• Sonuç bulunamadı

4. ESERLERİ

4.2. Diğer Eserleri

İbnü’l-Esîr’in hadis ilmi haricinde birçok alanda önemli eserler verdiği bilinmektedir. Bu eserlerden bazıları neşredilmiş, bazıları ise günümüze ulaşmamıştır. Bu başlıkta onun hadis ilmi dışında yazdığı eserler hakkında kısa ve öz bir şekilde bilgi verilecektir.

4.2.1. el-Murassa’ fi’l-âbâ’ ve’l-ümmehât ve’l-benîn ve’l-benât ve’l-ezvâ’i ve’z-zevât

İbnü’l-Esîr bu eserinde, asırlardan beri Arap âleminde kullanılan isimleri, künyeleri ve bunlara “eb, üm, ibn, bint, zû, zât” gibi kelimelerin ilâve edilmesiyle oluşan, çocuklara, yakınlara, hayvanlara ve cansız varlıklara nisbet edilerek meşhur olan, darbımesel ve deyim haline gelen ve anlamı bilinmeyen nâdir isimleri, farklı bir üslup ve özgün bir tarzda alfabetik olarak ele almıştır.104

102 Örnek için bkz. İbnü’l-Esîr, eş-Şâfî fî şerhi müsnedi’ş-Şâfiî, I, 336-337.

103 İbnü’l-Esîr’in, dil ve edebiyat açısından bir hadis metni üzerindeki tahlillerini gösteren bir örnek için bkz. İbnü’l-Esîr, eş-Şâfî fî şerhi müsnedi’ş-Şâfiî, I, 341-342.

104 Mecdüddîn İbnü’l-Esîr, el-Murassa fi’l-âbâ ve’l-ümmehât ve’l-benîn ve’l-benât ve’l-ezvâ’i ve’z-zevât, thk. İbrâhim es-Sâmerrâî, Beyrut-Amman: Dârü’l-Cîl-Dârü’l-Ammâr, 1991, s. 30; Ayrıca bkz. Koçkuzu, “Mecdüddîn İbnü’l-Esîr”, XXI, 29.

27

İbnü’l-Esîr, yazdığı mukaddimede eserin yazılış amacıyla ilgili bilgiler vermiş ve kitabı üç ana bölüme ayırmıştır. Eserin birinci bölümünde mukaddimeyle birlikte isim ve künyelerin kısımları, ayrıca “خأ ve تخأ” kavramlarının kullanımı, hayvan ve cansız varlıklara dair kullanılan isimlerin tanımı gibi bilgilere yer vermiştir. İkinci bölümde alfabetik sıraya göre insanlar hakkında kullanılan isimleri ve künyeleri sıralayarak, bu isimlerin anlamlarını açıklamıştır. Üçüncü bölümde ise yazılışları farklı olmasına rağmen aynı mânaya delâlet eden isimleri alfabetik olarak açıklamıştır.105

Örneğin deve anlamındaki “لبلإا” kelimesiyle eş anlamlı olup “ibn ve benât” ilâveleriyle kullanılan ondokuz farklı isim zikretmiştir.106

Eser ilk olarak Alman müsteşrik Christian Friedrich Seybold tarafından 1896 yılında Weimar’da ve 1981 yılında Amsterdam’da basılmıştır.107 Daha sonra İbrâhim es-Sâmerrâî, Bağdat, Tahran ve İstanbul’da bulunan üç yazma nüshayı esas alarak eseri tahkik etmiş ve 1991 yılında tekrar neşretmiştir. Bu neşirde İbrâhim es-Sâmerrâî, kitabın önceki baskısından da istifade ettiğini ve bu baskıda birçok hata bulunduğunu belirtmiştir.108

Suyûtî, İbnü’l-Esîr’in bu eserini incelediğini ve kitapta yer alan künyelerle ilgili bölümü ihtisar ettiğini belirtmiştir.109

4.2.2. el-Bedî’ fî ilmi’l-Arabiyye

İbnü’d-Dehhân’ın (ö. 569/1174) el-Fusûl fi’n-nahv adlı eserinin İbnü’l-Esîr tarafından yapılan şerhidir. Kitapta, sarf, nahiv, şiir, hitabet gibi konular, yirmi bölümde ele alınmıştır.110

Yakut el-Hamevî bu eserin, 40 “kürrâse” hacminde olduğunu ve eşsiz bir metodla tertip edildiğini zikretmiştir.111

105 İbnü’l-Esîr, el-Murassa, s. 29-32. 106 İbnü’l-Esîr, el-Murassa, s. 290.

107 Koçkuzu, “Mecdüddîn İbnü’l-Esîr”, s. 29. 108

İbnü’l-Esîr, el-Murassa (Neşredenin girişi), s. 13, 15. 109 Suyûtî, el-Buğye, II, 275.

110 Koçkuzu, “Mecdüddîn İbnü’l-Esîr”, s. 29. 111

28

İbnü’l-Esîr kitaba yazdığı mukaddimesinde, eserin yazılış amacına dair özet olarak bazı bilgilendirmelerde bulunmuştur. İbn Dehhân’ın eserinin oldukça muhtasar olduğunu belirten İbnü’l-Esîr, eserde yer alan birçok konunun izaha muhtaç olduğunu ifade etmiş, bu ilimle meşgul olan kişilerin kitapta yer alan konuları şerh eden bir esere ihtiyaç duyduğunu söylemiştir. Bu sebeple, söz konusu eserin şerh edilmesi gerektiğini düşünen İbnü’l-Esîr, nahve dair konuları ayrıntılı bir şekilde açıklayarak İbn Dehhân’ın eserini şerh etmiştir. Ayrıca kendisinden önceki birçok âlimin görüşlerini nakletmekle kalmadığını, bu görüşleri değerlendirerek bazı ilâvelerde bulunduğunu belirtmiştir.112

el-Bedî’i tahkik eden Fethi Ahmed Aliyyüddîn, İbnü’l-Esîr’in kaynaklarını tespit etmiş

ve bunlar arasında, Halîl b. Ahmed (ö. 175/791), Ahfeş el-Ekber (ö. 177/793), Sîbeveyhi (ö. 180/796), Yahyâ b. Ziyâd el-Ferrâ (ö. 207/822), İbnü’s-Serrâc (ö. 316/929), Ebû Ali el-Fârisî (ö. 377/987) gibi birçok önemli nahiv âliminin görüşlerinden istifade ettiğini belirtmiştir.113

el-Bedî üzerinde Sâlih b. Hüseyin el-Âyid doktora çalışması yapmıştır.114 Eser, Fethi Ahmed Aliyyüddîn tarafından, 1999 yılında Mekke’de neşredilmiştir. Bu neşirde Sâlih b. Hüseyin el-Âyid ve Fethi Ahmed Aliyyüddîn tarafından, esere giriş mahiyetinde İbnü’l-Esîr ve el-Bedî adlı eseriyle ilgili kapsamlı bir araştırmaya yer verilmiştir.115

4.2.3. el-Muhtâr min menâkıbi’l-ahyâr

İbnü’l-Esîr’in sahâbe, tâbiîn ve onlardan sonra meşhur olan kişilerin biyografilerini ve menkıbelerini anlattığı eseridir. Kaynaklarda eserin dört cilt olduğu belirtilmiştir.116

İbnü’l-Esîr, diğerlerinde olduğu gibi bu eserine de bir mukaddime yazarak, kitabın yazılış amacı, muhtevası ve yöntemi ile ilgili bazı bilgiler vermiştir. İbnü’l-Esîr, kendisinden önce birçok müellif tarafından islâm âlimlerinin hayat hikâyelerinin

112 İbnü’l-Esîr, el-Bedî fî ilmi’l-Arabiyye (Neşredenin girişi), I, 2. 113 İbnü’l-Esîr, el-Bedî (Neşredenin girişi), I, 102-104.

114

Koçkuzu, “Mecdüddîn İbnü’l-Esîr”, s. 29. 115 İbnü’l-Esîr, el-Bedî (Neşredenin girişi), I, 1-166.

116 Yâkût el-Hamevî, Mu’cemü’l-üdebâ, V, 271; İbnü’ş-Şa′′âr, Kalâ’idü’l-cümân, V, 33; Ayrıca bkz. Koçkuzu, “Mecdüddîn İbnü’l-Esîr”, s. 29.

29

anlatıldığı eserler yazıldığını, bunlardan bazılarının hacimli bazılarının ise oldukça muhtasar olduğunu belirtmiştir. Bu sebeple kendisi ne çok hacimli, ne de faydasız olacak şekilde muhtasar olmamak kaydıyla eserini telif etmiştir. Bu minval üzere Hz. Ebû Bekir’den başlayarak sahâbe, tâbiîn, tebeu’t-tâbiîn ve onlardan sonraki nesillerde ilim, takva ve zühd hayatıyla örnek olan kişilerin hayatına dair bilgileri isnadsız bir şekilde derlemiştir.117

Eser ilk defa, Me’mûn es-Sâğırcî, Adnân Abdürabbih ve Muhammed Edîb el- Câdir tarafından 2003 yılında Birleşik Arap Emirlikleri’nde tahkikli bir şekilde neşredilmiştir.

4.2.4. el-Bâhir fi’l-furûk

İbnü’l-Esîr’in nahve dair yazdığı bir diğer eseridir.118

İbnü’ş-Şa′′âr ve Tâceddin es- Sübkî bu eserin ismini “el-Furûk ve’l-ebniye”119 olarak keydetmiş olsa da doğrusu “el-

Bâhir fi’l-furûk” şeklindedir. Zira İbnü’l-Esîr el-Bedî adlı eserinde bu kitaba “el-Bâhir fi’l-furûk” şeklinde atıfta bulunmuş ve eserin doğru ismini bizzat kendisi zikretmiştir.120

Eserin günümüze ulaşmadığı bilinmektedir.

4.2.5. el-İnsâf fi’l-cem’ beyne’l-Keşfi ve’l-Keşşâf

İbnü’l-Esîr’in tefsir alanında yazdığı önemli eserlerdendir. Bu eserde Sa’lebî’nin (ö. 427/1035) el-Keşf ve’l-beyân fî tefsîri’l-Kur’ân adlı tefsiri ile Zemahşerî’nin (ö. 538/1144) el-Keşşâf an hakâiki’t-tenzîl adlı tefsirini bir araya getirerek yeni bir tefsir eseri yazmıştır. Eserin dört ciltten oluştuğu belirtilmiştir.121

Kaynaklarda eserle ilgili

117

Mecdüddîn İbnü’l-Esîr, el-Muhtâr min menâkıbi’l-ahyâr, thk. Me’mûn es-Sâğırcî, Adnân Abdürabbih ve Muhammed Edîb el-Câdir, Birleşik Arap Emirlikleri: Merkezü Zâyed li’t-Turâs ve’t-Târîh, 2003, I, 4- 7.

118 Yâkût el-Hamevî, Mu’cemü’l-üdebâ, V, 271. 119

İbnü’ş-Şa′′âr, Kalâ’idü’l-cümân, V, 33; Sübkî, Tabakâtü’ş-Şâfi′iyye, VIII, 367. 120 İbnü’l-Esîr, el-Bedî, I, 94.

121 Yâkut el-Hamevî, Mu’cemü’l-üdebâ, V, 269; İbnü’ş-Şa′′âr, Kalâ’idü’l-cümân, V, 33; İbn Hallikân,

30

geniş bir bilgi yer almamaktadır. Dolayısıyla eserin günümüze ulaşıp ulaşmadığına dair bir bilgiye erişilememiştir.

4.2.6. Tecrîdü esmâ’i’s-sahâbe

Kaynaklarda İbnü’l-Esîr’e nisbet edilen eserlerden biri olan Tecrîdü esmâi’s-sahâbe, asıl itibariyle ona değil, Zehebî’ye (ö. 748/1348) ait bir eserdir.122

Ayrıca bu eserin İzzeddîn İbnü’l-Esîr’e nisbetinin de doğru olmadığı söylenmiştir.123

Bu eserler haricinde, vezir Celâleddin Ebü’l-Hasan Ali b. Cemâleddin el- Isfahânî’nin (ö. 559/1164) risâlelerinin bir araya getirlidiği el-Cevâhir ve’l-le’âlî min

imlâ’i’l-mevle’l-vezîr el-Celâlî,124

çeşitli grafiklerden oluştuğu ifade edilen Resâ’il fi’l-

hisâb mücedvelât,125 ayrıca Dîvânü resâ’il,126 el-Mustafe’l-muhtâr fi’l-ed’iyeti ve’l-

ezkâr,127 Kitâbü san’ati’l-kitâbe,128 Nihâyetü’l-esîriyye fi’l-lügati’l-hadîsiyye129 gibi birçok eser, İbnü’l-Esîr’e nisbet edilmektedir.

lugaviyyîn ve’n-nuhât, thk. Muhammed Ebu’l-Fadl İbrâhim, Lübnan: el-Mektebetü’l-Asriyye, II, 274-

245.

122 Tayyar Altıkulaç, “Zehebî”, DİA, XXXXIV, 187. 123 Koçkuzu, “Mecdüddîn İbnü’l-Esîr”, s. 29. 124

İbnü’ş-Şa′′âr, Kalâ’idü’l-cümân, V, 33. 125 Yâkut el-Hamevî, Mu’cemü’l-üdebâ, V, 271.

126 Yâkut el-Hamevî, Mu’cemü’l-üdebâ, V, 271; İbn Hallikân, Vefeyâtü’l-a’yân, IV, 141; Sübkî,

Tabakâtü’ş-Şâfi′iyye, VIII, 367.

127

İbn Hallikân, Vefeyâtü’l-a’yân, IV, 141; Sübkî, Tabakâtü’ş-Şâfi′iyye, VIII, 367. 128 Yâkut el-Hamevî, Mu’cemü’l-üdebâ, V, 271; İbn Hallikân, Vefeyâtü’l-a’yân, IV, 141.

129 Bağdatlı İsmâil Paşa, Hediyyetü’l-ârifîn esmâ’ü’l-müellifîn ve âsârü’l-musannifîn, İstanbul: Vikâletü’l- Me’ârifi’l-Celiyye, 1951, II, 3.

31

İKİNCİ BÖLÜM: İBNÜ’L-ESÎR’İN HADİS USULCÜLÜĞÜ