• Sonuç bulunamadı

ONARAN’IN BİNBİR GECE MASALLARI ADLI ÇEVİRİSİ ÜZERİNE

Sonuncu çalışmanın hazırlayanı ise Âlim Şerif Onaran’dır. Onaran’ın çevirisi diğer çevirilere göre daha hacimlidir.

Farklı zamanlarda 16 ve 8 cilt olarak yayımlanan bu eser, en son Yapı Kredi Yayınları arasında yer almıştır.

Bu eseri en son olarak incemek istememizin sebeplerinden biri Onaran’ın; Yurdatap, Karadağ, Mardrus, Galland ve Ahmet Nazif çevirilerinden yararlanmış olmasının yanında en geniş hacimli çeviri olmasıdır.

Ayrıca Onaran’ın çevirisi diğerlerinden farklıdır, çünkü Onaran’ın çevirisinde; cinsellik ve müstehçenliğin, erotizm boyutunda olmasıdır. Diğer çevirilerde Türk okuyucusunun kültür yapısına uygun bir çeviri yapılmış olmasına karşın Onaran ‘Dilin ayıbı yoktur, düşüncenin ayıbı vardır.’ sözünü destekler mahiyette bu eseri Türkçeye çevirmiştir.

Bunun dışında masalları çerçeve masal tekniğine uygun olarak aktaran Onaran, bazı masalların özelliklerini göz ardı ederek ya da aldığı kaynaklarda bu şekilde anlatıldığı için ‘Vezir ve Cariye’ masallarını tek başına masal olarak vermiştir.

Bunun yanı sıra diğer Binbir Gece Masalları çevirilerinde olmayan iki büyük masal vardır ki bu masallar, ilk olarak Onaran’ın çevirisinde görülmektedir.

Onaran’ın çevirisi incelendiğinde, masalların bir sınıflamaya tabi tutulduğu görülecektir. Bunun sebebi kanaatimizce, Onaran’ın çeviri yaptığı kaynaklarda masalların bu şekilde verilmiş olabileceği gibi kendi düşüncesine göre de masalları sınıflandırmış olmasıdır, şeklinde ifade edebiliriz. Masalların anlatılması, aşağıdaki

tabloya uygun olarak verilmiştir. Bu tablo Thompson’ın masal kataloğunda bulunan sınıflama ile aynı özellikleri taşımaktadır.

• Peri masalları • Realist masallar • Hayvan masalları • Fıkralar

Bu bilgileri, Onaran’ın Binbir Gece Masalları çevirisinde bulunan masal metinleri üzerinde değerlendirmek çalışmamız açısından önemlidir. Ayrıca Onaran’ın çevirisi Anadolu Türk masallarına verdiği örnekler açısından diğer çevirilerden farklı ve önemli bir yer edinmesine yol açmıştır.

Aşağıda, Âlim Şerif Onaran’ın çevirisi incelendiğinde de farklı masalların olduğu görülecektir. Bunun sebebini, Şehrazat’ın bir gecede birden fazla masal anlatması olduğu gibi, 1001 geceye ulaşmak için de olabilir. Ayrıca okuyucuya ya da dinleyiciye hoş zamanlar geçirtilmek istenmesi de bu eserin amacı olabilir görüşünü de belirtmek isteriz.

Onaran’ın çevirisinin ilk cildi incelendiğinde en çok masal metninin bu ciltte olduğu görülecektir. Diğer çevirilerle ortak olan, listemizde de yer alan bu masalları; Onaran, çerçeve masal ve alt masal olarak göstermektedir.

İlk masalı ‘Hükümdar Şehriyar ile Kardeşi Hükümdar Şahzaman’ adını taşıyan bu masal, diğer çevirilerde de olmasına karşın sadece Onaran ve Akkoyunlu’da aynı adla gösterilmektedir. Ancak diğer çevirilerde olduğu gibi ‘İfritin Kaçırdığı Kız’ ya da ‘Yüzüklerin Sırrı’ masalı ayrı bir masal olarak görülmemektedir.

Onaran’da çerçeve masalların adları ve alt masalların adları sayfa numaraları ile gösterilmektedir. Ayrıca Onaran masal yerine ‘öykü’ terimini kullanmaktadır. ‘Kamerüzzaman’ın Öyküsü’ şeklinde, ancak külliyatı masal olarak nitelendirdiğimiz için çalışmamızda bu adlar ‘Kamerüzzaman’ masalı olarak değerlendirilmiştir.

İlk çerçeve masal olan ‘Şehriyar ile Kardeşi Şahzaman’ masalı 1001 geceye dâhil edilmeyen masaldır. Bu özellik, bütün çevirilerde görülmektedir.

Birinci kitapta (1/1) görülen sekiz çerçeve masalın 30 alt masalı bulunmaktadır. Çerçeve masallarının iki ayrı özelliğini Onaran’da görmemiz mümkündür.

Çerçeve masalların içinde her biri bağımsız olan ayrı ayrı masallar olduğu gibi, çerçeve masalın içinde yer alan alt masalın kahramanın anlattığı masal da en içte bulunan masal olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu özellik bütün çevirilerde olmasına karşın, sadece Onaran, masal adlarını çerçeve ve alt masalları yazımda yaptığı farklılık ile bütün ciltlerin İçindekiler bölümünde vermektedir.

Onaran’da diğer çevirilerden farklı olarak, kahramanların söyleyişine uygun şiirler de verilmiş, dipnot şeklinde açıklamalarda bulunulmuştur.

Külliyatın ilk çerçeve masalı olan ve eserin ortaya çıkma sebebi olan Şehriyar ile Şehrazat’ın bir araya gelmeleri, her çeviride konu aynı olmakla beraber farklı şekillerde anlatılmaktadır.

İlk masalın özelliği, Kral Şehriyar’ın konuşmasının daha az olmasına karşın, Şehrazat’ın konuşmasında da -cellat- kocasından korkan cariye gibi verilmiştir. Bu özellik diğer çevirilerde görülmemektedir.

Onaran’ın çevirisinin bir başka özelliği kitaplarında ‘Birinci Kitap’, ‘İkinci Kitap’ şeklinde ayrı başlıklar vermesidir. Bunun sebebi, Mardrus’tan birebir çeviri yaptığını belirtmek amacı olabileceği gibi, kendi düşüncesini de vermek istemesi olabilir.

‘Birinci Kitap’ ve ‘İkinci Kitap’ başlıkları altında, diğer çevirilerle ortak olan masallar yer almaktadır.

Onaran’ın ikinci kitabında (1/2), ‘Üçüncü Kitap’ başlığı yer almaktadır. Bu kitabın ilk çerçeve masalı, ‘Şah Ömer’n-Numan ve Şaşırtıcı Güzellikteki İki Oğlu: Şarkan ve Davü’l-Mekân’ adını taşımaktadır.

Bu masal diğer çevirilerde de bulunmaktadır. Ancak Onaran bu masalda o kadar ayrıntıya girmiştir ki, üzerinde ayrı bir çalışma yapılması, halk bilimi, müzik, askerî, dinî, tarihî ve mitolojik özellikleri açısından incelenmesi gerekmektdir. Masalın özel bir yapısı vardır.

Diğer çevirilerde bu masalın coğrafyası ayrıntılı olarak incelenmezken Onaran’da bu ayrıntıyı fazlasıyla görmemiz mümkündür. 44. geceden başlayan masal 146. gecenin bitimine kadar devam etmektedir.

Ayrıca çerçeve masalın içinde başka çerçeve masal olarak verilen masallar da ‘Şah Ömer’n-Numan ve Şaşırtıcı Güzellikteki İki Oğlu: Şarkan ve Davü’l-Mekân’ın Masalı’na bağlı olarak anlatılan masallardır.

Dikkatli bir şekilde incelendiğinde bu masalın, bir destan özelliği gösterdiğini söyleyebiliriz. Olaylar hem mitolojiktir, hem de tarihten yabancı olmadığımız Haçlı Savaşları’nı anlatmaktadır. İstanbul’un kuşatılması ile ilgili bilgilerin verilmesi, Şarkan’ın kahramanlığı, tarihî olaylar açısından, iki kardeşin farkında olmadan evlenmeleri, diğer yandan kardeşlerin yıllar sonra birbirlerini tanıması da masal özelliği kazandırması açısından önemlidir.

Bu masalın içinde geçen beş genç güzel kızın anlattığı masal ile yaşlı kadının anlattığı bir masalın özelliği daha önce anlatılan Şehrazat’ın Şehriyar’a anlattığı, Nüzhetülzaman’ın Şarkan’a anlattığı ve ilerleyen bölümlerde görülen ‘Bilgili Canayakın’ masalında görülen ‘akıllı kadın’ motifinde de yer almasıdır.

Ancak sadece bu beş kızın özelliği diğerlerinden farklıdır, çünkü bu beş kız, Rum Kayzeri’nin, Ömer Numan’ı kandırmak için bilinçli bir şekilde her alanda iyi yetiştirilmiş Rum kızlarından seçilmiş olmalarıdır.

Verilmek istenilen mesaj da ise, Doğu erkeklerinin her ne kadar güzel kadınları sevse de asıl önemli olan bilgili kadınların hayatlarında ayrı bir önemi olduğu şeklinde yorum getirilebilir.

Firdevsi’nin Şehname adlı eseri incelendiği zaman bu masal ile birçok özelliğinin benzediği görülecektir. Şarkan’ın savaş meydanındaki kahramanlığı ve evlenmesi, Ömer Numan’ın hayatı, vb. konular bu masalın Şehname ile benzerlik gösteren özelliklerindendir.

Onaran’da da diğer çevirilerdeki gibi 147. geceden itibaren hayvan masalları olduğu görülmektedir.

Burada ilgi çekici bir başka özellik de hayvan masallarının da çerçeve masal şeklinde verilmiş olmasıdır. Ancak İçindekiler kısmında bu ayrıntı görülmezken, masal metni okunduğunda bu ayrıntı fark edilebilmektedir.

‘Kaz, Tavus ve Dişi Tavus’ masalının içinde yer alan ‘Aslan ve Arkadaşları’ masalı Karadağ çevirisinde yer alırken Yurdatap ve Akkoyunlu’nun çevirilerinde bulunmamaktadır. Ancak bu masal çerçeve masalın alt masalı şeklinde de değildir.

Ayrıca diğer çevirilerde ayrı masal olarak verilen masallar, Onaran’da bir masalın içinde geçen bir anı olarak gösterilmektedir. ‘Ali ibni Bekkar ve Güzel Şemsü’n-Nehar’ masalı içinde anlatılan bir anı, diğer çevirilerde ‘Aptal Sarraf’ masalı adı altında yer almaktadır. Bundan dolayı genel listemizde Onaran’da bazı masalların eksik olduğu görülecektir.

Onaran’ın üçüncü kitabında (2/1) ‘Beşinci Kitap’ ve ‘Altıncı Kitap’ başlıkları yer alırken, ilkinde üç masala yer verildiği görülmektedir. Onaran, bu üç masalı tek masal şeklinde belirtirken, diğer çevirilerde bu masallar ‘çerçeve masal’ şeklinde verilmiştir.

Burada görülen ilk masal ‘Kamerü’z-Zaman ile Prenses Bedrü’l Büdur’, diğer çevirilerde olduğu gibi ‘Peri masal’ özelliği göstermektedir. Ancak Onaran’da ifritlerin konuşmaları, hepsinin adının olması ve tıpkı insanlar gibi hayat sürmeleri diğer çevirilerden farklılık göstermektedir. Ayrıca buradaki ifritlerde de insanlara karşı ‘cinsel istek duyma’ motifi yer almaktadır.

Ayrıca yine bu masalda kahramanlardan Bedr’ül Büdur’un kılık değiştirip eşinin yerine geçmesi ve başka ülkenin kızıyla evlenmesinde yine müstehcenlik sınırı aşılmış ve cinsel sapkınlık olayı (kadın ile kadın ilişkisi) belirtilmiştir.

Bir başka masal ‘Benli Alaaddin’ ya da ‘Alaaddin ebu Şamat’ masalıdır. Bu masal da diğer çevirilerde macera masalı ve bir çerçeve masalın alt masalı şeklinde görülürken bu kitapta tek masal olarak görülmektedir. Bu masal da cinsel içerik çok fazla olup sapkınlık olayı (yaşça büyük bir erkeğin 15 yaş ve altındaki erkek çocuklarına karşı cinsel isteği) belirtilmektedir.

‘Altıncı Kitap’ başlığı altında verilen kısımda Batılıların da üzerinde birçok ilmî çalışma yaptıkları ‘Cariye Teveddüt’ masalı ilk sırayı almaktadır. Onaran bu masalın adını ‘Bilgili Canayakın’ şeklinde almıştır.

Bu masal Yurdatap’ta bulunmazken Karadağ ve Akkoyunlu’da farklı ad ile belirtilmiştir. Teveddüt’ün anlattığı bilgilere gelince konu olarak temelde aynı olmakla birlikte, Onaran’da çok fazla ayrıntılı şekilde işlenmiştir. Ancak bu masalın başka bir özelliği de ilerleyen bölümlerde görülen, vezir ile cariye masallarında vezirlerin haklı çıkmalarına karşın, bu masalda cariyenin, vezirleri (âlimleri) bilgisiyle ve anlattıkları ile vezirleri bilgi alanlarında yenmesidir. Burada yedi bilim adamı ile cariyenin bilgileri ölçülmektedir.

Bir başka masalda bulunan özellik ise Halife Harun Reşit’in şehvet düşkünü bir insan olarak gösterilmesidir. Çok fazla cariyesi bulunmaktadır ve bu cariyeleri için yapmayacağı hiçbir şey yoktur. ‘Ebu Nuvas’ masalı ile bu özellikleri anlatılmaktadır.

Batı dünyasında da büyük ilgi gören ancak Binbir Gece Masalları’na sonradan eklenildiği çeşitli kaynaklarda belirtilen ‘Gemici Sindbad ve Serüvenleri’ adlı masal, Onaran’da diğer çevirilerden farkı bir şekildedir. Bu farklılık; Sindbad’ın yaşadığı serüvenlerin, akıl almaz sıra dışı olaylarının, dolaştığı ülkelerin insanlarının ve kültürlerinin ayrıntılı olarak verilmesidir. Gidilen ülkeler uzak değil, ancak bilinmeyen yerlerdir.

Sindbad’ın birinci serüveninde anlatılan deniz aygırı ile kısrağın çiftleşmesi olayından söz etmektedir. Bu olay, Anadolu Türk destanlarında, Köroğlu destanında ya da diğer Türk destanlarındaki doru atın özellikleriyle aynıdır.

Bu konuda Şükrü Elçin’in, “Atların Doğuşları ile İlgili Efsâneler” adlı makalesinde sudan çıkan atlarla ilgili olarak, bu atların Türklere ait olduklarını söylemektedir. Abbasi Halifelerinden Mutasım, Vasık ve Mütevekkil (840-860) zamanında Arap ordusu içinde yer alan Türklerin özellikle at yetiştirmekle görevli olduklarını belirtmektedir. Ayrıca, Elçin makalesinde sudan çıkan atların özelliklerini şu şekilde ifade etmiştir: “Türkler arasında milattan önceki devirlerden bugüne kadar yaşadığını gördüğümüz atın bu su menşei, destanî eserlerde de dikkati çekiyor. Bazı destan kahramanlarının atları bu soydandır… Dede Korkut Hikâyeleri ve Köroğlu destanı gibi.” (Elçin 1977: 50-51).

Sindbad’ın ikinci serüveninde gittiği ülkedeki ‘Ruh Kuşu’ndan (Zümrüdü Anka Kuşu olarak bilinmektedir) ve yumurtasından söz edilmektedir. Ayrıca bu masalda dikkati çeken diğer bir özellikte tıpkı ‘Canşah’ ve diğer varyantlarında olduğu gibi ‘… yüksek kayalıklardaki elmasları almak için koyun veya çeşitli hayvan kılığına girerek kuşun bunları almasını sağlamayı hatırladım.’ ifadesi Sindbad’ın ‘Canşah’ masalını bildiğinin göstergesi olmaktadır. Aynı Canşah’ın kurtulduğu gibi Sindbad’da oradan kurtulmayı başarmıştır.

Üçüncü serüvende; Sindbad’ın maymunlar ülkesine yaptığı yolculuğu anlatılmaktadır. Maymunlar ülkesinin kralı bir devdir. Devi tanımlarken, yarı hayvan yarı insan şeklinde belirtmektedir. Anlatılan masal dikkatlice incelendiği

zaman, bu özelliklerin belki Onaran’ın çevirisinden, belki de aldığı kaynaklardan ileri gelmiş olabileceği düşünülebilir. Bütün Türk dünyasında bilinen Dede Korkut Hikâyelerinden olan Tepegöz Hikâyesi ile ‘devin gözüne kızgın şiş sokulması’ ve ‘kahramanın mağaradan kurtulması’ gibi ortak motifler sergilemektedir

Dördüncü serüveninde ise yamyamlardan söz edilmektedir. Bunun dışında bir gelenek daha vardır ki bu gelenek bugün bile Hindistan’da son zamanlara kadar yaşayan bir kültür ögesidir. Bu geleneğe göre, eğer evli çiftten kocası ölürse karısı da onunla birlikte diri diri gömülecektir. Ancak burada anaerkil bir toplumdan söz edildiği için eğer evli çiftlerden kadın ölürse kocası da cenaze kalktıktan sonra bir kuyuda ölüme terk edilmektedir.

Beşinci serüvende; yine Ruh Kuşu’nun yumurtasından söz edilmektedir, masalın sebebi için verildiği anlaşılan bu motiften devi sırtında taşıma motifi de yer almaktadır. Bu motif Batılı araştırıcılar tarafından Yunan mitolojisi ile ilgilendirilmektedir.

Altıncı serüveninde, masal Harun Reşit ile ilişkilendirilmekte ve uzak ülkelerin bile halifeye bağlı oldukları mesajı verilmektedir. Ancak bu masalda diğer önemli bir motif, suyun içinden başka bir yere çıkılmasıdır. Bu motif ise Anadolu Türk efsanelerinde ‘Kaybolan Tas’ veya ‘Kaybolan Baston’ şeklinde yer almaktadır. Bu motif başka hiçbir masalda yer almamaktadır.

Yedinci serüveninde, kanatlı insanların olduğu bir ülkeden söz edilmektedir ki bu mitolojik bir özelliktir.

Sindbad’ın yedi serüveninde de Onaran’ın diğer masallarda vermiş olduğu cinsellik yoktur. Masal coğrafyası olarak çok çeşitli ülkelerin özellikleri yer almaktadır ve bu masalın diğer Binbir Gece Masalları’ndan ayrı özellikte olduğu fark edilmektedir. Ancak bu masal, Harun Reşit’e ve onun yaşadığı şehre bağlanarak Binbir Gece Masalları’na eklenmiştir görüşüne biz de katılıyoruz.

Daha önceki çevirilerde de bulunan ‘Güzel Zümrüt ile Ali Şar’ masalının, coğrafyası Horasan olmasına karşın, ‘Gül ile Ali Şir’ hikâyesi ile bir benzerlik göstermemektedir. Diğer çevirilerden farklı olan bir motif de Zümrüt’ün bir Hristiyan tarafından kaçırıldıktan sonra bir başka harami tarafından yeniden kaçırılmasıdır. Bu harami Zümrüt’ü annesinin yanında bırakır, Zümrüt ise kaçmak için haraminin annesinin başının bitini ayıklar. Bu motif ile Anadolu Türk

masallarında yer alan ‘dev karısının başından bit ayıklama ile devin uyutulup kahramanın kaçma’sı benzerlik göstermektedir.

Onaran’da diğer çevirilerden farklı olarak görülen diğer bir motif de Zümrüt’ün kılık değiştirip (erkek kılığına girmesi) gittiği ülkenin bir Türk ülkesi olduğunu belirtilmesi ve ‘hükümdar seçme’ motifinin ayrıntılarının verilmesidir. Zümrüt’ün masalda geçen ifadelerini olduğu gibi alıyoruz:

“Sizler, bundan sonra benim sadık uyruklarım olacak kişiler, benim kökeni bilinmeyen sıradan bir Türk olduğumu ya da sıradan herhangi bir kişinin sulbünden geldiğimi sanmayın! Aksine! Karşınızda soylu bir aileden gelen; ama ana babasıyla arası bozulduktan sonra ülkesini ve evini terk eden bir Türk görüyorsunuz!” (Onaran 2007, 2/1: 339)

Bu masalın sonunda ‘Helvacı Güzeli’ masalında olduğu gibi Zümrüt, kendisine kötülük eden erkekleri cezalandırmakta ve böylece hak yerini bulmaktadır.

Bu kitabın son masalı ‘Altı Ayrı Nitelikteki Genç Kadın’ masalıdır. Bu masalın konusu, bir tüccarın altı farklı cariyesinin kendi özelliklerini anlatması şeklindedir. Karadağ’da, Harun Reşit adı yer alırken, Onaran’da bir tüccar şeklinde görülür.

Onaran’ın dördüncü kitabında (2/2), ‘Yedinci Kitap’ ve ‘Sekizinci Kitap’ başlıkları yer almaktadır.

Bu kitapta ‘Peri masalı’ türünde üç masal bulunmaktadır. Bunların ikisi ‘Yedinci Kitapta’, biri de ‘Sekizinci Kitap’tadır. ‘Tunç Kentin Olağanüstü Masalı’ ve ‘Yeraltı Sultanı Yemliha’ masalı ile ‘Abanoz Atın Sihirli’ masalı adlarını taşımaktadır.

Yedinci kitapta bulunan diğer masallar ise konusu cinsellik olan müstehcen fıkralardan oluşmaktadır.

‘Tunç Kentin Olağanüstü’ masalı, Hz. Süleyman’ın yaptırdığı kayıp bir şehirle ilgilidir. Ancak Emevi dönemi halifeleriyle bağ kurularak anlatılan bu masal, mitolojik özellikler taşımaktadır.

‘Yeraltı Sultanı Yemliha’nın’ masalı, Anadolu Türk masallarında ‘Yılanlar Şahı Şahmaran’ olarak bilinen masaldır. Ancak burada yer alan masal, âlemleri aşan bir kurgu ile anlatılmıştır.

Onun dolaştığı ülkeler, bu dünyadaki ülkeler olduğu gibi, bilinmeyen, bu dünyada olmayan ülkelerden de söz edilmektedir. Ancak konu bütünlüğü açısından incelendiği zaman Anadolu’da anlatılan şekline benzer motifler taşımaktadır.

‘Ruhun Çiçekli Tarhları ve Zerafet Bahçesi’ adlı başlık altında 20 masal metni yer almaktadır. Bu masalların hepsi art arda anlatılan, konuları ise insanlarla alay etme, cinsellik ve erkeklerin cariyelerini birbirlerine hediye etmesi şeklindedir. Şehrazat bu masalları anlatırken, Şehriyar’ın sözler diğer çevirilerde görülmemektedir.

Onaran’ın çevirisinde, Şehriyar’ı şehvet düşkünü, Şehrazat’ı da onu etkilemek isteyen ve cinsel içerikli masal ve fıkraları bundan dolayı anlatan kişi olarak tasvir edilmektedir.

‘Ruhun Çiçekli Tarhları ve Zerafet Bahçesi’ başlığı altında yer alan ilk masal, Yurdatap, Karadağ ve Akkoyunlu’da da bulunan Harun Reşit ve Veziri Cafer’in yaşlı bir insanla dalga geçmesini konu alan ve daha çok tekerleme şeklinde anlatılan bir masaldır.

Bu tekerleme şeklindeki ifadeden kısa bir bölüm: “Üç ölçü rüzgâr soluğu, üç ölçü gün ışığı, üç ölçü ay ışığı, üç ölçü de fener ışığı al, bunları dipsiz bir havanda birbirine katarak döv.” (Onaran 2007 2/2: 472).

Bu masala benzer bir başka anlatma, ‘Olağanüstü Torba’ masalıdır. Benzer tekerlemeli sözler burada da geçmektedir.

‘Genç ile Öğretmeni’ masalı da yine hoş olmayan cinsel sapkınlık olayını konu alan bir anlatmadır.

Bir başka müstehcen masal da, ‘Harun Reşit Aşk Yargıcı’ adlı anlatmadır. Konusu iki cariyenin fiziksel özelliklerini kullanarak halifeyi eğlendirmeleri anlatılmaktadır.

Sadece erkekler, kadınları fiziksel özellikleri yönünden anlatmazlar, aynı zamanda kadınlar da erkekleri fiziksel (cinsel) özellikleri açısından değerlendirir. Bu konu ile ilgili olarak anlatılan masal, ‘Üstünlük Kimin: Delikanlının mı, Olgun Erkeğin mi?’ anlatısıdır.

‘Hıyarın Değeri’ adlı masalda halifenin bir çiftçiyle karşılaşmasını ve onunla dalga geçmesini anlatırken, masalın sonu da cömert olmaya bağlanmaktadır.

Kadınlarla ilgili ve yine cinselliği ön planda tutan bir başka masalın adı ‘Beyaz Saçlar’dır.

Kadınların değerinin ne kadar basit olduğunu anlatan bir başka masal ise ‘Çözülen Anlaşmazlık’ anlatısıdır. Bu masalda Halife Harun Reşit’in, Veziri Cafer’in cariyesini beğenip istemesini eğer vermez ise eşi Zübeyde’yi boşayacağını belirtmesidir. Veziri Cafer’in de eğer cariyesini verirse kendisinin de eşini boşayacağına dair yemin etmesi üzerine âlimlerden birine başvurularak olayın çözümlenmesi istenmektedir.

Kadınların fiziksel özelliklerini anlatan bir başka masal, yine Harun Reşit ile ilgilidir ve o, karısının yıkanmasını şairden şiir olarak yazmasını istemektedir. Masalın adı ‘Ebu Nuvas ve Sitti Zübeyde’nin Yıkanışı’dır.

Buna benzer bir başka masal da ‘Doğaçlama Şiir Okuyan Ebu Nuvas’ anlatısıdır. Yine aynı şekilde Harun Reşit’in cariyesi ile olan ilişkisinin şiir şeklinde yazılması konu edilmektedir.

Bu şekilde anlatılan masalların adları aşağıya alınarak, diğer masallar ile ilgili bilgilere yer verilecektir.

‘Yazılı Gömlek’,

‘Bardak Üstündeki Yazı’

Buraya kadar olan masalların kısa olmaları ve masal özelliği taşımamalarından dolayı, fıkra (nükteli olanlar için) ya da anlatı terimini kullanmanın daha uygun olacağını düşünmekteyiz. Çünkü anlatıların hiç birisi, Harun Reşit’in ne siyasi ne de dinî kimliğine yakışmayacak olayları konu almaktadır.

Ancak verilmek istenilen mesaj daha çarpıcı bir düşünceyi belirtmektedir. Doğu toplumunun erkekleri ve kadınlarının hayatının merkezinde cinsellik birinci sırada yer almaktadır. Doğu toplumu ahlaki bir çöküntü içindedir. Bu görüş anlatılan olayların yaşandığı dönemde doğru da olabilir ya da Batılıların Doğu’ya bakış açılarını da ifade etmiş olabilir.

Ancak bu durumu sorgulamak için Binbir Gece Masalları yazmalarının incelenmesi gerektiği ve bu anlatıların gerçekte de bu külliyatın içinde olup olmadığını araştırmakla mümkün olabileceğini belirtmek isteriz.

Bir diğer anlatı ise ‘Sitti Zübeyde’nin Suçüstü Yakalanması’ adını taşımaktadır. Ancak masalın adından verilen suç üstülük bir durum söz konusu