• Sonuç bulunamadı

Nehiy, Nehyedilenin Fesâdını Gerektirir mi?

NEHİY KAVRAMI VE HZ PEYGAMBER’İN NEHİY YETKİSİNİ KULLANMADA TERCİH ETTİĞİ İFADELER

4. Nehiy İle ilgili Tartışılan Konular

4.2. Nehiy, Nehyedilenin Fesâdını Gerektirir mi?

Fesâd, bir ibadetin veya hukûkî işlemin vasıf ve şartlarındaki eksiklik ve bozukluk sebebiyle hükümsüz olması,262

diğer bir deyişle sıhhatin zıddıdır. Fesâdın anlamı, ibadet ve muâmelâtta farklılık gösterir. Muâmelâtta sıhhat intifânın helâlliği ve değerin terettüb etmesi, fesâd ise bunun zıddı olarak intifâ hakkının olmaması ve değerin terettüb etmemesidir. İbadette sıhhat kazânın düşmesi yani ibadetin yerine getirilmiş olması, vakit içinde veya sonra ikinci kez yerine getirme gereğinin olmaması, fesâd ise, ibadetinin yerine getirilmemiş olması ve kazânın kişinin üzerinden düşmemesidir.263

Usûlcüler nehyin fesâdı gerektirip gerektirmeyeceği konusunda ihtilâf etmişlerdir. Fesâd ifade ediyorsa bunun dil yönünden mi, şer’î yönden mi, mana yönünden mi olduğu konusu tartışılmış ve altı görüş ortaya çıkmıştır.

1. Nehiy, dil açısından ibadet ve muâmelâtta fesâda işaret eder.

2. Nehiy, şer’an ibadet ve muâmelâtta fesâdı gerektirir. Bu görüş Ahmed b. Hanbel’e nispet edilmiştir.

3. Nehiy, mana yönünden yani aklen ibadet ve muâmelâtta fesâda delâlet eder.

4. Nehiy, fesâda delâlet etmez, ancak sıhhate delâlet eder. Bu görüş Ebû Hanife ve öğrencisi Muhammed b. el-Hasan’a nispet edilmiştir.

5. Nehiy, ibadetlerde fesâda delâlet eder, muâmelâtta mutlak olarak fesâda delâlet etmez. Bu görüş Ebû’l-Huseyn el-Basrî ve Râzî’nindir (v.606/1209). 6. Nehiy, ibadetlerde mutlak olarak menhiyyun anh’ın fesâdına delâlet eder.264

Fukahânın çoğu, Zâhirîler ve bazı kelamcılar nehyin fesâdı gerektirdiğini benimsemişlerdir.265

Cumhûru ulemâya göre nehiy namaz, oruç gibi ibadetlerde de,

262

Yunus Apaydın, “Fesâd”, DİA, XII, 417. 263 Vefa, Delâletü’l-evâmir ve’n-nevâhî, s. 51. 264 Vefa, Delâletü’l-evâmir ve’n-nevâhî, s. 51-56. 265 Âmidî, el-İhkâm, s. 188.

riba, nikâh, alış-veriş, zina, içki içmek gibi ibâdetler dışındaki konularda da266 fiilin zatından kaynaklanıyorsa (liaynihî ise) butlân ile eş anlamlı olarak fesâdı gerektirir. Şâfiîlerin çoğunluğunu oluşturduğu cumhûr, fesâd fikrinin iki temeli olduğundan bahsetmiştir. Buna göre ya bizzat nehiy sîgası fesada sebeb olmaktadır ya da fesâdın şer’î bir hüviyeti vardır.267

Neyhin fesâdı gerektirdiğini savunanların kendilerine dayanak olarak gördükleri bir hadis vardır. Bu hadiste, Hz. Peygamber’in “kim bize ait olmayan bir

iş yaparsa, onun yaptığı bu iş merdûd’tur”268

buyurmuştur. Bu hadise dayanarak nehyin fesâdını savunanlar, hadisin bazı varyantlarında geçen “merdûd” kelimesini fasid olarak tefsir etmişlerdir. Ayrıca ümmetin Kur’ân-ı Kerim ve sünnetteki nehiylerden anladığının da böyle olduğunu belirtmişlerdir.269

İbn Hacer, (v. 852/1449) hadisin açıklamasında, nehyin fesâdı gerektirdiğini, çünkü bütün nehiylerin (menhiyyâtın), din dışı olduğunu ve uzak durulması gerektiğini dile getirmektedir.270 Şevkânî de İbn Hacer gibi düşünmekte, hadise göre bütün nehyedilenlerin gayr-i dînî olduğunu ifade etmektedir.271

Şâtıbî’nin konu ile ilgili değerlendirmesi ise şu şekildedir:

“Yasak (nehiy) da bu konuda aynen emir gibidir. Çünkü yasak, yasaklanılan şeyin sahih olmamasını gerektirir. Bu ya “yasak, yasaklanılan şeyin mutlak sûrette fesâdını gerektirir” kâidesine binâen böyledir. Ya da yasağın, yasaklanılan fiilin Şâri’nin kasdına muhâlif düşmesini gerektirmesinden dolayıdır. Bu muhâlefet ya fiilin aslında olur: Altıncı bir namaz eklenmesi veya namazlardan birinin terk edilmesi gibi. Ya da fiilin niteliğinde olur. Kur’ân okumanın (kırâatin) rükûda ve secdede gerçekleştirilmesi, mekrûh vakitlerde namaz kılınması gibi. Zira bunlar eğer Şâri’nin maksadına uygun düşseydi, o takdirde onları yasaklamaz, ya emreder ya da tercihe bırakır, hakkında izin verirdi. Çünkü Şâri’nin kasdı sebebiyle ilk anlaşılan şey izin olmaktadır, dolayısıyla onu öte aşmaz.” Şâtıbî yasaklanan fiilin sahihliğine inanan kişinin şu durumlar içerisinde bulunabileceğini ileri sürmüştür:

266 Şevkânî, İrşâdu’l-fuhûl, s. 498-499.

267 Pala, Emir ve Yasakların Yorumu, s. 289-290. 268

Buhârî, Sulh, 5; Müslim, Akdiye, 17; Ebû Dâvûd, Sünnet, 5. 269 Pala, Emir ve Yasakların Yorumu, s. 290.

270 İbn Hacer, Fethu’l-bârî şerhu Sahîhi’l-Buhârî, (Beyrut: Dâru’l-ma’rife, 1379/1960), V, 303. 271 Şevkânî, Neylu’l-evtâr şerhu münteka’l-ahbâr, (Mısır: Dâru’l-hadîs, 1414/1993), II, 93.

1. Yasağın sıhhatine inanmama

2. Yasağın bağlayıcı türden olduğuna inanmama

3. Fiilin özünden ayrılması mümkün olan bir özellik bulundurması

4. Yasağı, hikmeti kavranabilen ve maslahata ta’lîl edilebilen türden sayma.272

Şâtıbî’nin bu açıklamalarından da anlaşılacağı üzere o, nehyin fesâdı gerektirdiğini aksi takdirde zaten yasağa gerek olmadığını kabul etmektedir.

İmâmu’l-Harameyn Cüveynî (v. 478/1085), Gazzâlî, birçok Hanefî alim ise nehyin fesâdı gerektirmediğini iddia etmiştir.273 Şevkânî’nin bildirdiğine göre ise, Ebû Huseyn el-Basrî, Gazzâlî, Râzî, İbnü’l-Melâhimî (v. 536/1141) gibi alimlere göre nehiy sadece ibadetlerde fesâdı gerektirir, muâmelâtta gerektirmez.274

Bazı Şâfiî, Hanefî ve Mu’tezilî alimler ise ne lügaten ne de şer’an nehyin hem ibadetlerde hem de muâmelâtta fesâdı gerektirmeyeceğini söylemişlerdir.275

Hanefîlere göre nehiyler, liaynihî ve liğayrihî olarak değerlendirilmektedir. Eğer nehiy liaynihî ise fesâda delâlet eder, ligayrihî ise fesâda delâlet etmez.276

Mu’tezile’den Ebû’l-Hasan el-Kerhî (v. 340/951), Ebû Abdillah el-Basrî (v. 369/979), Kâdî Abdülcebbâr (v. 415/1025), Ebü’l-Huseyn el-Basrî gibi alimler de aynı şekilde “menhiyyun anh ligayrihî” nin (cuma vakti alış- veriş gibi) fesâdı gerektirmeyeceğini kabul etmişlerdir.277

Muhammed Vefa bu görüşleri zikrettikten sonra kendi görüşünü şu şekilde dile getirmiştir: “Nehiy, menhiyyun anh’ın zatına yönelik fesâdı gerektirir. Ancak hâricî bir duruma yönelik nehiy, fesâdı gerektirmez.278

Nehyin tahrîm veya kerâhet mi ifade ettiği konusunda delâletlere yapılan vurgu, fesâd konusunda menhiyyun anh’ın niteliğine yapılmıştır. Ayrıca ibadet ve 272 Şâtıbî, Muvâfakât, II, 318- 319. 273 Âmidî, el-İhkâm, s. 188. 274 Şevkânî, İrşâdu’l-fuhûl, s. 498. 275 Şevkânî, İrşâdu’l-fuhûl, s. 501. 276 Şevkânî, İrşâdu’l-fuhûl, s. 501. 277 Amidi, el-İhkâm, s. 188.

muâmelât ayrımı ve menhiyyun anh’ın taabbudî bir yönünün bulunup bulumaması fesâd fikrini etkilemiş ve yorumlar bu boğrultuda yapılmıştır.