• Sonuç bulunamadı

Common Law haksız fiil hukukunda haksız fiil üç kategoriye ayrılmaktadır.

Bunlardan ilki kasta dayanan haksız fiiller, ikincisi ihmale dayanan haksız fiiller üçüncüsü de “strict liability” olarak ifade edilen ihmal ya da kasdın bulunmadığı kusursuz sorumluluk halleridir. 104 Sorumluluk alanının toplumun büyük bir kısmını ilgilendirdiği ve toplumsal önem arz ettiği hallerde kusurdan bağımsız haksız fiil türleri kabul edilmiştir. 105 Haksız fiil hukukunun amacı, temel insan haklarını yasal sınırlar içerisinde özel hukuk açısından korumak ve zararın tazmini olup cezalandırma ya da caydırmaya yönelik değildir.106 Fransa, Lüksemburg ve Belçika Hukukunda da haksız fiil sorumluluğunda kural meydana gelen zararın giderilmesidir. Kural olarak saf ekonomik zarar dengelenmeye çalışılır.107 Common Law’da haksız fiil sorumluluğunda kast asıldır, ancak kusursuz sorumluluk da haksız fiil sorumluluk kategorilerinden biridir.108 İngiliz hukukunda genel kabul gören haksız fiil hukuk sistemi ile kusursuz sorumluluk alanı arasında açık fark bulunmaktadır. Bu sorumluluk türü diğer haksız fiil sorumluluklarına göre daha az

103 Tandoğan Haluk: Medeni Hukuk Açısından Çevre Kanunu, Çevre Kanununun Uygulanması, Ankara 1987, 17-65, s.29; Ulusan İlhan: Medeni Hukukta Fedakarlığın Denkleştirilmesi İlkesi ve Uygulama Alanı, İst anbul 2012 s.75-76.

104 Cees Van Dam: European Tort Law, Oxford 2006, p.255.

105 Vandall Frank: Strict Liability-Legal and Economic Analysis, Newyork- West Port- London Qourom Boks Connecticut 1989, p.17

106 Von Bar Christian: The İnternatinal Of Contract Law and Tort and Property Law in Europe 2004, p.26.

107 Von Bar, p.68.

108 Von Bar, p.26.

önem arz eder.109 İngiliz Hukukunda geleneksel haksız fiil hukuku kast gerektirdiğinden110 kusursuz sorumluluk halleri istisnadır. Bunlar hayvan tutucusunun sorumluluğu, ürün sorumluluğu, çevreye verilen zararlardan sorumluluk şeklinde sıralanabilir. İngiliz hukukunda Rylands v Fletcher kararı ile kusursuz sorumluluk (tehlike sorumluluğu) hali ortaya konulmuş ve bu sorumluluk türü ihmalin bir çeşidi olarak görülmüştür.111 Amerikan hukukunda tehlike sorumluluğunu (kesin sorumluluk) ifade eden “strict liability” kavramı uzun süreden beri üzerinde tartışılan bir konu olmasına rağmen halen sorumluluğun anlamı ve sınırlarında belirsizlikler bulunmaktadır. Avrupa sorumluluk hukukunda kusura dayanan sorumluluk ve tehlike sorumluluğu birbirinden tamamen ayrılan kategoride düzenlenmediğinden iki sorumluluk arasında belirgin bir sınır çizmek çoğu zaman zordur.112 Kusursuz sorumluluk, ihmal ya da kasdın bulunmadığı sorumluluğu ifade eder. Bu sorumluluk türünde haksız fiil, failinin fiilinden bağımsız olup objektif sorumluluk ya da risk sorumluluğu kavramlarıyla da ifade edilir. Kusursuz sorumlulukta kusur gerekmese de genelde ihmalle işlenen haksız fiillerin unsurları kusursuz sorumlulukta da rol oynar. Örneğin, işverenin işçisinin ihmali davranışından sorumluluğu kusursuz sorumluluk kapsamındadır.113 Common Law hukuk sisteminin içindeki ulusal haksız fiil sistemlerinde kusursuz sorumluluk alanında farklılıklar vardır. Almanya ve Avusturya haksız fiil hukukunda kusursuz sorumluluk temel bazı hallerde söz konusudur. Danimarka içtihat hukukunda kusursuz sorumluluğun doğumu için yasa hükmünün bulunması gerekir. İsveç içtihat

109 Von Bar, p.34.

110 Von Bar, p.46.

111 Fischer Elizabeth /Lange Bettina /Scotford Eloise: Environmental Law, Oxford 2013, p.243;

Von Bar, p.37.

112 Lucic Natasa /Marton Maria : Strict liability incivil cases with special regard to environmental damages, Working paper, SUNİCOP, 2012, s.433-452, p.33.

113 Van Dam, p. 255.

hukukunda (case law’da) ise kusursuz sorumluluk bazı riskler dikkate alınarak belirlenir.114 İngiliz hukukunda 20. yüzyıla kadar ihmale dayanan haksız fiile ilişkin genel bir düzenleme bulunmadığından bu hukuk düzeninde mahkemeler 20. yüzyılda ihmale dayanan haksız fiiller için genel bir sorumluluk kuralı koymuştur.115 Bu kapsamda ihmale dayanan haksız fiil sorumluluğunda ölüm, bedene ilişkin zarar ve mala ilişkin zarara yönelik genel bir kural getirilmiştir. Fakat, getirilen bu genel kural zarardan bağımsız tutulmamıştır. Saf ekonomik zarar ve manevi zarara ilişkin olarak

“capora” olarak ifade edilen bir test geliştirilmiştir. Bu teste göre; sorumluluğun kurulması için üç şartın bulunması gerekir. Bunlardan birincisi zararın mantık kuralları çerçevesinde öngörülebilir olması, ikincisi, zarar gören ve zarar verenin bulunması, üçüncüsü ise empoze edilen sorumluluğun açık, adil ve mantıklı olmasıdır. 116 İngiliz hukukunda kusursuz sorumluluğun genel olarak düzenlendiği bir yer yoktur. Tarımsal faaliyetler, katı atıklarla ilgili faaliyetler gibi bazı faaliyetler çevre için tehlike teşkil eden tehlikeli faaliyet olarak kabul edilmiştir. 117 Türk hukukunda olduğu gibi case law’da da kusur olmadan sorumlu olunmasına yönelik bir kural bulunmadıkça sorumlu olunmaz. Bu hukuk sisteminde mahkemeler uygulama sırasında kusursuz sorumluluğa ilişkin kural koymaktadır. Dolayısıyla kusursuz sorumluluğa ilişkin genel bir çözüm bulunmamakta olup bu sorumluluğa ilişkin somut olaylar farklı kuralların uygulanmasını gerektirmektedir.

Alman hukukunda belli alanlarda tehlike sorumluluğu (strict liability/ultra hazardous) kabul edilmiş, tehlike sorumluluğunda aktivite ve şeylerle sorumluluk

114 Van Dam, p. 34-36.

115 Kusursuz sorumluluk hallerinde psikolojik zararların doğması halinde üçüncü kişinin sorumluluğu doğmaz. Van Dam, p. 91-96.

116 Van Dam, p.203.

117 England’s new environmental liability regime will see polluters pay, http://www.out- law.com/page-9828,s.1, E.T: 05/10/2015.

sınırlandırılmış, tehlike kaynakları listelenmiştir. Bu nedenle Alman hukukunda mahkemenin rolünün sınırlandığını söylemek yerinde olacaktır.118

Avusturya hukukunda tehlike sorumluluğunu oluşturan davranış şekillerinin tespitinde hâkime geniş yetki verilmiştir. Fransız ve Portekiz hukukunda ise faaliyetin risk teşkil edip etmediğini yargıç belirlemektedir. Farklı hukuk sistemlerinde çevre ile ilgili aktiviteler tehlike sorumluluğu (strict liability) kapsamında düzenlenmiştir.119 Çevreye verilen zararlar da özel kusursuz sorumluluk hallerinden kabul edilmiştir. Ölüm, sağlık, beden bütünlüğüne verilen zarar, eşyaya gelen zarar çevresel sorumluluğun kapsamındadır.. Özel hukuk ve Çevre Hukuku bazı genel noktalara sahiptir. Özel hukuk sujeleri common law’ın önemli unsurlarıdır ancak, bu unsurları sadece common law üretmemiştir. Mevzuu hukuk özel hukuk sujelerinde önemli rol oynar. Özel hukuk, Çevre Hukuku ve çevresel problemler karmaşıktır.120 Common Law hukuk sisteminde çevre hukukuna hakim ilkeler bulunsa da mahkemelerin uygulamadaki rolü büyük olup bu ilkeler, mahkemelere karalarını verirken yol gösterici niteliktedir. Çeşitli ülkelerde kusursuz sorumluluk çevreye ilişkin çeşitli yasalarda düzenlenmiştir. Bu kapsamdaki düzenlemelere İngiltere, Yunanistan, Türkiye gibi ülkelerde kusursuz sorumluluğun kabul edildiği faaliyetlerle ilgili genel çevre yasalarında yer verilmiştir. Almanya ve Amerika’da ise doğrudan doğruya çevresel sorumluluğa özgü yasa yapılmıştır. Bunlar Alman çevre sorumluluk yasası ile ABD’de Superfund adıyla bilinen Çevresel Talepleri Karşılama, Tazmin ve Sorumluluğa İlişkin Kapsayıcı Yasadır.121 Bu yasalar dışında

118 Lucic/ Marton, p.43.

119 Lucic/Marton, p.438.

120 Fischer/ Lange /Scotford, p.220-221.

121 Comprehensive Environmental Response, Compensation and Liability isimli yasa doğrudan doğruya çevresel zararın tazminini esas aldığından kişilere ilişkin zarar talepleri bu yasanın kapsamı dışındadır. Tehlikeli madde, ABD’de Superfund olarak ifade edilen Çevresel Talepleri

doğrudan doğruya çevresel sorumluluğa özgü uluslararası ölçekte düzenlemeler ise Lugano Sözleşmesi olarak ifade edilen Çevre İçin Tehlikeli Faaliyetlerden Doğan Zarar Konusunda Hukuki Sorumluluk Sözleşmesi ve Çevresel Zararın Hukuki Yollarla Giderilmesi Konusunda Yeşil Kitap adlı metindir. Söz konusu metin direktif niteliğinde olmayıp çerçeve bir metin niteliğindedir. Yeşil kitabın ardından Avrupa Komisyonu tarafından “Çevresel Sorumluluk Hakkında Beyaz Kitap”

düzenlenmiştir. Beyaz kitapta Avrupa Topluluğu çevre mevzuatı kapsamında tehlikeli ya da potansiyel olarak tehlikeli faaliyetler kusursuz sorumluluğun kapsamında düzenlenmiştir. 122

V. ÇEVRE KORUNMASININ KALKINMA İLE DENGELİ OLMA İLKESİ

Çevrenin korunması amacıyla getirilecek her türlü kural kişilerin hareket etme ve girişim özgürlüğünü sınırlayacağından çevrenin korunması için konacak hukuk kurallarının bu özgürlükleri sınırladığı ölçüde bir ülkede kalkınma ve sanayi hareketleri de sınırlanmış olacaktır. Çevre sağlığının hiçbir şeye feda edilmesi mümkün olmamakla birlikte çevrenin korunması amacıyla konulacak kuralların kalkınma ve sanayileşmeye en az engel olabilecek şekilde düzenlenmesi gerekir. Bu ilke sanayileşmede de çevreye hiç zarar vermeyecek ya da en az şekilde zarar

Karşılama, Tazmin ve Sorumluluğa İlişkin Kapsayıcı Yasada ve diğer bazı kirlilik yasalarında liste halinde sayılmış veya belirtilen maddelere gönderme yapılmak suretiyle tanımlanmış olup gönderme yapılan yasalarda düzenlenen maddeler arasında tehlikeli atıklar ve toksik kirleticiler bulunmaktadır. Kirletenin sorumluluğunun doğması için bu tür maddelerin bir tesis ya da tekneden bırakılmış olması veya bırakılma tehdidinin varlığı aranmaktadır. Buradaki tesis kavramı, bina ve boru hatlarının dışında ekipmanı da kapsayacak şekilde tehlikeli maddelerin yerleştirildiği her türlü yer ya da alanı da kapsamına almaktadır.( Faure/Skogh, p.256).

122 Turgut, 2001, s.546.

verecek teknolojilerin seçimini gerektirir.123 Bu gereklilik Çevre Kanununun üçüncü maddesinin (d) bendinde vurgulanmış olup yine aynı amaca yönelik olarak aynı maddenin (f) bendinde “her türlü faaliyet sırasında doğal kaynakların ve enerjinin verimli bir şekilde kullanılması amacıyla atık oluşumunu kaynağında azaltan ve atıkların geri kazanılmasını sağlayan çevre ile uyumlu teknolojilerin kullanılması esastır” hükmü düzenlenmiştir. Bu bentten kalkınma stratejilerini tayin ederken çevreye en az zarar verebilecek yöntem ve teknolojilerin seçilmesinin önem arz ettiği anlaşılmaktadır.124 Çevre korumasının kalkınma ile dengeli olması ilkesi kapsamında değerlendirilebilecek diğer bir ilke ise sürdürülebilir kalkınma ilkesidir.

Sürdürülebilir kalkınma ilkesi 5491 sayılı kanunla yapılan değişiklik ile Çevre Kanununun üçüncü maddesine eklenmiştir. Sürdürülebilir kalkınma ilkesi ile amaçlanan kaynakların özüne zarar vermeksizin etkin bir şekilde kullanımı olup, bu ilke gereğince kalkınma amaçlı yapılacak düzenlemelerde çevrenin korunması göz ardı edilmemeli, kalkınma ile doğal kaynaklar arasında gerekli denge kurulmalıdır.

123 Ertaş, 2012, s.117.

124 Ertaş, 2012, s.117-119.

5. TÜRK BORÇLAR KANUNU KAPSAMINDA ÇEVREYİ KİRLETENİN SORUMLULUĞUNU DOĞURAN HALLER

I. Adam Çatıştıranın Sorumluluğu