahin em riyle kege do§enmistir.
Amag Aziz Peygam ber’i rahatsiz etm em ekti.
Lokom otif §ehre yaklastiginda hizim keser, yavas<;a perona yana§ir, yolcular parm ak uglarm a basarak tren d e n inerler, giirül- tüsüzce dagilirlardi.
Meklce ve M edine, belli araliklarla gülsuyu ile yikam rdi. Ayri- ca Sultán II. A bdülham id, m em leketin m uhtelif yerlerini góste- ren fotograflarm dan albüm ler hazirlami§tir. Yüdiz Albümleri ola- rak am lan fotograf albüm lerinin arasinda Hicaz’a ait albüm ler daha bir ózenle yapilmi§tir.
Ciltleri daha gorkemli ve gósteri§lidir. Bu albüm ler Abdülha- m id’in m übarek topraklara duydugu hasreti dile getirm ektedir.
K A y I T D [ 5 t T A R i H i M i Z
O s m a n h ' d a ^ N a.kib ü/I-E§raflik// Kurumu
Osmanli Devletini yönetenlerin, Peygam berim izin soyundan gelen Ehl-i Beyt’e saygilan sonsuzdu... Peygam ber nesebinden gelen Seyyid (Hz. Hüseyin) ve Seriflerin (Hz. H asan) tek tek kaydm i çikarmis, listesini tutmu§tu.
Her türlü ihtiyaçlarini görm ek ve çecerelerini soy kütiiklerine içleyip m uhafaza etm ek için, özel olarak “Nakibü’l-Eçraflik” mii- essesesi ihdâs etmi§ ve baçina da Âl-i Beyt’e m ensup bir “Naki- bü ’l-E§raf’ atami§tir.
Osmanli Devletini yönetenlerin, Peygamberimizin soyundan gelen Ehl-i Beyt’e saygilari sonsuzdu.
Peygam ber nesline bagli oldugunu belgeleyenlere, birer berat verip kendilerini h er çe§it vergiden m u af tutm uçtur.
Bütün bu hü rm et ve im tiyazlarla, topraklarim izda dagim k hâlde bulunan Seyyid ve Çeriflerin, huzur ve sükûn içerisinde hayat sürm elerini amaçlam içtir. Bayram tebriklerinde, padi§ah yalm zca Nakibü’l-Esrafm ve âlim lerin tebrikini ayakta kabul et- miçtir.
Savaçlarda ise, padiçahla beraber Nakibü’l-Eçraf d a sefere ka- tilir ve Hazret-i Peygam ber’in sancagi dibinde yürürlerdi. San- cak-i Çerifin istanbul’d an sefere çikiçindan tekrar dônüçüne ka- dar, Nakibü’l E§raf ile birlikte bütün Seyyid ve Çerifler, tekbir ve salavat getirirlerdi.
Eskiden m ühürlere bir vecize ve beyit yazdirm ak âdetti. Bez- m-i Âlem Valide Sultan, Nur-i M uham m edî m uhabbetiyle müh- rüne asagidaki §iiri yazdirmi§ti:
“Muhabbetten M uham m ed oldu hâsû, M uham m ed’siz muhabbetten ne hâsil?..
Zuhurundan Bezm-i Âlem oldu vâsil...”
P A D i $ A H L A R 1 N P E y C A M B E R S E V C i S i V E H A C
istanbul’dan Medine-i M ün ew ere’ye giden surre alayi, §ehre yakin bir yerde konaklardi. Bu konaklam a esnasinda Efendimizi rahatsiz etm em ek için atlarin ve katirlarm nallarina keçe sanlir, kuki m eseleleri akrabalik iliçkilerine dayandiram azdi. “Gidemez- sin” deyiverdi. rinin gitmesiyle ayni olam azdi. Uzun yol boyunca ugrayabilecek- leri saldirilan püskürtm ek için büyük bir orduyla hareket etm e- leri gerekirdi. Ayrica d a ham m lanm , hizm etkârlarim , aççilanm , m uhafizlarim , vezirlerini ve dam §m anlarim beraberlerinde gö- türm ek zorundaydilar.
Geçtikleri her beldenin önderleri, devlet geleneginin bir icabi olarak, padiçahi m erasim le karçilayip m erasim le ugurlayacaklar- di...
K A y 1 T D l $ I T A R I H i M l Z
M escid-i Nebevi’nin E s k i Hali
B ütün bunlar igin biiyük m asraflara katlanm ak läzim di. Gergi devlet zengindi, ancak, padi§ah da olsalar, ki§isel ibadetlerinin faturasini devlete yükleyem ezlerdi. Bu öncelikle hukuka, sonra da m illete haksizlik olurdu.
Kendi keselerinden kar§ilamalari ise m üm kün degildi. Qünkü higbir padi§ahin büyük bir orduyu istanbul’dan Hicaz’a götürüp getirecek parasi yoktu.
3. B unlan dikkate alan Osmanli ulem asi, (ki aralarm da Molla Gürani, Ak§emseddin, Molla Zeyrek, Molla Fenari, Ebussuud Efendi, Zembilli Ali Cemali Efendi, M olla ibn-i Kemal, Esad Efen
di gibi din ve hukuk bilgisi tarti§ilamaz älim ler de var) padi§ah- larin hacca gitm esine izin vermedi.
Biliyorsunuz, Osm anli padisahlan tü m icraatlarim §eyhülis- läm in fetvasina dayandirm ak zorundaydilar...
Bu hüküm den biraz olsun ayrilan (M esela Yavuz Padi§ah, bir gün H iristiyanlann zorla M üslüm an yapilm asim em redince, §ey- hülisläm Zembilli Ali Cemali Efendi bu n a §iddetle kar§i gikmi§, böyle bir yetkisi olm adigim , israr etm esi halinde ise ta h tta n indi- rilm esi igin “fetva” verecegini söylemi§ti. Yavuz, ancak bu ciddi teh d it kar§ismda verdigi karardan dönmü§, i§ tatliya
baglanmi§-P A D Í $ A H L A R t N baglanmi§-P E y C A M B E R S E V C t S i V E H A C
ti) padi§ahlar karçilannda çeyhülislâmi buluyor, çiddetli tepki gôrüyorlardi.
O k adar ki Kanuni Süleym an, her icraatm i Çeyhülislâmin fet- vasina uygun yaptigini gösterm ek için fetva dolu sandigin meza- rina konm asim istemiç, islâm inancinda b u n a yer olm adigini sôyleyerek m erak içinde sandigi açtiran Çeyhülislâm kendi fetva- lan n i görünce, baçim ellerinin arasina alip §ôyle m inldanm içti:
“Sen kendini kurtardin Süleyman, ya biz kendim izi nasil kur- taracagiz!”
Bôyle bir dünyada, dinin hükm üne aykin icraat yapm anm im kânsizligi ortadadir. Dem ek oluyor ki, padi§ahlarm hacca git- memesi, alti yüzyil Osm anli’yi islâm çizgisinde tutm ak için kili kirk y aran islâm âlim lerinin fetvasiyla gerçekle§mi§tir.
A l t i n c i B ö l ü m