• Sonuç bulunamadı

2. HADİS USULÜYLE İLGİLİ BAZI TARTIŞMALI KONULARA YAKLAŞIMI

2.5. Hadiste Nesh Meselesi

İbnü’l-Esîr, hadis usulü konularına yer verdiği mukaddimesinde nesh konusundaki görüşlerini de açıklamaktadır. Onun nesh konusundaki görüşleri incelendiğinde, tam olarak Gazzâlî’nin etkisinde kaldığı anlaşılmaktadır. Nitekim İbnü’l-Esîr, nesh konusunda kendisine aykırı herhangi bir görüşte veya itirazda bulunmaksızın, Gazzâlî’nin görüşlerini özetlemekle yetinmiştir. Bu başlıkta İbnü’l-Esîr’in nesh konusuna yaklaşımı incelenmiş, neshin tanımı, şartları ve hükümlerine dair görüşleri kısaca değerlendirilmiştir.

2.5.1. Tanımı

Nesh kelimesi sözlükte “bir nesneyi ortadan kaldırmak,669

nakletmek, beyân etmek, bozmak,670 değiştirmek”671 gibi anlamlara gelmektedir. Nesh hakkında birçok tanım yapılmış ve genel olarak nesh “şer’î bir hükmün daha sonra gelen şer’î bir delille

kaldırılması” şeklinde tanımlanmıştır.672

Hadis usulünde ise nesh kavramı “önceki şer’î

668 İbnü’l-Esîr, Câmiu’l-usûl, I, 106. 669 İbnü’l-Esîr, Câmiu’l-usûl, I, 145. 670

Mütercim Âsım Efendi, Kâmûs Tercümesi, II, 1331. 671 İbnü’l-Esîr, en-Nihâye, V, 47.

672 Abdurrahman Çetin, “Nesih”, DİA, XXXII, 586; Ayrıca bkz. Ali Osman Koçkuzu, Hadiste Nâsih-

137

bir hükmün/bir hadisin hükmünün sonraki şer’î bir hükümle/bir hadisin hükmüyle yürürlükten kaldırılması” şeklinde daha özel anlamda kullanılmaktadır.673

İbnü’l-Esîr ise sözlük anlamına değindikten sonra neshi terim olarak “önce gelen bir hitâpla sabit olan bir hükmün, daha sonra gelen ve bu hükmü ortadan

kaldıran bir hitâp” şeklinde tanımlamaktadır. İbnü’l-Esîr bu tanımın devamında ise

“sonra gelen hitâp olmasaydı, ilk hitâp ile gelen hüküm sabit kalırdı” açıklamasını yapmıştır.674

Bu tanımda görüldüğü üzere İbnü’l-Esîr neshi, usul âlimlerinin tanımına benzer şekilde açıklamıştır. Bu tanımın Gazzâlî’nin nesh tanımıyla bire bir aynı olduğunu söylemek mümkündür.675

Ayrıca İbnü’l-Esîr, nesh konusunun hadis ilmiyle ilgili olan yönleri bulunsa da bu ilmi ayrıntılarıyla bilmenin, fakihlerin görevi olduğunu belirtmiştir. Zira hadislerden fıkhî hükümleri çıkarma görevi fakihlerindir. Ona göre muhaddislerin görevi ise sadece duyduğu bir hadisi doğru şekilde nakletmektir. Ancak muhaddisin her ne kadar zorunlu olmasa da nâsih ve mensûh ilmine sahip olması, aynı zamanda onun ilmî derecesini artıran bir özelliktir.676

İbnü’l-Esîr, neshin tanımını yaptıktan sonra bu tanımda yer alan bazı kavramlara Gazzâlî’nin ifadelerinden hareketle açıklık getirmektedir. Şöyle ki bazı âlimler neshi tanımlarken intihâ ve tebdîl beyânı kavramını kullanırken, bazıları ise burada hitâp kavramını kullanmayı uygun görmüştür.677

İbnü’l-Esîr ise neshi tanımlarken “hitâp” kavramını kullanmakta ve bunun, aynı zamanda lafzı, mânayı ve her türden delili kapsamakta olduğunu ifade etmektedir. İbü’l-Esîr’in bu açıklamasından anlaşıldığına göre neshin, her türlü delille gerçekleşmesi mümkündür. Tanımda kullanılan bir diğer kavram olan “önce gelen bir hitâp” ifadesi ile ibadetlerin başlangıçta vacip olduğu hükmü kastedilmektedir. Dolayısıyla ilk defa emredilen husus, daha önceki bir hükmü ortadan kaldırmadığı için nesh kapsamına girmemektedir. Tanımda yer alan “hükmün

ortadan kaldırılması” ifadesi ise İbnü’l-Esîr tarafından neshin, sadece emir olan

hükümlerle sınırlandırılmadığını ve mendub, mekruh, mübah gibi her türlü hükmü

673 Aydınlı, Hadis Istılahları, s. 246. 674

İbnü’l-Esîr, Câmiu’l-usûl, I, 145.

675 Gazzâlî’nin nesh tanımı için bkz. Gazzâlî, el-Mustasfâ, s. 86. 676 İbnü’l-Esîr, Câmiu’l-usûl, I, 38.

677

138

kapsadığını belirtmek amacıyla kullanılmıştır. Son olarak “daha sonra gelen bir hüküm” ifadesi ise, önce gelen hüküm ile sonra gelen hüküm arasında bir zaman dilimi bulunması gerektiğini ifade etmektedir. Zira İbnü’l-Esîr’e göre her iki hüküm de aynı zamanda gelmişse bu nesh değil, ancak önceki hükmü açıklayan bir hitap olurdu. Neshin tanımıyla ilgili geniş bir bilgilendirmeden sonra İbnü’l-Esîr, âlimler nezdinde neshin tanımının en uygun şeklinin bu olduğunu ifade etmiştir. Ayrıca bazı istisnalar hariç678 İbnü’l-Esîr’e göre nesh, âlimlerin çoğunluğu tarafından kabul edilmiştir.679

2.5.2. Şartları

İbnü’l-Esîr, neshin gerçekleşmesi için dört şartın bulunması gerektiğini zikretmektedir: 1. Neshedilen hükmün şer’î bir hüküm olması gerekmektedir. Aklî hükümler neshin kapsamına girmemektedir.

2. Neshin bir hitâpla gerçekleşmiş olması gerekmektedir.

3. Neshe konu olan hükmün belirli bir zamanla sınırlandırılmamış olması gerekmektedir.

4. Nesheden hükmün sonraki bir zamanda gelmiş olması gerekmektedir. Yani nâsih ile mensûh arasında belirli bir zaman geçmiş olması gerekmektedir.680

İbnü’l-Esîr, neshin gerçekleşebilmesi için yukarıda zikredilen dört şartın bulunmasını gerekli görmüştür. Onun nesh konusundaki bu şartları Gazzâlî’nin el-

Mustasfâ’sından naklettiği anlaşılmaktadır.681 Hanefî usulcülerinden Âmidî, nesh konsunda yukarıda zikredilen dört şartı, âlimler tarafından üzerinde ittifak edilen şartlar olarak zikretmektedir.682 İbnü’l-Esîr, bazı âlimlerin yukarıdaki şartlar haricinde birtakım

678 Neshi kabul etmeyenler arasında, eski semâvi dinlere mensup olan bazı gruplar ile Kur’an’da neshi kabul etmeyen Mu’tezile kelamcılarından Ebû Müslim el-Isfehânî (ö. 322/934) olduğu zikredilmektedir. Bkz. Koçkuzu, Hadiste Nâsih-Mensûh, s. 112.

679

İbnü’l-Esîr, Câmiu’l-usûl, I, 146; Ayrıca bkz. Âmidî, el-İhkâm, III, 115. 680 İbnü’l-Esîr, Câmiu’l-usûl, I, 147.

681 Gazzâlî, el-Mustasfâ, s. 97-98. 682

139

şartlar daha öne sürdüğünü ifade etmiş, ancak bunların geçersiz şartlar olduğunu belirtmiştir.683

İbnü’l-Esîr, neshin tanımı ve şartlarını açıkladıktan sonra, konuyla ilgili tartışmalı olan birçok husus hakkındaki görüşlerini de özet olarak açıklamaktadır. İbnü’l-Esîr’e göre bazıları karşı çıksa da dini hükümlerin hepsi neshe konu olmaktadır. Ayrıca ona göre Kur’ân’ın sünnetle, sünnetin de Kur’ân’la neshedilmesi mümkündür. İbnü’l-Esîr, sünnetin Kur’ân’la neshedilmesine örnek olarak, kıblenin Kudüs’ten Kâbe’ye çevrilmesini zikretmektedir. Zira ilk hüküm Kur’an’la değil sünnetle sabit olmuşken, daha sonra Kur’ân bu hükmü neshetmiştir.684

İbnü’l-Esîr, Kur’ân’ın sünnetle neshedilmesi hususunda ise, “Sizden birinize ölüm gelip çattığı zaman, eğer geride bir

hayır (mal) bırakmışsa, anaya, babaya ve yakın akrabaya meşru bir tarzda vasiyette bulunması -Allah’a karşı gelmekten sakınanlar üzerinde bir hak olarak- size farz kılındı”685

ayetinde yer alan anne babaya ve yakın akrabalara vasiyet edilmesi hükmünün, “Vârise vasiyet yoktur”686

hadisiyle neshedilmesini örnek olarak zikretmiştir.687

İbnü’l-Esîr, sahâbenin “şu hüküm neshedilmiştir” şeklindeki sözünün nesh olarak kabul edilmeyeceğini belirtmektedir. Zira bu ifadeler sahâbeye ait bir ictihad sonucu söylenmiş olabilir. Bu sebeple bir hükmün neshedilebilmesi için sahâbenin, neshedilen hüküm hakkında “Hz. Peygamber’den şöyle işittim” şeklinde kesin bir ifade kullanması gerekmektedir. Bu şekilde bir ifade kullanması halinde neshedilen hüküm kat’î değilse nesh gerçekleşmektedir. Aksi takdirde haber-i vahidle kat’î bir delil neshedilmemektedir.688 Dolayısıyla İbnü’l-Esîr, âlimler arasında tartışma konusu olan mütevâtir haberin haber-i vâhidle neshedilmesini mümkün görmemektedir. Bununla

683 Bkz. İbnü’l-Esîr, Câmiu’l-usûl, I, 147-148; Ayrıca bkz. el-Mustasfâ, s. 98; Âmidî, el-İhkâm, III, 114. 684 İbnü’l-Esîr, Câmiu’l-usûl, I, 149.

685

Bakara, 2/180.

686 Buhârî, “Vesâyâ”, 6; Ebû Dâvûd, “Vesâyâ”, 6; Tirmizî, “Vesâyâ”, 5; Nesâî, “Vesâyâ”, 5. 687 İbnü’l-Esîr, Câmiu’l-usûl, I, 149.

688

140

birlikte İbnü’l-Esîr, mütevâtir olan bir nassın, ictihadla veya zanla hükmü bilinen kıyasla veya icmâ ile neshini de kabul etmemektedir.689

2.5.3. Değerlendirme

İbnü’l-Esîr, neshin tanımı, şartları ve neshle ilgili bazı tartışmalı hususlarla ilgili Gazzâlî’nin görüşlerinden iktibaslarda bulunarak konuyu özetlemiştir. Bunun sonucu olarak İbnü’l-Esîr, nesh konusunda hadis usulü müelliflerinden herhangi bir alıntı yapmamış, hatta bu konunun asıl itibariyle fakihlerin incelemesi gereken bir konu olduğunu ifade etmiştir. Onun, neshin tanımı hususunda muhaddislerin değil, usulcülerin tanımını esas alması, bu düşüncenin bir sonucu olduğunu göstermektedir.