1. İBNÜ’L-ESÎR’İN HADİS USÛLÜNE DAİR GÖRÜŞLERİ
1.9. İttisal-İnkıta Açısından Hadis Çeşitleri
1.9.3. Mürsel Hadis
1.9.3.2. Çeşitleri
1.9.3.2.1. Mutlak Mürsel Hadis
İbnü’l-Esîr’in mürsel hadisin çeşitlerini incelediği başlık altında değerlendirdiği ilk hadis çeşidi “mutlak mürsel hadis” kavramıdır. İbnü’l-Esîr’e göre mutlak mürsel hadis “tâbiînden birinin, sahâbeyi zikretmeksizin doğrudan ‘Hz. Peygamber şöyle buyurdu’ ifadesini kullanarak rivayette bulunmasıdır”.536
Görüldüğü üzere bu tanım, şekil ve muhteva açısından hadis âlimlerinin çoğunun kabul ettiği mürsel hadis tanımıyla aynı anlamdadır. Bu tanımlamadan sonra İbnü’l-Esîr, mürsel rivayetlerde bulunmalarıyla meşhur bazı tabiîlerin isimlerini ve bölgelerini zikretmektedir.
İbnü’l-Esîr tâbiînden en çok mürsel hadis rivayet eden muhaddisler arasında, Medîne’de Saîd b. Müseyyeb (ö. 94/713), Kûfe’de İbrâhim en-Nehâî (ö. 96/714), Basra’da Hasan-ı Basrî (ö. 110/728), Şam’da Mekhûl (ö. 112/730), Mekke’de Atâ b.
535 Suyûti, Tedrîbü’r-râvî, I, 220. 536
105
Ebî Rebâh (ö. 114/732), Mısır’da Saîd b. Ebî Hilâl (ö. 135/752) gibi tabiîler bulunmaktadır. İbnü’l-Esîr’e göre, diğer tabiîlerin görmediği sahâbenin büyüklerinden birçoğunu gören ve onlardan hadis rivayet eden biri olduğu için, bunlar arasında mürsel rivayetleri en sahih olanı Saîd b. Müseyyeb’tir. Zira hadis âlimleri onun mürsel olarak rivayet ettiği hadisleri incelemiş ve tamamının senedinin sahih olduğuna hükmetmiştir.537
Hâkim en-Nîsâbûrî de aynı bilgileri nakletmiş ve Saîd b. Müseyyeb’in, Hz. Osman, Hz. Ali, Talha b. Ubeydullah (ö. 36/656), Zübeyr b. Avvâm (ö. 36/656) olmak üzere aşere-i mübeşşerenin çoğundan hadis naklettiğini ifade etmiştir.538
2.3.3.2.1.1. Mutlak Mürsel Hadisin Delil Olma Yönünden Değeri
Hadis âlimleri ve usulcüler, mürsel hadislerin delil olarak kabul edilip edilmemesi konusunda farklı görüşler ileri sürmüştür. Bu konuya dikkat çeken İbnü’l-Esîr, mürsel hadisin kabulü konusunda Hâkim en-Nîsâbûrî ve Gazzâlî’nin ifadelerinden hareketle beş farklı görüş zikretmiş ve bunlardan kendi düşüncesine uygun olanı tercih etmiştir.
1. Mürsel hadisi kesin olarak delil kabul edenler. İbnü’l-Esîr bunlar arasında, Ebû Hanîfe, İmam Mâlik, İbrâhim en-Nehâî, Hammâd b. Ebû Süleyman (ö. 120/738), Ebû Yusuf (ö. 182/798), İmam Muhammed (ö. 189/805) ve diğer Kûfe imamlarının bulunduğunu açıklamaktadır. Bu görüşü savunanlardan bazıları ise, mürsel hadislerin müsned hadislerden daha sahih olduğunu ileri sürmüştür. Zira bu düşüncede olanlara göre, bir tabiî hadis rivayet ettiğinde hadisi kendisinden işittiği kişiye isnad etmektedir. Ancak hadisi “Hz. Peygamber şöyle buyurdu” şeklinde nakletmişse, kendi içtihadına göre hadisin sahih olduğuna hükmettiğinden böyle söylemiştir. Bu sebeple bu âlimler mürsel hadisi müsnedden daha değerli görmüştür.539 Hâkim en-Nîsâbûrî, bu görüşü savunanların mürsel hadisi sadece tabiîlerle sınırlamadığını, aynı zamanda tebeu’t- tâbiînin Hz. Peygamber’den doğrudan naklettiği rivayetleri de mürsel hadis kapsamında
537 İbnü’l-Esîr, Câmiu’l-usûl, I, 116; Krş. Hâkim, Ma’rife, s. 25. 538 Hâkim, Ma’rife, s. 25.
539
106 değerlendirdiğini söylemiştir.540
Ancak Hâkim en-Nîsâbûrî ve İbnü’l-Esîr’e göre tebeu’t-tâbiînin Hz. Peygamber’den rivayetleri mu’dal kabul edilmektedir.541
2. Mürsel hadisi kesin olarak delil kabul etmeyenler. Hadis âlimlerinin tamamına yakını mürsel hadisi delil kabul etmemektedir. Zira onlara göre mürsel hadisler zayıf hadis kategorisinde değerlendirilir. İbnü’l-Esîr’e göre, İmam Şâfiî, Ahmed b. Hanbel, Saîd b. Müseyyeb, Zührî, Evzâî gibi âlimler bu görüşü benimsemektedir.542
3. Sadece sahâbenin mürsel rivayetlerini kabul edenler. Mürsel hadisleri kabul etmeyenlerden bazıları, sahâbenin tamamının âdil olması nedeniyle sadece sahâbe mürselini delil olarak kabul etmektedir. İbnü’l-Esîr bu görüşü savunanların kim olduğuna dair herhangi bir bilgi nakletmemektedir.543
4. Bazıları sahâbe mürseliyle birlikte tâbiînin mürselini de delil kabul etmektedir. Zira tabiîler de sahâbeden rivayet etmektedir. İbnü’l-Esîr’in bu ifadelerinden anlaşıldığına göre, sahâbe mürselinde olduğu gibi bir tâbiînin, başka bir tabiîden dinlediği mürsel hadisin senedinden, hadisi dinlediği tabiîyi düşürmesiyle gerçekleşmektedir. Bu durum tâbiînin tâbiînden mürsel rivayeti kavramıyla açıklanmaktadır. Bazıları bu şekildeki mürsel rivayeti de sahâbe mürseli gibi görerek delil kabul etmektedir.544
5. Sadece Saîd b. Müseyyeb gibi tâbiînin büyüklerinden olanların mürsel rivayetlerini kabul edenler. İbnü’l-Esîr bu görüşün Şâfiî’ye ait olduğunu ve onun sadece Saîd b. Müseyyeb’in mürsellerini kabul ettiğini rivayet etmektedir.545
İbnü’l-Esîr, Hâkim en-Nîsâbûrî’nin el-Medhal adlı eserinde belirttiği üzere, sıhhatinde ihtilaf edilen hadislerin başında mutlak mürsel hadisleri zikretmektedir.546
Yukarıda ifade edildiği üzere mürsel hadislerin kabulü konusunda birçok farklı görüş
540
Hâkim, Ma’rife, s. 26; Hâkim, el-Medhal, 43.
541 İbnü’l-Esîr, Câmiu’l-usûl, I, 116; Hâkim, Ma’rife, s. 26.
542 İbnü’l-Esîr, Câmiu’l-usûl, I, 117-118; Bu görüşü savunanların ayet ve hadislerden getirdiği deliller için bkz. Hâkim, el-Medhal, 43.
543
İbnü’l-Esîr, Câmiu’l-usûl, I, 118; Krş. Gazzâlî, el-Mustasfâ, s. 135. 544 İbnü’l-Esîr, Câmiu’l-usûl, I, 118; Krş. Gazzâlî, el-Mustasfâ, s. 135. 545 İbnü’l-Esîr, Câmiu’l-usûl, I, 118; Krş. Gazzâlî, el-Mustasfâ, s. 135. 546
107
zikredilmiştir. İbnü’l-Esîr, mürsel hadisin kabulüyle ilgili yukarıdaki görüşlerin ilk iki maddesini Hâkim en-Nîsâbûrî’den, diğer üç maddeyi ise Gazzâlî’den naklettikten sonra kendi görüşünü açıklamaktadır. İbnü’l-Esîr’e göre, sadece sahâbeden rivayette bulunduğuna dair açıklamasının bulunması veya bunun adet üzere bilinmesi durumunda, sahâbe veya tâbiînin mürsel rivayetleri kabul edilmektedir. Bu durumun bilinmemesi halinde mürsel hadisler delil olarak kabul edilmemektedir. Zira mürsel hadis nakleden sahâbe veya tâbiînden birinin, Hz. Peygamber’le sohbeti bulunmayan birisinden rivayette bulunması mümkün olduğundan, İbnü’l-Esîr bu ayrıntıya dikkat çekmiştir. Böylece bu ifadelerinden hareketle İbnü’l-Esîr’in, mürsel hadisin delil olarak kabul edilip edilmemesi konusunda Gazzâlî’nin görüşlerini esas aldığı anlaşılmaktadır.547 Bununla birlikte İbnü’l-Esîr’in, bazı hadis âlimlerinin ifade ettiği gibi sadece tâbiînin büyüklerinin rivayet ettiği mürsel hadislerin kabul edileceği görüşünü de benimsemediği ortaya çıkmaktadır. Zira İbnü’l-Esîr, mutlak mürsel hadisin tanımında tâbiîne dair büyüklük küçüklük açısından herhangi bir sınırlama yapmamış ve genel bir ifade kullanmıştır.