• Sonuç bulunamadı

Hakîm et-Tirmizî ve el-Menhiyyât

SAHABEDEN GÜNÜMÜZE HADİSLERDEKİ NEHİYLERE YAKLAŞIMLAR

4. Evâmir ve Nevâhî Literatüründe Nehiyler

4.1. Hakîm et-Tirmizî ve el-Menhiyyât

İlelü’ş-şerîa adlı eserinde Allah’ın nuru ile bakan bir kimsenin şer’î

hükümlerin illet ve hikmetlerini kavrayabileceğini belirten ve bunu örneklerle isbat etmeye çalışan Hakîm et-Tirmizî,606

bu anlayış ve bakış açısı çerçevesinde hadislerin arkasındaki illet ve hikmetin de bilinebileceği düşüncesiyle el-Menhiyyât’ı telif etmiştir.607

Hakîm et-Tirmizî, eserini her yasağın arkasında bir gerekçe olduğu, yasaklamanın bir hikmeti olduğu ve her yasağın bir zarar içerdiği ancak gerekçelerin farklı olmasından dolayı yasakların da farklı olması gerektiği düşüncesi üzerine bina etmiştir. Hakîm’ göre bazı hususlar haram olduğu için, bazıları ise edebe aykırılık sebebiyle yasaklanmıştır.608

Bu düşünce doğrultusunda Hakîm, eserinde nehiyleri iki kısma ayırdığını şu cümlelerle dile getirmiştir:

نيبرض ىلع ىهنلا اندجوف : ميرحت ىهن هنمو ،بيدأت ىهن هنم . بثو نمو ،هتجرد نع طحنا بدلأا كرت نمف ةكلهلا يف طقس ميرحتلا ىلع “Hz. Peygamber’den vârid olan nehiyleri iki kısım olduğunu düşünmekteyiz: Nehyu edeb ve nehyu tahrîm. Edeben nehyedileni yapanın derecesi düşer (değeri azalır), haram olan nehyi yapan ise tehlike içine girer.”609

Hakîm’in bu değerlendirmesi onun nebevî nehiylerin bağlayıcılığı hakkındaki bakış açısını

606

Hakîm et-Tirmizî’nin künyesi Muhammed b. Ali b. el-Hasan b. Beşir Ebû Abdillah’tır. Muhaddis , hafız ve sûfîdir. bk. Ömer Rıza Kehhâle, Mu’cemu’l-müellifin, (Beyrut: Dâru ihyâi’t-türâsi’l-arabî, t.y.), X, 315; Aynı zamanda bir araştırmacı, hadis ve usûli’d-din alimidir, bk. Ziriklî, A’lâm, (Beyrut: Dâru’l-ilm li’l-melâîn, 1423/2002), VI, 272; Tirmiz’de doğmuştur. Tirmiz’den telif etmiş olduğu “Hatmu’l-velâye ve ilelü’ş-şerîa” isimli eseri nedeniyle Belh’e göç etmek zorunda kaldığı nakledilmektedir, bk. Ziriklî, A’lâm, VI, 272; Ayrıca bk. Zehebî, Tezkiratü’l-huffâz, (Beyrut: Dâru’l- kütübi’l-ilmiyye, 1419/1998), II, 161; Hakîm et-Tirmizî’nin başlıca eserleri şunlardır: Hatmü’l-vilâye, Büdüvvü’ şe’n, İlelü’ş-şeria, Hakikatü’l-âdemiyyîn, el-Menhiyyât, Nevâdiru’l-usûl fi ma’rifeti ahbâri’r-resul, el- Furuk ve Men’u’t-terâdüf, bk. Abdüfettah Abdullah Bereke, “Hakîm et-Tirmizî”, DİA, XV, 198.

607

Hakîm et-Tirmizî, el-Menhiyyât, Kitabu’l-Menhiyyât Hadislerdeki Yasakların Sebep ve Hikmetlerine Dair, çev. Yavuz Köktaş, (İstanbul: İnsan yay., 2008), s. 22.

608Hakîm et-Tirmizî, Menhiyyât, (Beyrut: Dâru’l-kütübi’l-ilmiyye, 1406/1986), s. 5; Ayrıca bk. Bereke, “Hakîm et-Tirmizî”, s. 198, Bereke’ye göre Hakîm, el-Menhiyyât’ta fıkhî hükümleri ruhî gayelerle açıklamaya çalışmıştır. Ancak bize göre, Hakîm’in eserin genelinde üzerinde durduğu nokta, fıkhî hükümlerin açıklanmasından çok, yasaklardaki gerekçeleri ortaya koyarak, muhatabın konuyu daha iyi anlamasını sağlamaya çalışmaktır. Hakîm’in tartıştığı konuları fıkhî konular olarak sınırlandırmak kanaatimizce eserin muhtevası bağlamında doğru bir yaklaşım değildir.

yansıtmaktadır. Mukaddime’de kullanmış olduğu ayetlerle610

Rasûlullah’ın teşrîdeki yerini ortaya koymaya çalışmış ve nehiyler hakkındaki bu bakış açısını desteklemiştir. Hakîm’e göre edeben olsun, tahrîmen olsun her nehyin bir etkisi vardır. Kısacası ona göre nebevî her nehye kulak verilmeli ve onlardan uzak durulmalıdır.

Hakîm, eserinde nehiyler ile ilgili rivâyetleri belirli bablar ya da bölümler halinde değerlendirmemiştir. İlk rivâyetler daha çok tahâret ve nikâhla ilgiliyken, ardından gıybet, nemîme, yalan gibi konularla ilgili rivâyetlere yer verilmiştir. Kadınlarla ilgili bazı yasaklara değinildikten sonra, alış-veriş ile ilgili rivâyetler esere alınmıştır. Ardından muhtelif konularla ilgili nehiyler ortaya konulmuştur. Ancak az önce de belirttiğimiz gibi, nehiyler gruplandırılmamış, eser belirli bir sistematik içinde oluşturulmamıştır.

el-Menhiyyât’ta yüz yetmiş nehiy hadisi mevcuttur. Hadislerin senedleri

verilmemiştir. Yüz yetmiş hadisin dışında hadisi veya ilgili nehyi açıklarken farklı hadisler de kullanmıştır. Genel olarak hadisleri نع يهن... kalıbıyla nakletmiştir. Bunun yanında نأ يهن... kalıbıyla naklettiği hadisler de mevcuttur. Bu kalıpların dışında nehiy ile ilgili farklı rivâyetlere yer verdiğinde farklı kalıplardaki hadisleri de eserine almıştır. Örneğin “lamu’n-nâhiye” ile Hz. Peygamber’in nehiy eyleminde bulunduğu bir rivâyeti nakletmiştir.611

Hakîm, eserinde önce bir başlık kullanmakta, ardından ilgili rivâyete yer vermekte, rivâyetin ardından rivâyetteki nehyin gerekçesini, illetini açıklamaya çalışmaktadır. Hakîm’in metodunu yansıtması açısından şu nehiy örneğini ve Hakîm’in yorumunu verebiliriz:

رمقلا وأ سمشلل داب جرفلاو لوبلا هجرفو لجرلا لوبي نأ ىهن هلوق امأو رمقلا وأ سمشلا ىلإ داب انل ىور اميف شرعلا رون نم امهتوسكو ،هتايآ نم ناتيآو ،هقلخ نم ناقلخ رمقلاو سمشلا نإف . رونلا كلذل لآلاجإو ،امهل اماظعإ امهايإ كتروعب لبقتست لاف . 610Yusuf, 12/108; Haşr, 59/7.

ىلاعت للها لاق دقو ( : َجَو ،ِليَللا َةَيَآ انوحَمَف ،ِنيتَيَآ َراهَنلاَو َليَللا انلَعَجَو ًةِرِصبُم ِراهَنلا َةَيَآ انلَع .) نب رمع انثدح ىلاعت هلوق يف كلام نب سنأ نع ،ىليلأا عفان نب ىيحي ( : ِليَللا َةَيَآ انوَحَمَف ) لاق : رمقلا يف داوس .

Hakîm öncelikle konu başlığını “bevlederken ve çıplakken güneş ve aya dönmek” şeklinde belirleyip dikkatleri konuya çekmekte, ardından konuya dair rivâyeti vermektedir. Sonra direkt olarak sebebin veya gerekçenin açıklanmasına geçmektedir: “Çünkü güneş ve ayı Allah yaratmıştır ve O’nun (c.c) ayetlerindendir.

Bize rivâyet edilene göre onların görüntüleri arş’ın nurundan bizim

görebildiklerimizdir.” Gerekçenin ardından sıra tavsiyeye gelmektedir. “Öyleyse o ikisini ta’zîm etmek ve bu nuru yüceltmek için avret mahallini onlara dönme.” Daha sonra Hakîm, nehyi daha sağlam bir zemine oturtmak ve okuyucuya veya muhâtaba kavratmak amacıyla ayetten destek almaktadır: “Biz gece ve gündüzü iki ayet kıldık. Geceyi yok edip, onun yerine ışık saçan gündüzü getiriyoruz.”612

Ardından kendisine Ömer b. Yahya Nafi’ el-Eylî tarîkiyle ulaşan, Enes b. Mâlik’in “ليللا ةيأ” ifadesini “ayın karanlığı” olarak tefsir ettiği bilgisini de nakletmektedir.613

Hakîm et-Tirmizî’nin yukarıdaki örnekte olduğu gibi tespit etmiş olduğu illetler usûl-i fıkıhtaki kıyas illeti değildir, zaten onun böyle bir amacı da yoktur. Onun kastettiği genel anlamda “sebep veya amaç” tır.614

Hakîm bu sebepleri ve illetleri açıklamak için ناف, لجأ نم, ... ,اف اذهف ve كلذ ناف gibi ifade kalıpları kullanmıştır.615

Hakîm, nehiylerin açıklanmasında sık sık ayetlere başvurmakta ve bu ayetleri hadislerdeki nehiylere referans olarak kullanmaktadır.616

Örneğin müziğin yasak

612

İsra, 17/12.

613 Hakîm et-Tirmizî, Menhiyyât, s. 11.

614 Bk. Kitabu’l-Menhiyyât Hadislerdeki Yasakların Sebep ve Hikmetlerine Dair, Mütercim Yavuz Köktaş’ın bu konu hakkındaki tespitleri şu şekildedir: “Zira Hakîm et-Tirmizî, illet kelimesini kullanmadan da “bu….den dolayıdır”, “bunun sebebi şudur” şeklinde kalıplar kullanarak illet tespit etmiştir. Buna dayanarak Hakîm et-Tirmizî’nin kullandığı illet kelimesinin usul-i fıkıhta bahis konusu edilen “hikmet” in anlamını ima ettiğini söylemek mümkündür. Bununla birlikte Hakîm et- Tirmizî’nin nerede illeti kastettiği, nerede hikmeti kastettiğini tespit etmek oldukça zordur. Ancak bazı karînelerle bu tespit mümkündür. Bununla birlikte ne olursa olsun Hakîm et-Tirmizî’nin yaptığı faaliyet kelimenin tam anlamıyla bir “yorum” dur ve bu haliyle kayda değerdir. Belki –bazı hadisler hariç- kesin bir fıkhî netice ortaya koymuyorsa da bu tespitler hadislerin anlaşılması ve yorumlanmasına dair oldukça önemli hususlar içermektedir.”

615

Hakîm et-Tirmizî, Menhiyyât, s. 23, 74, 126 (لجأ نم), s. 11, 18, 30, 46, 82 (ناف), s. 51, 54, 60, 126 ( اف... ), s. 17, 43, 82, 91, 95 (اذهف), s. 19 (كلذ ناف). Ayrıca bk. Hakîm Tirmizî, Kitabu’l-Menhiyyât Hadislerdeki Yasakların Sebep ve Hikmetlerine Dair, s. 43.

oluşunu yorumlarken Ra’d sûresi yirmi altıncı ayet617

, Kasas sûresi yetmiş altıncı ayet618 ve Yunus sûresi elli sekizinci ayetleriyle619 istişhâd etmektedir. Kahinlere gitmenin yasak oluşunun yorumunda ise Hûd sûresi yüz yirmi üçüncü ayetten620 istifade etmiş ve gaybı sadece Allah’ın bilebileceğini vurgulamıştır.621

İlim karşılığında para almaktan ve ilmin parasından nehyi açıklarken de Âl-i İmrân sûresi yüz seksen yedinci ayeti622 referans göstermiştir. Ancak Hakîm et-Tirmizî’nin ayet kullanımında her zaman isabetli davrandığını söylemek mümkün değildir. Örneğin kılıcın mescidde kınından çıkarılmasını nehyinin açıklamasında kullanmış olduğu Âl-i İmrân sûresi yüz kırk üçüncü ayet’in623 hadisle bağlamını kurmak hayli güçtür.624

Hakîm, bazı nehiyleri açıklarken dönemsel bazı durumlara işaret ederek nehyin tarihsel arka planı hakkında bilgi vermiştir.625

Mesela, Hz. Peygamber’in biri öldüğünde onun mensûbu bulunduğu kabilenin ilan edilmesini yasakladığı rivâyetin gerekçesi Hakîm tarafından, Câhiliye’de insanların çokluklarıyla övünmeleri olarak açıklanmıştır.626

Menhiyyât’ta Hakîm’in sıkça başvurduğu yöntemlerden biri de işârî

yorumlardır. Örneğin ayakta bevletmenin yasaklandığı hadisle ilgili yorumu dikkat çekicidir: “Hz. Adem yasak ağaçtan yiyince düşman (şeytan) onun midesine yerleşmiştir. Bu nedenle midenin altında kalan kısımdan çıkanlar hades, üstünden

617

“Hal böyleyken (bol rızık verilenler) dünya hayatıyla sevinirler; oysa ahiret hayatı yanında dünya hayatı yalnızca yalnızca geçici bir doyumdan, bir avuntudan ibarettir.”

618 “Kavmi ona: (Servetinden ötürü) böyle böbürlenme, çünkü Allah böbürlenenleri sevmez, demiştir.”

619 Söyle onlara, Allah’ın bu cömertliği ve rahmetiyle işte böylece sevinsinler: (sevinsinler ki) bu onların toplayıp biriktirdiği her şeyden daha üstün, daha iyidir.”

620 “Göklerin ve yerin bilinmeyen, görülüp gözlenemeyen yüzü Allah’ın elindedir.” 621 Hakîm et-Tirmizî, Menhiyyât, s. 52.

622 “Allah kendilerine geçmişte vahiy verilenlerden sağlam bir taahhüt almıştı: “Onu insanlara açıklayın ve hiçbir şeyi gizlemeyin. Ama onlar bu taahhütlerini kulak arkasına attılar ve küçük bir kazançla değiştirdiler: Ne kötü bir alış-verişti bu.” Ayetle istişhâdın diğer örnekleri için bk. Hakîm et- Tirmizî, Menhiyyât, s. 64.

623“Nitekim siz, ölümle yüzyüze gelmeden önce, (Allah yolunda) ölmeyi arzuladınız: işte şimdi kendi gözlerinizle onu görmektesiniz.”

624 Hakîm et-Tirmizî, Menhiyyât, s. 78.

625 Hakîm et-Tirmizî, Menhiyyât, s. 8-9. Banyoya bevletme yasağı ile ilgili Hakîm, Medine döneminde banyo yapılan yerlerin gübreli toprak zeminler olduğunu ve buralara su döküldüğünde (yani banyo yapıldığında) buraların çamurlaştığını, bu çamurun üstüne bevledildiğinde buradan insana bulaşan çamurdan da vesvesenin ortaya çıktığını belirtmiştir., Diğer örnekler için bk. Hakîm et-Tirmizî, Menhiyyât, s. 10,

çıkan gözyaşı, sümük, balgam gibi şeyler ise temiz kabul edilmiştir.”627

Diğer bir örnekte ise Hakîm, sağ el ile istincânın yasaklanmasındaki sebebi bu el ile kıyamet gününde Allah (c.c) ile musâfaha edilecek olmasına bağlamıştır.628 İşârî yorum örneği olabilecek diğer bir yorumu, bağırıp üzerindeki elbiseyi yırtmayı (renîn) yasaklayan hadis ile ilgili yapılan yorumda da görmek mümkündür. Hakîm, bu şekilde davranan ilk varlığın Şeytan olduğunu ifade etmiştir.629

İkinci bakışın

yasaklanışını yorumlarken Hakîm’in işârî yorumculuğu kendini iyice

hissettirmektedir.630

Hakîm, işârî yorumların yanında ilgili nehiylerle ilgili tıbbî nitelikli açıklamalara başvurmakta ve nehyin gerekçeleri üzerine fikir yürütmektedir. Ayakta bevletmenin zararları diğer değişle oturarak bevletmenin faydaları üzerine yaptığı açıklamalar ağırlıklı olarak tıbbî açıklamalardır.631

Nehiy hadisini desteklemek için Hakîm, bazen farklı hadisler de kullanmaktadır. Örneğin tezek ve kemikle istincânın nehyinde, kemik ve tezekle istincâ etmenin yasaklığının sebebini açıklayan ve bunların cinlerin azığı olduğunu haber veren diğer bir hadisi kullanmıştır.632

Çarşamba ve cumartesi günü kan aldırmayı nehyeden hadise destek olarak, Ebû Dâvûd’un tahrîc ettiği “O günde (salı gününde) kanın akmadığı bir saat vardır”633

hadisini kullanmış, çarşamba ve cumartesi nehyinin hikmetini açıklamaya çalışmıştır.634

Hakîm et-Tirmizî, nehiylerdeki tahsîsler hakkında da fikrini beyan etmiş ve nehyin bağlayıcılığı hakkındaki kanaatini açıklamıştır. Örneğin îzârın yerde sürünmesi ile ilgili olarak, bu fiilin kibir sebebiyle mekrûh olduğunu söylemiş ve İbn

627 Hakîm et-Tirmizî, Menhiyyât, s. 13. Hakîm’in bu yorumu bevlin insan üstüne sıçrama tehlikesi veya ihtimali üzerine yapılmış bir yorumdur. İdrar insanın midesinin altındaki bir yerden çıktığı için necistir.

628 Hakîm et-Tirmizî, Menhiyyât, s. 18. Diğer bir örnek için bk. Hakîm et-Tirmizî, Menhiyyât, s. 24. 629 Bk. Hakîm et-Tirmizî, Menhiyyât, s.30.

630

Hakîm et-Tirmizî, Menhiyyât, s. 48. Hakîm, açıklamalarında göz ve kalp ilişkisine değinmiş ve ikinci bakışı bu bağlamda değerlendirmiştir. Ona göre ikinci bakış bilinçli bir eylemdir ve bu nedenle insan günahkâr olabilir. İlk bakış ise iradesiz bir eylemdir ve affedilebilir. Diğer bir işârî yorum örneği için bk. Hakîm et-Tirmizî, Menhiyyât, s. 63-64.

631 Bk. Hakîm et-Tirmizî, Menhiyyât, s. 14. 632

Bk. Hakîm et-Tirmizî, Menhiyyât, s. 14-15. Diğer örnekler için bk. Hakîm et-Tirmizî, Menhiyyât, s. 20, 21, 77, 90-91.

633 Ebû Dâvûd, Tıbb, 5.

Abbâs’tan şu nakilde bulunmuştur: “İsraf ve kibire düşmediğin sürece istediğini ye, istediğini giy.”635

Yasaklanan rukyenin cinler ve yılanlar ile yapılan rukye olduğunu ileri sürmüş, Kur’ân’la yapılan rukyede bir sakınca olmadığını hatta şifa olduğunu belirtmiştir.636

Dövme yasağını işlerken bunun, Câhiliye adetlerinden olduğunu dile getirmiş sünnet olmak ve kan aldırmak gibi fiillerin nehiy kapsamına girmediğini, çünkü bunların dînî ve dünyevî faydaları olduğunu belirtmiştir.637

Hakîm’in diğer bir bağlayıcılık yorumu ise bazı nehiylerin sadece te’dîb için olduğunu belirtmektir. Örneğin, Allah Rasûlü’nün tuvalete, hamama ve kabre doğru namaz kılmayı yasaklamasındaki niyetin te’dîb olduğunu beyan etmiştir.638

Yine, beşikteki bebek bile olsa birilerinin olduğu yerde cimâ etme nehyinin de te’dîb için olduğunu kabul etmiştir.639

Nehyin sebebinin tayininde de onun bağlayıcılığa dair kanaati hissedilmektedir. Hz. Peygamber’in cünübün mescidde oturmasını yasaklamasını mescidin “ta’zîm” ine bağlayan Hakîm, bu nehiy için “Seferde olanların dışında

gusledinceye kadar cünüb olduğunuz zaman namaza yaklaşmayın”640

ayetini kullanmış ve sanki nehyin bağlayıcı bir nehiy olduğunu kabul etmiştir.641

Ayrıca bir erkeğin diğer bir erkek ile sarılmalarını âvâma yönelik bir nehiy olarak değerlendirmiş ve herkesin bu konuda aynı olmadığını dile getirmiştir.642

Hadis yorumculuğunun yapıldığı birçok eserde olduğu gibi eserde lafızların açıklamaları da yapılmıştır. Lafız açıklamalarına yorum da katılmıştır. Örneğin “kizb” kelimesi “yalan söz” olarak açıklanmış, ardından bu yalanın, “Allah’a iftira” olduğu belirtilmiştir.643

Menhiyyât’ta görülen Hakîm’in sık sık yaptığı lafız açıklamaları nehiylerin daha iyi anlaşılmasını sağlamaya yönelik bir çalışmadır. Örneğin Hakîm, “niyâha” yı “günahlarına pişman olanların fiili” olarak açıklamış ve

635

Hakîm et-Tirmizî, Menhiyyât, s. 21. Hakîm, hemen iki sayfa sonra nehyin sebebin kibir olduğunu ve kalpte kibir olduğunda bu fiilden (yani izarı sürümekten) kaçınılması gerektiğini açıklamıştır. Diğer taraftan O, bu nehye uymak için giysilerin sıvanması fiilinin zamanla gösteriş vesilesi haline geldiğini söyleyerek asıl prensibin niyet olduğunu belirtmiştir.

636

Hakîm et-Tirmizî, Menhiyyât, s. 26. 637 Hakîm et-Tirmizî, Menhiyyât, s. 63. 638 Hakîm et-Tirmizî, Menhiyyât, s. 84. 639 Hakîm et-Tirmizî, Menhiyyât, s. 93. 640

Nisâ, 4/43.

641 Hakîm et-Tirmizî, Menhiyyât, s. 94. 642 Hakîm et-Tirmizî, Menhiyyât, s. 114. 643 Hakîm et-Tirmizî, Menhiyyât, s. 46.

“Acemlerin bir davranışı” olduğunu belirtmiştir.644

“Tiyara” kelimesini “Allah’tan veya O’nun (c.c) hükmünden kaçma” olarak açıklamaktadır.645

Fasık kelimesini ise, “bilerek ve bilinçli olarak Allah’ın ismini terk eden kişi” şerh etmiştir.646

Nehiyleri açıklama ve yorumlama konusunda belirli bir yöntemi ve tutarlığı olduğu söylenebilecek Hakîm’in özellikle kadının mahremsiz yolculuğu ile ilgili yapmış olduğu açıklamanın nehiy ile bir bağlamından bahsetmek mümkün görünmemektedir. Kısaca yolculuk süresinden bahsettikten sonra, gariplik, şehidlik, vatandan uzak kalma gibi konulardan bahsetmiş ve nehiy ile ilgili konudan bir hayli uzaklaşmıştır.647