• Sonuç bulunamadı

Küçük Kardeş

Belgede Rize ili Halkbilim monografisi (sayfa 133-137)

İKİNCİ BÖLÜM 2. SÖZLÜ KÜLTÜR ÜRÜNLERİ

2.2.1. Rize Yöresinden Derlenen Masallar

2.2.1.5. Küçük Kardeş

Çok fakir olan üç kardaş varmiş. Bir gün, bu fakirlukten kurtulmek, çalişüp para kazanmak içün yole çikmişler. Yolde, akşam olup karanluk basinca, bir değirmende konaklamaya karar vermişler.

En böyüği olan kardaş, Allaha: "Bana bir bohça para ver" deyerek yalvarmaya başlamiş. Ortanca kardaş da ona uyarak ayni şekilde yalvarmiş. En küçükleri ise "Helal sütten bir eş" dilemiş.

Bir müddet soğra değirmene evliyadan ehtiyar bir adam gelmiş. Kardaşlara ne istedüklerini sormiş. İkisi birer bohça para isteyinca, onlarun isteklerini yerine getürmiş. Küçük kardaşun isteğini öğreninca, oni yanine alup uzakta bir eve götürmiş. Bu evde çok güzel bir kız var imiş. İhtiyar adam kizi babasinden istemiş, delikanli gencun dürüst bir gişi olduğini söylemiş.

105

Kiz ile oğlan evlendikten soğra küçük kardaş yeniden köyine dönmiş. Orda kümes gibi, çatısı yapraklar ile örtülü bir kulube yapmişler. Bir zaman soğra da bir oğlan çocukleri dünyaya gelmiş.

Gecenun birinde ihtiyar bir adam Tangri musafiri olduğini söyleyerek kapiyi çalmiş. Küçük kardaş, karisine, "Ehtiyari eve alalum mi?" deyi sorinca, karisi, "Bu fakir halumuzi görüp da gelmek istedüğine göra oni içeri almaliyuz" deyu cuğap vermiş. Odanun ortasine bir çarçaf germişler. Bir tarafta ehtiyar adamla ev sahibi, diğer tarafta ise gelince çocuği uyumeye başlamişler. Biraz zaman geçmeden ehtiyar adam "Ben aciktum" demiş. Ev sahibi, evde yenecek bir şey olmaduğini söyleyinca ehtiyar, oğlan çocuğun pişurulmesini istemiş. Adam durumi karisine bildurinca "Madem üyle isteyur, mecburen pişureceğuz" demiş. Çocuği böyük bir tencereye koymişler. Kapağini kaptup ateşte pişurmeye başlamiş. Ehtiyar eyica pişurmelerini istemiş. Onlar da ateşi artturup bir yandan ehtiyar ile konuşmaya başlamişler; fakat çok üzgün imişler. Ehtiyar, tencereyi ateşten indurmelerini; fakat eyica soğumeden açmamak lazım gelduğini söylemiş. Konuşmaya devam etmişler. Tencere tamam soğuyinca kapaği açüp bakmişler ki ne görsünler? Çucuk altunler üzerine oturmiş, altunlerle oynamakta imiş. Meğerse ehtiyar adam evliyadan biri imiş. "İşte helal süt böyle yapar, seni zenginleştürür" demiş.

Sabah olinca, evliyadan olan ehtiyar bunlara çok büyük bir köşk yapmiş. "yarun kardaşlarun gelinca onlara yalanuz on kuruş vereceksun" demiş ve odalarun hepsini oner kuruş ile doldurmiş. Kardaşlari gelinca kapide "Para, para!" diye bağirmeye başlamişler. O da, kardaşlara oner kuruş vermiş. Bundan soğra her gün gelüp oner kuruş alrak giderlermiş. Bir gece kendisi büyük kardaşun kapisini çalmiş. O ise kendisini eve almamiş. O da artuk evine dönmüş.

Ertesi gün kapiye gelüp "Para para!" deyi bağirmeye başlamişler; fakat artuk onlara hiç para vermemiş. Bir zaman soğra tamamen fakir düşmişler. Küçük kardaş ise karisi ve çocuği ile bahtiyar bir hayat sürmiş (KK: 45).

5. Numaraları Masalın Motif Yapısı 1. İhtiyar evliya

106 2. Yaşlı misafir (evliya)

3. Çocuğun pişirilmesi

4. Pişen çocuğun altınların üzerinde oynaması

2.2.1.6. Küçük Kız

Bir karı koca ve bir kızları varmış. Çocuğun annesi ölmüş ve babası bir üvey anne getirmiş. Üvey anne çocuğu istmemiş, kocasına çocuğu evden götürmesini söylemiş. Babası kadına karşı koymaya çalışmışsa da sonunda çocuğu bir kuyuya atmaya karar vermiş. Dağa gidip bir elma ağacının altına kuyu kazarak üstünü muşamba gibi şeylerle örtmüş ve sonra elma ağacını silkeleyerek üzerine dökmüş. Daha sonra kızını elma toplamaya götürmüş.

Kız, yerdeki elmaları görünce sevinçle koşmuş ve kuyunun içine düşmüş. Babasından kendisini kuyudan çıkarmasını istemiş. Babası odun kestikten sonra gelip onu çıkaracağını söyleyerek ağacın dalına bir su kabağı asmış. Rüzgar estikçe kabaktan tık tık! Diye sesler çıkıyormuş. Kızcağız bu seslerin babasının baltasından geldiğini sanıyormuş. Gece olmuş, babası gelmemiş. Sabah olup da güneş doğunca su kabağını görmüş ve babasının kendisini aldattığını anlamış ve

Tık tık kabakcık

Beni aldattın babacık demiş.

Birkaç gün kuyunun içinde aç susuz kalmış. Bulduğu bir çöple kuyunun duvarını eşelemeye başlamış. Duvarda pencere gibi bir yer açılmış. Bu pencereden bakınca kocaman bir ev görmüş. Akşama kadar beklemiş. Akşam olunca bir davar sürüsü ile bir kıllı kız gelmiş. Davarı bir yere oturtmuş, ocağı yakmış. Kendi kendine:

Kızllı kız ne yesin? Kıllı kız ne yesin? Kıllı kız ne yesin? Papa yesin

107 Bir dürüm alsın yesin

Kıvrılsın yatsın postun içine diyormuş.

Sabah olup Kıllı Kız, davarla evden çıktıktan sonra bizim kız pencereden eve girip karnını doyurmuş, etrafı temizleyip tekrar kuyuya dönmüş. Kıllı Kız davarı getirdiği zaman etrafı temizlenmiş, ateşi yakılmış olarak bulmuş, bir anlam verememiş. Böylece uzun bir müddet yaşamışlar. Sonunda bizim kız bu duruma bir çare düşünmüş. Bir küpün içinde davar uyuz olunca sürmek için katran varmış. Katranı Kıllı Kız'ın yatacağı postun üstüne sürmüş. Akşam olunca Kıllı Kız gelmiş, davarı oturtmuş.

Kıllı kız ne yesin? Kıllı kız ne yesin? Papa yesin

Bir dürüm alsın yesin

Kıvrılsın yatsın postun içine demiş.

Karnını doyurduktan sonra uyumuş. Sabah olunca davarı sürmek için kalkmak istemiş. Posta yapıştığı için: "Kıllı Kız kalkamıyor, Kıllı Kız kalkamıyor!" diye çırpınırken ateşe düşmüş ve yanarak ölmüş. Evdeki her şey ve davar sürüsü bizim kıza kalmış. Bundan sonra böylece yaşayıp gitmiş (KK: 38).

6 Numaralı Masalın Motif Yapısı 1. Üvey ana

2. Sürü sahibi kıllı kız 3. Yer altındaki ev

2.2.1.7. Akıllı Prens

Ülkenin birinde bir padişah varmış. Bir gün vezirini ve oğlunu alıp seyahate çıkmaya karar vermiş. Uzun müddet gezip dolaştıktan sonra ülkelerine dönerken

108

yoruldukları için bir tepenin üstünde konaklamış ve "Sabah olunca yola çıkarız" demiş. Etrafta hiç ev yokmuş. Çok uzakta bir ışık görmüşler. Gidip orda kalmaya karar vermişler. Oraya varınca, kocaman bir evde hiç kimsenin olmadığını görmüşler. İçeri girip karınlarını doyurmuşlar. Büyük gürültülerle bir şeyin geldiğini duymuşlar. Bakmışlar ki bir dev adam, önüne davarı katmış, getiriyormuş. Alnının üstünde kocaman tek bir gözü varmış. Evin kocaman, taştan kapısını açmış, içerdekileri görünce sevinerek kapıyı kapatmış. Bizimkiler de dev bizi misafir edecek diye düşünmüşler. Dev, ateşi yakarak avladığı hayvanı koca bir şişe geçirerek ateşte kızartıp yemiş ve uyumuş.

Uyandığı zaman bir av daha kızartmış yemiş; fakat doymamış. Bu sefer padişahı şişe geçirerek kızartmış ve yemiş. Vezirle şehzade çok korkmuşlar.

Sabah olunca dev, davarı alıp gitmiş. Kapı çok ağır olduğu için açamamışlar. Akşam olunca dev, davarla gelmiş, bu sefer veziri yemiş. Şehzade sıranın kendisine geldiğini düşünerek bir çare düşünmüş. Şişi ateşte kızdırmış ve dev uyurken gözüne çevire çevire batırmış. Kör olan dev, oğlanı yakalamak istemiş; görememiş. Devin parmağında tılsımlı bir yüzük varmış. Yüzük, oğlanın nerede olduğunu deve bildiriyormuş; fakat dev göremediği için ele geçirememiş. Bu şekilde onu yakalayamayacağını anlayan dev, kapıyı açıp davarı tek tek dışarı çıkarmaya başlamış. Davarlar azalınca oğlan bir koçun altına saklanarak dışarıya çıkmış. Atına atlayarak ülkesine dönmüş ve başlarına geleni annesine tek tek anlatmış. Annesi kocasının öldüğüne üzülmüş, oğlunun sağ olduğuna sevinmiş (KK: 38).

7. Numaralı Masalın Motif Yapısı

1. Alnının ortasında tek gözü olan dev (tepegöz) 2. Tılsımlı yüzük

Belgede Rize ili Halkbilim monografisi (sayfa 133-137)