• Sonuç bulunamadı

II) POLİTİKA‐BÜTÇELEME İLİŞKİSİ VE MALİ YÖNETİM SİSTEMİ REFORMLARINA TÜRK KAMU MALİ YÖNETİMİNİN UYUMU REFORMLARINA TÜRK KAMU MALİ YÖNETİMİNİN UYUMU

6. Performans Esaslı Bütçe Sistemi Uygulaması

 

OECD’nin yaptığı tanımlamaya göre PEB, tahsis edilen kamu kaynaklarıyla ölçülebilen sonuçlar arasında bağ kuran bütçeleme sistemidir. (OECD, 2007, 20). Performansa yönelik elde edilen bilgilerin sistematik olarak bütçe sürecinde kullanılması, burada elde edilen bilgilerin kaynakların dağıtımına ilişkin süreçte karar alınırken dikkate alınması, bu çerçevede yürütmenin yerine getirdiği hizmet ve faaliyetlerde etkinliği artırması açısından bütçenin güçlü bir araç konumuna getirilmesi olarak da tanımlamak mümkündür. (Robinson, 2007, 3).

Maliye Bakanlığı’nın yapmış olduğu tanımlamaya göre de performans esaslı bütçeleme,

“Kamu idarelerinin ana fonksiyonlarını, bu fonksiyonların yerine getirilmesi sonucunda gerçekleştirilecek amaç ve hedeflerini belirleyen, kaynakların bu amaç ve hedefler doğrultusunda tahsisini ve kullanılmasını sağlayan, performans ölçümü yaparak ulaşılmak istenen hedeflere ulaşılıp ulaşılamadığını değerlendiren ve sonuçları raporlayan bir bütçeleme sistemidir.” (Maliye Bakanlığı, 2004, 7) PEB’in amacı, performans bilgisini sistematik bir şekilde kullanılmak ve kamu kurum ve kuruluşlarının kullandığı kaynaklar ile üretilen çıktılara odaklanmak suretiyle kamu harcamalarında etkinlik ve verimliliği sağlamaktır.

(Robinson and Last, 2009, 2) Dolayısıyla performans esaslı bütçeleme, bütçe belgeleri arasına performans bilgilerinin dahil edildiği yada çıktı sonuç odaklı bütçeleme sistemidir.

Kamu idarelerinin temel fonksiyonlarını, bu fonksiyonların gerçekleştirilmesi sonucunda ulaşılacak amaç ve hedefleri belirleyen, kamusal kaynakların söz konusu amaç ve hedeflere göre tahsis ve kullanılmasına imkan veren, performansın ölçülmesi suretiyle hedeflere ulaşma derecesini değerlendiren ve sonuçları raporlayan (Mutluer ve diğerleri, 2005, 142) PEB, ilk defa ABD’de uygulanmaya başlanmış fakat muhasebe sisteminin uyum sağlayamaması, performans göstergeleri belirleme konusunda yaşanan zorluklar vs. nedeniyle istenilen şekilde uygulanamamıştır. 1980’li yıllarda kamu mali yönetimi alanında reform dalgası başlamış ve bir çok ülke reform çalışmalarını yürütmüştür. Bu çerçevede PEB tekrar gündeme gelmiş ve bir çok ülke PEB’e geçiş yönünde çalışmalar yürütmüştür. Türkiye’de de mali yönetim

sistemine ilişkin reform çalışmaları hız kazanmış ve kaynak kullanımında etkinlik ve verimliliğin sağlanması doğrultusunda PEB’e geçiş yönünde çalışmalar başlatılmıştır.

Performans esaslı bütçede amaç, kamu yönetiminde etkinliği artırarak toplumun refahını artırmaktır. Planlanan kamu hizmetleri için ayrılan ödenekler üzerinde değil, onlarla neler yapılacağı, ne gibi hizmetler üretileceği, ne sonuçlar alınacağı üzerinde durulur. Yararlılık, etkinlik, olurluluk en çok dikkat edilmesi gereken amaçlardandır. (Mutluer ve diğerleri, 2005:

109) Sistemde elde edilen kaynaklarla ne gibi hizmetler üretildiğinin ortaya konulması neticesinde kamu kurumlarının performansı da görülebilecektir. Fakat, burada önemli husus, ölçülebilir birimlerin esas alınması gerekliliğidir.

PEB’in temelinde hizmetlerin yürütülmesine ilişkin faaliyetlerin, daha önceden belirlenen hedefler ve göstergeler temelinde yürütülmesi ve ortaya çıkan sonuçların da belirlenen bu hedef ve göstergeler çerçevesinde değerlendirilmesi yatmaktadır. Stratejik planlar, performans programları ile faaliyet raporu sistemde kullanılan temel araçlardır. (Edizdoğan ve Çetinkaya, 2012, 208) Dolayısıyla hedef, gösterge, ölçme, izleme, raporlama gibi enstrümanlar performans esaslı bütçeleme sisteminde öne çıkmaktadır. Bütçe hazırlık ve uygulama sürecinde elde edilen performans bilgileri, alınacak kararlar ya da uygulanma aşamasında olan kararlara yön verme açısından büyük öneme sahiptir.

 

6.1. Performans Esaslı Bütçeleme Sistemi Uygulamasından Beklenenler  

Bütçe makro ekonomik istikrarın sağlanması açısından önem ihtiva etmektedir. Bu süreçte bütçenin başarısı üzerinde etkide bulunan unsurlardan biri de hangi bütçe sisteminin uygulandığı hususudur. Diğer taraftan, ekonomide mali kuralların oluşturulması, yıllık bütçeleme yerine birden fazla yılı içeren bütçeleme anlayışının benimsenmesi, ilerleyen yıllara ilişkin olarak rasyonel tahminler yapılması ve bu çerçevede planlamaların gerçekleştirilmesi, bütçe istikrarının olabildiğince siyasi çıkarlar dikkate alınmadan sağlanması gibi bütçeyle alakalı bir takım ilkelere de bağlı olduğu söylenebilir. (Schick, 2003, 8-9) Söz konusu ilkeler doğrultusunda makro ekonomik istikrar ve mali disiplinin gerçekleştirilmesinde bütçede yeni öğeler olarak, orta vadeli bir mali yönetim anlayışına dayanan çok yıllı bütçe, saydamlık ve hesap verilebilirlik ve performans ölçümü öne çıkmıştır.

Performans esaslı bütçelemenin temelinde, belirlenen hedeflere ulaşmak için yürütülecek faaliyetlerin belirlenen bu hedefler ve göstergeler çerçevesinde yürütülmesi ve faaliyetler sonrasında ortaya çıkan sonuçların hedefe ve göstergeler doğrultusunda değerlendirilmesi söz konusudur. (Edizdoğan ve Çetinkaya, 2012, 208) PEB ile kamu faaliyet sonuçları ölçülebilir hale gelmekte, kurumsal ve bireysel verimlilik ve etkinlik açısından hedefler belirlenebilmektedir. Ölçme ve değerlendirmeye olanak sağlamasının yanında kurumsal ve bireysel sürekli gelişimi hızlandırmakta, ölçme ve değerlendirme kriterleri önceden belirlenerek kişilerden ve kurumlardan neler beklendiği somut hale gelmektedir.

PEB sisteminde ölçülebilir çıktı ve sonuçlar temelinde kaynak tahsis ve planlaması yapılmakta, üretilen performans bilgisi bütçe sürecine entegre edilerek performansa dayalı hesap verebilirliği dikkate almakta ve bu süreç içerisinde de kamu kurumlarına yeterli esneklik sağlanmaktadır. (Poovich, 1998, 136) PEB’in dört temel avantajının olduğu da söylenebilir. Bunlar; bütçe aktörleri ile halk arasındaki iletişimin arttırılması, kamu kurumlarında yönetimin geliştirilmesi, bütçeye ilişkin kararların alınmasında daha çok bilginin sağlanması, saydamlık ve hesap verebilirliğin artırılmasıdır. (Shah ve Shen, 2007, 151-153) Dolayısıyla sistemin performans bilgisini üretmesi, hesap verme sorumluluğunu güçlendirmesi, planlama-bütçeleme ilişkisinin güçlendirilmesini ve kurumsal performansın artmasına katkı sağlamasının hem kurumsal hem de mali yönetim sisteminin işleyişi açısından önemli olduğu söylenebilir.

Türkiye’de 5018 sayılı KMYKK ile ve dolayısıyla PEB ile getirilen sistemde de plan-program-bütçe arasında ilişkinin güçlendirilmesi, kaynak tahsis ve kullanımında etkinliğin sağlanması, mali saydamlık ve hesap verebilirliğin güçlendirilmesi amaçlanmıştır. PEB ile program bütçe uygulamasında karşılaşılan eksikliklerin giderilmesi, uygulamada yaşanan aksaklıkların ortadan kaldırılarak rasyonel planlama ve bütçeleme sisteminin yerleştirilmesi beklenmektedir.

 

6.2. Türkiye’de Performans Esaslı Bütçeleme Uygulaması  

Türkiye’de de 1973 yılından itibaren bütçenin bir planlama aracı olarak kullanılmasını temel alan program bütçe sistemine geçilmiştir. Fakat programların geleneksel örgüt yapısını izlemesi ve işlevsel bir sınıflandırmayı yansıtmaması, (Konukman ve diğerleri, 2000, 171) kamu kurumlarında teknik ve beşeri alt yapının tam anlamıyla kurulamaması, yeterli

sahiplenmenin sağlanamaması, bütçeler ile planlar ve programlar arasında güçlü ilişkinin tesis edilememesi nedeniyle program bütçe sistemi uygulanıyor olsa da aslında klasik bütçe sisteminde geçerli yöntem ve uygulamaların devam ettiği bir yapı ortaya çıkmıştır. Yani sistemin adının değiştirilmesiyle alt yapı kurulamamış, uygulama değiştirilememiş, sahiplenme sağlanamamıştır.

Kamu mali yönetimi alanında ortaya çıkan sorunlar nedeniyle kamu tarafından sunulan hizmetlerde etkinlik ve verimliliğin artırılması gayretleri, kamusal kaynakların tahsisinde etkinliğin dikkate alınması bütçe sistemlerinin temel öncelikleri olmuştur. Bu açıdan klasik bütçe yaklaşımında olduğu gibi kaynak tahsis sürecinin yalnızca kamusal hizmetlerin bedeli temelinde yapılmasına ilişkin bütçe anlayışı geçerliliğini kaybetmiştir.

(Shick, 2002, 42-43) Ülkemizde ise 1927’de yürürlüğe giren “1050 sayılı Muhasebe-i Umumiye Kanunu” zaman içerisinde kamu yönetimi ve kamu mali yönetiminin ihtiyaçlarını karşılayamaz hale gelmiştir. PEB’in temelleri 1995’te başlatılan “Kamu Mali Yönetimi Projesi” ve 2001’de yayımlanan “Kamu Harcamaları ve Kurumsal Gözden Geçirme Raporu’nda (Public Expenditure and Institutional Review-PEIR)”yer alan öneri ile atılmıştır.

IMF tarafından Türkiye için hazırlanan mali saydamlık ve kamu harcama yönetimi gözden geçirme raporunda da bütçenin tüm kamu hizmetlerini kapsamaması, bütçe hazırlık sürecindeki parçalı yapı, orta vadeli makro ekonomik çerçevenin olmaması, harcamaların fonksiyonel sınıflandırmasındaki eksiklik nedeniyle harcama analizinde yaşanan sıkıntılar, bütçe uygulamasının uluslararası standartlara bir çok açıdan uygun olmaması, şeffaflık ve hesap verebilirlik açısından yaşanan sıkıntılar ve etkin bir denetim mekanizmasının olmamasına vurgu yapılmıştır. Söz konusu eleştiriler çerçevesinde “Kamu Harcamaları ve Kurumsal Gözden Geçirme Raporunda” “…kamu mali yönetimi alanında yapılacak reformun, bütçe hazırlık sürecindeki parçalı yapıyı ortadan kaldırması, bütçe kapsamının genişletilmesi, politika-plan ve bütçe arasındaki ilişkiyi artıran orta vadeli bakış açısının ve mekanizmalarının getirilmesi, bütçe sistemindeki merkeziyetçi yapının azaltılarak kaynak kullanımında esnekliğin ve çıktılar açısından sorumluluğun sağlanması gerektiği…”

belirtilmiştir. (The World Bank, 2001)

Küresel ölçekte kamu mali yönetimi alanında yaşanan gelişmeler doğrultusunda 5018 sayılı KMYKK ile kaynak tahsis ve kullanımında etkinliğin sağlanması, bütçe sürecine orta vadeli bir yaklaşımın hakim olmasını, politika-plan ve bütçe arasında ilişkiselliğin

güçlendirilmesi, saydamlık ve hesap verebilirliğin hakim kılınması hedeflenmiştir. 5018 sayılı Kanun PEB’in yasal dayanağı olmuştur. 2006 yılında 5018 sayılı KMYKK’nın tamamen yürürlüğe girmesi ile kamu mali yönetiminde yaşanan dönüşüm hız kazanmıştır. PEB kapsamında verilen eğitimler artmış, temel unsurları stratejik plan, performans programı, bütçeleme, izleme ve değerlendirme, faaliyet raporları olarak öngörülen sistem 2008 yılından itibaren genel uygulamaya dönüşmüş ve 05/07/2008 tarihli ve 26927 sayılı Resmi Gazete’de

“Kamu İdarelerince Hazırlanacak Performans Programları Hakkında Yönetmelik”

yayımlanmıştır. Söz konusu yönetmelikle performans programı hazırlanması ve kamuoyuna açıklanmasında kullanılacak esaslar belirlenmiştir. 2009 yılında ise “Performans Programı Hazırlama Rehberi” yayınlanarak kamu idarelerinin performans programları hazırlık sürecinde bilgi edinebileceği yol gösterici nitelikte bir belgenin hazırlanması hedeflenmiştir.

Bu doğrultuda kamu idarelerince performans programları hazırlanmasına ilişkin süreç devam etmektedir.

Söz konusu Yönetmeliğin 4 üncü maddesine göre “…performans programları, Yönetmeliğe, Performans Programı Hazırlama Rehberi ve Bakanlıkça performans esaslı bütçelemeye ilişkin yapılacak diğer düzenlemelere uygun olarak idarenin program dönemine ilişkin performans hedef ve göstergelerini, performans hedeflerine ulaşmak için yürütülecek faaliyetler ile bunların kaynak ihtiyacını, idareye ilişkin mali ve mali olmayan diğer bilgileri içerecek şekilde mali hizmetler biriminin koordinasyonunda harcama yetkililerinin katılımıyla üst yönetici tarafından idare düzeyinde hazırlanır.” Performans programı hazırlık süreci, program döneminde öncelik taşıyan stratejik amaçlar ile hedeflerin, faaliyetlerin, sorumlu birimlerin belirlenerek üst yönetici tarafından bunların Mayıs ayının sonuna kadar birimlere yazılı olarak bildirilmesi ile başlar. Genel bütçeli idareler ile özel bütçeli idarelerin hazırlamış oldukları performansa ilişkin programlarını bütçe teklifleri ile Maliye Bakanlığına ve Kalkınma Bakanlığına göndermeleri ve bütçe görüşmeleri sürecinde de bu programların değerlendirilmesi öngörülmüştür. Ancak Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine geçişle birlikte kamu yönetiminde yapılan revizyonla söz konusu yönetmelikte de değişikliğe gidilmesi gerekmekte olup mevcut durumda herhangi bir değişiklik yapılmamıştır.

Ülkemizde politika üretme kapasiteleri azalan kamu kurum ve kuruluşlarının politika ve strateji üretme yeterliliklerinde artış sağlanması için kurumsal düzeyde beş yıllık bir süre için stratejik planlar hazırlaması ve bu planlarda amaç ve hedeflerini ortaya koymaları beklenmektedir. Bu planların her bir yılda uygulanması açısından performans programları

hazırlayarak amaç ve hedeflere ulaşmada hangi faaliyetler ve projeleri yürüteceğinin belirlenmesi, ayrıca performans göstergelerinin belirlenerek buna ilişkin performans ölçümlerinin gerçekleştirilmesi, tüm bunlar için ise maliyetlendirme aşaması olan bütçelerin oluşturulması öngörülmektedir. Hesap verme ve saydamlığın sağlanmasının bir unsuru olarak hazırlanacak faaliyet raporları ile hangi proje ve faaliyetlerin ne kadar bir kaynak ile ve nasıl bir performans sergilenerek gerçekleştirildiği kamuoyunun bilgisine sunulmaktadır. (Karacan, 2010, 125) Bu çerçevede sistemde üst politika belgeleri temelde kurumsal amaç ve hedeflerin belirlenmesi, kaynakların stratejik önceliklere yönlendirilmesi ve performans göstergeleri ile ortaya çıkan duruma ilişkin de hesap verme sorumluluğunun geliştirilmesi beklenmektedir.

5018 sayılı KMYKK’nın 16 ncı maddesine göre, “merkezi yönetim bütçe hazırlama süreci, Cumhurbaşkanı tarafından en geç Eylül ayının ilk haftası sonuna onaylanan orta vadeli programın Resmî Gazete’de yayımlanması ile başlar”. OVP, “…kalkınma planları, stratejik planlar ve genel ekonomik koşulların gerekleri doğrultusunda makro politikaları, ilkeleri, hedef ve gösterge niteliğindeki temel ekonomik büyüklükleri kapsamakta …” olup kamusal kaynakların tahsis edileceği öncelikli sektörlerin belirlenmesi hususunda yürütmenin tercihini gösterir ve bu açıdan bütçenin beynidir. (TEPAV, 2006, 25) Daha sonra “…Orta Vadeli Program ile uyumlu olmak üzere gelecek üç yıla ilişkin toplam gelir ve gider tahminleri ile birlikte hedef açık ve borçlanma durumu ile kamu idarelerinin ödenek teklif tavanlarını içeren ve Cumhurbaşkanı tarafından onaylanan orta vadeli malî plan, en geç Eylül ayının onbeşine kadar Resmî Gazete’de yayımlanır.” OVMP temel olarak OVP’de belirlenen hedefler ile uygulanması noktasında ihtiyaç duyulan kaynakların kamu idarelerine tahsis edilmesini sağlayan ve bir anlamda OVP’ye kan veren bir nitelik taşır.(TEPAV, 2006, 30) “Kamu idarelerinin bütçe tekliflerini ve yatırım programını hazırlama sürecini yönlendirmek üzere; Bütçe Çağrısı ve eki Bütçe Hazırlama Rehberi ile Yatırım Genelgesi ve eki Yatırım Programı Hazırlama Rehberi Cumhurbaşkanlığı tarafından hazırlanarak en geç Eylül ayının onbeşine kadar Resmî Gazete’de yayımlanır.”

Kamu idareleri OVP ve OVM’de ortaya konulan öncelikler, ekonomiye ilişkin saptamalar ve göstergeler ile limitler çerçevesinde, bütçenin çok yıllı olarak hazırlanması temelinde ve stratejik planlarında öngördükleri amaç ve hedeflere göre “bütçe gelir ve gider tekliflerini gerekçeli olarak hazırlar ve yetkilileri tarafından imzalanmış olarak en geç Eylül ayı sonuna kadar Cumhurbaşkanlığına gönderir.”(5018 sk. Md. 17/4). “Merkezî yönetim bütçe kanun teklifi malî yılbaşından en az yetmiş beş gün önce Cumhurbaşkanı tarafından

Türkiye Büyük Millet Meclisine sunulur.” (5018 s.k. md. 18) “Bütçe teklifi Bütçe komisyonunda görüşülür. Komisyonun ellibeş gün içinde kabul edeceği metin Genel Kurulda görüşülür ve mali yılbaşına kadar karara bağlanır.” (Anayasa md. 161/2) TBMM Genel Kurulunda incelenip bölümler halinde karara bağlandıktan Resmi Gazetede Yayımlanır.

PEB sürecinin nihai aşaması ise 5018 sayılı KMYKK’nın 41 inci maddesinde hüküm altına alınan ve her yıl kamu idarelerince hazırlanmakta olan faaliyet raporlarıdır. Üst yönetici tarafından hazırlanan faaliyet raporları kamuoyu ile paylaşılır. Bu raporların birer nüshası belirtilen süre içerisinde Cumhurbaşkanlığına ve Sayıştay’a gönderilir.

OVP, kamu sektörü ve özel sektör açısından öngörülebilirliğin artırılmasını sağlayacak bir yol haritası özelliğindedir. (Özen, 2008, 260) Çünkü söz konusu politika belgelerinde ekonomiye ilişkin veriler ve göstergeler ortaya konulmakta, gelecek üç yıllık bir dönem için öncü göstergeler kamuoyuyla paylaşılmaktadır. Ayrıca hükümet, ilerleyen üç yılda hangi alanlarda ne tür hizmetlere öncelik verecek, bunlar yapılırken de kimler ya da hangi sektörler üzerinde yeni yükler meydana gelebilecek bunu görmek mümkün olacaktır.

Kamu idarelerinin program dönemi için belirlemiş oldukları hedef ve göstergeleri ile bu hedeflere ilişkin yürütecekleri faaliyetleri, bu faaliyetlerin hayata geçirilmesi için gerekli olan kaynakları, önceki yıllarda hedeflenenler ve bu hedeflerden sapmaları, bütçe bilgilerini içerecek şekilde hazırlanan performans programları, milletvekillerine bütçe hakkında karar verirken kamu idaresi hakkında da önemli bilgiler sağlayacaktır.

Performans programlarında yalnızca ilgili yıla ilişkin bilgiler bulunmayacaktır. Kamu kurum ve kuruluşlarının belirlemiş oldukları hedeflere ilişkin olarak neleri başarıp başaramadığı ve bunların neden kaynaklı olduğu performans programlarında ortaya konulacaktır. Böylece kamu kurum ve kuruluşlarının performansının orta vadeli bakış çerçevesinde değerlendirilmesi ve karar vericilere de bu anlamda yardımcı olması mümkün olacaktır. Programlar ile elde edilen gelirler ya da yapılan harcamalara ilişkin bütüncül bir bakış söz konusu olabilecektir. Performans programları bunun dışında kamu kurum ve kuruluşlarının performans esaslı bakış açısına sahip olmalarını, hesap verilebilirlik anlayışının güçlendirilmesini, amaç ve hedefler ile gerçekleştirilmesi öngörülen proje ve faaliyetler arasında ilişkiselliği güçlendirerek stratejik yönetim anlayışının benimsenmesini, güçlenmesini sağlayacaktır

.

(Nangır, 2006, 129-130)

Faaliyet raporları ile kamu idarelerince belirli bir dönem içerisinde yürüttükleri hizmet ve faaliyetler ile projeler için kullandığı kaynaklar, bunların sonuçları, hedef ve belirlenen göstergeler çerçevesinde bunların değerlendirilmesini içeren bilgiler TBMM’ye sunulmuş olmaktadır. Faaliyet raporları söz konusu özellikleri ile mali yönetim sisteminde hesap verme sorumluluğunun gerçekleştirilmesine katkıda bulunmaktadır. (Nangır, 2006, 137) Ancak yıllar içerisinde uygulamaya bakıldığında faaliyet raporların sistemde amaçlanan haliyle ve layıkıyla hazırlanarak yayınlandığı ne yazık ki söylenemez. Bazı kurumların faaliyet raporlarını yayınlamaması, yayınlayan bazı kurumların ise şekli şartları yerine getirerek içerikten daha çok her yıl tekrarlanan ve hesap verme mekanizmasının işleyişine katkı sağlayamayacak nitelikte bilgilerin yer aldığı dokümanlar haline gelmiştir. Dolayısıyla yeni sistemde faaliyet raporları ve diğer hesap vermeyi sağlamaya yönelik mekanizma ve dokümanların işlevsel hale getirilmesini sağlayacak adımların atılması gerektiği düşünülmektedir.

Türkiye’de mali yönetim sisteminde ortaya çıkan değişim ve dönüşümün kısa bir sürede gerçekleşmesini ve sorunsuz bir şekilde işlemesini beklemek doğru olamayacaktır.

Reformların gündeme gelmesi ve bunların uygulanması zaman alan süreçlerdir. Bu çerçevede PEB sisteminin yerleşmesi ve başarılı uygulama sonuçlarının elde edilmesi hem zaman hem de maliyet gerektiren bir süreç istemektedir.

 

6.3. Türkiye’de PEB Uygulamasının Değerlendirilmesi  

5018 sayılı KMYKK ile politika-plan ve bütçe arasında ilişkinin güçlendirilmesi amacı doğrultusunda bütçenin birden çok yılı içine alacak şekilde hazırlanması, stratejik önceliklere göre kaynak tahsis ve kullanımının yapılması, belirlenen hedefler ve göstergeler çerçevesinde performansın ölçülmesi ve raporlanmasını esas alan bir bütçeleme sistemi öngörülmüştür.

(Yılmaz ve Biçer, 2009, 65) Ülkemizde 2006 yılından itibaren stratejik plan ve bunu destekleyici mahiyette performans programı ile ortaya çıkan sonuçların raporlandığı faaliyet raporu gibi bileşenler çerçevesinde PEB sistemi uygulanmış ve belirli bir aşamada kaydedilmiştir.

Mali yönetim alanında yaşanan değişimde başarılı sonuçlar elde edebilmek, sadece gerekli kuralların konulması değil aynı zamanda anlayış değişikliği, yeterli nitelik ve nicelikte

personel sağlanması ve kurumsal yapının oluşturulması gereklidir. Dolayısıyla sistemin bir bütün olarak düşünülmesi ve sistemin her bir unsuruna gerekli önemin verilmesi gereklidir.

Türkiye’de sistem çok uzun yıllardır uygulanıyor olmamasına rağmen bazı alanlarda önemli değişimleri getirdiğini söylemek mümkündür.

İlk olarak, uygulanan sistem ile kamu politikalarının oluşturulması sürecinde mali kaynakların esas alınması önemli bir gelişme olarak karşımıza çıkmaktadır. Kamu idarelerinin amaç ve hedeflerini içeren stratejik planlar hazırlamaları, hedef ve göstergelerin yer aldığı performans programlarının hazırlanması ve bu göstergeler doğrultusunda performansın ölçülebilmesi, kaynak tahsis ve kullanımında etkinliği gerçekleştirmeye yönelik adım atılması, kurumların hazırlayacakları faaliyet raporları ile de hesap verme mekanizmalarının güçlendirilmesi yönünde önemli bir gelişme söz konusu olmuştur. (Yılmaz ve Biçer, 2009, 66) Dolayısıyla kamuda günübirlik kararlar alınması anlayışından uzun vadeli ve planlı karar alma anlayışına geçilmesi, uygulamada aksaklıklar yaşanmasına karşın plan-program-bütçe bağının daha da güçlendirilmesi yönünde söz konusu plan ve raporların hazırlanmasının önemli bir adım olduğu değerlendirilmektedir.

İkinci olarak, mali yönetim reformunun uygulanmasında önemli görevler üstlenen SGB’lerin kurulması önemli bir gelişmedir. Bu birimler, mali yönetim reformu bileşenlerinin başarılı uygulanması bakımından son derece önemli birimlerdir. Reform bileşenlerinden biri olan PEB, ülkemizde temel olarak stratejik plan, bu plana uygun hazırlanan performans programları ve hesap verme sorumluluğunun sağlanmasına ilişkin hazırlanan faaliyet raporları üzerine kurulmuş olup bu unsurlar SGB’lerin temel faaliyet alanını oluşturmaktadır.

Dolayısıyla PEB sisteminin tüm unsurlarıyla başarılı bir şekilde hayata geçirilmesinde SGB’ler önemli aktörlerdir.

Üçüncü olarak, tahakkuk esaslı muhasebe sistemi ve ABS’ye geçilmesi diğer önemli gelişmelerdir. Tahakkuk esaslı muhasebe sistemi doğru ve güvenilir verileri oluşturması ve

Üçüncü olarak, tahakkuk esaslı muhasebe sistemi ve ABS’ye geçilmesi diğer önemli gelişmelerdir. Tahakkuk esaslı muhasebe sistemi doğru ve güvenilir verileri oluşturması ve