• Sonuç bulunamadı

Ortaöğretim: Uzun vadeli büyüme senaryoları ve öngörüler

4. DEMOGRAFİK DEĞİŞİM SÜRECİNİN EĞİTİM SEKTÖRÜNE

4.3. Demografik Eğilimlerin Eğitim Bakımından Ortaya Çıkardığı Riskler

4.4.2. Eğitim Kademelerine Göre Uzun Vadeli Büyüme Senaryoları ve

4.4.2.3. Ortaöğretim: Uzun vadeli büyüme senaryoları ve öngörüler

Türkiye’de ortaöğretimin yaygınlaştırılması ve zorunlu eğitim süresinin uzatılarak ortaöğretimi de kapsaması ulusal politika ve strateji belgelerinde yer almaktadır (Bölüm 3.1). Uzun Vadeli Strateji ve VIII. BYKP’nda (DPT, 2000) zorunlu eğitimin uzun vadede 12 yıla çıkarılması için gerekli altyapının oluşturulması, IX. Kalkınma Planında (DPT, 2006) 2012-2013 öğretim yılında ortaöğretimdeki brüt okullaşma oranının %100’e çıkarılması, MEB Stratejik Planında (MEB, 2009a) ise 2013-2014 öğretim yılında %90’a yükseltilmesi hedeflenmiştir.

Türkiye’de ortaöğretimde 2008-2009 öğretim yılında brüt okullaşma oranı (14-17 yaş) %76.6’dır (Şe-kil 3.8). 2009-2010 öğretim yılında ise %84,2’ye yükselmiştir. 1999-2008 yılları arasında, ortaöğretimin süresi 3 yıldan 4 yıla çıkarılmış, öğrenci sayısı da %66’lık bir artışla 2 milyon 316 binden 3 milyon 837 bine yükselmiştir. Aynı dönemde, kız öğrencilerdeki artış erkek öğrencilerden daha yüksek olmuş (sı-rasıyla, %82’ye karşılık %54 artış) ve cinsiyet eşitliği indeksi 0,75’den 0,89’a yükselmiştir.

Hoşgör’ün (Hoşgör ve Tansel, 2010) nüfus projeksiyonuna göre (Tablo 4.1); ortaöğretim çağı nüfusu (14-17 yaş) 2010-2015 yılları arasında hafif bir azalma, bunu izleyen 2015-2023 yılları arasında yükselme dönemi içinde olacak, 2025’den sonra tekrar azalmaya başlayacaktır.

Türkiye’de ortaöğretimin uzun vadeli gelişimi konusunda, okul öncesi eğitim ve yükseköğretimden farklı olarak daha kısa bir dönem (2010-2025) üzerinde durulmaktadır (Şekil 4.7). 2025 yılından sonra ortaöğretimde sayısal boyutun gündemden düşeceği öngörülmektedir.

SEN-1 (orta düzey): Bu senaryoda, ortaöğretim BOO’nun ılımlı bir seyirle ve kademeli bir biçimde 2020 yılında %95’e, 2023 yılında %100’e yükselmesi öngörülmüştür. Öngörülen bu okullaşma oranı he-defleri çerçevesinde, öğrenci sayısının 2015 yılında 4 milyon 780 bine, 2020 yılında 5 milyon 148 bine ulaşacağı hesaplanmıştır. Bu bağlamda ilk on yılda öğrenci sayısında %13,7’lik bir artış olması ve dö-nem sonunda öğrenci sayısının 2010’a göre %20,9’luk bir artışla 5,5 milyona ulaşması beklenmektedir.

SEN-2 (yüksek düzey): SEN-1’e göre daha hızlı bir çıkış eğilimi içeren bu senaryoda, ortaöğretimin ilk on yılda (2010-2020) büyük bir sıçrama yapması ve BOO’nun %85’den %105’e yükselmesi

öngö-Şekil 4.7. Ortaöğretimde Brüt Okullaşma Oranları ve Öğrenci Sayılarına İlişkin Uzun Vadeli Öngörüler: 2010-2025 (14-17 Yaş)

Açıklamalar: - Senaryo çalışması ve öngörüler; Yrd. Doç. Dr. Şeref HOŞGÖR, Hakan Ferit HOŞGÖR ve yazar tarafından ortaklaşa yapılmıştır.

- Açık Öğretim Lisesi ve Mesleki Açık Öğretim Lisesi dahildir.

- Çağ nüfusları için Tablo 4.1’e bakınız.

lamalarında, okul çağı nüfusu dışındaki öğrenciler de hesaba katıldığı için okullaşma oranı %100’ü aşabilir). Öngörülen hedefler bağlamında, ilk beş yıllık dilimde öğrenci sayısının %11,5’luk bir artışla 5 milyonu aşacağı, izleyen beş yılda da %12,7’lik artışla 5,7 milyona yaklaşacağı tahmin edilmektedir.

Bu senaryoda, SEN-1’e göre daha kısa süre içinde daha hızlı bir büyüme hedefi söz konusudur. 2023 ve izleyen yıllarda ise BOO’nun %110’larda durgunluk kazanması beklenmektedir. Ortaöğretimde brüt ve net okullaşma oranları arasındaki farkın yüksek olması nedeniyle, elde edilmesi beklenen bu sonuç, ortaöğretimin 14-17 yaş grubundaki tüm çocuklara yaygınlaşacağı anlamına gelmez. En iyimser tah-minlerle, 2020’lerin ortalarında ortaöğretimde %90 düzeylerinde bir net okullaşma oranı beklenebilir.

Ortaöğretimle ilgili hem mevcut hem de muhtemel gelişme ve eğilimler, SEN-2’nin gerçekleşme olasılığını daha güçlü kılmaktadır. Her şeyden önce demografik yükün giderek azalması ve yakın bir gelecekte zorunlu eğitim süresinin uzatılması ortaöğretimin yaygınlaşmasının en büyük itici gücü olacaktır. Öte yandan T.C. Hükümet Programı Eylem Planı (2009)’nda öngörülen; ilköğretimdeki okul terklerinin azaltılması, ilköğretimden ortaöğretime geçiş oranlarının artırılması, her ilçede en az bir kız ve erkek ortaöğretim öğrenci yurdunun açılması, “Eğitime %100 Destek Kampanyası”nın devam etmesi, kız çocuklarının katılımını arttırmaya yönelik kampanyaların ve şartlı nakit transferi desteğinin devam etmesi gibi hedef ve araçlar, ortaöğretimin yaygınlaşması için uygun zemin oluşturacaktır. Ayrıca, MEB Stratejik Planı (2009a)’nda yer alan ortaöğretimde okul terklerinin azaltılmasına yönelik hedef, katılım düzeyindeki artışa katkıda bulunacaktır.

Öte yandan, OECD ülkelerinde hemen hemen her bireyin 11-12 yıllık eğitime erişim olanağına sa-hip olması, gelişmiş ülkelerin ortaöğretim okullaşma oranlarının %90’ın üzerinde bulunması ve dünya cinsiyet eşitliği indeksinin 0,96 olması (Bölüm 3.2) Türkiye’de ortaöğretimi yaygınlaştırma sürecini hızlandırıcı faktörler olacaktır.

Yukarıdaki itici güçlerin yanında; özellikle ortaöğretimin dört yıla çıkarılması nedeniyle ortaya çıkan dengesizlikler (derslik/öğrenci, öğrenci/öğretmen oranları), yoğun göç alan illerdeki kalabalık sınıflar ve ikili eğitim uygulamaları, bir başka deyişle fiziki kapasite sınırlılıkları, kentleşme düzeyi ve ilköğretimi tamamlayan köy çocuklarına yeterli öğrenci yurdu ve yaşam giderlerine destek sağlan-ması konuları ortaöğretimin yaygınlaşsağlan-masının önündeki en önemli sınırlılıklar olacaktır. Ayrıca, liseyi tamamlamadan okullarından ayrılan öğrenciler (okul terkleri), pek çok gelişmiş ülkede olduğu gibi Türkiye’de de gelecekte ortaöğretimi yaygınlaştırma politikalarının en büyük mücadele alanını oluştu-racaktır. Bunlar ve benzeri sınırlılıklar da SEN-1’in gerçekleşme olasılığını güçlü kılmaktadır.

Tüm bu tartışma ve koşullar çerçevesinde, Türkiye, okul öncesi eğitime benzer biçimde ortaöğre-tim hedeflerine ulaşma bakımından da önemli nüfus fırsatına sahip olacaktır. Bu bağlamda, özellikle 2010-2016 yılları arasındaki azalma eğilimine dikkat çekmek gerekir. Ulusal politika belgelerinden IX.

Kalkınma Planı (DPT, 2006), 2012-2013 öğretim yılında ortaöğretimde %100, MEB Stratejik Planı ise 2013-2014 öğretim yılında %90 brüt okullaşma oranı hedefi öngörmektedir. Her iki senaryo çerçeve-sinde de öngörülen tarihlerde bu hedeflere ulaşılması güç görünmektedir. Ancak MEB hedefinin SEN-2 çerçevesinde SEN-2015 yılında gerçekleşmesi beklenebilir. IX. Kalkınma Planı hedefi ise ancak SEN-20SEN-20’ye

doğru gerçekleşebilir görünmektedir. Öte yandan, EFA (amaç 5) ve MDG (amaç 3) kapsamında, 2015 yılında ortaöğretimde cinsiyet eşitliğinin sağlanması, benzer biçimde MEB Stratejik Planında da 2014 yılı sonuna kadar cinsiyet eşitsizliğinin %2’nin altına çekilmesi öngörülmüştür. Ortaöğretimde cinsiyet eşitliğinin sağlanması konusunda 2015 yılına kadar eşitlik indeksinin 0,95 düzeyine ulaşacağı tahmin edilmektedir. Sözkonusu hedefin 2020 yılına doğru gerçekleşmesi beklenebilir.