• Sonuç bulunamadı

Şerh Dönemindeki Nehiy Yorumları ve Tanımlamaları

SAHABEDEN GÜNÜMÜZE HADİSLERDEKİ NEHİYLERE YAKLAŞIMLAR

3. Şerh Dönemindeki Nehiy Yorumları ve Tanımlamaları

Hadisin kitâbet, tedvîn ve tasnif dönemlerini hadislerin anlaşılması ve yorumlanması faaliyetini ifade eden şerh dönemi izlemiştir. Elbette anlama ve

555 Nesâî, Tahâret, 24-25. 556 Nesâî, Eşribe, 36.

yorumlama faaliyetinin ilk başladığı dönem şerh dönemi değildir. Daha önce de zikredildiği gibi anlama ve yorumlama Hz. Peygamber hayattayken başlamış, sahabe ve tabiîn döneminde de devam etmiştir. Ancak bu dönemlerde hadisin uzunca açıklamasını gerektirecek şartlar oluşmamıştır. Tabii en önemlisi bu dönemlerde henüz hadisler tedvîn ve tasnif edilmemişti ve sistematik bir şerh çalışması imkan dahilinde değildi. Ancak tedvîn ve tasnifin tamamlanmasının ardından ilk hadis şârihi olarak kabul edilen Hattâbî ile yeni bir dönem başlamış ve tasnif dönemi eserleri bir bütün halinde başından sonuna kadar şerh edilmeye başlanmıştır. Bu dönemin tedvîn ve tasniften en önemli farkı önceki iki dönem gibi belirli bir zaman aralığını ifade etmemesidir. Bu dönem halen devam etmekte ve canlılığını korumaktadır. Klasik hadis şerhleri yanında yakın dönemde ve günümüzde de hadisleri anlama ve yorumlama faaliyeti varlığını sürdürmektedir.

Şerhlerde anlama ve yoruma çabası genel olarak, babın konusu ile ilgili ayetleri aktarma; farklı hadislerle ve rivâyet bütünlüğünü sağlayarak konuyu daha anlaşılır hale getirme; rivâyetler arasındaki ihtilâfları giderme; lügavî açıklamalar yapma; hadisle ilgili siyer ve tarih bilgisi verme; varsa sebeb-i vürûdu zikretme; hadisin ne amaçla, nerede söylendiğini zikretme; hadisten çıkarılabilecek hüküm ve sonuçlara yer verme şeklinde ortaya çıkmıştır.557

Hadis şârihleri nehiy hadislerini açıklarken de bu yöntemleri kullanmışlar ve nehiy konusunu anlaşılır hale getirmeye çalışmışlardır. Ancak bizim üzerinde duracağımız bu yöntemlerden ziyade şârihlerin nehiyler için kullandıkları ifadelerdir. Bu noktada şârihlerin nehiyler hakkındaki hükümlerini ifade ederken kullandıkları tespit edebildiğimiz beş ifade şekli bulunmaktadır: “Nehyu tahrîm”, “nehyu tenzîh”, “nehyu kerâhet”, “nehyu irşâd”, “nehyu edep.” Bu ifade şekilleri el-Mühelleb (v.583/1187) tarafından da dile getirilmektedir. O, kadınların cenazeye katılmalarının yasak olduğunu anlatan Ümmü Atıyye rivâyeti ile ilgili değerlendirmesinde, Hz. Peygamber’den vârid olan nehiylerin dereceleri olduğunu, bunların da nehyu

557

Erdinç Ahatlı, “Klasik ve Cumhûriyet Dönemi Hadis Şerhçiliği: Şekil ve Muhteva Açısından Bir Mukâyese”, İslam ve Klasik, (İstanbul: Klasik yay., 2008), s. 40-41; Hadis şerhlerinin anlama faaliyetindeki yöntemi ve önemi için ayrıca bk. Enbiya Yıldırım, Geleneksel Hadis Yorumculuğu, (İstanbul: Rağbet yay., 2001), s. 18.

tenzihin, nehyu kerâhetin, nehyu tahrîmin olduğunu belirtmiştir.558

Aynı şekilde Aynî de bir hadisle ilgili değerlendirmesinde hadisin üç türlü nehyi ihtiva ettiğini ifade etmektedir: Nehyu tenzîhin, nehyu tahrîmin, nehyu şefkatin.559 Şârihler tarafından çeşitli nehiyleri tanımlamada kullanılan bu ifadelerin örneklerine şerhlerde sıklıkla rastlanabilir. Ancak biz burada şârihlerin bu ifadelerden nasıl yararlandıklarını göstermeye yetecek bazı örnekleri vereceğiz.

3. 1. Nehyu Tahrîm

Hadis şerhlerinde nehiy söz konusu olduğunda şârihlerin en çok kullanmış oldukları tanımlama şekillerinden biri “nehyu tahrîm” ifadesidir. Bu ifadeyle şârih söz konusu nehyin kat’î olarak haramlığa delâlet ettiğini ifade etmeye çalışmaktadır.

Örneğin İbn Abdilberr, kanatlı yırtıcı hayvanların etlerinin yenilmesi ile ilgili değerlendirmesinde, kanatlı yırtıcı hayvanların etlerinin yenilmesini nedb ve irşâd değil tahrîm ifade eden bir nehiy olarak değerlendirmiştir.560

Zürkânî (v. 1122/1710) “bayram günlerinde oruç tahrîm ifade eden bir nehiydir” cümlesinde “nehyu tahrîm” ifadesini kullanmıştır.561

O, altın yüzüğün erkeklere haramlığını anlatırken de bu ifadeyi tercih etmiştir.562

Aliyyu’l-Kârî, bayram günlerinde oruç tutmanın yasaklanması ile ilgili hadisin şerhinde ميرحت يهن يأ ifadesini kullanarak nehiyle ilgili kanaatini ortaya koymuştur.563

Kastallânî, ehil eşeklerin yenme yasağını “nehyu tahrîmin” olarak tanımlamıştır.564

Münâvî, köpek alım-satımını haram olduğunu bu ifadeyle tanımlamayı tercih etmiştir.565

Nevevî, üç kişinin olduğu yerde iki kişinin fısıldaşmasını tahrîmî bir nehiy olarak nitelendirmiş ve kişinin izni olmadan diğerlerinin fısıldaşmasının haramlığından bahsetmiştir.566

558 Bk. İbn Battal, Şerhu’l-Buhârî, III, 267-268. 559

Bk. Aynî, Şerhu Ebî Dâvûd, I, 249. 560

İbn Abdilberr, İstizkâr, V, 288.

561 Zürkânî, Şerhu’z-Zürkânî alâ Muvatta’i’l-İmam Mâlik, (Kahire: Mektebetü’s-sekâfeti’d-dîniyye, 1424/2003), II, 265.

562 Zürkânî, Şerhu’l-Muvatta’, I, 309. 563

Aliyyu’l-kârî, Mirkât, IV, 1417.

564 Kastallânî, İrşâdü’s-sârî li-şerhi Sahîhi’l-Buhârî, (Beyrut: Dâru’l-fikr, 1410/1990), IX, 255. 565 Münâvî, Feydu’l-kadîr, VI, 380.

3. 2. Nehyu Tenzîh

Tenzîh, sözlükte “bir şeyden uzaklaştırma” anlamındadır.567 Mekrûh’un iki çeşidinden birini ifade etmek için kullanılan bir tabirdir. Bilindiği gibi usûlcüler mekrûhu “tahrîmen” ve “tenzîhen” olarak iki kısma ayırmaktadırlar. Tenzîhen mekrûh’u, “yapılmasına ceza verilmese de terk edilmesinin işlenmesinden daha iyi olan” şeklinde tanımlamaktadırlar.568 Bu nev’e giren fiili işlemenin ceza ve kötülenmeyi gerektirmeyeceği ama faziletli olan şekle aykırı olduğu ifade edilmiştir.569

Fıkıh usûlünde kullanılan bu anlamıyla tenzîhen ifadesinin hadis şerhlerindeki kullanım şeklinin ve amacının paralellik gösterdiği şu örneklerle görülmektedir:

Ebû Bekr el-Ebherî (v. 375/986), kanatlı yırtıcıların yenmesinin yasaklığını tenzîhî bir nehiy olarak değerlendirmiştir.570 İbnü’l-Cevzî, karîne olduğunda köpeğin satışının tenzîhî bir nehiy olarak değerlendirilebileceğini dile getirmiştir.571

Bedruddin el-Aynî de uykudan uyanan kişinin elini kaba daldırması ile ilgili nehyin tenzîhî olduğunu, elin kaba daldırılması ile suyun ifsâd olmayacağını cumhûrdan nakletmiştir.572

Yine Aynî, her ne kadar akid gerçekleşse de mescidde yapılan alış- verişin tenzîhî bir nehiy olduğunu belirtmiştir.573

Kurtubî, Ümmü Atıyye’yi referans göstererek kadınların cenaze ittibâsını “nehyu tenzîh” olarak tanımlamıştır.574

Mübarekpûrî, ayakta su içmeyi tenzîhî bir nehiy olarak nitelendirmiştir.575 Hattâbî, ayakta bevletmeyi aynı şekilde tenzîhî olarak tanımlamıştır.576 Aliyyu’l-kârî ise arefe günü orucunu aynı şekilde tanımlamayı tercih etmiştir.577

567 Heyet, el-Mu’cemu’l-vasît, (İstanbul: Çağrı yay., 1996), s. 915. 568 Ferhat Koca, “Mekrûh”, DİA, XXVIII, 582.

569

Şa’ban, İslam Hukuk İlminin Esasları, s. 252. 570

İbn Abdilberr, İstizkâr, V, 289. 571 İbnü’l-Cevzî, Keşfu’l-müşkîl, II, 438. 572 Aynî, Şerhu Ebû Dâvûd, I, 277. 573 Aynî, Şerhu Ebû Dâvûd, IV, 411. 574

Azimâbâdî, Avnu’l-ma’bûd, VIII, 312. 575 Mübarekpûrî, Tuhfe, V, 511.

576 Aliyyu’l-kârî, Mirkât, I, 389. 577 Aliyyu’l-kârî, Mirkât, VI, 1424.

3. 3. Nehyu Kerâhet

Kerâhet, sözlükte sevmenin, hoşlanmanın zıddı olarak kullanılmıştır.578 Kerh, kerahiyyet, kürh kavramları kerâhet ile eş anlamlı olarak kullanılan kelimelerdir ve çirkin bulmak, kötü görmek, istememek, sıkıntı gibi anlamlara gelmektedir.579

Fıkıh usûlü terimlerinden olan mekrûh bu kelimeden türemiştir ve Şâri’in yapılmamasını kesin ve bağlayıcı olmayan bir tarzda istediği fiil olarak tanımlanmaktadır.580

Bu nedenle hadis şarihlerinin bu kategoride değerlendirdikleri nehiyler hakkında ıstılâhî olarak mekrûhu kasdettikleri anlaşılmaktadır.

Örneğin İbnü’l-Cevzî, hacamattan alınan ücret yasağını kerâhet olarak nakletmiştir.581

Aynı şekilde ayakta su içme yasağını da “nehyu kerâhet” olarak tanımlamıştır.582

Ayrıca İbnü’l-Cevzî, sarımsak yemenin de kerâhet ifade eden bir nehiy olduğunu kabul etmektedir.583 Zürkânî ise, yevm-i şekk’te tutulan oruç ile ilgili yasağı aynı ifade ile tanımlamayı tercih etmiştir.584

3. 4. Nehyu İrşâd

İrşâd, sözlükte doğruyu göstermek işaret etmek anlamlarında

kullanılmaktadır.585

Dînî literatürde “hidâyet” ile eş anlamlı kabul edilmektedir.586 Sözlük anlamından yola çıkarak şârihlerin bu tür nehiylerle Hz. Peygamber’in “daha doğru olanı ümmetine gösterme amacı” taşıdığını kabul ettikleri söylenebilir.

Mesela Kastallânî, kapların ağzından su içilmesini irşâdî bir nehiy olarak tanımlamıştır. 587

İbn Melek (v. 801/1398) altın yüzükle ilgili عرولا يلا داشرا يهن اذه (bu daha dikkatli olmaya götüren bir nehiydir) şeklinde tanımlamıştır.588 İbn Hacer, visâl orucunu Hz. Peygamber’in ümmetine olan şefkati nedeniyle irşâdî bir nehiy

578 Heyet, el-Mucemu’l-vasît, 785. 579 Koca, “Mekrûh”, s. 581. 580

Şa’ban, İslam Hukuk İlminin Esasları, s. 250. 581

İbnü’l-Cevzî, Keşfu’l-müşkil, I, 438. 582 İbnü’l-Cevzî, Keşfu’l-müşkil, II, 373. 583 İbnü’l-Cevzî, Keşfu’l-müşkil, II, 516. 584 Zürkânî, Şerhu’l-Muvatta’, II, 288. 585

Ezherî, Tehzîb, IV, 91; Halil b. Ahmed, Kitabu’l-ayn, VI, 242; Heyet, el-Mucemu’l-vasit, 346. 586 Bekir Topaloğlu, “İrşâd”, DİA, XXII, 454.

587 Kastallânî, İrşâd, XII, 419. 588 Aliyyu’l-kârî, Mirkât, XIII, 134.

olarak kabul etmiştir.589

Kastallânî de, visâl orucu nehyini Hz. Peygamber’in bu oruçta ortaya çıkacağını düşündüğü meşakkat sebebiyle, irşâdî bir nehiy olarak değerlendirmektedir.590

Ayrıca İbn Hacer, nehiyleri dünyevî ve dînî olma durumuna göre değerlendirmiş, dünyevî nehiylerin “irşâdî” olabileceğini ileri sürmüştür.591

Mübarekpûrî kırmızı renkli eğer kullanmanın dünyevî bir nehiy olduğu için irşâd anlamı içerdiğini kabul etmiştir.592

3. 5. Nehyu Edep

Edep, bir toplumda örf, adet ve kural halini almış iyi tutum ve davranışlar veya bunları kazandıran bilgidir.593

Diğer bir tarife göre edep, bütün hatalardan sakınmayı sağlayacak şeylerin bilgisine sahip olmaktır.594

Edep ayrıca nezaket, terbiye, doğru davranış, kültür ve edebiyat anlamlarına gelmektedir.595

Bu tariflerden yola çıkarak hadis şarihlerinin bu kullanımla, ilgili nehyin sosyal ve toplumsal yönünün olduğu, daha uygun olanın nehyedileni terk etmek olduğunu ifade etmeye çalıştıkları veya bunu amaçladıkları söylenebilir.

Örneğin İbn Abdilberr, sol el ile yemek, ayakkabıyı giymeye sağdan başlamak, tek ayakkabı ile yürümek gibi nehiyleri bu kategoriye dahil etmiştir. Bu tür nehyedilen fiilleri işlemenin insan için bir sorumluluk arz etmeyeceğini belirtmiştir.596

O, kapların içine üflemeyi de edeben nehyedilmiş fiil olarak kabul etmiştir.597

Aynî, de kaplara üflemeyi bu tür bir nehiy olarak değerlendirmiştir.598 İbn Battal, Taberî’nin yalnız veya iki kişi ile yolculuk yapılmasındaki nehyin “nehyu edep” olduğu kanaatini nakletmiştir.599 Ayrıca kapların ağzından su içme yasağını da bu tür nehiy kapsamında tahlil etmiştir.600

Hattabî, sağ el ile istincâ yapılmasının

589 İbn Hacer, Fethu’l-bari, IV, 139. 590 Kastallânî, İrşâd, IV, 537. 591

İbn Hacer, Fethu’l-bari, X, 307. 592 Mübarekpûrî, Tuhfe, VIII, 60.

593 Mustafa Çağırıcı, “Edep”, DİA, X, 412. 594

Cürcânî, Ta’rîfât, 15. 595

Seyyid Hüseyin Nasr, “Sünnet ve Hadis”, çev. İbrahim Hatiboğlu, Hadis Tetkikleri Dergisi, IV, 1 (2006): 117-118. Nasr’a göre edebin birçok form ve çeşidi sünnetten mülhemdir ve sünnet kaynaklıdır.

596 İbn Abdilberr, İstizkâr, V, 288. 597

İbn Abdilberr, Temhîd, I, 397. 598 Aynî, Umde, II, 295.

599 İbn Battal, Şerhu’l-Buhârî, V, 55. 600 İbn Battal, Şerhu’l-Buhârî, VI, 78.

nehyedilmesini “nehyu edep” şeklinde tanımlamıştır.601

Begavî (v. 516/1122) sağ el ile istincâ nehyinin bu tür bir nehiy olduğunu nakletmiştir.602 Ayrıca tek elbise ile namaz kılınmamasını da bu çerçevede bir yasak olarak değerlendirmiştir.603

Ayakta yemek yemenin de “nehyu edeb” olduğu Begâvî tarafından nakledilmiştir.604

Şârihlerin nehiy tanımlamalarında genel olarak bir yaklaşım benzerliğinden bahsetmek mümkün değildir. Herhangi bir nehiy hakkında aynı tanımlamalar kullanıldığı gibi, farklı tanımlamaların tercih edildiği örnekler de vardır. Yukarıda verilen örneklerde, visâl orucu ve bayram günlerinde oruç İbn Hacer ve Kastallânî tarafından irşâdî bir nehiy olarak algılanmıştır. Ancak, Aliyyu’l-Kârî, aynı nehyin tahrîm ifade ettiğini düşünmektedir. Hattâbî ve Begavî, sağ el ile istincânın edep niteliğinde bir nehiy olduğunda hem fikirdirler. İbn Abdilberr kanatlı yırtıcıların etinin yenmesini tahrîmi bir nehiy olarak kabul ederken, Ebû Bekir el-Ebherî, aynı nehyi tenzîhî olarak tanımlamıştır. Kısacası nehiy tanımlamalarında, hadis şârihleri arasında görüş farklılıkları olmuştur ve bu farklılıklar onların nehiyleri tanımlama ve yorumlamalarına yansımıştır.