• Sonuç bulunamadı

Peygamber Sünnet’ine uygun otuz yıllık halîfelik döneminden sonraki idare tarzına hilâfet, devlet başkanına halîfe dense bile, bu

Tebük Seferi Nasıl Sonuçlandı?

2. Peygamber Sünnet’ine uygun otuz yıllık halîfelik döneminden sonraki idare tarzına hilâfet, devlet başkanına halîfe dense bile, bu

yönetim tarzının adı mülk (saltanat), devlet başkanı da meliktir.

3. Hulefâ-i Râşidîn ile Hz. Hasan’ın altı aylık hilâfeti, hadîs-i şerîfte buyurulduğu gibi tam otuz sene sürmüştür.

4648/53. Tâbiîn muhaddislerinden Abdullah ibni Zâlim el-Mâzinî şöy le dedi:

Aşere-i mübeşşereden Saîd ibni Zeyd ibni Amr ibni Nüfeyl radıyallahu anhı şöyle derken işittim:

Falanca (Muâviye bin Ebî Süfyân) Kûfe’ye geldiği zaman, filanca (Kûfe vâlisi Mugîre bin Şu‘be) kalkıp bir konuşma yaptı. Bunun üzerine Saîd ibni Zeyd elimi tuttu ve hatibi kastederek şöyle dedi:

“Şu zâlimin yaptığını görüyor musun! Dokuz kişinin hepsinin cennetlik olduğuna şâhitlik ederim. Onuncu kişinin de cennetlik olduğuna şâhitlik etsem günahkâr olmam.”

Hadisin râvilerinden Abdullah ibni İdrîs şöyle dedi: Araplar “lem eysem”

ifâdesini imâlesiz olarak “lem âsem” diye telaffuz ederler.

Hadisi Saîd ibni Zeyd radıyallahu anhdan rivâyet eden Abdullah ibni Zâlim el-Mâzinî sözüne şöyle devam etti:

Ben Saîd ibni Zeyd’e:

“Cennetlik olduğunu söylediğin o dokuz kişi kimdir?” diye sordum. Şöyle dedi:

“Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Hira’da bulunduğu sırada (dağ sarsıldı, o da) dağa hitâben:

“Sâkin ol Hira! Zira şu anda senin üzerinde bir peygamber, bir sıddîk, bir de şehid var”[162] buyurdu, dedi. Ben tekrar:

“Cennetlik olduğunu söylediğin o dokuz kişi kimdir?” diye sordum.

“Onlar Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, Ebû Bekir, Ömer, Osman, Ali, Talha, Zübeyr, Sa‘d ibni Ebi Vakkâs ve Abdurrahman ibni Avf’tır”

dedi.

“Onuncu zât kim?” diye sordum. Birazcık durdu, sonra “benim” dedi.[163]

Bu hadis 4651. hadisle birlikte açıklanacaktır.

4649/54. Tâbiîn muhaddislerinden Abdurrahman ibni’l-Ahnes’den rivâyet edildiğine göre şöyle dedi:

“Bir gün ben mescidde iken bir adam Ali aleyhisselâmın aleyhinde konuştu. Saîd ibni Zeyd ayağa kalkarak şöyle dedi:

‘Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellemi şöyle buyururken dinlediğimi kesin bir şekilde belirtirim:

“On kişi cennettedir. Peygamber cennettedir, Ebû Bekir cennettedir, Ömer cennettedir, Osman cennettedir, Ali cennettedir, Talha

cennettedir, Zübeyr ibni Avvâm cennettedir, Sa‘d ibni Mâlik[164]

cennettedir, Abdurrahman ibni Avf cennettedir. İstesem onuncuyu da söylerdim.”

Hadisin râvisi Abdurrahman ibni’l-Ahnes sözüne şöyle devam etti:

“Orada bulunanlar,

‘Onuncu kişi kimdir?’ diye sordular. Saîd ibni Zeyd cevap vermedi.

Tekrar: ‘O kimdir?’ dediler. Bunun üzerine:

‘O Saîd ibni Zeyd’dir’ dedi.”[165]

Bu hadis 4651. hadisle birlikte açıklanacaktır.

4650/55. Tâbiîn neslinden olan Riyâh ibni Hâris şöyle dedi:

“Bir gün Kûfe mescidinde, etrafında Kûfeliler bulunan falanın (Mugîre bin Şu‘be’nin) yanında oturuyordum. O sırada ashâb-ı kirâmdan Saîd ibni Zeyd ibni Amr ibni Nüfeyl çıkageldi. Yanında oturduğum zât (Mugîre bin Şu‘be), Saîd ibni Zeyd’e “merhaba” dedi ve onu İslâm selâmı ile selâmladı ve divanda yanına oturttu. O sırada Kays ibni Alkame adlı Kûfeli bir adam geldi. Mugîre onu karşıladı. Adam sövüp saymaya başladı. Saîd ibni Zeyd, Mugîre’ye:

‘Bu adam kime hakaret ediyor?’ diye sordu. O da:

‘Ali’ye hakaret ediyor’ dedi. Saîd ibni Zeyd:

‘Bakıyorum da senin yanında Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellemin ashâbına hakaret ediliyor fakat sen bunu ne yadırgıyor ne de hakaret edene engel oluyorsun! Ben Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellemin şöyle buyurduğunu bizzat işittim: -Esasen ben onun söylemediği bir şeyi ona nispet edecek biri değilim. Çünkü kıyâmet günü kendisiyle karşılaştığım zaman bana bunu soracaktır- Resûl-i Ekrem: “Ebû Bekir cennettedir, Ömer cennettedir” buyurdu. Saîd ibni Zeyd bir önceki hadiste yaptığı gibi cennetlik sahâbîlerin hepsini saydı. Sonra sözünü şöyle tamamladı:

“Sahâbeden bir zâtın, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem ile beraber gittiği bir gazvede elinin yüzünün tozlanması, sizden birinin bütün hayatı boyunca -hattâ Nûh peygamber kadar yaşasa bile- yapacağı ibadetlerden daha değerlidir.”[166]

Bu hadis 4651. hadisle birlikte açıklanacaktır.

4651/56. Enes ibni Mâlik radıyallahu anh, yanında bulunanlara şunu söyledi:

“Nebiyy-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem Uhud dağına çıktı. Yanında Ebû Bekir, Ömer ve Osman da vardı. Dağ sarsılmaya başladı. Bunun üzerine Nebiyy-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem ayağıyla dağa vurdu ve:

‘Sâkin ol Uhud! Zira senin üzerinde bir Peygamber, bir sıddîk, iki de şehid var’ buyurdu.”[167]

Açıklamalar

4648-4650. hadislerde aşere-i mübeşşereden Saîd ibni Zeyd radıyallahu anhın, sahâbeye dil uzatılmasına göz yummadığını ve onları savunduğunu kapalı bir ifâde ile söz etmiştir.

Hz. Ali hakkındaki o sevimsiz konuşmayı dinleyen Saîd ibni Zeyd radıyallahu anh, bu konuşmayı yapan Kûfe Vâlisi Mugîre bin Şu‘be’ye öfkelenmiş ve onun hakkında “Şu zâlimin yaptığını görüyor musun!”

demiştir. Anlaşılan Mugîre bin Şu‘be bu konuşmasında ya Hz. Ali hakkında hoşa gitmeyen bir ifâde kullanmış ya Muâviye bin Ebî Süfyân’ı ona üstün tutmuş veya dinleyenleri rahatsız edecek bir söz söylemiştir.

Okuduğumuz hadislerde iki mûcizeden söz edilmektedir. Bu mûcize‐

lerden biri şudur:

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Mekke’de Hira mağarasının bulunduğu Nur dağına veya Medine’de Uhud dağına çıktığı zaman dağ sallanmaya başladı. Allah’ın Elçisi ona: “Sâkin ol Hira! (Sâkin ol, Uhud!) Zira şu anda senin üzerinde bir peygamber, bir sıddîk, bir de şehid var” buyurunca dağ sâkinleşti.

İkinci mûcize ise Peygamber Efendimizin yanında bulunanların, onun belirttiği gibi şehid olarak vefât etmeleridir.

Bu hadîs-i şerîf Kütüb-i Sitte’nin her birinde bulunmaktadır. Sahîh-i Buhârî’de Mekke’deki Hira yerine Medine’deki Uhud, Sünen-i Nesâî’de ise Sebir dağı geçmektedir.[168] Sebir dağı Mekke’de olup Minâ’dan Arafât’a doğru giderken, sol tarafa düşmektedir.

Sahîh-i Buhârî’deki rivâyete göre Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem Ebû Bekir, Ömer ve Osman radıyallahu anhüm ile birlikte Uhud’a çıkmıştı. O sırada dağ sarsıldı. Bunun üzerine Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem “Sakin ol Uhud! Şunu bil ki üstünde bir Peygamber, bir sıddîk, iki de şehid bulunuyor” buyurdu.

Sahîh-i Müslim’deki rivâyete göre, o sırada Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellemin yanında dört halîfeden başka Talha, Zübeyr ve Sa‘d ibni Ebî Vakkàs radıyallahu anhüm de vardı.

Sünen-i Tirmizî’deki rivâyetlerden biri[169] ile Sünenü İbni Mâce’deki rivâyet, sayı itibariyle Sünen-i Ebî Davûd’daki bu rivâyetin aynıdır. Bu iki farklı rivâyet arasında bir çelişki bulunmamaktadır. Zira yerin ve bazı isimlerin farklı oluşu, hâdisenin biri Mekke’de (Hirâ’da), diğeri Medine’de (Uhud’da) olmak üzere iki defa meydana geldiğini göstermektedir. Uhud ile ilgili rivâyet Sünen-i Ebî Davûd’da da bulunmaktadır.[170]

Hadisten Öğrendiklerimiz

1. Ashâb-ı kirâm her zaman Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellemin