• Sonuç bulunamadı

3.1. Trabzon’un Ruslar Tarafından İşgali

3.1.1. Muhaceret

Rusya, Birinci Dünya Savaşı’nda Osmanlı Devleti’nin boğazları kendine kapatması sebebiyle zor duruma düşmüş ve bu durumdan kurtulmak için Osmanlı Devleti’ni saf dışı bırakmayı planlamıştır. Ancak, Rusların Erzurum’u ele geçirmiş olması Türk maneviyatını umduğu ölçüde sarsmamıştır. Bu durumda Anadolu’nun geniş alanları işgal edilirse Osmanlı Devleti’nin geri adım atacağı tezinden yola çıkarak Trabzon’un zaptı Türkler üzerinde bekledikleri etkiyi yapabilecek en önemli hedef olarak kabul edilmiştir. Trabzon’un işgaliyle ele geçecek olan liman sayesinde Ruslar Karadeniz’deki güçlerini pekiştirebileceklerdir. Ruslar, Trabzon’u ele geçirerek hem Erzurum cephesindeki Türk ordusunun ikmal yolunu kapatacak hem de gelecekteki ileri harekâtları için bir ikmal limanına kavuşmuş olacaklardı. Dolayısıyla Ruslar Erzurum’un zaptı ardından Trabzon’u ele geçirmeyi hedef kabul etmişlerdir.348

Rusların kış ayını hiçe sayarak ilerlemeye başlaması ve Erzurum’un düşmesi üzerine işgal altında kalan topraklardan büyük bir göç hareketi başlamıştır. Trabzon da işgal korkusu yaşayan şehirlerden biridir. Bu dönemi yaşayan tanıklardan Mediha Kayra işgal korkusunu günlüğüne şu şekilde kaydetmiştir:

“Bazen bir ses işitiyor, kulak kabartıp dinleyerek, acaba Rus askerleri mi geliyor? Öyle ya Erzurum ki düştü, daha Rus askerlerine karşı duracak müstahkem yerimiz yok ki. Koşaraktan gelirler. Hele o çeteler… Ah… Hele o hınzırlar, acaba işittiğim ses onların sesi miydi? İçimden beddua ederek tekrar korkunç hayallere dalıyordum. Azıcık bir şey duysam kurduğum hülyaları gerçek sanarak korkumdan titriyordum. İşte vücudum bazen ter içinde kalıp kulaklarıma varıncaya kadar kızararak, bazen hazan yaprağı gibi tiril tiril titreyerekten bu müthiş geceyi

korku içinde sabaha indirdim.”349

346

Başkaya, “İngiliz Basınına Göre Birinci Dünya Savaşı’nda Trabzon’da Rus işgali”, s. 223.

347

Akarca, a.g.e., s. 133-134.

348

Aydın ve Özgören, “Trabzon’un Ruslar Tarafından İşgali ve Trabzon Rumları’nın Faaliyetleri, s. 234-235.

349

Trabzon Valisi Cemal Azmi Bey bir bildiri yayımlayarak Rus işgali altına girme tehlikesi bulunan bölgede oturan halktan, daha emniyetli olan Trabzon’un batısındaki topraklara göçmesini istemiştir. Bu karar Furtuna Deresi boyunca uzanan savunma hatlarında bulunan birçok gönüllünün, ailelerini göç ettirmek için cepheden ayrılmasına neden olmuştur.350

Trabzon âdeta tahliye edilmekteydi. Irz ve namus söz konusu olunca kendini güvende hissetmeyen Müslüman Trabzon halkı muhacir olup sonunu düşünmeden yollara koyulmuştur. Rusların daha işgal başlamadan aylar önce başlattıkları bombardıman halkın maneviyatını zedelemiş halkın muhacir olarak yollara dökülmesinde büyük etkisi olmuştur. Bu sıralarda Trabzon Valisi Cemal Azmi Bey, Yoroz’a (Çarşıbaşı’na bağlı Fener Köyü) kadar tüm iskân ünitelerinin tahliyesi emrini vermiştir. Ahali panik içerisinde ziraat ve rahatını terk ederek kısmen kayıklarla kısmen de yaya olarak büyük oranda göç etmeye başlamıştır.351

Rusların Trabzon’a yaklaşması üzerine Vali Cemal Azmi Bey, vilayet idaresini geçici olarak Ordu’da kurmuştur. Ardından vilayete ait en lüzumlu dosya ve defterlerin sandıklara yerleştirilip kayıklarla Ordu’ya taşınmasını ve Trabzon’dan Yoroz’a kadar vermiş olduğu tahliye emrinin, Giresun tarafına kadar genişleterek isteyen halkın şehri boşaltmalarını bildirmiştir. Fakat yol imkânları iyi değildir. Bu telaşe içinde dahi Trabzon yüzyıllardır potasında erittiği farklı milletten insanları “vatan” bağıyla birbirine öyle bağlamıştır ki Türkler giderken dahi Rum komşularına olan borçlarının telaşına düşmüşlerdir. Zihni Efendi isimli Trabzonlu bir Müslüman acilen göç emri çıkmasına rağmen elindeki parasıyla Kostoropul isimli bir Rum’a olan borcunu ödemiş böylece Trabzon’u terk etmek için gerek duyduğu vasıtayı kiralayacak parası kalmamış akrabalarından yardım istemek durumunda kalmıştır.352

Türklerin mağaza ve evlerdeki para eder malları yerlerinde bırakılmış, çıkarılamamıştır. Mallar yok pahasına satılmak zorunda kalınmasına rağmen alıcı çıkmamıştır. Alıcı olarak Rus ve Ermeniler toplulukları vardır. Onlar da nasıl olsa Türkler gitmek zorunda, mallarının hepsini taşıyamazlar kalan bizim olur düşüncesiyle Türklerin mallarını satın almamışlardır. Bu dönemi Tarakçıoğlu şu şekilde ifade etmektedir;

“1916’nın Şubat ayı soğuk, karlı, tipili idi. Kayık tedarik edip denizden yolculuk yapmak kolay değildi. Bu sebeplerden, mağazalarda ve evlerdeki eşya, mal oldukları yerlerde bırakılmış, çıkarılmamıştı. Bu eşyayı satmak isteyenler ise alıcı bulamamakta idi. Alıcı olarak Rum ve Ermeniler vardı. Onlar da nasıl olsa Türk eşyası bize kalacaktır düşüncesi ile Türklerin

eşyalarını satın almamakta idiler.”353

350 Bilgin, a.g.e., s. 32. 351 Lermioğlu, a.g.e., s. 225-260. 352 Kayra, a.g.e., s. 44. 353 Tarakçıoğlu, a.g.e., s. 9.

O dönem alıcı çıkmamasına rağmen Türklerin şehri terk edişiyle Rus askerlerinin Trabzon’a gelişi arasında geçen iki günde Gayrimüslimler Türk evlerinde kalan eşyaları talan etmişlerdir. Önce yerli Rumlar iki gün sonra da Rus denizci piyadeleri şehri yağmalamıştır.354

Muhaceret sürecinde Türk halkı yalnız canını alıp kaçmaktan başka çare düşünmemiştir. Kayıkla gidenler Rus gemilerine yakalanmamak için bin bir çaba göstermiş kimi fırtınaya yakalanmış, yağmur altında yolculuk yapmış, kimi yollarını kaybedip korku dolu saatler geçirmiş bata çıka güvenli bir bölgeye geçmek için uğraşmışlardır.355

Hâli vakti yerinde olanlar at ve kayık tedarik ederek çoluk çocuklarını ve ufak tefek ev eşyalarını kaçırabilmiştir. Şehri terk etmek için gerekli tüm vasıtalar ateş pahası olmuştur. At fiyatları, kayıklar ederinin kat kat üstünde fiyatlarla satılmaya başlamış ve çok zor bulunur olmuşlardı.356

İskelede hükümet, sevkiyat merkezi adı ile bir teşkilat kurmuştur. Sevkiyat merkezi, hükümete ait kaçırılacak eşya ile memur ailelerini ve onların eşyalarını yine hükümetin kayıklarına doldurmuş, o arada bazı ileri şehir halk tabakasından olanların da bu kayıklardan faydalanmışlardır.357

Oysa erkekleri askere gitmiş olan fakir ailelerin kadınları ve çocukları kimsesiz kalmıştır. Bunlar sevkiyat merkezlerinden dahi bütün feryatlarına rağmen faydalanamamışlardır.358

Kayıkların çoğunu bu yöredeki subay aileleri ve devlet evraklarının taşınması için hükümet kiralamıştır. Bu kargaşayı menfaate çevirenler yöredeki Hristiyan azınlıklar olmuştur. Müslümanlar giderayak yaşadıkları vefasızlıklar karşısında Hristiyanlara diş biler olmuşlardır. Mediha Kayra anılarında Trabzon’u terk etmek üzere bekledikleri kayıktan gördüğü manzara karşısında şu ifadelere yer vermektedir: “…içi elma dolu

bulunan bir başka kayığın tayfalarının kendilerini başkaları ile konuşmaya vererek, birkaç tane Rum kızının elmaları avuç avuç çalarak bir kayığın arkasına yığdıklarını görmezliğe gelmeleri

gözümüzden kaçmıyor, intikam damarlarımızı büsbütün kızıştırıyordu.”359

Muhacirlik ağırlıkla Karadeniz’de görülür. İstanbul’un daha sonraki işgalinde kimse buraları terk etmemiştir. Bunun sebebi Trabzon’daki büyük Rusya endişesi, Rusların tarihsel emelleridir. Rusların yerine belki de başka kuvvetler gelmiş olsaydı, muhacirlik bu acılarla dolu olarak ne başlar ne de biterdi. Bir yandan Wilson’un kuracağı Ermeni Devleti diğer yandan Venizelos’un destek verdiği Rum Pontus Devleti hayali Trabzon’u diğer şehirlerden farklı bir statüye bürümüştür. 360

Bu korku ve kaygılar nihayetinde Trabzon halkının ancak üçte biri şehirde

354

Uzun, Rus İşgal Komutanı S. P. Mintslov’un Trabzon Günlüğü, s.14 - 17.

355

Bal, Trabzon Hatıraları, s. 148.

356

Kayra, a.g.e., s. 47-52.

357

Bal, Trabzon Hatıraları, s. 169.

358

Tarakçıoğlu, a.g.e., s. 8-10.

359

Kayra, a.g.e., s. 50, 53.

360

kalırken, ötekiler Şubat ayından başlayarak karlı, tipili havada yollara düşerek Trabzon’dan uzaklaşmaya çalışmıştır.361

Kara yoluyla, yürüyerek giden muhacirler Tirebolu’ya ulaşamadan Harşit Deresi ile karşılaşmıştır. Köprüsü olmayan bu dereyi geçmek için “Kelek” adı verilen kayıklar kullanmışlardır ki sürekli bu bölgeye akan nüfus sebebiyle ortalık mahşer yerine dönmüş ve kayıklar bu nüfusu taşıyamaz olmuş, insanlar can havli ile yüzerek ya da at sırtında karşıya geçmeye çalışmış, kimi başarılı olmuş kimi ise can vermiştir.362

Osmanlı Devleti’nin olası bir Rus işgaline karşı oluşabilecek Türk göç dalgasına dair bir çözüm planı bulunmamaktaydı. Bu sebeple göçler düzensiz olarak yapılmıştır. Rusların ilerlediği yön muhacirlerinde yönünü tespit ediyor belirsiz ve karamsar hava muhacirlerin endişelerine endişe ekliyordu. Topraklarından ayrılan muhacirler bir yere göçüyorlar, Rus işgali ilerleyinceye kadar bulundukları yerde kalıp sonra yine göçmeye başlıyorlardı. Göçmenlerin barınak ve geçim işleriyle hükümet göçün ilk dönemlerinde ilgilenememiştir. Göçmenler, ya kiralık ev bulup yerleşmeye çalışmış veya camilerin saçak altlarına, medrese odalarına sığınmışlardır.363

Kalacak yer bulamayan halk için köylere yerleştirilmeleri ya da daha ileriye sevk edilmeleri hususunu ilgililere gerekli bilgiler iletilmiştir.364

Trabzon ve Trabzon dışından gelen muhacirlerin ilk göçtükleri yerler Trabzon’un batısında kalan ve Rus işgaline uğramamış olan Giresun, Ordu, Ünye, Çarşamba, Bafra ve Samsun gibi sahil kesimleriydi.365

Trabzon muhacirlerinin sahil boyunda yerleştirildikleri ilk iskân ünitesi Giresun’du. Muhacirlerden eli silah tutan erkekler ailelerini yerel idareye teslim edip cepheye gitmişlerdir. Asker olarak cepheye gidenlerin verdiği bu ödünlere rağmen yerli memurların bir kısmı kendilerine verilen yetkileri kötüye kullanmışlardır. Örneğin muhacirlere ödenmesi gereken aylık 30 kuruş görevliler tarafından zimmete geçirilebilmiştir. Dara düşen halk beslenebilmek için fırınların önünde uzun kuyruklar meydana getirmişlerdir. Hatta muhacirlerin birçoğu bu süreçte aç kalmıştır. Giresun’a yerleşen muhacirler hallerinden pek memnun değildirler. Açlık ve yokluktan mustarip bu muhacirler daha iyi imkânlara kavuşabilmek ümidiyle Giresun’dan Ordu’ya geçmişlerdir. Buna sebep olanlar da iskân ve iaşe ile sağlık şartlarının düzeltilmesi için müracaatta bulunan muhacirlere kayıtsız davranan ve gerekli tedbiri almayan Giresun kaymakam vekili ile merkez tabibidir. Ayrıca muhacirlerin bir kısmı arasında da sorunlar meydana gelmekteydi ki, Dâhiliye Nezareti hoşnutsuzluklara kulak vererek bu hususların araştırılmasını Trabzon valiliğinden talep etmiştir.366

Bu süreçte yaklaşık 80.000’den fazla kişi

361

Bal, Trabzon Hatıraları, s. 170.

362

Bal, Trabzon Hatıraları, s. 172.

363

Tarakçıoğlu, “Birinci Dünya Savaşı Yıllarında Trabzon”, s. 175.

364

Veysel Usta ve Ülkü Köksal, Yüz yıl Önce Karadeniz Muhacirlik Defteri II, Akçaabat Belediyesi Yayınları, Trabzon, 2018, s. 17.

365 Kaya, a.g.e., s. 537.

366

mülteci durumuna düşmüştür.367

1916 Eylül ayında kimi muhacirler akrabalarının yanına gitmek kimi ekmek bulabilmek amacıyla Samsun’a göçmek istemiştir. Fakat Samsun şehri daha önce gelen göç dalgalarıyla hınca hınç dolduğu için muhacirlerin Samsun’a göçmemeleri için ikaz edilmesi vilayetten istenmiştir.368

Tasvir-i Efkâr gazetesinde çıkan ve resmi istatistiklerden alınan rakamlara göre Trabzon vilayetindeki toplam 1.100.624 Müslüman’ın 354.142’si diğer bölgelere göç etmiştir.369

Samsun kış ayına doğru kalabalıklaşmış meydanlar, sokaklar, mahalle araları Rize, Sürmene, Trabzon ağzıyla konuşan insanlarla dolmuştur. Hükümet, muhacirlerin zor duruma düşmesi sebebiyle onlara “vesika ekmeği” dağıtılmaya başlanmıştır. Varlıklı muhacirlerde bu çileli yolculukta vesika ekmeğine muhtaç kalmıştır. Ekmek dağıtımı sırasında Cennetkuşuzade, Osmanefendizade gibi zadegânların ismi okununca oradaki muhacir topluluğu içinde komik bir manzara oluşturmaktaydı.370

Savaşın uygunsuz koşulları sebebiyle 1916 yılı Temmuz ayında mısırın batman fiyatı 14 kuruş olunca muhacirlere dağıtılan yevmiyeler 30 paradan 40 paraya yükseltilmiştir. 1917 yılında ise yevmiye büyükler için 3 kuruş, küçükler için 60 paraya yükseltilmiştir.371

Muhaceret esnasında birçok çocuk ya kaybolmuş ya da aileleri tarafından yollarda bırakılmıştır. Trabzon valiliği bu çocukları daha sonra toplayıp ve yetimler evine yerleştirmiştir. Kurtarılamayan çocuklar ise işgalin ortaya çıkardığı muhaceret buhranında hayatlarını kaybetmişlerdir. Göçmenlerin kan ter içinde soluksuz yürüyüşü aylarca sürmüştür. Muhacirlerin peşi sıra ilerleyen Ruslar da Harşit Irmağına dek göçmenlerin izinden gitmiş fakat Harşit onlar için sınır olmuştur.372

Kimi muhacirler barınacak yer ve iş bulacak kadar şanslıyken çoğunluk ne iş ne de barınacak yer bulamamıştır. Memurlar, aylıklarını muntazam aldıkları için açlık çekmemekte idi. Aile büyükleri askere alınmış olan şehir ve kasabalı asker ailelerine ayda bir mecidiye (gümüş yirmi kuruş) verilirdi; fakat bu para memurlara verilen aylıklar kadar kolay alınmaz ve hele köylü aileler hiç yardım görmezdi.373

Devlet büyük bir uğraş vererek muhaceret işini sistemli hale getirmeye çalışsa da kimi zaman memurlar kimi zaman da muhacirlerden kaynaklanan sebeplerle suiistimaller meydana gelmiştir. Mültecilerin iskân ve iaşesi konusunda gerçekleşen suistimalleri önlemek amacıyla bir muhacirin komisyonu kurulmuştur. Bu komisyonu oluşturacak kişiler işgal sebebiyle

367

Beyoğlu, “Birinci Dünya Savaşında Trabzon (1914-1919), s. 483.

368 Usta ve Köksal, a.g.e., s. 17.

369

Veysel Usta, “Tanıkların Kaleminden Rus İşgalinden Sonra Trabzon’un Durumu”, Karadeniz İncelemeleri Dergisi, Birinci Dünya Savaşı’nın 100. Yılında Trabzon Vilayeti’nde Rus İşgali ve Muhacirlik Özel Sayı, Serander Yayınları, Trabzon, 2014, s. 139.

370

Bal, Trabzon Hatıraları, s.150.

371

Usta ve Köksal, a.g.e, s. 18.

372

Bal, Trabzon Hatıraları, s. 151.

373

görevini yapamayan memurlar arasından seçilmiştir. Komisyonun amacı müşkül duruma düşen muhacirlere yardım edip, haksız kazanç sağlayan muhacirlerin önüne geçmektir.374 Muhacirin çoğu işsiz, parasız, yersiz ve yiyeceksizdir. Giresun kaymakamlığı elbisesiz muhacirlere giyecek dağıtılması hususunda karara varmış ve bu amaçla bir komisyon teşkil etmiştir.375

Açlık ve türlü hastalıklar gıdadan uzak kalan muhacirleri ölümün pençesine karşı savunmasız bırakmıştır. Yiyecek kıtlığı o raddeye varır ki askere dahi mısır ekmeği yerine fındığın posasından yapılan ekmek yedirilmek zorunda kalınır. O dönem halk temini çok zor hale gelen gaz yağı yerine fındığın çürüklerini demir çubuklara geçirerek geceleri çıra gibi yakarak odalarını aydınlatmışlardır. Giresun fındık bahçelerine varan aç göçmenlerin bazı otları açlıklarını bastırmak amacıyla yedikleri bilinmektedir. Kir ve pasak içinde, karınları aç, soğuktan, yağmurdan korunamayan bu insanlar, her türlü hastalık için uygun vücutlar haline gelmiş ve ölüm oranı her geçen gün artmıştır. O kadar ki Trabzon’dan muhacir çıkmış 20 kişilik bir aileden ancak 5-6 kişi geri dönebilmiştir.376

Hicretin dağıttığı Trabzonluların bir kısmı memleketine hiçbir zaman geri dönememiştir. Birçokları da harbin yarattığı büyük müşkülatla mücadele ede ede tutunduğu yeni işinde ömrünün baki kalan kısmını geçirmeyi, Trabzon’a dönmeye tercih etmiştir.377

Göçmenlerden Merzifon, Çorum, Yozgat, Ankara gibi iç taraflara gidenler açlık ve hastalıktan pek fazla telef olmamışlardır.378

Yine de bölge halkı Rus işgali sonrasında giriştiği bu yaşama mücadelesinde nüfusunun yaklaşık üçte birini kaybetmiştir.379

Trabzon’un işgali üzerine Samsun’a giden Barutçuzade Hacı Ahmet Efendi işgalden sonra muhacirlikten döner dönmez devraldığı Belediye yönetiminin başkanlığını üstlenerek hizmete koyulmuştur. Ancak hizmet koşulları ve şartlar çok elverişsizdir; ne eleman ne araç ne de para vardır. Kent ise tam anlamıyla bir harabeye dönmüştür; döküntü ve pislik içindedir.380

Trabzon’un işgali ardından sahipsiz kalan Müslüman Türk evlerindeki eşya ve emval-i metruke sözde yerel idarenin güvenli ellerine bırakılsa da paraya çevrilen bu menkul ve gayrimenkuller görevlilerin kendi zimmetine geçirilmiştir.381

Rusların düşmanca tavır takınmaması üzerine yerli Müslüman halk yavaş yavaş Trabzon’a geri gelmiştir. Bu durum yöredeki Rum ve Ermenilerin canını sıkmıştır. Rus işgali döneminde bu

374

Usta ve Köksal, a.g.e., s. 14, 119.

375.Usta ve Köksal, a.g.e., s. 23.

376

Tarakçıoğlu, a.g.e., s. 16-17.

377

Çakıroğlu, a.g.e., s. 25.

378

Tarakçıoğlu, “Birinci Dünya Savaşı Yıllarında Trabzon”, s. 176.

379

Albayrak, Trabzon’da Rus-Ermeni-Rum Mezalimi (1914-1918), s. 629.

380

Rasim Şimşek, Trabzon Belediye Tarihi I: Osmanlı Dönemi, Trabzon Belediyesi Kültür Yayınları, Trabzon, 1993, s. 109.

381

durumdan rahatsızlık duyan Mekhitarist Mektebi’nden beş Ermeni genç, Türk bir hamalı taşıtacakları malzemeler olduğu yalanıyla metruk bir binaya götürüp öldüresiye dövmüşler bunun üzerine Türk cemaati Rus askeri valiliğine resmi bir protestoda bulunarak tazminat talep etmiş fakat olay örtbas edilmiştir.382