• Sonuç bulunamadı

Şâtıbî ve el-Muvafakat’ta Nehiy Yorumu

SAHABEDEN GÜNÜMÜZE HADİSLERDEKİ NEHİYLERE YAKLAŞIMLAR

5. Hadislerdeki Nehiylere Diğer Yaklaşımlar

5.4. Şâtıbî ve el-Muvafakat’ta Nehiy Yorumu

Şâtıbî, “el-Muvâfakât” ta emir ve nehyi birlikte değerlendirmiştir. Bu nedenle onun nehiy ile ilgili yorumlarında genelde emir de zikredilmektedir. Şâtıbî emir ve nehiyleri değerlendirirken özellikle taabbudî konular üzerinde durmuştur. Ona göre her emir ve nehyin “taabbudî” bir yönü vardır ve bu yön ihmâl edilmemelidir. Dolayısıyla emir ve nehiyde maslahatların dikkate alınmasına imkan yoktur.740

Şâtıbî’ye göre emir ve nehiylerde maslahat bilinemez bu nedenle mücerred emir ve

738 İbn Abdilberr, İstizkâr, I, 118. İbn Hazm’a göre sarımsak yemek helaldir. Ancak kim sarımsak yerse kokusu gidinceye kadar mescide kişinin mescide gitmesi haramdır, bk. İbn Hazm, el-Muhallâ bi’l-âsâr, (Beyrut: Dâru’l-fikr, t.y.), VI, 119-120.

739 Karâfî, Furûk, I, 427. 740 Şâtıbî, Muvâfakât, III, 142.

yasakları dikkate almaktan başka çare yoktur.741

O, sîga ve mana (hikmet) ilişkisini asıl ve fer’ ilişkisine benzetmiş ve asılın terk edilerek fer’inin esas alınmasının uygun olmayacağını belirtmiştir.742

Bu değerlendirmelerin ardından Şâtıbî, visâl orucu, dehr orucu, bayram günlerinde oruç gibi yasak oruçlardan yola çıkarak şer’an maslahatların muteber olduğunu, emir ve nehiy sîgalarının da maslahattan hâlî olmadığının delil ile sabit olduğunu dile getirmiş, maslahatların dikkate alınmadığı durumlarda Şâri’nin kasdına muhâlefet edilebileceğini belirtmiştir.743

Birbirine zıt gibi görünen bu açıklamalarıyla Şâtıbî, sîganın terk edilerek maslahatın dikkate alınmasını uygun görmemekte, sîga ve maslahatın birlikte değerlendirilmesine hükmün de bu doğrultuda verilmesi gerektiğini vurgulamaktadır. Şâtıbî’ye göre Hz. Peygamber yasaklarında sîgaların gereğini mutlak sûrette istememiş, kötü huylar ve kötü işleri mutlak bir ifade ile yasaklamıştır. Bu yasaklar konusunda mükellef kendi içerisinde bulunduğu hal ve durum doğrultusunda ictihâd etmek durumunda kalmıştır. Şayet sadece lafızlar dikkate alınıp mana ve hikmetlere bakılmasaydı böyle bir durum mümkün olmaz, bütün yasaklar aynı şekilde ve seviyede bağlayıcılık ifade ederdi.744

Şâtıbî, nehiylerin lafız bakımından ele alınması durumunda delâletlerinin eşit olduğunu söylemiş, hangisinin tahrîm hangisinin kerâhet ifade ettiğinin mana ve hikmetlere tabi olma ile ayırt edildiğini ileri sürmüştür.745

Şâtıbî, nehiylerde illetin tespitinin ve bu illete uygun hareket etmenin önemine ise şöyle işaret etmiştir:

“Amelde bulunan kimse emir ve nehyin illetinden anlaşılan muktezâya uygun olarak amel ettiği zaman o kimse güçlü bir yol üzere yürümüş, girdisinde çıktısında her hususta Şârî’nin kasdına uygun hareket etmiş olur…”746

Şâtıbî, nehiylerin bazılarında var olan “birliktelik halinde” yasak olma durumuna da değinmiştir. “Kadının hala ve teyzesi ile aynı nikâh altında 741 Şâtıbî, Muvâfakât, III, 141. 742 Şâtıbî, Muvâfakât, III, 142-143. 743 Şâtıbî, Muvâfakât, III, 143-144. 744 Şâtıbî, Muvâfakât, III, 146. 745 Şâtıbî, Muvâfakât, III, 147. 746 Şâtıbî, Muvâfakât, III, 148.

bulundurulması, “cuma gününde oruç”, “bayram günlerinde oruç”, vb.747

Şâtıbî ayrıca nehiylerin niteliklere yönelik olmasına da değinmiştir. Bu duruma, “yemek hazır iken namazı, mekrûh vakitlerde namazı, bayram günlerinde orucu, garar ve bilinmezlik içeren alış- veriş” gibi örnekler vermiştir.748

Örneklerden de görüleceği üzere Şâtıbî’nin nehiylerde, birliktelik ve niteliklere yönelik olma ile kastettiği aynı şeydir. Yani, nehyin direkt olarak fiil veya davranışa yönelik olmaması, fiil veya davranışa eşlik eden bir durumdan dolayı nehyin vâkî olmasıdır.

Şâtıbî’nin üzerinde durduğu diğer bir konu ise bağlayıcılık açısından emir ve nehiylerin eşit olmadığıdır. O bunu şu şekilde ifade etmektedir:

“Daha önce de geçtiği üzere emir ve nehiyler te’kîd açısından hep aynı düzeyde değildir. Amellerin gerek işlenmesine ve gerekse terkine yönelik talebin dozu farklıdır. Bu farklılık emirlerin yerine getirilmesi, nehiylerden de uzak durulması sonucunda ortaya çıkan maslahatın, aksi durumda da beliren mefsedetin farklılığı yüzündendir.”749

Eşitlik açısından emir ve nehiyleri bu şekilde değerlendiren Şâtıbî emir ve nehyi bir de Allah’a ve kullara yönelik olma durumları açısından tasnif etmiştir.

1. İçermiş oldukları kula yönelik maslahat ve benzeri şeylerden sarf-ı nazarla sadece Allah hakkı içerenler

2. Kulların haklarını içerenler750

Şâtıbî, ihtilâf bağlamında emir ve nehyin aynı konu hakkında vâkî olduğu zaman takip edilmesi gereken metodu veya yollara da değinmiştir. Ona göre, emir ve nehiy arasında tercihte bulunulacağı zaman;

1. Aslı dikkate almak

2. Sonuç ve yardımlaşma yönünü dikkate almak

747 Şâtıbî, Muvâfakât, III, 184. Şer’an helâl olan nikâh ve oruç, bahsedilen durumlarda yasaklanmıştır. Yasaklama gerekçesi helâl olan nikâh ve orucun şer’an uygun bulummayan bir durumla olan birliktelikleridir. Nikâh’a eşlik eden durum hala ve teyze ile nikâh, oruca eşlik eden durum ise bayram ve cuma günüdür.

748 Şâtıbî, Muvâfakât, III, 196. 749 Şâtıbî, Muvâfakât, III, 224. 750 Şâtıbî, Muvâfakât, III, 230-231.

3. Tafsîlata tabi tutmak.751 gibi ilkelerle hareket edilebilir.

Şâtıbî’nin değerlendirmeleri, onun nehyi emirden ayırmadığını, nehiylerde maslahat, mefsedet, illet ve hikmetlerin göz önünde bulundurulması gerektiğini göstermektedir. Ancak, onun lafız ve sîgalardan uzaklaşıldığında Şâri’nin murâdından da uzaklaşılma ihtimalini göz önünde bulundurduğunu düşünürsek,752 maslahat, mefsedet, illet ve hikmet gibi unsurların tayinininde dikkatli ve titiz davranılması, lafız ve sîgaların da dikkate alınması gerektiği ortaya çıkmaktadır. Aksi takdirde nehiy ile amaçlanan hedeften sapmalar olması kaçınılmazdır.