• Sonuç bulunamadı

ÇK m. 28’de öngörülen sorumluluğun niteliğine ilişkin olarak sırasıyla, olağan sebep sorumluluğu, ağırlaştırılmış sebep sorumluluğu, kusur, tehlike, fedakârlığın denkleştirilmesi ilkesiyle doldurulabilecek çerçeve bir norm olduğu hususunda görüşler ileri sürülmüştür. ÇK m. 28'de düzenlenen sorumluluğun esasının anılan görüşlerden hangisini dikkate aldığı noktasında yapılacak değerlendirmede, öncelikle bu maddenin mevzuatımızda sorumluluk hukukunda benimsenmiş olan sorumluluk kategorilerinden ve bu sorumluluk türünün alt kategorilerinden hangisinin içerisine girdiğini incelemek gerekir. Borçlar hukuku açısından hukukî sorumluluk esas itibariyle akit ve akit dışı sorumluluk olarak ikiye ayrılır. Sözleşme dışı sorumluluk türlerinden biri olan haksız fiil sorumluluğu, sorumluluğun kaynağı açısından en üstte yer alan başlığımızdır. Haksız fiil sorumluluğunda ilke kusur sorumluluğudur. Kusursuz sorumluluk ise istisnaî bir sorumluluk türüdür. ÇK m.

28’de kusur aranmaksızın sorumlu olunacağı açıkça ifade edilmiş olduğundan sorumluluğun bir tür kusursuz sorumluluk olduğu hususunda bir şüphe yoktur.

Sorumluluk hukukunda kusursuz sorumluluk türleri de kendi içerisinde hakkaniyet,

367 Gökyayla, s.291-292.

368 Tandoğan, Medeni Hukuk Açısından Çevre Kanunu, s.29.

özen sorumluluğu, tehlike sorumluluğu şeklinde tasnif edilmiştir. Hakkaniyet ve özen sorumluluğu, olağan sebep sorumluluğu olarak düzenlenmiştir. Olağan sebep sorumlulukları, sorumluluktan kurtulma imkânı bulunan, bir başka ifadeyle kurtuluş kanıtı getirilebilen sorumluluk türüdür. Ağırlaştırılmış sebep sorumluluğu ve tehlike sorumluluğunda böyle bir imkân bulunmamaktadır. Tehlike sorumluluğu, sorumluluk türleri içerisinde en ağır sorumluluk türüdür. Sorumluluğun ortadan kalkması kural olarak yalnızca illiyet bağını kesen bir nedenin ortaya çıkmasına bağlanmıştır.369 Bu derece ağır bir sorumluluk türü olan tehlike sorumluluğunun söz konusu olabilmesi için, sorumluluğun ağırlığına paralel olarak gerçekleşmesi gereken şartlar vardır.

Bazı tehlikeli tesis, işletme ve faaliyetler özel ağırlıkta tehlike teşkil eder. Buradaki özel ağırlık kavramı, tesis işletme veya faaliyetin zarara yol açmaktaki sıklığı ya da sebep oldukları zararın nicelik veya nitelik yönünden ağır zararlar meydana getirmesini ifade eder. Gerçekten de bazı tesis veya işletmelerde nadiren gerçekleşen en küçük bir anormallik nicelik ya da nitelik bakımından çok ağır zararlara yol açabilmektedir. Nükleer enerji ile çalışan tesislerde meydana gelen kaza bu duruma bir örnek teşkil edecektir. Yaptığımız açıklamalar ışığında ÇKm.28’in niteliğini değerlendirdiğimizde; öncelikle, kanun koyucunun sözü geçen hükmü kurtuluş kanıtı getirilmesine imkân vermeyen şekilde düzenlemekteki amacını tespit etmek gerekir.

Kanımızca, Çevre Kanununda 1988’de yapılan değişiklikten önce sorumluluğun kirletene kurtuluş kanıtı imkân veren olağan sebep sorumluluğu niteliğinde olmasına karşın, bu tarihten sonra yapılan değişiklik ile kurtuluş kanıtı getirerek sorumluluktan kurtulma imkânı vermeyen bir esası benimsemiş olması, kanun koyucunun zaman içerisinde değişen şartların çevre kirlenmesinden doğan sorumluluğun olağan sebep

369 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu gibi tehlike sorumluluğunu öngören bazı kanunlarda sadece illiyet bağını kesen nedenlerin gerçekleşmesi halinde de sorumluluk ortadan kalkmamaktadır.

sorumluluğundan daha ağır bir sorumluluğa bağlanmasını gerekli gördüğünü göstermektedir. Zira, sorumluluğu olağan sebep sorumluluğuna dayandıran görüşler de 1988 değişikliğinden önce ileri sürülmüş olan görüşlerdir. Bazı yazarlar, kusurun varlığı halinde kusur sorumluluğunun da gündeme gelebileceğini ileri sürmüş olsa da ÇK m.28’de kusursuz sorumluluğun vurgulanmış olması, kusur sorumluluğunu değerlendirmemiz dışında bırakmaktadır. Sonuç olarak, ÇK m.28’de düzenlenen sorumluluğun ağırlaştırılmış sebep sorumluluğu veya tehlike sorumluluğundan hangisine dayandırıldığı kanımızca önem taşımaktadır. Bu konuda ağırlaştırılmış sebep sorumluluğunu savunan yazarların bir kısmı, duruma göre tehlike sorumluluğunun da söz konusu olabileceğini ifade etmek suretiyle ağırlaştırılmış sebep sorumluluğu ve tehlike sorumluluğu esasını aynı kapsamda görerek bu iki sorumluluk türünün farklı özelliklerini dikkate almadan aynı nitelikte değerlendirmiştir. Ağırlaştırılmış sebep sorumluluğu görüşü bu konuda baskın bir görüştür. Bu görüşün savunucuları, tehlike sorumluluğunun yukarına ifade ettiğimiz koşullarının bulunması halinde uygulama alanı bulacağını; ancak, ÇK m. 28’in tek başına ek bir unsur olmaksızın doğrudan tehlike sorumluluğu olarak değerlendirilemeyeceğini ifade etmektedir. Bu noktada, söz konusu sorumluluğun ağırlaştırılmış sebep sorumluluğu olduğu görüşü varılabilecek bir sonuç olmakla birlikte, daha ağır bir sorumluluk olan tehlike sorumluluğu kanımızca daha isabetlidir. ÇK m. 28 hükmünün tipik tehlike hususunda açık bir düzenlemeye yer vermemesi karşısında ağırlaştırılmış sebep sorumluluğu görüşünü savunanların hükümdeki belirsizlik hususunda yaptıkları açıklamalar haklı olmakla birlikte sorumluluk hükmünü karşılaştırmalı hukuktaki sorumluluk esası ve çevre kirliliğinin

günümüzde birçok kişi için neden olabileceği ağır sonuçlar dikkate alınarak bir değerlendirme yapılması isabetli olacaktır.

Gen tekniğinin gelişmesi, kullanılan kimyasalların her geçen gün artması nedeniyle hava ve su gibi doğal çevrenin kirlenmesinin tüm insanlara zarar vermesinin karşısında tehlike sorumluluğunun doğumu için gerekli olan nicelik ya da nitelik bakımından çok ağır zararların gerçekleşmesi unsurunun çevreyi kirletenin sorumluluğunda da mevcut olduğu söylenebilecektir. Ağırlaştırılmış objektif sorumluluğu savunan görüşler kirlenmenin her zaman tipik bir tehlikeye dayanmayacağını ifade ederek ÇKm. 28’de tehlike sorumluluğunun düzenlenmemiş olduğunu ileri sürse de ÇK m. 28/II’ de genel hükümlere başvurabilme yolu açık tutularak zaten her kirlenmenin ÇK m. 28/I kapsamına girmeyeceğinin ifade edilmek istendiği kanısındayız. Anılan maddede sorumluluğun tehlike sorumluluğu olması için tehlikenin ağırlığının maddede ifadesine gerek bulunmamaktadır. Özel hüküm olarak düzenlenen ÇK m. 28 hükmü ile çevrenin kirlenmesine neden olan faaliyetin tipik bir tehlikeye dayandığının önceden kabul edildiği sonucunu çıkarmak mümkündür. Nitekim, İsviçre Hukukunda370, İsviçre Çevre Koruma Kanununda371

“özel tehlike” ifadesi kullanılarak çevrenin kirlenmesinden doğan sorumluluk tehlike sorumluluğu olarak kabul edilmiştir. 2872 sayılı ÇK m.28/I’ de özel bir tehlike oluşturan işletme ya da faaliyetin açıkça zikredilmemesi kanımızca daha aşağıda standartta bir sorumluluk getirildiği şeklinde yorumlanmamalıdır. Zira, ÇK’da 1988

‘de yapılan değişiklikle kurtuluş kanıtına yer vermeyerek sorumluluğun ağırlaştırılması da bu düşüncemizle aynı yönde görülmektedir.

370 Yongalık, 68-69.

371 m.59/a/I “Çevre için özel bir tehlike oluşturan bir tesis veya işletmenin sahibi bu tehlikenin gerçekleşmesi sonucunda ortaya çıkacak etkilerin yol açacağı zarardan sorumludur.

IV. Sorumluluğun Unsurları