• Sonuç bulunamadı

İlliyet, fiil ile neticeyi birbirine bağlayan bir sebeptir. Türk- İsviçre ve Alman hukukunda hakim olan hukuki illiyet bağı teorisi, uygun illiyet bağı teorisidir.713 Bu teoriye göre, bir sonuç, hem objektif niteliği itibariyle hem genel hayat tecrübesi ve hal ve mevkiye göre o fiilin eseri sayılabiliyorsa uygun illiyet bağının varlığı kabul edilir.714 Uygun illiyet esasında zararı meydana getiren vakıa, sebep hayat tecrübelerine göre bizatihi böyle bir netice doğurmaya elverişli görünüyorsa sorumluluğu kurucu mahiyette olduğu kabul edilir.715 Ancak, zarar istisnaî mahiyetteyse ve hayat tecrübesinin dışında bir netice meydana gelmişse uygun illiyet ve buna bağlı olarak sorumluluk meydana gelmez. Uygun illiyet kuramı sorumluluğunun makul ve hakkaniyete uygun bir şekilde sınırlandırılmasını amaçlar.716 Hakimin olay ile sonuç arasındaki illiyet bağını araştırırken failin o davranışta bulunduğu sırada bildiği ve bilebileceği şartları mı yoksa neticenin meydana gelmesinden sonra bilinebilen ve sonradan ortaya çıkan nedenleri mi dikkate alacağı konusunda doktrinde görüş birliği bulunmamaktadır.717 Bu konuda

713 Eren, Borçlar Hukuku, s.544.

714 Feyzioğlu, Borçlar Hukuku, s.509.

715 İmre, s.1486.

716 İmre, s.1486; Eren, Hukuka Aykırılık Bağı, s.471;Tandoğan, Hukuka Aykırılık Bağı, s.19.

717 Tandoğan, Mesuliyet Hukuku, s.77 vd.

hakim olan görüş, meseleyi sonradan ortaya çıkan durum ve bilgilere göre objektif olarak ele alan görüştür. YHGK’nın 24/06/1964 tarih 508/481 sayılı kararında objektif ve sonradan ortaya çıkan durum ve bilgilere göre fiil ile netice arasındaki uygun illiyet bağı çözümlenmiştir. Dava konusu olayda davalı, davacının oğluna bisikletle çarparak yaralamış, davacının oğlu meydana gelen yara ve kırıklar nedeniyle yapılan ameliyat neticesinde kalbinde tümör bulunmasına bağlı olarak gelişen dolaşım yetersizliğinden hayatını kaybetmiştir. Yapılan yargılama sonucunda mahkeme hukuki açıdan çarpma ile ölüm arasında illiyet bağının bulunmadığı gerekçesiyle davayı reddetmiştir. YHGK bozma gerekçesinde, hayatın olağan akışına göre bir olaydan sonra meydana gelen olayın birincisinin sonucu olduğunu ilk olayın ise ikincisinin sebebi sayıldığını, sebep sayılan olayla sonuç arasında başka olayların gerçekleşmesi ya da sebep sayılan olayla başka bir olayın birleşmesinin söz konusu iki olay arasında sebep sonuç bağının kurulmasını engellemeyeceğine dayanmıştır.718 Doktrinde, hakim olan bu görüşe karşı olanlar, failin ya da ideal bir insanın sonucu önceden tahmin edememesinin illiyet bağı kavramı ile değil kusur kavramı ile ilgili olduğunu; bu görüşün kabulü halinde illiyet bağı ile kusur kavramının karıştırılmış olacağını ileri sürmüşlerdir.719

Uygun illiyet bağı teorisinin amacı, bir davranışın meydana getirdiği zararlı sonuçlardan hangisinin ve ne ölçüde zarar verenin sorumluluk alanına girdiğinin tespitine yönelik objektif kriterler koymaktır. Bu teoride olayların istisnaî ve anormal bir şekilde sırf tesadüfen birleşerek meydana getirdiği olağanüstü zararların tazmini

718 Tandoğan, Mesuliyet Hukuku, s.78.

719 Eren, İlliyet Bağı, s.97; “Hakim, failin sorumlu olduğu sonuçları önceden tahmin edebilme veya etmek zorunda olduğu hususunu araştıramaz”. Deschaux/Tercier, s.31.

mümkün değildir.720 Bilimsel, teknik gelişmeler, insanlar tarafından henüz bilinemeyen yeni olgular vardır. Bir olayı aydınlatmak için ihtimal hesapları, istatistikler kullanılmaktadır. Ancak, bunlar yaşanmış olaylar hakkında belli ölçüler kapsamında bilgi vermektedir.721 Uygun illiyet bağının kabulü halinde ihtimal hesabından sonuç çıkartılabilmesi, sorumluluk olgusunun daha önce gerçekleşen örneklerinde benzeri zararların doğmuş bulunmasına bağlıdır. Bu nedenle, bilim ve tekniğin yarattığı yeni olgular karşısında uygun illiyet teorisi yetersiz kaldığından Alman hukukçuları, normun koruma amacı teorisini geliştirmiştir.722 Bu teoriye göre ,her hukuk normunun bir koruma alanı bulunmaktadır. Zararın ihlâl edilen hukuk normunun koruma alanına girip girmediğinin tespiti için, ihlâl edilen normla korunan kişiler çevresi ya da hukuki varlıklar ve zararın oluşum şeklinin saptanması gerekir.723

Normun koruma amacı teorisi uygun illiyet bağında olduğu gibi ihtimaliyet hesaplarını dikkate almaz. Bu teori çerçevesinde değerlendirme yapılırken zarar gören kişiler, ihlâl edilen hukukî varlıklar ve ihlâl şekilleri dikkate alınmaktadır.724 Hukuka aykırılık kavramı ile normun koruma amacı teorisinin karşılaştırılması için öncelikle hukuka aykırılık kavramını sübjektif-objektif hukuka aykırılık teorileri açısından değerlendirmek gerekmektedir. Sübjektif hukuka aykırılık teorisi failden yola çıkarak özel bir hakka dayanmadan gerçekleştirilen her zarar verici davranışı hukuka aykırı olarak nitelendirmektedir.725 Objektif hukuka aykırılık teorisi ise,

720 Eren, İlliyet Bağı, s.59.

721 Eren, Hukuka Aykırılık Bağı, s.461.

722 Eren, İlliyet Bağı, s.106; Eren, Hukuka Aykırılık Bağı, s.461.

723 Atamer, Normun Koruma Amacı, s.80 vd; Eren, Hukuka Aykırılık Bağı, s.471; Tandoğan, Hukuka Aykırılık Bağı, s.19.

724 Atamer, Normun Koruma Amacı, s.66 vd.

725 Tandoğan, Mesuliyet Hukuku, s,18vd.

hukuk düzenini temel alarak davranışın hukuka aykırı olup olmadığını belirlerken davranışın hukuka aykırı olup olmadığını araştırmaktadır.726

Hukuka aykırılık kavramının bir diğer ayrımı geniş ve dar anlamda hukuka aykırılık kavramlarıdır. Geniş anlamda hukuka aykırılık, kamu hukuku, özel hukuk kaynaklı yazılı-yazısız kuralların oluşturduğu bütüne aykırı davranışı dar anlamda hukuka aykırılık ise, başkasının vücut bütünlüğüne, mülkiyet hakkına, zilyetliğe müdahale gibi zarar verme yasağını içeren kuralların ihlâlini ifade eder.727 Dar anlamda hukuka aykırılık söz konusu olduğunda failin davranışı dikkate alınmaksızın hukuka aykırılık oluşacaktır.728 Çevre zararlarına ilişkin bilgilerin eksik olduğu yadsınamaz. Bu nedenle, uygun illiyet bağı teorisi yetersiz kalacağından normun koruma amacı teorisinin uygulama alanı bulması gerekmektedir. Hukuka aykırılık ve uygun illiyet bağı, haksız fiilin iki farklı unsuru olup birbirinden kolaylıkla ayırt edilmekteyse de uygun illiyet bağı teorisinin yetersiz kalıp illiyet bağı kapsamında geliştirilen normun koruma amacı teorisinin uygulandığı hallerde hukuka aykırılık ile normun koruma amacının ayırt edilmesi zorlaşmaktadır. Hukuka aykırılık kavramı esasında davranışa ilişkin, normun koruma amacı teorisi ise zararlı sonuca ilişkindir.

Mutlak hakların ihâli söz konusu olduğunda hukuka aykırılık unsuru tespit etmek kolay olsa da nisbî hakların ihâlinde, zararın tehlikeli bir faaliyetten kaynaklanması halinde hukuka aykırılığın gerçekleşmesi için zararlı sonucun ihlâl edilen normun koruma kapsamına girmesi gerekmektedir.729 Dolayısıyla, hukuka aykırılık unsurunun yanında aranması gereken bir diğer şart normun koruma amacı ya da hukuka aykırılık bağıdır. Bu unsur ile ihlâl edilen davranış normunun amacı dikkate

726 Tandoğan, Mesuliyet Hukuku, s,18vd.

727 Atamer, Normun Koruma Amacı, s.25 vd.

728 Atamer, Normun Koruma Amacı, s.21 vd.

729 Tandoğan, Hukuka Aykırılık Bağı, s.1.

alınır.730 İsviçreli yazarlar bu kuramı hukuka aykırılığın bir parçası olarak değerlendirirken Alman yazarlar, hukuka aykırılığın dışında ondan bağımsız bir unsur olarak değerlendirmektedir.731