• Sonuç bulunamadı

Nedensellik Teorisini Açıklayan Teoriler

A. Nedensellik Bağlantısı

2. Nedensellik Teorisini Açıklayan Teoriler

Şart teorisi, tabii nedensellik olarak da adlandırılan579, doğa bilimlerinden hareketle580 nedensellik bağlantısını açıklamayı amaçlayan belki de en eski teori ve bu anlamda en geleneksel581 olarak kabul edilenidir. Teoriye göre ceza hukuku anlamında bir neticeyle arasında nedensellik bağı olan sebepler, neticenin onlar olmaksızın somut şekliyle gerçekleşemeyecek olduğu koşullardır582 (conditio sine qua non statt). Bu formül gerekli koşullar formülü olarak da adlandırılmaktadır583. Yani nedensellik için o şart olmaksızın neticenin de gerçekleşmeyecek olması gerekir584. Bu teorinin en önemli özelliklerinden birisi neticenin gerçekleşmesine katkısı olan tüm koşulları yakın veya uzak olmalarına bakılmaksızın585 eşit değerde görmesidir586. Burada sadece bir neticeye salt neden olma yeterlidir. Buna ilişkin olarak da fark gözetmeye yönelik bir değerlendirme yapılabilmesi mümkün değildir. Elbette bu da nedensel olan alanı oldukça genişletmektedir587. Bu nedenle bir faktörün neticenin oluşumuna etkisi olup olmadığı noktasında bizim tecrübelerimizin yetersiz

579 Hafızoğulları/Özen, s.203. 580 Haft, AT, s.51.

581 Engisch, s.7.

582 Engisch, s.7; Köck Wolfgang, Kausalität und Zurechnung im Haftungsrecht, in: Kausalität und

Zurechnung, Über Verantwortung in komplexen kulturellen Prozessen Herausgegeben von Weyma Lübbe, Berlin 1994, s.13; Özbek Veli Özer, Ceza Hukukunda Nedensellik Bağlantısı ve Neticenin Objektif Yüklenebilirliği Teorisi, Ceza Hukuku Dergisi, Y.2, S.5, Aralık 2007, s.48; Özbek Veli Özer, Ceza Hukukunda Nedensellik Bağlantısı ve Fiilin Objektif İsnat Edilebilirliği Sorunu, Baki Kuru Armağanı, Ankara 2004, s.417vd.; Hafızoğulları/Özen, s.203; Demirbaş, Genel Hükümler, s.234;

Özbek/Kanbur/Bacaksız/Doğan/Tepe, s.231.

583 Schulz Lorenz, Kausalität und strafrechliche Produkthaftung in: Materiell- und prozessrechtliche

Aspekte, Kausalität und Zurechnung, Über Verantwortung in komplexen kulturellen Prozessen, Herausgegeben von Weyma Lübbe, Berlin 1994, s.52.

584 Schulz, s.55. 585 Haft, AT, s.51.

586 Teorinin savunucularından bazıları: Baumann/Weber/Mitsch, § 14 no.19vd.; Schlüchter Ellen,

Grundfalle zur Lehre von der Kausalität, Zweiter Teil, JuS 1976, s.314; Erem Faruk, Nedensellik Bağı ve Ümanist Doktrin, AÜHFD, C.XXV, Y.1968, S.3-4, s.4. Aynı zamanda teori Alman Federal Mahkemesinin birçok kararında da zikredilmiştir örneğin bkz. BGHSt 1, s.333; BGHSt 2, s.24; BGHSt 3, s.63; BGHSt 7, s.114.

kaldığı durumlarda bu teori bize yardımcı olamamaktadır. Ayrıca bu teori neticenin gerçekleşmesine katkıda bulunan birden fazla nedenin olduğu ve bu nedenlerin tek başına neticeyi gerçekleştirmeye yeterli oldukları nedensellik çeşitlerinde çözüm üretememesi ve sorumluluğu aşırı genişletmesi nedeniyle eleştirilmektedir588. Puppe’nin bakış açısıyla ise bir neticeye tek başına bir insan davranışının neden olabilmesi mümkün değildir. Bir insan davranışı bu sebebin sadece bir kısmını oluşturabilir589. Bu noktada yapılması gereken insan davranışını ayrıştırmak ondan sonra neticenin öncül koşullarını belirlemektir. Ancak bundan sonra insan davranışının şart olup olmadığı belirlenebilir590.

Engisch tarafından verilen bir örnekte olduğu gibi: bahçeli bir villada yapılan vakıf gecesinde, hava almak için villanın bahçesine çıkan (A), bahçede bulunan kuyuya karanlıkta fark etmeyerek düşer ve ağır şekilde yaralanır. Yapılan araştırmalar neticesinde kuyunun normalde kapalı olduğu ancak bir gün önce villanın sahibi tarafından yaptırılan çevre düzenlemeleri sırasında işçi tarafından açık bırakıldığı anlaşılır. Bunun yanında düzenlenen eğlence başlamadan önce bahçe kapısının villa sahibince kapatılmış olmasına rağmen misafirlerden birisi tarafından içeri hava girmesi için açıldığı tespit edilir. Bu olayda nedenselliği incelenmesi gereken hareketler, villa sahibinin işçiye kuyunun kapağını açarak tamir işlemeni yapma talimatını vermesi, kuyunun kapağının işçi tarafından açılması, kuyunun kapağının kapatılmasının ihmal edilmesi, villanın bahçesinin aydınlatılmaması ve bahçe kapısının misafir tarafından açılması hareketleridir. Eğer şart teorisini bu olaya uygulayacak olursak tüm bu hareketler neticenin gerçekleşmesi bakımından nedenseldir. Çünkü eğer kuyu ev sahibi tarafından açtırılmasaydı, kuyu işçi tarafından veya bahçe kapısı misafir tarafından açılmasaydı, kuyunun kapağının kapatılması veya bahçenin aydınlatılması ihmal edilmemiş olsaydı, (A) kuyuya düşmeyecek ve yaralanmayacaktı. Ancak bu şekilde yapılan inceleme somut bir kesinlikten öte, genellemeye dayalı soyut bir değerlendirme olur591.

588 Erem, Nedensellik, s.5.

589 Puppe Ingeborg, Strafrechtsdogmatische Analysen, Göttingen 2006, s.103. 590 Puppe, Strafrechtsdogmatische, s.103.

b. Uygun Sebep Teorisi

Teoriye göre ceza hukukunda nedensel olan sebepler sadece tipin gerçekleşmesine uygun olanlardır. Burada incelenen aslında fail harekete ilk başladığı anda neticenin belli bir oranda olasılık dahilinde olup olmadığıdır. Tıpkı özel hukukta olduğu gibi592 ceza hukukunda da bir icrai veya ihmali hareket sadece, günlük yaşam tecrübelerine göre neticenin objektif gerçekleşme ihtimalini önemli derecede yükseltdiği takdirde, somut neticenin “uygun” koşulu olarak görülebilir593. Kurala aykırı veya atipik nedensel akış nedensel kabul edilemez. Teori bu yönüyle şart teorisinin sırf fizik kurallarına dayalı çözüm önerisine bir tepki olarak doğmuştur. Bu teorinin ortaya çıktığı yıllarda isnadiyet yerine kullanılmakta olması594 açısından bugün gelinen objektif isnadiyet teorisine dayalı sistem bakımından önemli bir role sahiptir.

Teorinin kurucusu fizyolog Kries, neticesi sebebiyle ağırlaşmış suçları uygun sebep teorisinin temelinde yer alan olasılığa dayalı isnadiyet prensibinin, yasa tarafından onaylanma şekilleri olarak görmüştür595. Ona göre hukuka aykırı hareket ile sebep olunan neticenin genel bir bağlantı içerisinde bulunuyor olması gerekmektedir. Bu da ortak toplumsal davranış kurallarına göre bu tür ihlallerin ortaya çıkmasına davranışın uygun olmasını gerektirir. Örneğin kanuna göre ölüm neticesine sebep olma; yaralama, zehirleme, terk, kundaklama vb. suçların ağırlaşmış şeklidir. Basit suçlar, ölüm neticesinin gerçekleşme ihtimalinin unsuru olarak kabul edilmektedir. Buna karşılık tesadüfen gerçekleşen ölümleri örneğin hırsızlık, şantaj,

592 Wessels/Beulke, § 6 II 5, no.169.

593 Erem, Nedensellik, s.7; Wessels/Beulke, § 6 II 5, no.169; Hafızoğulları/Özen, s.204; Demirbaş,

Genel Hükümler, s.239; Özbek/Kanbur/Bacaksız/Doğan/Tepe, s.232. Teorinin savunucularından bazıları: v.Hippel, s.141vd.; Maurach/Zipf AT 1, § 18, no.30; Stratenwerth Günter /Kuhlen Lothar, Strafrecht Allgemeiner Teil 1, Die Straftat, 2004, § 8 no.23 vd. Hatta v.Hippel neticesi sebebiyle ağırlaşmış suçlarda uygun sebep teorisine dayalı bir incelemenin netice (objektif) sorumluluğun önünü keseceğini savunmuştur bkz. v.Hippel, s.381.

594 Oehler, Gefährdungsdelikte, s.515. 595 Küpper, Zusammenhang, s.22.

dolandırıcılık gibi suçlar sırasında gerçekleşen ölümleri ise bu kapsama dahil etmemiştir596.

Yargıtay kararlarında uygun sebep teorisinin kabul edildiği görülmektedir. Yargıtay’a göre somut olayda hareketin neticeyi meydana getirmeye elverişli ve uygun olması gerekmektedir597. Alman doktrininde ise neticesi sebebiyle ağırlaşmış suçlar bakımından, henüz en azından taksirle hareket etme koşulunun kanuna girmediği dönemde baskın görüş olarak savunulmaktaydı598.

Şart teorisinde olduğu gibi bu teori de günlük yaşam deneyimlerimize dayandığı için yaşam tecrübelerimizin açıklamaya yeterli olmadığı durumlar bakımından işlevsiz kalmaktadır. Teorinin olağan yaşam deneyimlerine dayanan bir tahmini esas alması599 yanında nedensellik ve isnadiyet ayrımı yapmamakla da eleştirilmektedir.

c. Hukuki Önem (Karma) Teorisi

Aslında bu teori şart teorisi ile uygun sebep teorisinin bir karması niteliğindedir. Aynı şart teorisinde olduğu gibi nedenselliğin tespitinde “o olmaksızın neticenin somut olayda olduğu gibi gerçekleşemeyeceği” formülü kullanılmaktadır. Ancak teoriye göre bir koşulun nedensel olabilmesi için bunun yanı sıra koşulun

596 Küpper, Zusammenhang, s.22; Ferschl, s.33.

597 “TCK’nın 452.nci maddesideki sorumluluk sübjektif olmayıp, sırf nedensellik esasına dayanan objektif sorumluluktur. Ancak bu objektif sorumluluğun bulunabilmesi için aşırı neticeyi meydana getiren hareketin esasta bu neticeyi meydana getirmeye elverişli ve uygun olması gerekir. (YCGK,

7.10.1985, 362/500 Şık Hüseyin, Neticesi Sebebiyle Ağırlaşmış Yaralama TCK Madde 87/4, (Kastın Aşılması Suretiyle Adam Öldürme) Eski TCK Madde 452, AD, Y.98, Eylül 2006, S.26, s.257, dpn.27. Benzer bir karar olarak “İnceleme konusu olayda, mağdurun attığı taşla sendeleyip yere düşen sanık

yerden bir taş alarak mağdura doğru yönelmiş, mağdur korkarak kaçmaya başlamış, bu sırada düşerek yerde çakılı taşa isabet etmek suretiyle yaralanmıştır. Sanığın hareketi yerden aldığı taşı mağdura doğru yöneltmekten ibarettir. Mağdura taşı fırlatmış veya onu iteleyerek yere düşürmüş ya da bir başka eylemde bulunmuş değildir. Mağdurda oluşan yara (sonuç) onun kaçarken takılıp düşmesiyle meydana gelmiştir. Bu itibarla mağdurdaki yaralanma sonucu ile sanığın yerden taş alıp, mağdura doğru yöneltmekten ibaret eylemi arasında uygun nedensellik bağı bulunmamaktadır. Bu itibarla sanık, mağdurun yaralanmasından dolayı sorumlu tutulamaz.” (YCGK 4.10.1993, 4-153/215, Malkoç İsmail/Güler Mahmut, Uygulamada Türk Ceza Kanunu, C.1, Ankara 1996, s.123 vd.) 598 Erdem, Netice Yüzünden, s.261.

varlığı halinde neticenin ceza hukuku kriterlerine göre hesaba katılabilir (=zugerechnet) olması gerekir. Kısaca sebebin ceza hukuku anlamından önemli, mühim (=relevant) olması gerekir600. Teori aslında nedensellik ve isnadiyet ayrımından yararlanmaktadır. Bir yandan neden olmanın kıstasları gözetilirken diğer taraftan da faile neticenin isnad edilebilir olup olmadığı tespit edilmektedir. Bu da hem normun koruma alanı hem de somut suç tipine özgü niteliklerin göz önünde bulundurulması suretiyle, nedensel akış içerisinde tam olarak tipe uygun bir koşulun yer alıp almadığının incelenmesi suretiyle yapılmaktadır. Böylece ceza hukuku anlamında isnadiyete ilişkin inceleme nedensellik dışına taşınmış olmaktadır.

d. Yasal Koşul Öğretisi

Öğretiye göre ceza hukukunda bir koşulun nedensel kabul edilebilmesi için somut netice ile arasındaki yasal ilişki nedeniyle gerçekten etkili olması gerekir. Öğreti nedensel bağlantının tespitinin zor olduğunu bu nedenle hareket ile netice arasında yasal bir ilişkinin olup olmadığının tespit edilmesi gerektiğini savunmaktadır601.

e. Değerlendirme

Nedensellik bağının tespitine yarayan teorinin belirlenebilmesi tek başına nedensellik bağı ile ilgili değildir. Belirleyici olan tek başına nedensellik bağının varlığının yeterli görülüp görülmediğidir. Bizim de iştirak etmiş olduğumuz iki aşamalı değerlendirmeyi öngören sistemde (Nedensellik bağı + Objektif İsnadiyet) nedensellik bağında incelenen olgu hukuki olmaktan çok doğa bilimlerini ilgilendirmektedir. Buna göre değerlendirmenin neticenin gerçekleşme aşamasına katkıda bulunan koşulların tespitine yönelik olarak yapıldığı söylenebilir. Yani önemli olan nedensel olup olmadığı tartışılan nedenin, neticenin varlığı bakımından

600 Alman öğretisinde teorinin savunucularından bazıları: Blei Hermann, Strafrecht Allgemeiner Teil,

München 1983, § 28 IV; Wessels/Beulke, § 6 II 5, no.172; İtalyan öğretisinde “adeguatezza casuale” olarak hakim görüş, uygun sebep teorisini savunmaktadır (Delogu, s.117); Önder, C.II-III, s.107.

601 Engisch, s.21 vd.; Jescheck/Weigend, § 28 II 4; Freund, in:MK § 13 vd. no. 313; Otto Harro, Die

objektive Zurechnung eines Erfolges im Strafrecht, Jura 1992, s.93 vd.; Puppe, Strafrechtsdogmatische, s.103; Roxin AT I, § 11 no. 14; Lenckner/Eisele in: S/S, § 13 no. 74 f.

bir koşul olup olmadığıdır. Söz konusu neden olmaksızın netice gerçekleşebilir miydi sorusuna verilecek yanıt nedensellik bağının tespiti açısından önemli ve yeterlidir. Bunu en iyi şekilde ortaya koyan ve bizim iştirak ettiğimiz teori de Şart Teorisidir.

Ancak şart teorisinin normatif bir değerlendirmeden arındırılmış olması, cezai sorumluluğu olması gerektiğinden daha çok genişletmektedir. Bu yöndeki eleştiriler de objektif isnadiyet teorisi sayesinde giderilmektedir.