• Sonuç bulunamadı

Tebük Seferi Nasıl Sonuçlandı?

8. ASHÂBIN BİRBİRİNE ÜSTÜNLÜĞÜ

4627/32. Abdullah ibni Ömer radıyallahu anhümâ şöyle dedi:

“Biz, Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem zamanında: ‘Hiç kimseyi Ebû Bekir’e denk tutmayız; Ebû Bekir’den sonra Ömer, sonra da Osman gelir’ derdik. Sonra diğer sahâbîleri fazilet bakımından birbiriyle mukayese etmezdik.”[117]

Bu hadis 4631. hadisle birlikte açıklanacaktır.

4628/33. Abdullah ibni Ömer radıyallahu anhümâ şöyle dedi:

Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem henüz hayattayken biz şöyle derdik:

“Nebiyy-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellemden sonra onun ümmetinin en faziletlisi önce Ebû Bekir, sonra Ömer, sonra da Osman’dır. Allah hepsinden razı olsun.”[118]

Bu hadis 4631. hadisle birlikte açıklanacaktır.

4629/34. Hz. Ali’nin oğlu Muhammed ibni’l-Hanefiyye[119] şöyle dedi:

Babama:

“Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellemden sonra en hayırlı insan kimdir?”

diye sordum.

“Ebû Bekir” dedi.

“Sonra kim?” dedim.

“Sonra Ömer” dedi.

Muhammed ibni’l-Hanefiyye sözüne şöyle devam etti:

‘Sonra kim?’ dersem, ‘Osman’ der korkusuyla soru sormaya çekindim de:

“Daha sonra da sensin, değil mi babacığım?” diye sordum. Bu soruma:

“Ben sadece Müslümanlar’dan bir kimseyim” cevabını verdi.[120]

Bu hadis 4631. hadisle birlikte açıklanacaktır.

4630/35. Tebe-i tâbiîn âlimlerinden Süfyân es-Sevrî şöyle dedi:

“Her kim Ali radıyallahu anh, hilâfet makamına Ebû Bekir ve Ömer radıyallahu anhümâdan daha lâyıktı diye iddia ederse, o kimse Ebû Bekir’i, Ömer’i, bütün muhâcirîn ve ensârı hatalı davranmakla suçlamış olur ki bu kanaati yüzünden o kimsenin sâlih amellerinin kabul edilip göğe yükseleceğini zannetmiyorum.”[121]

Bu hadis 4631. hadisle birlikte açıklanacaktır.

4631/36. Tebe-i tâbiîn âlimlerinden Süfyân es-Sevrî şöyle dedi:

“Halîfeler beş tanedir: Ebû Bekir, Ömer, Osman, Ali, Ömer ibni Abdilaziz. Allah hepsinden râzı olsun.”[122]

Açıklamalar

Allah katında kimin daha hayırlı olduğunun ölçüleri ya âyet-i kerîme veya hadîs-i şerîflerle bildirilmiştir. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem ileride anlaşmazlıklar çıkacağını haber vermiş, o dönemde yaşayacak olan ümmetinin kendi Sünnet’ine ve doğru yoldan ayrılmayan Hulefâ-i Râşidîn’in sünnetine sımsıkı sarılmasını tavsiye buyurmuştu.[123] Ashâb-ı kirâm efendilerimiz de böylece en hayırlı ve faziletli insanların kimler olduğunu öğrenmişti.

Konumuzun ilk iki hadisinde Abdullah ibni Ömer’in Hulefâ-i Râşi dîn’den sadece ilk üçünün adını saydığını gördük. Onun bu rivâyet lerde Hz. Ali radıyallahu anhın adını vermemesi, ona karşı olduğunu göstermez. Zira İbni Ömer hiçbir zaman Hz. Ali’ye karşı bir tavır takınmamıştır.

Sünen-i Ebî Dâvûd’un ilk şârihi muhaddis Hattâbî’nin de (v. 388/998) söylediği gibi, İbn Ömer bu ifâdesiyle, Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellemin önemli konularda kendileriyle sık sık istişâre ettiği büyük sahâbîleri kastetmiştir. Bilindiği üzere Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellemin zamanında Hz. Ali çok gençti; ilk üç halîfeye nispetle tecrübesi daha azdı.

Abdullah ibni Ömer’in 4627 numaralı hadiste belirttiği üzere ashâb-ı kirâm, Hz. Ebû Bekir ile Hz. Ömer’e Hz. Osman’ı da ilâve ederek, bu üç sahâbînin Resûlullah’tan sonra en faziletli üç kişi olduklarını kabul ederlerdi. Hz. Osman ile Hz. Ali’den hangisinin fazilet bakımından diğerine üstün olduğu hususu ise tartışılmıştır.

Selef ulemâsının büyük çoğunluğu Osman radıyallahu anhın daha faziletli olduğunu, Kûfelilerin çoğunluğu ise Ali radıyallahu anhın daha faziletli olduğunu kabul etmişlerdir.

Ehl-i Sünnet âlimleri fazilet bakımından önce Ebû Bekir radıyallahu anhın, sonra Ömer radıyallahu anhın geldiğini kabul etmişlerdir.

Konumuzun son iki rivâyetinde Hulefâ-i Râşidîn hakkındaki görüşlerini okuduğumuz Süfyân-ı Sevrî’ye:

“Halîfelerden hangisinin daha üstün olduğu hususunda sen ne diyorsun?”

diye sordular. O da şu cevabı verdi:

“Ehl-i Sünnet’e mensup Kûfeliler onları Ebû Bekir, Ömer, Ali, Osman şeklinde sıralar. Basralı sünnîler ise Ebû Bekir, Ömer, Osman, Ali şeklinde sıralar.” Bunun üzerine Süfyân-ı Sevrî’ye:

“Peki, sen hangi sıralamayı kabul ediyorsun?” diye sordular. O da:

“Ben Kûfeliyim” diye cevap verdi.

Hattâbî bu konuda Süfyân-ı Sevrî’nin iki görüşü bulunduğunu, son görüşünde Ebû Bekir, Ömer, Osman, Ali sıralamasını tercih ettiğini söylemektedir.

Daha sonra gelen âlimlerin görüşlerini şöyle sıralayabiliriz:

Ebû Bekir radıyallahu anh, sahâbîlik açısından üstündür.

Ali radıyallahu anh Resûlullah’a akrabalık açısından üstündür.

Bazı âlimler bu iki sahâbînin hiçbirini ötekine üstün tutmamıştır.

Bazıları da Ebû Bekir daha hayırlıdır, Ali ise daha faziletlidir diyerek dengeyi sağlamayı uygun bulmuşlardır.

4629 numaralı rivâyette görüldüğü üzere Ali radıyallahu anh, oğlu Muhammed ibni’l-Hanefiyye’nin sorularına cevap verirken, üstünlük konusunda herhangi bir iddiada bulunmamıştır. Zaten diğer halîfelerin de böyle bir düşüncesi olmamıştır.

Ehl-i Sünnet ve’l-cemâat ulemâsı bu konudaki tereddütleri ortadan kaldırmak için halîfelik sırasını esas almışlardır.

Konumuzun son rivâyetinde, ünlü İslâm âlimi Süfyân-ı Sevrî’nin şöyle dediğini okuduk:

“Halîfeler beş tanedir: Ebû Bekir, Ömer, Osman, Ali, Ömer ibni Ab dil‐

azîz.”

Süfyân-ı Sevrî halîfelerin beş tane olduğunu söylerken, Allah’ın emirlerini hakkıyla yerine getiren, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellemin sünnetini aynen uygulayan halîfeleri kastetmiştir. İşte bu sebeple İslâm âlimleri, Ömer ibni Abdilazîz’in sünnete bağlılığını dikkate alarak Hulefâ-i Râşidîn’in beş tane olduğunu söylemişlerdir.

4629 numaralı hadisle ilgili olarak şu bilgiyi de vermek uygun olacaktır:

Muhammed ibni’l-Hanefiyye, babasına: “Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellemden sonra en hayırlı insan kimdir?” diye sorduğu zaman henüz çok gençti ve babasının Hz. Osman’dan daha faziletli olduğuna inanıyordu.

Derin tevâzuunu bildiği babasının: “Ömer’den sonra en faziletli insan kim?” sorusuna “Osman” diye cevap vereceğini tahmin ediyordu. Böyle bir cevap almaktan korktuğu için ona: “Hz. Ömer’den sonra en hayırlı insan sensin, değil mi babacığım?” diye sormuştu. Hz. Ali’nin ona: “Ben sadece Müslümanlar’dan bir kimseyim” diye cevap vermesi, onun ne kadar yüksek tevâzuya sahip olduğunu göstermektedir.

Sünen-i İbni Mâce’nin ilk bölümü olan Mukaddime’nin 93-121.

hadislerinde, dört halîfeden her birinin faziletleriyle ilgili rivâyetler bir araya getirilmiştir.

İmâm Ebû Dâvûd’un dört halifeyle ilgili hadisleri neden “Ashâbın Birbirine Üstünlüğü” başlığı altında zikrettiği sorulabilir. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Müslümanlar’a, aralarında anlaşmazlık çıktığı zaman kendisinin ve doğru yolda olan Hulefâ-i Râşidîn’in sünnetine sımsıkı sarılmalarını tavsiye buyurduğu için[124], müellifimiz hem dört halîfenin değerini, hem de onlardan hangisinin daha üstün olduğunu bu bahiste göstermek istemiştir.

Hadislerden Öğrendiklerimiz

1. Abdullah ibni Ömer radıyallahu anhümânın belirttiğine göre, ashâb-ı kirâm daha Resûlullah’ın sağlığında ilk üç halîfeyi fazilet bakımından Hz.

Ebû Bekir, Hz. Ömer ve Hz. Osman radıyallahu anhüm şeklinde sıralamışlardır.