• Sonuç bulunamadı

2. BÖLÜM

2.2 Yeni OluĢum Hareketi (Türk-Ġslam Ülkücüleri)’ne Göre

2.2.1 Parti Ġçerisinde YaĢanan Fikri Ayrılıklar

Ayrılığın temellerinin 1970‟li yıllara kadar indiği görülmektedir. 1969 Adana Kongresi‟nde partide Üç Hilalciler ile Bozkurtçular arasında mücadeleyi Üç Hilalciler kazanmıĢ ve Türkçü kanat partiyi terk etmek zorunda kalmıĢtı. Bu süreçte partinin fikri yapısında Ġslami söylemler daha ağır basmaya baĢlamıĢtı. 12 Eylül ihtilalinden sonra partinin yeniden devlete yakın olma çizgisine ve Türkçülük fikrine kaymaya baĢlaması üzerine parti içinde ideolojik tartıĢmalar yaĢanmıĢtır.

Ülkücüler arasında eleĢtirilerin, sorgulamaların dozajı, ĠslamlaĢma ile doğru orantılıydı. 12 Eylül'den sonra cezaevlerine giren ülkücülerin büyük bir kısmı buralarda Ġslam'a yönelmeye baĢladı, devlete ve parti üst yönetimine yöneltilen eleĢtirilerin birçoğu da bu ĠslamlaĢan ülkücü tabandan gelmekteydi. Ülkücülerin büyük bir kısmı 12 Eylül öncesinde eyleme önem verdikleri için, ideolojik ve teorik bakımdan donanımsız bir haldeydi. Hapishane hayatına tahammül sebebiyle Ġslami söyleme ve okumalara rağbet arttı. Hapishanelerden yayılan dalgalar ve tahliye olan ülkücüler bu temas yoğunluğuna bir ivme kattılar. Ġslam'a yönelen ülkücü taban kendisini “Türk-Ġslam Ülkücüleri” olarak adlandırmaya baĢlamıĢtı. GeçmiĢte, partinin ve/veya ocağın verdiği resmi eğitim dıĢında pek fazla teorik eğitim almayan ülkücü kadrolar, Kur'an Kursları, cemaat sohbetleri gibi hareketten bağımsız ortamlarda bulunuyor, parti tarafından tavsiye edilen eserler dıĢında yayınlar okuyordu. 12 Eylül'le birlikte, Türk-Ġslam ülkücüleri, Tanrı Dağı'ndan uzaklaĢırken, Hira Dağı'na daha da yaklaĢıyorlardı Böylelikle “lider, teĢkilat, doktrin” üçlü sacayağının üçüncü ayağı olan “doktrin” özellikle “devletlû” olmayan Ülkücü taban arasında yavaĢ yavaĢ çatırdamaya baĢlıyordu. Doktrinin esnemesi, taban ve tavanda tutum farklılıklarına yol açıyor ve tabanın, tavanı eleĢtirmesine yol açıyordu. Bu da hem “lider” hem de “teĢkilat”ın

dokunulmazlığını zedelemeye baĢlıyordu190

.

190

53

Bursa Hapishanesindeki ülkücülerin lideri ve aynı zamanda hapishanede çıkarılan Bizim Dergâh Dergisinin sorumlusu Yusuf Meral‟de bu konuda Ģunları belirtmiĢtir:

“12 Eylül‟de hapishaneye düĢmüĢ ülkücülerin hapishaneyi kendini, dünyayı, fikirlerini sorgulama dönemi olarak kullandıklarını bu sebeple hapishanedeki ülkücüler, hapishaneyi “Yusufiye Mektebi” (TaĢ Medreseliler) olarak adlandırıyorlardı. Hapishanedeki sorgulamalar neticesinde zamanla ortaya fikir ayrılıkları çıkmıĢ ve bu fikir ayrılıkları da zamanla ayrıĢmaya varacak boyuta ulaĢmıĢtır 191”.

12 Eylül sonrası MÇP üst yönetiminin Milliyetçiliğin, Ülkücülüğün cefasını çekmemiĢ kadrolardan müteĢekkil olduğunu iddia eden Yusufiyeli Ülkücüleri parti tabanını oluĢturmalarına rağmen yönetimde etkili olmadıklarını düĢünmektedirler. Parti üst yönetimi, statükocu devlet anlayıĢıyla birlikte Türk milliyetçiliğini ön planda tutarken de Yusufiyeli Ülkücüler için Ġslam davası ön plandaydı. Hapishanedeki ülkücüleri temsil eden Muhsin Yazıcıoğlu ve arkadaĢları MÇP‟ye katıldıktan sonra parti içerisinde karar ve icra organlarının dıĢında tutulmuĢlardı. Muhsin Yazıcıoğlu ve arkadaĢları bu durumu telafi etmek amacıyla Merkez Karar Yürütme Kurulu (MKYK)‟ya girmek için giriĢimde bulundularsa da Muhsin Yazıcıoğlu‟nun 60 kiĢisi MKYK girecek 100 kiĢilik çarĢaf listenin 95. sırasına konulması hayal kırıklığı yarattı. Bunun üzerine Yusufiyeliler yaptıkları çalıĢmalarla Muhsin Yazıcıoğlu‟nu alt sıralardan MKYK‟ya taĢımıĢtır.

Kongreden sonra Alparslan TürkeĢ Ocaklı gruba partide görev vermeyince taĢradan çok büyük tepkiler ve istifalar gelmiĢtir. Bu sebeple on beĢ gün sonra parti divanı yeniden toplanmıĢ ve Muhsin Yazıcıoğlu‟nu Genel Sekreter Yardımcılığına, Mustafa Mit‟i de Genel BaĢkan Yardımcılığına getirmiĢtir. Bu yapılan atamalar da Yusufiyeli Ülkücüleri memnun etmemiĢtir.

Muhsin Yazıcıoğlu‟nun vefatından sonra partinin genel baĢkanlığını yapan Yalçın Topçu bu konuda Ģunları söylemiĢtir:

191

54

Parti yönetimi anlayıĢı noktasında mili ve manevi değerler noktasında ilkeli ve idealist düĢünen Muhsin Yazıcıoğlu ve arkadaĢlarını tasfiye etmek istiyordu. Bu konuda Muhsin Yazıcıoğlu gibi parti yönetimini milli ve manevi çizgiye taĢımak ve bu konuda idealist düĢünen ülkücüler partide önemli görevlere gelmemesi için hatta partiden tasfiye edilmesi için bilinçli çalıĢmalar yapılmıĢtır192.

Bu konuda o dönem partiye katılan ve daha sonra milletvekili olan BBP Kurucular Kurulu Üyesi Saffet TopaktaĢ ise Ģunları belirtmiĢtir:

Aslında partiye girdiğimiz ilk yıllarda da bizim partide MKYK listesinde en alt sıralara koyarak parti içerisinde bir yerlere gelmemizi engelleme çalıĢması yapmıĢlardı. Ama delegeler isimleri çizerek bizim MKYK‟ ya girmemizi sağladı. O zamanda baĢlayan bu süreç Muhsin Yazıcıoğlu‟nun liderlik karizması olması onu engelleme çalıĢmaları yapılmasının en önemli sebebiydi193

.

Parti içerisinde ortaya çıkan huzursuzluklar hala hapishanede olan ülkücülerin de gündemindeydi. Bu ülkücülerden Oğuzhan Cengiz hapishanede tuttuğu günlüğünde o günleri ve hapisteki Ülkücülerin görüĢlerini Ģöyle açıklamıĢtır:

…KoğuĢumuzda enteresan Ģeyler oluyor.Kendi aramızda tartıĢmalar baĢladı.Bazı arkadaĢlarımız milliyetçiliğe farklı anlamlar yüklüyorlar.Büyük huzursuzluk var.Bazı arkadaĢlarımın fikirde tezada düĢtüklerini gözlemliyorum.Milliyetçilikle Ġslamiyet‟i birbirine zıtmıĢ gibi algılayanları ikaz etmeliyiz.Eğer aramızdaki bu kiĢileri ikna edemezsek artık bir arada kalamayız.Bu arkadaĢlarımız küçük bir grup ama organize oldukları belli.Ben Türküm ve milliyetçiliğimin de mensubiyet Ģuurumun tabii tezahürü olduğunu düĢünüyorum.12 ġubat 1985194

.

BBP YĠK Üyesi Prof. Dr. Mehmet Akgül ise bu konuda Ģunları belirtmiĢtir:

Osmanlı‟dan günümüze Türk toplumunun var oluĢ mücadelesinin bir yansıması olan değerler dünyasının savunmasını yapan Türk Milliyetçiliği anlayıĢının, 1980‟li yılından itibaren eksen kayması sebebiyle Muhsin Yazıcıoğlu ve arkadaĢları bu temel değerleri asli hüviyetine kavuĢturmak ve bunlara sadık kalmak için partiden ayrılmıĢlardır. DüĢünceler zaman içerisinde strateji ve taktik anlamda değiĢim yaĢayabilir, ancak ideolojik kurgu veya doktrinler de öz anlam değiĢmez. Bu bağlamda 1980 öncesi “Çağrımız Ġslam‟da diriliĢedir.” Ģeklinde söylenen Türk Milliyetçiliği, 1980 sonrası yaĢanan süreç içerisinde din dıĢı seküler bir kimlik tanımına ulaĢtı. Bu durumdan rahatsız olan Muhsin Yazıcıoğlu ve arkadaĢları da bu duruma tepkilerini göstermiĢlerdir195

.

192

Eski BBP Genel BaĢkanı ve Kurucular Kurulu Üyesi Yalçın Topçu ile 27.04.2015 tarihinde yapılan görüĢme.

193

BBP 19. Dönem Milletvekili ve Kurucular Kurulu Üyesi Saffet TopaktaĢ ile 08.03.2015 tarihinde yapılan görüĢme.

194

Oğuzhan Cengiz, Kapı Altı, (6. Baskı, Ġstanbul, Bilgeoğuz Yayınevi, 2004), s. 63-64.

195

55

Ayrılığın sebebi sadece fikri ve ideolojik farklılıklar değildi. MÇP içerisinde Muhsin Yazıcıoğlu‟nun liderliğini ön planda olmasını istemeyen bir grubun varlığı ve bu grubun çalıĢmaları da ayrılığın bir diğer sebebi olmuĢtur. Bu grubun rahatsızlıklarını

arttıran en önemli olaylardan biri 1988 kongresi öncesi Tempo dergisinde196

RuĢen Çakır imzasıyla “BaĢbuğ‟un Halefi Muhsin Yazıcıoğlu” baĢlığı altında yapılan haberde ocakların MÇP‟ye el koyma sürecinde olduğu ifade edilmiĢtir. Bu durumdan böyle bir hedefi ve iddiası olmayan Muhsin Yazıcıoğlu da arkadaĢlarının ifadesi ile çok rahatsız olmuĢtur. Ancak MÇP içerisinde Alparslan TürkeĢ‟in altını oymaya çalıĢan Muhsin Yazıcıoğlu tablosunun ortaya çıkması Muhsin Yazıcıoğlu‟nu bu haberden daha fazla üzmüĢtür. Muhsin Yazıcıoğlu‟da 2006 yılında Zaman gazetesine vermiĢ olduğu beyanatta BBP Kurucular Kurulu üyelerinin iddialarını doğrular nitelikte Ģu görüĢleri ifade etmiĢtir:

…O yıllarda TürkeĢ‟le aramı açmak için milliyetçi camiaya bir operasyon yapılmıĢtır. Parti içinden ve dıĢından bazı çevreler beni Alparslan TürkeĢ‟in halefi olarak gösterip hareketin içine fitne sokmuĢlardır. O dönem Alparslan TürkeĢ‟e akıl hocalığı yapmaya çalıĢan bazı isimler benim için, “Her yerde lider gibi karĢılanıyor, günden güne güçleniyor. Ġslamcılık yapıyor.” suçlamasında bulunmuĢlardır197

.

Muhsin Yazıcıoğlu hem yapılan haberin hem de sonrasında parti içerisinde kendisi hakkında ortaya atılan ithamların kasıtlı olarak yapıldığını Alparslan TürkeĢ‟e kendisi hakkında yalan bilgiler aktarıldığını ifade ederek daha sonraki süreçte bunları yapan partili arkadaĢlarından bir kısmının kendisine gelerek helallik istediğini

belirtmiĢtir198

.

Hem Muhsin Yazıcıoğlu hem de BBP Kurucular Kurulu üyelerine göre ne Alparslan TürkeĢ ne de Muhsin Yazıcıoğlu bu ihtilaflı sürece kendi iradeleri ile girmemiĢlerdir. Hem parti içindeki bazı hizipler hem de parti dıĢındaki diğer faktörlerin

etkisiyle kopuĢun gerçekleĢmesi için uygun zemini hazırlamıĢtır199

.

196

Tempo Dergisi, S. 51, Y. 20, 26 Kasım 1988.; GörüĢme yapılan dönemin Ocak baĢkanları bu haberin sipariĢ üzerine Muhsin Yazıcıoğlu ve arkadaĢlarını partide istemeyenler tarafından yaptırıldığını söylemiĢlerdir.

197

Zaman, (30 Ocak 2006).

198

Macit Soydan-Yavuz Demirağ, “Muhsin Yazıcıoğlu ile söyleşi”, Yeni Çağ Gazetesi, (13.11.2006).

199

56

1980‟li yılların sonlarına doğru MÇP yönetiminin bir merkez sağ partisi olma eğiliminde olduğu düĢüncesine kapılan Muhsin Yazıcıoğlu ve arkadaĢları bu düĢünceyi tasvip etmedikleri ve ülkücülüğe aykırı gördüklerinden bu durumdan rahatsız olmuĢ ve rahatsızlıklarını çeĢitli vesilelerle dile getirmiĢlerdir. Parti içerisinde Alparslan TürkeĢ‟in liderliğinin tartıĢılmazlığı, “Lider-Doktrin-TeĢkilat” üçlüsü sebebiyle otoriterleĢen içyapı, ideolojik olarak farklı düĢünen bu iki grubun bir arada

yaĢayabilmesini zorlaĢtırmıĢtır200

.

1990‟lı yılardan sonra Turgut Özal‟lı yılların getirdiği liberal ortamında etkisiyle MHP‟nin muhafazakâr söylemi de değiĢmiĢ, Ġslami motiflerden büyük ölçüde

vazgeçilmiĢ ve yeniden Turancılığı canlandırıcı politikalara yönelmiĢtir.201

Bu arada milliyetçi çevreler arasında dinsel ve dinsel olmayan milliyetçilik tartıĢmaları yeniden alevlenmiĢtir.

MÇP kimliğindeki yukarıda açıklamaya çalıĢılan iki ayrı fikri yapı düĢünüldüğünde MÇP‟yi en derinden etkileyen partinin RP olduğunu söylenebilir. Ġslami söylemi siyasete daha etkili Ģekilde taĢıyan RP, muhafazakâr ve Ġslami

söylemleriyle MÇP tabanını erozyona uğratma potansiyeli taĢıyordu202. MÇP yönetimi

parti programlarındaki Türkçü esaslara yönelik politikalarına devam ederek mümkün

mertebe Türk-Ġslam söyleminden uzak durmaya gayret etmiĢtir203. Alparslan TürkeĢ bir

televizyon programında vermiĢ olduğu beyanatta: “Ülkücülüğün çerçevesi Türkiye‟nin sınırları ile sınırlıdır. Ġslam Birliğini yaymak ve Ġslam birliğini kurmak gibi bir hedefimiz yoktur. Ancak Ġslam birliğine karĢı değiliz. Ġslamiyet‟in yayılmasına karĢı değiliz ama bu bizim hedefimiz içerisinde değildir.” sözleri ile partinin misyonunu belirtirken Muhsin Yazıcıoğlu MÇP‟deki bu söylem değiĢikliğini eleĢtirmiĢ ve görüĢlerini Ģu Ģekilde belirtmiĢtir:

200ġAHBULAK, a. g. t. , s. 90. 201

Fatma ġimĢek, Popüler Milliyetçilik, Gazi Üniversitesi SBE BasılmamıĢ Yüksek Lisans Tezi, Ankara, 2007, s. 38.

202

Hatem Ete, Hamza TaĢdelen, Sami Orçun Ersay, Ülkücülükten Tepkisel Milliyetçiliğe (MHP’nin

Ġdeolojisi ve Seçmen Eğilimleri), (Ġstanbul, Seta Yayınları, 2014), s. 30-33. 203

Abdurrahim Boynukalın, Türk Sağ Siyasetinde Bir Gelecek Planlaması 1960-1980 MTTB, Ġstanbul Üniversitesi SBE BasılmamıĢ Yüksek Lisans Tezi, Ġstanbul, 2012, s. 40.

57

….Ġslam birliği davası diye bir davamız yoktur” diyen birisi benim liderim olamaz.12 Eylülden önce ne dediysem Ģimdide aynısını söylüyorum. Bizde sapma yoktur. Kanımız aksa da zafer Ġslam‟ın dedik. ġimdi de diyoruz204.

Muhsin Yazıcıoğlu fikri ayrılığı açıklarken Taraf Dergisine verdiği bir açıklamada derdimizin Ġslam Birliği olduğunu ve Dokuz IĢığ‟ın bizi bağlamadığını Ģu sözlerle açıklamıĢtır:

Harekete bir isim bulmak gerekirse “Öze dönüĢ hareketi” diyebiliriz. Bu öz Ġslam‟ın değer ve yargıları demektir. Ve bizim tavrımız sözünü ettiğim bu değer ve yargılara nispetle bir fikir hareketidir; Ģahıslara karĢı yapılmıĢtır. “Ġslam birliği davası diye bir davamız yoktur”. Diyen birisi benim liderim olamaz. Dokuz ıĢığa gelince, bizi zaten hiç bağlamamıĢtı. Bizim milliyetçilik anlayıĢımız Allah Resulünün “KiĢi Kavmini sevmekle suçlanamaz” ölçüsünün dıĢına taĢımaz. Yani Ġslam‟ın izin verdiği kadardır. ġu an ülkemiz batıya ABD‟ye bağlanmıĢ durumda ABD ve Hıristiyan Batı emperyalizmine karĢı olmadan milliyetçi olunacağına inanmıyorum205.

Muhsin Yazıcıoğlu parti içerisinde yaĢanan fikri ayrımın ve söylem farkının getirdiği rahatsızlığı yapmıĢ olduğu konuĢmada Ģu Ģekilde açıklamıĢtır:

Mesele bizim meselemizdir. BaĢka kimsemiz yoktur. Bizim değerlerimizi ortaya koymamız lazımdır. Meçhul değerler peĢine gidememeyiz. Osmanlının mirasını kabul etmeyen bir Türkiye olamaz. Kanımız aksa da zafer Ġslam‟ın olacaktır. Bu dava yürüsün ama inanç ve değerlerimize hücum etmelerine rağmen tahammül ettik. Ġlkeli ve ölçülü olursak mesele kalmaz. Tevili niye ettik. Ġnandığımız için ettik. ġimdi dava yürüsün diyoruz. Hep hoĢgörü diyoruz. ġehitler niye oldu çile niye oldu ezan susmasın bayrak düĢmesin diye oldu. Öyleyse biz Ģehitler hareketini yürütelim. Bu hareketi temsil edenler bu Ģuurla hareket edecek. Temsil noktasında oturanların yaĢadığı hayat da buna uygun olacak. Temsil noktasında tavizsiz ama hoĢgörülü olmalıdır. Ama bu milletin geleceğine talipsek gündüz helalde gece haramda olanlar bu davayı temsil edemez. Hareketin içinde bulunan fikir karları çeĢittir. Hür düĢünce en önemli değerdir. Bu değerler için mücadele ettik ama bana Ģimdi sen konuĢma diyecekler Ģimdiye kadar konuĢtuklarımızda yanlıĢ yoktur. Peygambere muhalif bir Ģey söylemedik. Biz Türk milletine mensubuz. Biz Türk milliyetçisiyiz. Biz bu milleti seviyoruz. Ġslam‟la yoğrulmuĢ bu milletin neferleriyiz Türk Ġslam Ülkücüsüyüz. Dün neyi savunduk Müslümanlar küfre karĢı tek yumruk dedik kanımız aksa da zafer Ġslam‟ın sloganını savunduk. Bu çizgilerden taviz vermeden geldik. Ġnanç ve değerlerden taviz vermeden geldik. ġimdi de değerlere sahip çıkarak yürümek

204

BBP Genel Merkezi Muhsin Yazıcıoğlu Özel Video ArĢivi. Yeni OluĢum Bina AçılıĢı

205

58

istiyoruz frekansı farkı olana güç kullanmadan kimseye fayda gelmez. Ülkücüleri istismar etmekten kimseye yarar gelmez buna da fırsat vermeyiz206.

Muhsin Yazıcıoğlu‟nun söylemleri parti içerisinde rahatsızlık verince bazı engellemeler yapılmaya baĢlanmıĢtır. Bu engellemelere karĢı Muhsin Yazıcıoğlu 22 ġubat 1992 Avrupa Türk Federasyonu‟nun Almanya Bonn Ģehrinde düzenlediği Ģöleninde Ģunları söylemiĢtir:

…ABD milliyetçilik ile hareket eden partiyi iktidar yapmaz o sebeple kitle partilerinde ülkücüler siyaset yaptı. Ancak biz kitle partileri içerisinde aynı fikirlerle hareket etmeliyiz diyorlar ama oda çözüm değil. ABD, batı böyle düĢünüyor diye biz gerçek düĢüncelerimi anlatamayacak mıyız? Yine hapishaneler gözüküyor diye siyaset yapmayacakmıĢız yapacağız her Ģeye kadir olan ABD değil Allah‟tır. Ülkücü Hareket sıradan bir siyasi hareket değil Ülkücü Hareket idealizmin adıdır. Ülkücü Hareketin kadroları idam sehpalarının altından çile hanelerden geçe geçe geldi. Herkes davanın ölçülerine uymak zorundadır. Ġlkelerimize bağlı olmalıyız. Bizim kavgamız sadece komünizmle değildi. Kapitalizm, emperyalizm ve vurguncu düzenle mücadelemiz devam ediyor207.

Muhsin Yazıcıoğlu ve arkadaĢlarının partiden ayrılmalarına farklı bir açıdan bakan Nizam-ı Âlem Dergisi‟nde bu süreç Ģu ifadelerle karĢılığını bulmuĢtur:

…Muhsin Yazıcıoğlu ve arkadaĢlarının, bir „bütün‟den ayrılma değil tarihsel ve siyasal süreç içerisinde „sosyolojik‟ temelleri olan bir „ayrıĢma‟ hareketidir. Yusufiyelilerin mi genel merkezden ayrıldığı yoksa Alparslan TürkeĢ‟in mi 1990‟ların ideolojik ve siyasal atmosferini iyi okuyarak artık taĢınması mümkün olmayan Türk- Ġslam Ülkücülerini ayrılmaya zorladığı, muamma olarak kalmaya devam ediyor208.

ÜGD Genel BaĢkanlarından BBP Kurucular Kurulu Üyesi Hasan Çağlayan MÇP‟den kopuĢ sürecini Ģöyle açıklamaktadır:

…O dönemde Muhsin Yazıcıoğlu ve BBP'yi kuran kadroyla birlikte hareket etmemizin sebebi Ģudur. Ġnsanlar bir Ģeyle ilgili bir mücadele veriyorlarsa ve mücadelelerini kendi hayatlarını çok ciddi etkiliyorsa vermiĢ oldukları mücadeleler Türk Milletinin geleceğiyle ilgili bir mücadeleyse, dünya ahiret görüĢlerinin bir olması gerekir. Biz bu manada MHP'den ayrılan ekip olarak bizim çok yakın bir dünya ve ahiret görüĢümüz vardı. Hem yaĢamada hem düĢünce de fikirde çok ciddi bir birlikteliğimiz vardı. Bu arkadaĢlar o günkü Ģartlar içerisinde geliĢen olaylarda kendisini mevcut yönetim kadrosuyla ilgili yabancılaĢtıklarını gördüler buna tavır

206

BBP Genel Merkezi Muhsin Yazıcıoğlu Özel Video ArĢivi. Ankara Gönül Bağı ġöleni.

207

BBP Genel Merkezi Muhsin Yazıcıoğlu Özel Video ArĢivi, 22 ġubat 1992 Bonn ġöleni.

208

59

koydular. MÇP'nin bu geliĢmenin karĢısına tavır koyan ekibin lideri de yöneticisi de Muhsin Yazıcıoğlu‟ydu. Ġster istemez bu birliktelik onun çevresinde onun baĢkanlığında olgunlaĢtı. Herhalde bir hareketi kurarken insanların bu kadar fikirde düĢüncede bir olmaları çok harekete nasip olmaz. Ġlk ayrıldığımız dönemi düĢünüyorum da gerçekten çok ciddi, fikri, dünya ve ahiret görüĢ birliği söz konusuydu209.

MÇP‟nin 19. Dönem milletvekillerinden Rıza Müftüoğlu ise kopuĢ sürecini Ģöyle açıklamıĢtır:

…Muhsin Yazıcıoğlu ve arkadaĢları MHP‟nin meclise girmesinden önce “Ġslami” bir çizgide ayrı bir grup görüntüsündeydiler. Bu durum bilinerek mi ortaya kondu, yoksa kendiliğinden mi doğdu bilmiyoruz. Ama bildiğimiz bir Ģey var ki; bu görünümden faydalanılmak istendi. MHP‟den ayrılan bu altı milletvekilinin “YeĢil kuĢak” projesinin MHP‟ye endirekt sarkma planından haberi var mıydı bilmiyoruz. Ancak ayrılıĢlarında dikkati çeken en önemli hadise, Muhsin Yazıcıoğlu‟nun yeni partisini kurduktan sonra yaptığı hitaplarda “GönüldaĢlarım” tabirini kullanması oldu. Yılların ülkücüsü sadece Ġslami sayılacak tabirleri hep öne çıkardı. Uzun süre hiç “ülküdaĢlarım”, “arkadaĢlarım” tabirlerini kullanmadı. Türk Milliyetçiliği kavramını da kullanmadı210

.

Muhsin Yazıcıoğlu‟nun mecliste danıĢmanlığını yapan ve Gündüz gazetesi yazarı olan Ġrfan Cep bu konuda Ģunları söylemiĢtir:

KiĢisel kanaatim, bilinen-söylenenlerin aksine, hadisenin genelde Türk siyasetini, özelde siyasi sağ yelpazeyi yeniden dizayn etme çabalarının bir sonucu olduğudur. “Koparılma süreci” ifadesi, bu manada haksız değil. Operasyonun aslında MHP'ye yapıldığını düĢünüyorum. Soğuk savaĢ dünyada biterken Türkiye'de zirve yaptığı bir dönemi yaĢadık. Ayrılıktan sonra geride kalan parçanın da DYP içinde eritilmesi çabaları gerçekleĢmek üzereyken hesap tutmadı ki bir yıl önceden erken seçim kararı alınıp ara seçimler iptal edildi211

.

Sadece Muhsin Yazıcıoğlu değil partideki bu fikri değiĢimden taĢradaki ocakçılarda rahatsızdılar. Örneğin Malatya Ülkücüleri 1992 yılı haziran ayında

yayınladığı bir bildiri ile MÇP‟nin siyasetini eleĢtirmiĢlerdir212

.

Konu ile alakalı görüĢüne baĢvurulan o dönem siyasi yasaklı olmasına rağmen hareketin Ġstanbul ayağında aktif olan Osman Tüfekçi, bu konu hakkında Ģunları ifade etmiĢtir:

209

BBP Kurucular Kurulu Üyesi Hasan Çağlayan ile 03.02.2015 tarihinde yaptığım görüĢme.

210 MÜFTÜOĞLU, a. g. e. , s. 165. 211

Muhsin Yazıcıoğlu‟nun meclis DanıĢmanı ve Gündüz Gazetesi Yazarı Ġrfan Cep ile 02.05.2015 tarihinde yapılan görüĢme.

212

60

Bizler o dönem MÇP‟den ayrılmadık, MÇP‟den koparıldık. MÇP içerisinde durum öyle bir noktaya geldi ki artık gitmek gerekiyordu. Biz yine de partide kalıp ihraç edecekse parti yönetimi bizi ihraç etsin diye düĢünen bir gruptuk. Ancak bazı arkadaĢların ısrarı üzerine ve yaĢanan olayların etkisiyle artık ayrılmaktan baĢka çare kalmamıĢtı213.

Milliyetçi camianın bir kısmı açısından bu kopuĢ hainlik olarak görülmüĢtür. Bu olay MÇP‟nin yirmi milletvekilini bulup grup kuracağı bir dönemde gerçekleĢtiği için Muhsin Yazıcıoğlu ve arkadaĢları davaya ihanet eden birer hain olarak nitelenmiĢtir. Alparslan TürkeĢ‟in Süleyman Demirel ile olan yakın iliĢkisi hatta Türk Dünyasına yapılan gezide Süleyman Demirel‟in Alparslan TürkeĢ ile beraber gitmesi ve