• Sonuç bulunamadı

OBEZİTENİN TİBBİ BESLENME TEDAVİSİNDE WHEY PROTEİNLERİNİN YERİ

*NURGÜL ARSLAN

*Mardin Artuklu Üniversitesi Sağlık Yüksekokulu Beslenme Ve Diyetetik Bölümü

Mardin-Türkiye

ÖZET

Giriş: Obezite, Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre dünyada 300 milyonun üzerinde insanı etkilemektedir. Bu kadar önemli bir halk sağlığı sorunu olan obezitenin tedavisindeki yaklaşımlar her geçen gün değişmekte ve gelişmektedir. Obezitenin tıbbi beslenme tedavisinde whey proteinlerinin etkisi çalışmalarla incelenmiş olup vücut ağırlığı denetiminde olumlu etkileri görülmüştür.

Amaç: Bu derlemede whey proteinlerinin; protein yapısı, termojenezisteki rolü, insülinotropic ve kan glukozunu düşürücü mekanizması, inkretin sistem ve tokluk üzerine etkisinin incelenmesi amaçlanmıştır.

Yöntem: Araştırmada ‘Science Direct, Pubmed, Medicine Science, Google Scholar’ veri tabanları kullanılarak yapılan son 10 yıla ait çalışmalar incelenmiştir. Özellikle insanlar üzerine yapılan randomize kontrollü araştırmalar incelenmiştir. Çalışmalr sonucunda ne tür bir mekanizmanın etkili olduğu biyokimyasal yolaklar ile gösterilmiştir.

Bulgular: Yapılan klinik çalışmalarda whey proteinlerinin termojenezisi artırmada olumlu etkisinin olduğu, inkretin sistemini (GLP-1) etkileyerek insülinotropic etki gösterdiği, açlık ve tokluk hormonları üzerine olumlu etkilerinin olduğu görülmüştür.

Tartışma: Whey proteinlerinin farklı protein kaynakları kullanılarak karşılaştırma yapılmış çalışmalarda bireylerin uzun süreli tokluğunun sağlandığı görülmüştür. Yine yapılan 3 ayrı randomize kontrollü çalışmada bireylerin diyetine ekstrada whey proteini içeri yüksek besinler eklendiğinde termojenezisin daha da arttığı ve bu durumun vücut ağırlığını azalmasında daha etkili olduğu görülmüştür. Diğer başka çalışma sonuçlarında bireylerin whey protein içeriği yüksek bir öğünle beslenmesinin özellikle kandaki lösin aminoasidini artırdığı için protein sentezini hızlandırdığı görülmüştür. Özellikle obez bireylerde iştah mekanizmasının yönetimi ayrıca önemlidir. Yapılan çalışmalarda ghrelin hormonunun baskılanması bireyin tokluk süresini artırabilmektedir. Günün herhangi bir öğününde whey

79 proteinlerinden zengin bir besin tüketen bireylerin acıkma süresinin tüketmeyen bireylere göre daha geç olduğu görülmüştür.

Sonuç: Whey proteinleri, beslenme planlarında ve aşırı vücut yağının metabolik sonuçlarının yönetiminin hedeflendiği vücut ağırlığının kontrolünde fonksiyonel bir besin bileşeni olarak kullanılabilir. Whey proteinleri fizyolojik etkilerini içermiş olduğu protein fraksiyonları ve amino asitler aracılığıyla gerçekleştirmektedir.

Anahtar sözcükler: Whey Proteinleri, Obezite, Fizyolojik Etkileri

GİRİŞ

Obezite, çeşitli metabolik ve yeme bozuklukları ile ilişkili olan bir sağlık problemidir. Birçok yanlış beslenme alışkanlığı obeziteye yol açabilmektedir. Obezitenin tedavisinde çoğu girişim başlangıçta kilo kaybına ve ardından hızlı kilo alımına neden olabilmektedir [1]. Ek olarak, diyete bağlı karbonhidrat yoksunluğu, açlığın artmasına ve bağırsak hormonlarının salgılanmasındaki değişiklikler gibi diyetten çekilmeyi artırabilecek durumlar ile sonuçlanmakta olduğu bildirilmiştir [2]. Bununla birlikte, açlığın azalmasına ve tokluğun artmasına neden olan stratejilerle kilo kaybı sonuçları iyileştirilebilir. Bununla birlikte, doyurucu yiyecekler gibi daha güvenli alternatifler tercih edilir [3]. Son zamanlarda, öğün zamanlaması ve bileşimin, yani kahvaltıda artmış karbonhidrat ve protein alımının, açlık, azalttığı ve ghrelin seviyelerini azaltarak başarılı kilo kaybına ve bakımına yol açtığını gösterilmiştir [4]. Bu sonuçlar, kilo kaybının, yüksek termojenik etkiye yol açan yüksek proteinli diyetlerle, yağ ve karbonhidratların izoenerjetik alımına kıyasla artmış tokluk ve bağırsak hormonu salgılanmasıyla daha yüksek olduğunu gösteren önceki çalışma sonuçları ile tuatarlılık göstermektedir [5-7]. Her ne kadar protein tüketimi doyurucu olsa da, bazı protein kaynakları daha fazla doygunluğu sağlamaktadır [8]. Mevcut veriler, az yağlı süt ve süt ürünleri tüketiminin obezite ve Tip 2 diyabetin önlenmesi veya tedavisine yararlı etkileri olduğunu gösterdiğinden, süt ve süt ürünleri büyük ilgi görmektedir [9]. Bu olumlu ilişki araştırmacıları süt bileşenlerinin etkilerini incelemeye yönlendirmiştir. Peynir altı suyu proteini olan süt bileşenlerinden biri, enerji dengesi, iştah ve glukoz metabolizması, obezite ve Tip 2 diyabet tedavisi için potansiyel uygulama üzerindeki olumlu etkileri nedeniyle son zamanlarda büyük ilgi görmüştür.

80 24-27 April 2019 Burdur/TURKEY WHEY PROTEİNLERİNİN YAPISI:

Peynir altı suyu proteini, toplam süt proteininin sadece yaklaşık %20'sini oluştururken, kazein, sütün içindeki toplam proteinin yaklaşık %80'ini oluşturur. Sütün işlenmesi sırasında kazeinler ana yapının oluşumundan sorumluyken peynir altı suyu da çözünür [10]. Peynir altı suyunda bol miktarda sırasıyla alfa-laktoglobulin, α-laktalbümin, proteoz pepton, immünoglobulinler, sığır serum albümini, laktoferrin ve laktoperoksidaz gibi çeşitli proteinler vardır [11]. Peynir altı suyu proteini ayrıca enzimatik peynir yapma işleminin ilk aşamasında kazein üzerindeki kymosin (rennin) etkisine bağlı olarak glikomakropeptit (GMP) içerir. GMP, mükemmel bir dallı zincirli amino asit kaynağıdır (BCAA'lar) [10]. Peynir altı suyu proteini sadece iyi bir amino asit kaynağı değil, aynı zamanda sindirimi sırasında üretilen zengin bir biyoaktif peptid kaynağıdır. Peynir altı suyu proteininin biyoaktif peptitleri, emilimden önce veya bağırsak lümenindeki belirli reseptörlere emilimden sonra veya kan dolaşımına geçtikten sonra hedef organlarda bağlanarak etkisini göstermektedir [12]. Dört kalıntıdan daha kısa olan peptidler, hücreler arası bağlantıları geçebilir ve kan dolaşımına ulaşabilir, oysa daha büyük peptitler, peptit taşıyıcı aracılı taşıma sistemi yoluyla taşınabilir. Taşınma miktarı, hücre yüzeyindeki peptidazlarını duyarlılıkları ile belirlenir [13]. Anjiyotensin dönüştürücü enzimi inhibe eden veya antimikrobiyal etki gösteren ve immünomodülatör aktiviteleri olanlar gibi birçok biyoaktif peptit izole edilmiştir [11]. Bununla birlikte, biyoaktif peptitlerin metabolik aktiviteleri ile tanımlanması için daha fazla çalışma yapılmalıdır.