• Sonuç bulunamadı

Padişahın Kızıyla Evlenen Çocuk

Belgede Rize ili Halkbilim monografisi (sayfa 138-141)

İKİNCİ BÖLÜM 2. SÖZLÜ KÜLTÜR ÜRÜNLERİ

2.2.1. Rize Yöresinden Derlenen Masallar

2.2.1.9. Padişahın Kızıyla Evlenen Çocuk

Burda bir padişah vardı. Padişah evalisiyle beraber ava çıktı. Giderken bir müddet gittikten sonra baktılar ki ilk derenin kenarında ihtiyar birisi çöpleri kırıyor birbirine çatıyor dereye atıyor. Neyse yaklaştılar yaklaştılar "selamun aleyküm, aleyküm selam". Ne yapıyosun? dediler buna. Padişah soruyo tabi, adam padişah. Demiş "çöp çatıyorum". Ne demek demiş çöp çatıyosun çöp çatmak ne demektir ? Dedi ki: "Doğan çocukları kız erkek, doğan çocukların nikâhlarını kıyıyorum". Onları birbirine nikâhlıyorum. Padişahın da aşağı yukarı 10 gün 15 gün evvel bi kız çocuğu doğmuş. Dışarı benim dedi kızım oldu dedi sen o benim onun, onun da nikahını kıydın mı ? Tabi onu kıydım nikahını kıydım. Kime? Falan beldedeki bi çobanın oğluna. Nası olur benim kızım çobanın oğluna nikahını kıydın ? Der demez padişah evalisini toplayıp doğru avından vazgeçerek doğru saraya. Sarayda topluyor bi kaç tane muhafızıni kendisine mahsus da bi de bi hançeri var, hançeri de veriyor o muhafızlara. Diyor ki gidin bu beldede bu çobanın oğlunu bulun öldürün. Benim kızım... Ben ona kızımı vermem. Neyse bunlar geliyolar, hazırlıklarını yapıyolar, çıkıyolar yola. Gidiyolar o beldede arıyolar, buluyolar bu çobanın oğlunu. Ordan kaçırıyolar, getiriyolar başka bi beldeye, bir ormanın içerisinde o hançeri bunun göğsüne saplıyolar, bırakıyolar onu oraya. Hançer de ona kalıyo gidiyolar. O çoban sürü sürü akşam olunca getirirken bakıyolar ki sürünün içerisinde bi koyun, ormanın içerisine dalıyor. Allah

110

Allah bu koyun böyle nereye dalıyor, bir iki dikkatini çekiyor bunu takip ediyor. Gidiyor bakıyor ki orda bi aslan gibi bebek, çocuk hançer göğsüne saplanmış bu koyun o çocuğu orda emziriyor, süt veriyor ona. Hemen bu çocuğu ordan alıyor hançerini mançerini çekiyo göğsünden, yarasını dağlıyor, sarıyor, ediyor, yapıyor. Bu çocuğu büyütmeye başlıyor. Çocuk büyüyedursun 3 yaşına 5 yaşına 10 yaşına derken bu çoban, çoban ama o devrin bütün şipor oyunlarını da biliyor. Dere var güreşi biliyor, mızrak atmayı biliyor, kılıç kalkan kullanmasını biliyor, efendime söyliyim göğüs atmasıni biliyor, at binmesini biliyor, her şeyi biliyor. Spora çok meraklı. Bu çocuğu 5-6 yaşından itibaren böyle şipora alıştırıyo, adam akilli yetiştiriyor. Fakat çocuğa işte diyor ki sen ben seni burda buldum veyahutta bilmem ne. Çocuk onun oğluymuş gibi o da benim babam bu şekilde büyüyor çocuk. Neyse çocuk büyüyedursun aşağı yukarı 17 -18 yaşlarına delikanlı çağına geliyor. Padişah bi ferman çıkarıyor. Diyor ki bugün sarayda tüm ülkeden sporcular, pehlivanlar oyun yapacaklar, herkesi seyredicez. Bu oyunların içinde muvaffak olan yani kazananı da saraya kendime asker alacam. Muhafız askeri olarak alacam. Çoban bunu duyuyor. Bu sefer diyor çağırıyor oğlunu, diyor gel oğlum senin zamanın geldi diyor. Sen şimdi gidiyosun bugün diyor saraya diyor, sarayda oyunlar var sen o oyunların hepsini iyice biliyorsun bu oyunları oynayacaksın. Ola ki padişah seni kendine muhafız askeri olarak saraya aldı. Bu hançeri de al koy beline diyor; fakat bu hiç yani öyle zamansız yerde kullanılmaz çok başın zorda kalırsa kullanırsın. Bu da belinde dursun. Çocuk tabi koyuluyo yola, gidiyor. Gidiyor meydan kurulmuş şiporcular atçılar matçılar hepsi orda. Velhasıl bu çocuk tüm oyunlara giriyor hepsini birincilikle bitiriyor, başarıyor. Tabi padişahın kızı da orda. Padişahın kızı da babasının yanında oturuyor, bu çocuğu seyrediyor. Zaten çocuğu görür görmez o aşık oluyor ona, zaten çöpleri çatılmış ya aşık oluyor ona. Bu sefer padişah bakıyor ki bir babayiğit bu oyunlarin hepsini kazandi, birinci oldi. Çağırın diyor onu bana diyor. Neyse çağırıyolar onu. Diyor, sen işte nerden geldin, kimsin, şusun busun ben şuydum, şurdan geldim falan filan derken biraz daha dikkatli bakınca kendi hançerini belinde gördü. Kendi hançerini belinde görince padişah işi çakıyor. Ula bu hançer benüm hançerdür. Ben bu hançerlen benim askerlerimi göndermişdüm bu çocuğu vurup öldürmek içün. Bu çocuk sağ mıdur yaşıyo mıdur ki benim hançerim bundadur? Hemen çağrıyor ordan, çocuğa diyor ki sen diyor al şu nameyi bi name yazıyor, diyor başvezirine yazıyor ki bu çocuğu alın burdan kaçırın, boynunu vurun. Çocuğa da diyor ki al bu kağıdı diyor benim başvezire ver, sana diyor elbise melbise hamam gösterecekler, elbiselerini

111

değiştirecekler, seni tebdil-i kıyafet yapacaklar. Sen benim sarayıma, ben seni sarayıma alacam diyor. Kız tabi bunu hemen ordan görüyor, çocuk tabi okuma yazma bilmiyor ama çocuk hummi çocuk. Çocukun okuma yazma bilmeyince kız hemen gidiyor, alıyor o kağıdi, yazıyor ona ki benim kızımı bu çocukla evlendirmek üzere kırk gün kırk gece düğün başlasun. Hemen veriyor çocuğun eline, ötekini yırtiyo atiyor. Tabi gidiyor çocuk da arıyor başveziri nerededur diye soruyo, buluyo veriyo ona o kağdı. Bakayı ki benim kızımi bu çocuklan beraber evlendirip 40 gün 40 gece düğün yapılmak üzere merasimler başlasun, hazırluklar başlasun. Neyse diyo bütün saray personeli saray şeyleri bu düğün hazırlukların devam ediyor, padişahın bi şeyden haberi yok tabi. Tam düğun olacağu zaman padişah bakayi ki ya bi bi şenlik, davullar, zurnalar falan filan nedür diye soruyor. E padişahım siz emir verdiniz ya benim kızım işte felan filan evlenecek. Ben öyle bi emir vermedim diyor. Evet böyle emir verdiniz işte fermanınız, padişahın buyruğu da onda. Haaa ! padişah anlayi ki daha bi şey diyemiy, bu iş böyle olmuyor. Peki diyor, bu sabah -yarın düğün olacak- bu sabahleyin çocuğu bana gönderin de diyor, ben damadımla beraber bi kahvaltı yapayım. Tüm dışardaki fırınculara da el altı haber gönderiyor sabah erkenden sokağa kim gelip çıkıp da sizden ekmek isterse hemen onu ocağa atın, yakun. Bütün fırıncılara emir veriyor. Bu sefer görüyo, çağrıyo çocuğu götürüyor padişahlan beraber bi masaya oturuyorlar. Diyor padişah çocuğa ki olum git diyor bi taze ekmek al da beraber taze ekmeklen beraber kahvaltı yapalum. Hayhay diyor. Çocuk ordan kalkar kalkmaz padişahun jetonu düşüyor. Padişah diyor ki ulan demek ki gene bu Allah'un taktiği bozulmaz. Ben buna bu kadar işler yaptum, bunun peşine bu kadar düştüm, bu tam benim kızimla evlenecek güne kadar geldi. Buna ben niye mani oluyorum derken bu sefer padişah kendi kalktı fırladı gitti doğru sokağa. Gitti sokağa bu sefer çocuğu koşmaklan geçti hemen gitti fırına buraya kimse geldi mi dedi, dediler ona ki yok. Haa ! Sen geldin buraya, dur bi de padişahı bu sefer doğri fırinun içine. Padişah oraya sersem sersem geldi pacadan çıkti, o çocuk da aldi o kızi, onlan evlendi. O ülkenin padişahıdur. Demek ki bundan görülüyor ki Allah'ın takdiri bozulmaz. Allah ne yazmışsa o çıkacakdur (KK: 52).

9. Numaralı Masalın Motif Yapısı 1. Dere kenarındaki ihtiyar 2. Çocuğu emziren koyun

112 3. İlk görüşte aşk

Belgede Rize ili Halkbilim monografisi (sayfa 138-141)