• Sonuç bulunamadı

Paris Güzel Sanatlar Akademisi ve Batılı Akademi Hocaları

BİRİNCİ BÖLÜM 1914 ÇALLI KUŞAĞI ÖNCESİ DÖNEM

1. Osmanlı Devlet

1.6. Türk Sanatını Yönlendirme Düşüncesi Üzerine Avrupa’ya Açılım Tarihin sayfalarını geriye çevirerek Türk sanatının mazisine göz atacak olursak,

1.6.2. Paris Güzel Sanatlar Akademisi ve Batılı Akademi Hocaları

Resim ve Heykel Akademileri, sanat dünyası zengin, hareketli, büyük sanatçılar yetiştirmiş memleketlerde birer okul olmakla yetinmiş, sanatçı adaylarına özgür bir ortam sağlamamıştır. Örneğin Fransa’da, Akademik Okul ismiyle 1793’te kurulmuş olan Güzel Sanatlar Akademisi, geleneklere bağlı, donmuş kurumların dışına çıkamayan, sanat işçisi yetiştirmekten öteye geçememiş zamanla da saygınlığını kaybederek Paris’in bulunduğu büyük sanat devrimlerine hiçbir katkıda bulunamamıştır. Aksine, Malaquais rıhtımının tarihi akademisi, boyuna bu devrimlerin karşısına çıkarak yaşayan sanat kavramını suçlamaktan geri kalmamıştır. Sanat hayatı zengin, verimli memleketlerde kişilikleri güçlü büyük ressam ve heykeltıraşlar ya resmi akademilerin dışında gelişmiş, ya da oradaki hocaların eğitim sistemleriyle bağdaşamayarak ancak kısa süreler kalabilmişlerdir (Berk ve Gezer, 1973: 16).

İşte böyle ortamda, Avrupa’da sanatçılara ya da adaylarına akademi çatısı

al r.

Ancak akademinin n yaşamaması da

söz konusu değildir. Neticede kendi toplumunda daha farklı düşünen sanatçıların yapıtlarının, farklılık yaratması için güzel sanatlar akademilerinin yaşaması gereklidir. En azından akademi üzerinde değişimin olabilmesi için farklılıkların ortaya konularak, alternatiflerinin üretilmesi gereklidir.

Fransa’nın dışında sanat, çalkantılı günler geçirmektedir. Kübizm, Fütürizm ve Dadaizm sanat akımı temsilcileri, Paris’in her köşesinde ünlerini artırırken gelenek ve gelecek arasında ki dalgalandırıcı fikirlerini görselleştirmektedirler. Ancak akademi çatısı altında bazı eğitimciler, etrafta gelişen olaylara fazla aldırış etmeden geleneğe bağlı, akademinin kuralları dâhilinde, öğrenciler yetiştirmeye gayret ediyorlardır.

Çallı Kuşağı’nın gönderildiği Fransa sanat ortamından bahsettikten sonra şimdi

akademinin hoca t dönemi Türk

resminin ilk tems

tında düşünce ve arayışa imkân verecek, henüz bir güzel sanatlar akademisi yoktu sosyal statüsü düşünüldüğünde böyle bir kurumu

larını tanımak faydalı olacaktır. Neticede Cumhuriye ilcileri olacak bu nesil, onlara emanet edilmiştir.

93

Alexandre Cabanel (1823-1889), Paris Güzel Sanatlar Akademisi’nin en popü

uyu mistik ve bir rüya âlemine taşımıştır (Dorra, 1995: 266).

ler eğitimcilerinden biridir. Özellikle ilk dönem yurtdışına eğitim amaçlı giden Türk ressamlarına hocalık etmiş olan Cabanel, 1823 yılında Fransa’da Montpeiller kentinin Herault kasabasında dünyaya gelmiştir. Genel anlamda klâsik ve detaycı bir anlatımla işlediği resimlerinde, dini konulara bir eğilim söz konusudur. Ayrıca tarihi konular ve portre çalışmaları Cabanel’in vazgeçemediği konular arasındadır. Cabanel, 17 yaşındayken girdiği Paris Güzel Sanatlar Akademisi’nde François Edouard Picot’un öğrencisi olmuştur. Ünlü Paris Salon Sergileri’nde (1844) ilk kez 21 yaşındayken bir eseri sergilenen Cabanel, sadece yetenekli öğrencilere verilen “Prix de Rome” bursunu 1845 yılında kazanmıştır. 1863 yılında da enstitü üyesi seçilerek profesörlüğe atanmıştır. Eserlerinde mitolojik ve tarihi olaylara değinen Cabanel, ince fırça vuruşlarıyla detaycı bir anlatımı benimsemiş (Resim 20), kullandığı ağır renklerle kon

Resim 20: Alexandre Cabanel “Ofelya”, 77x117.5cm, tüyb, Özel Koleksiyon, 1883 (www.liveinternet.ru, 2009).

94

Paris’te doğan 1914 kuşağının ve Paris Güzel Sanatlar Akademisinin ünlü hocası Cormon (1845-1924), resim öğrenimine Brüksel’de başlamıştır. 1863’te I’ Ecole National Superieur des Beaux Arts’a giderek burada Cabanel’in öğrencisi olmuştur. Aynı zamanda Fromentin’den dersler almış, aynı tarihte Osman Hamdi, Şeker Ahmet Paşa ve Süleyman Seyit gibi Batılı anlamdaki Türk resim sanatının ilk öncülerinden sayılan sanatçılarla beraber aynı okulda eğitim almıştır. 1899 yılında eğitim gördüğü okulda profesör olmuş, 1924 tarihinden ölümüne kadar, bu okulda çalışmalarına devam etmiştir (Gören, 1995: 72).

Yaptığı resimlerin pek çoğunda güçlü bir desen anlayışına sahip olan Cormon’un Atölyesi’nde (Resim 23) Vincent Van Gogh, (1869-1954) Toulouse- Lautrec (1879-1901), Henri Mattise (1869-1954), Eugene Boch (1855-1941), Emile Bernard (1868-1941) gibi Batı sanatının büyük ustaları da dersler almıştır. Bu sanat ların bazıları okul dışında, Cormon’un özel atölyesine giderek sanatsal bilgi ve birikimlerinden faydalanmışlardır (Anonim, 1963: 165). İbrahim Çallı’nın Cormon atölyesini tercih etmesinde, Cormon’un ününün yanı sıra Avrupa’da adını duyurmuş pek çok önemli ressamın da Cormon atölyesinde eğitim alması etkili olabilir. Ancak bununla birlikte Cormon, öğrencileriyle çok yakın ilişki kurabilen tecrübeli bir hocadır.

çı

Resim 21: Fernand Cormon “Yehova ın Uçuşu”, 380x700cm, tüyb, 1880, Orsay Müzesi, Paris (www.artrenewal.org, 2008). ’n

95

Fernand Cormon’un eserlerinde, Doğu kültürlerinin etkileri ve yaşamı dikkati çekmektedir (Resim 21-22). Aslında hocası Cabanel’de tam bir figüratif ressamdır, ancak Cabanel Batı kültürlerini ve hikâyelerini eserlerine taşırken, Cormon bu anlamda farklılık yaratarak, Doğunun gizemli dünyasını yansıtmakta, izleyiciyi zamanda yolculuğa çıkararak, Doğulu bir kentin karanlık atmosferine götürmektedir. Dolayısıyla güzel sanatlar akademisinin hocaları, belki sanat ortamının gündelik heveslerine rağbet etmemişler, ama oryantalist akımında bir numaralı savunucuları ve temsilcileri olmuşlardır. Eserlerinde görülen doğu izleri belki onları doğuya götürmemiş, ancak eserlerinin Batıda hayranlık uyandırmasına sebep olmuştur.

Cormon atölyesi, öğrencilerin büyük bir disiplin içinde çalıştıkları bir ortam olarak değerlendirilmektedir. Üretimin tam bir sanayi şeklinde olduğu, belki sanatsal anlamda çok fazla bir yaratıcılığın olmadığı ancak iş disiplininin son derece yoğun olduğu atölyelerden biridir (Dorra, 1995: 177). Böylece sanatsal görüşün kolay olgunlaşabileceği bir atölye ortamında olmak, Türk ressamlarını bu atölyeyi tercih etmelerine de yine sebep olarak gösterilebilir.

Resim 22: Fernand Cormon “Harem”, 54.3x65.4cm, tüyb, Özel Koleksiyon (www.artrenewal.org, 2008).

96

Resim 23: Paris Güzel Sanatlar Akademisi’nde Cormon Atölyesi (www.vggallery.com, 2008).

Paris Güzel Sanatlar Akademisi’nin Cormon gibi ünlü hocalarından biri de Jean-Paul Laurens’dir (Resim 24) (1838-1921). Laurens, Fransa’nın Fourquevaux kentinde dünyaya gelmiştir. İlk sanat eğitimini Alexandre Bida ve Leon Cogniet’ten almıştır. Eserlerinde ve kişiliğindeki Cumhuriyetçi tavrı nedeniyle kısa zamanda aranan ressamlardan biri olmuştur. Resimlerinde, genellikle dini ve tarihi konuları işleyen sanatçı (Resim 25), krallık sistemine karşı ve her türlü baskıya slogancı yaklaşımı sunan resimleriyle tanınmaktadır. Laurens; engin bilgi, sağlam desen anlayışı ve teknik ustalığıyla Güzel Sanatlar Akademisi’nin en rağbet gören profesörlerinden biri olmuştur (Potter, 2008: 360).

Eserlerinde görülen titiz ve detaycı anlatımla gerçekçi resim anlayışının Fransa’daki belki de son temsilcileri arasında sayılabilir. Güçlü desen bilgisi, kompozisyon kurulmasındaki hassasiyeti nedeniyle anlaşılması güç hocalardan biridir. Özellikle ele aldığı konular arasında kalabalık figürlere yer vererek, büyük ebatlı tablolarıyla öğrenciler arasında derin saygı uyandırmıştır.

97

Resim 24: Jean-Paul Laurens “Otoportre”, tüyb (www.wikipedia.org, 2008).

Resim 25: Jean-Paul Laurens “Papa Formosus ve Stephen VII”, 1

98

Tablo: 3

Fransa’da bulunan hocaların, okulda ki görevleri Tablo 3’de detaylı bir biçimde verilmiştir. Okulda her hocanın belirli bir atölyesi vardı. Öğrenciler genelde temel ders olarak desen ve renkli resim görürlerdi. Öğrencilerin atölye ve hoca değiştirmeleri mümkündü, bunun sebebi okulun aynı zamanda özel bir okul gibi paralı eğitim vermesinden kaynaklanmaktadır. Türk ressamlarının katkı paraları devlet tarafından karşılandığı için son derece özverili bir çalışma göstererek, okulun takdir edilen öğrencileri olmuşlardır. Türk ressamları Paris’te bulundukları süre içerisinde müzeleri gezdiler, çağdaş sanat galerilerini gördüler, ustalarla tanışma imkânı buldular, kısacası sanat adına yapabilecekleri her şeyi yaptılar. Ancak onların, dönüşlerinde b

Paris Güzel Sanatlar Akademisi Atölye Hocaları (Çallı Kuşağı Öncesi ve Aynı Dönem)

Duchenne de Boulogne (1806-1875) fotoğraf sanatçısı, nörolojist Alexandre Cabanel (1823-1889) ressam Aimé-Jules Dalou (1838-1902) heykeltıraş Fernand Cormon (1845-1924) ressam Louis Girault (1851-1932) mimar Victor Laloux (1850-1937) mimar Jean-Paul Laurens (1838-1921) ressam ve heykeltıraş Gustave Moreau (1826-1898) ressam Charles Lemaresquier (1870-1972) mimar Jean-Louis Pascal (1837-1920) mimar Auguste Perret (1874-1954) mimar Paul Richer (1849-1933) heykeltıraş ve ressam Emm Pontremoli (1865-1956) mimar (1819-1890) ressam (1834-1908) mimar moedo (1857-1941) ressam

anuel Louis-Jules André Julien Guadet Rodolfo A

99