• Sonuç bulunamadı

Pek seçkin bir insan olan Ömer ibni Abdülazîz, İslâm âlimleri tarafından Hulefâ-i Râşidîn’in beşincisi olarak kabul edilmiştir

Tebük Seferi Nasıl Sonuçlandı?

4. Pek seçkin bir insan olan Ömer ibni Abdülazîz, İslâm âlimleri tarafından Hulefâ-i Râşidîn’in beşincisi olarak kabul edilmiştir

[117]. Buhârî, Fezâilü ashâbi’n-nebî 4, 7, nr. 3655, 3697.

[118]. Bu hadis Kütüb-i Sitte içinde sadece Sünen-i Ebî Dâvûd’da bulunmaktadır.

[119]. Hz. Ali’nin oğlu Muhammed ibni’l-Hanefiyye, annesi Benî Hanîf kabilesinden olduğu için Muhammed ibni’l-Hanefiyye diye tanınmıştır.

[120]. Buhârî, Fezâilü ashâbi’n-nebî 5, nr. 3671.

[121]. Bu hadis Kütüb-i Sitte içinde sadece Sünen-i Ebî Dâvûd’da bulunmaktadır.

[122]. Bu hadis Kütüb-i Sitte içinde sadece Sünen-i Ebî Dâvûd’da bulunmaktadır.

[123]. Ebû Dâvûd, Sünnet 5, nr. 4607; Tirmizi, İlim 16, nr. 2676; İbni Mâce, Mukaddime 6, nr. 43.

[124]. Ebû Dâvûd, Sünnet 5, nr. 4607; Tirmizi, İlim 16, nr. 2676; İbni Mâce, Mukaddime 6, nr. 43.

9. HALÎFELER

4632/27. Abdullah ibni Abbâs radıyallahu anhümâdan rivâyet edildiğine göre Ebû Hüreyre radıyallahu anh şöyle derdi:

“Bir adam Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellemin yanına geldi ve şunları söyledi:

‘Yâ Resûlallah! Ben bu gece rüyamda yağ ve bal yağdıran bir bulut gördüm. İnsanların yağan o yağ ve baldan avuç avuç aldığını da gördüm.

Kimi az, kimi de çok alıyordu. Bir de gökten yere uzanan bir ip gördüm. Yâ Resûlallah! Senin bu ipi tutup yükseldiğini, sonra bir başka adamın o ipi tutup yükseldiğini, daha sonra da bir başkasının o ipi tutup yükseldiğini gördüm. Ondan sonra ipi bir başka adam tuttu fakat ip koptu. Sonra ipi eklediler, o da yükseldi.’

Ebû Bekir radıyallahu anh:

‘Yâ Resûlallah! Anam, babam sana kurban olsun. Bana müsaade buyur da bu rüyayı ben tâbir edeyim’ dedi. Resûl-i Ekrem de:

‘Haydi, tâbir et!’ buyurdu. Ebû Bekir radıyallahu anh şunları söyledi:

‘Bu zâtın gördüğü bulut İslâm’ın bulutudur. O buluttan yağan yağ ve bal ise Kur’ân’dır. Onun yumuşaklığı ve lezzetidir. Yağ ve baldan çok ve az avuçlayanlara gelince, bunlar Kur’ân’dan çok veya az istifâde edenlerdir.

Gökten yere uzanan ip, senin üzerinde bulunduğun hak ve adâlet ipidir. Sen onu tutuyorsun, Allah da seni yükseltiyor. Senden sonra o ipi bir başkası tutacak, Allah onu da yükseltecek. Sonra bir başka adam onu tutacak, o da yükselecek. Ondan sonra bu ipi bir başkası tutacak fakat ip kopacak. İpi ekleyecekler, o adam da yükselecek. Yâ Resûlallah! Bu tâbirimde isabet mi ettim, yoksa hata mı ettim, bana söyle!’

O zaman Resûl-i Ekrem radıyallahu anh:

‘Bazısında isabet ettin, bazısında yanıldın’ buyurdu. Bunun üzerine Ebû Bekir:

‘Yâ Resûlallah! Nerede hata ettiğimi Allah aşkına bana söyle!’ dedi.

Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem de:

‘Allah adına ant vererek ısrar etme!’ buyurdu.[125]

Bu hadis bir sonraki hadisle birlikte açıklanacaktır.

4633/38. Tâbiîn âlimi Ubeydullah ibni Abdillah ibni Utbe bin Mes‘ûd bu kıssayı Abdullah ibni Abbâs’dan başka bir senedle rivâyet etmiştir. Bu rivâyete göre İbni Abbas şöyle dedi:

“Resûl-i Ekrem, Ebû Bekir’e hata ettiği şeyi söylemek istemedi.”

Açıklamalar

İki Cihân Güneşi Efendimiz sabah namazını kıldırdıktan sonra ashâ bına:

“İçinizde rüya gören var mı?” diye sorardı. Rüya gören varsa onu dinler, sonra da rüyasını tâbir ederdi. Hadis kitaplarımızdaki “Ta‘bîr” veya

“Rü’yâ” bölümlerinde bunun çeşitli örnekleri bulunmaktadır.

Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellemin bu âdetini bilen bir sahâbî, bir gün Fahr-i Kâinât’ın huzûruna gelerek rüyasını anlatmıştı.

Bu rivâyette dikkatimizi çeken hususlardan biri şudur:

Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem Hz. Ebû Bekir tarafından yapılan yorumun bir kısmını isabetli, bir kısmını hatalı buldu. Fakat Ebû Bekir radıyallahu anhın ısrar etmesine rağmen, ona nerede yanıldığını belirtmedi. Bu durum hadis şârihlerini pek meşgul etmiştir.

Aralarında İbn Kuteybe (v. 276/889) gibi İslâmî konularda söz sahibi olan bazı âlimler, Hz. Ebû Bekir’in hatasının, Resûl-i Ekrem emretmeden rüyayı yorumlamak istemesi olduğunu söylemişlerdir. Fakat bu görüş genellikle kabul görmemiştir. Zira Ebû Bekir radıyallahu anh, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellemden izin aldıktan sonra yorum yapmıştır.

Bazılarına göre:

Yağ ile bal iki ayrı şey olduğu hâlde, Hz. Ebû Bekir onları Kur’ân diye tâbir etmiştir. Onun yanıldığı husus budur. Kur’ân’ın yumuşaklığı ve lezzetiyle tefsir ettiği ise sadece baldır. Hâlbuki yağı sünnet diye yorumlamalı, buluttan yağan şeyi de Kur’ân ve Sünnet diye tâbir etmeliydi.

Bazılarına göre ise:

Ebû Bekir radıyallahu anh, kopan ipin kimin için bağlandığı ve semâya kimin çıktığını belirtmediği için tâbiri noksan olmuştur. Hâlbuki elinde hak ve adâlet ipi kopan şahıs Osman radıyallahu anhdır. Onun elinde ip kopmuş yani şehid edilmiştir. İp bağlandıktan sonra yükselecek olan o değil, ondan sonra gelen Ali radıyallahu anhdır. Hz. Osman’ın elinde ip koptuktan yani zorla hilâfetten el çektirilip şehid edildikten sonra yine onun yükseldiğini söylemek doğru değildir.

Hadiste dikkatimizi çeken önemli bir husus da şudur: Ebû Bekir radıyallahu anh, nerede hata ettiğini söylemesi için Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve selleme yemin vermiş fakat Allah’ın Elçisi, onun rüya yorumunda hata ettiği noktaları belirtmemiştir.

Bunun sebebi şudur: Şâyet Fahr-i Kâinât Efendimiz, kendisinden sonra hangi halîfelerin o ipe yapışacağını ve ipin kimin elinde kopacağını söyleseydi, ileride ne zaman fitne çıkacağını da haber vermiş olacaktı. Bu da Müslümanlar’ı huzursuz ve tedirgin edecekti. Nitekim Ömer radıyallahu anh, Peygamber aleyhisselâmın bazı sırlarını paylaşan Huzeyfe bin Yemân radıyallahu anha (v. 36/656), kendi zamanında fitne kapısının açılıp açılmayacağını’ sormuş, o da bu kapının onun döneminde açılmayacağını söylemişti.

Hadislerden Öğrendiklerimiz

1. Rüya tâbir edenler doğru yorum da yapabilir hata da edebilir.

2. Rüyayı, rüya tâbir etmesini bilen kimselere yorumlatmalıdır. Zira rüya tâbirini bilenler, rüyaların yorumlandığı gibi çıkacağını da bilir ve rüya tâbir ederken dikkatli davranırlar.

3. Bu rüyada, ilk iki halîfe zamanında fitne ve kargaşanın çıkmayacağına, daha sonraki dönemlerde ortalığın karışacağına işaret edilmektedir.

4. Allah’ın adı anılarak ant verildiği zaman, bunun gereği yapılmalıdır. Fakat bu tür bir yeminin gereğini yapmak insanların zararına olacaksa, o takdirde Allah’ın adını vererek ısrar etmekten vazgeçmelidir.

4634/39. Ebû Bekre Nüfey‘ ibni Hâris es-Sekafî radıyallahu anhdan rivâyet edildiğine göre, Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem bir gün ashâbına:

“Bugün kim rüya gördü?” diye sordu. Bir zât:

“Ben gördüm” diye söze başladı ve şöyle devam etti: “Gökyüzünden terâzi gibi bir şey indi. Sen Ebû Bekir ile beraber tartıldın; Ebû Bekir’den ağır geldin. Ömer ile Ebû Bekir tartıldı, Ebû Bekir daha ağır geldi. Ömer ile Osman tartıldı, Ömer daha ağır geldi. Sonra da terâzi göğe kaldırıldı.”

Bunun üzerine Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellemin yüzünde hoşnutsuzluk ve üzüntü emâreleri gördük.[126]

Bu hadis 4637. hadisle birlikte açıklanacaktır.

4635/40. Ebû Bekre Nüfey‘ ibni Hâris es-Sekafî radıyallahu anhdan rivâyet edildiğine göre Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem bir gün ashâbına:

“Bu gece hanginiz rüya gördü?” diye sordu.

Sonra Ebû Bekre radıyallahu anh, hadisi bir önceki hadis gibi rivâyet etti.

Fakat bir önceki hadiste söylediği gibi, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellemin yüzünde hoşnutsuzluk görüldüğünü belirtmedi. Ama onun yerine şunu söyledi:

Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem bu duruma üzüldü ve şöyle buyurdu:

“Bu gördüğün rüya, Peygamber sünnetine uygun halîfeliktir. Allah Teâlâ ondan sonra dilediğine saltanat verecektir.”[127]

Bu hadis 4637. hadisle birlikte açıklanacaktır.

4636/41. Câbir ibni Abdillah radıyallahu anhümâ, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellemin şöyle buyurduğunu rivâyet ederdi:

“Bu gece sâlih bir kimse bir rüya gördü. Bu rüyaya göre Ebû Bekir, Resûlullah sallallahu aleyhi ve selleme bağlanmıştı; Ömer, Ebû Bekir’e bağlanmıştı; Osman da Ömer’e bağlanmıştı.”

Câbir sözüne devamla şöyle dedi:

Biz Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellemin yanından kalkıp ayrılınca kendi aramızda şöyle konuştuk:

‘Rüyadaki sâlih adam Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellemdir.

Birbirlerine bağlanan kimseler ise Allah Teâlâ’nın Peygamber’ine gönderdiği yönetim işini üstlenecek şahıslardır.[128]

Bu hadis 4637. hadisle birlikte açıklanacaktır.

4637/42. Semüre bin Cündeb radıyallahu anhdan rivâyet edildiğine göre bir adam Peygamber sallallahu aleyhi ve selleme şöyle dedi:

“Yâ Resûlallah! Rüyamda kova gibi bir şeyin gökten aşağı sarkıtıldığını gördüm. Ebû Bekir geldi, kovanın ağzındaki çapraz tahtadan tuttu ve birazcık su içti. Sonra Ömer geldi, o da kovanın ağzındaki tahtadan tutarak kanıncaya kadar şu içti. Sonra Osman geldi, o da kovanın ağzındaki tahtadan tutarak kanıncaya kadar su içti. Sonra Ali geldi, kovanın ağzındaki tahtadan tuttu fakat kova elinden düşecek gibi olup sallandı ve üzerine biraz su döküldü.”[129]

Açıklamalar

Yukarıdaki dört rivâyette, ashâb-ı kirâmın ve Resûlullah sallallahu aley hi ve sellemin gördüğü rüyalardan söz edilmektedir. Bu rüyalarda, Re sûl-i

Ekrem sallallahu aleyhi ve sellemin vefâtından sonra devlet idaresini kimlerin yürüteceği belirtilmektedir.

• 4634 numaralı hadiste, Peygamber Efendimizin üç seçkin sahâbî sinin aynı terâzide tartılması anlatılmaktadır. Fahr-i Âlem Efendimiz bu rüyayı duyduğu zaman üzülmüştür. Onu üzen şey, ‘terâzinin göğe kaldırılması’

ifâdesinden çıkardığı mânâdır. Allah’ın Resûlü bu rüyadan, idarecilikte seviyenin gittikçe düşeceği, Ömer radıyallahu anhdan sonra da fitnelerin baş göstereceği sonucunu çıkarmıştır.

Bu hadis Ahmed İbni Hanbel’in Müsned’inde de rivâyet edilmiştir.[130] O rivâyette belirtildiğine göre, Ebû Bekre es-Sekafî radıyallahu anh, Muâviye bin Ebî Süfyân’ın hilâfeti zamanında ona temsilci olarak gitmişti. Muâviye radıyallahu anh, Ebû Bekre’nin seçkin sahâbîlerden biri olduğunu biliyordu.

Bu sebeple ondan, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellemden bizzat duyduğu bir hadisi kendisine rivâyet etmesini istedi. O da işte bu hadisi rivâyet etti.

• Ahmed İbni Hanbel’in Müsned’indeki bu rivâyetin son tarafı, Sü nen-i Ebî Davûd’’daki 4635. rivâyetin aynıdır. Buna göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem sahâbîsinin anlattığı rüyayı dinledikten sonra şu yorumu yaptı:

“Bu gördüğün rüya, Peygamberlik hilâfetidir. Allah Teâlâ ondan sonra dilediğine saltanat verecektir.”

Bu rivâyetteki “sümme” ifâdesine “sonra” anlamı değil de “ileride” mâ‐

nâsı verilmiş ve böylece Hz. Ali ile Hz. Hasan’ın hilâfeti “saltanat” hük‐

münden istisnâ edilmiştir.[131]

Bazılarının iddiasına göre bu rüya, “Peygamber sünnetine uygun halî‐

feliğin” Hz. Ömer’in hilâfetiyle son bulduğunu gösterir. Hz. Osman ve Hz.

Ali döneminde hilâfet kavgaları yapıldığı için, o yılları Peygamber sün‐

netine uygun halîfelikten saymak pek isâbetli değildir.[132]

• 4637 numaralı son hadiste, Ebû Bekir radıyallahu anhın az su içmesi ifâdesiyle onun hilâfet süresinin kısa olacağı anlatılmıştır. Gerçekten de onun halîfeliği iki yıl devam etmiştir.

• Ömer radıyallahu anhın kana kana su içmesiyle onun uzun yıllar halîfelik yapacağı anlatılmıştır. Nitekim Hz. Ömer’in halîfelik dönemi on yıl sürmüştür.

Osman radıyallahu anhın kanıncaya kadar su içmesiyle de kendisinin uzun yıllar halîfelik yapacağına işaret edilmiştir. Onun hilâfeti de on iki yıl devam etmiştir.

Bu rivâyette Ali radıyallahu anhın, (Müsned’deki bir başka rivâyette Osman radıyallahu anhın) elinde kovanın dökülecek gibi sallanması ve üzerine bir miktar suyun sıçramasıyla da beş yıllık hilâfeti dönemindeki fitnelere ve kargaşalara işaret edilmiştir.[133]

4637 numaralı hadis, benzeri bir senedle Ahmed İbni Hanbel tarafından da rivâyet edilmiştir.[134] Ünlü hadis âlimi Nureddin Heysemî (v. 807/ 1405), Ahmed ibni Hanbel’in bu hadisteki râvilerinin sika olduğunu söyle mektedir.

[135]

Ahmed ibni Hanbel’in Müsned’deki rivâyetinde ilk üç halîfeden söz edilmekle beraber Ali radıyallahu anhın adı geçmemektedir. Sünen-i Ebî Davûd’da Hz. Ali için anlatılan ‘kovadaki suyun dökülmesi’ hususu, Müsned’de Osman radıyallahu anh hakkında söz konusu edilmektedir.

Hadislerden Öğrendiklerimiz

1. Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellemin belirttiğine göre rüyalar, peygamberliğin kırk altıda biridir. İşte bu sebeple rüyalar iyi yorumlandığı takdirde, meydana gelecek olaylar hakkında bilgi verir.

2. Muhtelif sahâbîlerin gördüğü bu dört rüya; Nebiyy-i Ekrem