• Sonuç bulunamadı

4.10. XIX. Yüzyılda Azerbaycan’daki Eğitimci Aydınların Azerbaycan Türkçesinin

4.10.6. Mirza Fetheli Ahundov’un Eğitim-Öğretime Yönelik Çalışmaları

Mirza Fetheli Ahundov, 1812 yılında Azerbaycan’ın Şeki şehrinde doğmuştur. O, ilköğretime Hamne’deki mollahanede başlamış fakat eğitim sisteminin sert kurallarına dayanamayıp orayı terk etmiştir. Bundan sonra onun terbiyesi ile amcası Hacı Alasker ilgilenmiş, ona dinî eğitim vermiştir.

Ahundov, 1834 yılında Tiflis’e gitmiş, Kafkasya’nın başhakeminin kaleminde hayatının sonuna kadar Doğu dilleri üzerine mütercimlik yapmıştır. O, 1836-1840 yıllarında Tiflis Köy Okulunda Azerbaycan Türkçesi dersleri vermiştir.

1845 yılında Tiflis’te açılan Rus tiyatrosunda Shakspeare, Moliere, Gogol, Ostrovski gibi yazarların eserleri, piyesleri sahneye konmuştur. Mirza Fetheli Ahundov, o dönemlerde tiyatroyla ilgilenmeye başlamış ve 1850-1855 yıllarında komedi türünde altı eser yazmış ve sadece Azerbaycan’da değil bütün yakın Doğu’da dram türünün temelini atmıştır (Talıbov, 2000:205).

Mirza Fetheli Ahundov, bilimsel, edebî ve felsefî eserlerinde çeğitim-öğretimle ilgili görüşlerini ortaya koymuştur. Ahundov’a göre, eğitim-öğretimin en önemli amacı bilimsel bilgilere sahip, yüksek ahlaki sıfatlara sahip, medeni, iradeli insanlar yetiştirmektir. O, yeni okullar açmayı, iyi eğitimli halk öğretmenleri yetiştirmeyi ve öğretimi ana dilinde vermeyi önemli bulmuştur. Ahundov, eserlerinde “Bilimi nerede öğrenelim, kimden öğrenelim, hangi dilde öğrenelim ve nasıl öğrenelim?” gibi soruları sormuş ve bunlara geniş cevaplar vermiştir (Karabağlı, 1968:12).

Bu konuda Ahundov arkadaşı Hasan Bey Zerdabî’ye yazdığı mektubunda şöyle demiştir:

“Ey âlim Hasan Bey!

Sen her tür gazetende biz Müslümanlara ilmin faziletini ve faydasını bildirerek bize teklif ediyorsun ki, ilim öğrenin, ilim öğrenin! Çok iyi, fikirlerin kıymetlidir. Biz sizin nasihatinizi işitip ilim öğrenmeye hazırız. Bize söyle bakalım, ilmi nerede öğrenelim, kimden öğrenelim ve hangi dilde öğrenelim? Sizin arzularınız bizim çobanlarımız da kadınlarımız da okuma yazmayı öğrendikleri zaman gerçekleşir (Talıbov, 2000:208).”

Ahundov, ilmi nerede öğrenelim derken okulların olmadığından, kimden öğrenelim derken öğretmenlerin olmadığından, hangi dilde öğretelim derken eğitimin ana dilinde olmamasından şikâyet etmiştir. O dönemlerde faaliyet gösteren okullarda dersler Farsça ve Rusça verildiğinden Ahundov, Gori Öğretmen Okulunda Azerbaycan Şubesinin açılması için yılmadan çalışmıştır.

Ahundov, okulun kesinlikle dinden ayrılması gerektiğini savunmuştur. Ona göre, okulda dil ve edebiyat öğretiminin amacı ve vazifesi gençlere vatan, millet sevgisini, bağımsızlığı için canını ve malını feda etmeyi öğretmek ve onları buna hazırlamaktır (Karabağlı, 1968:12).

Ahundov, eğitimle insanda olması gereken şu yedi özelliğin geliştirilebileceğine inanır:

1. İnsan kötü işlerden kaçmalı, hayır işler yapmalıdır.

2. İnsan iyilik etmeye çalışmalı, kimsesizlere, fakirlere yardım etmelidir.

3. İnsan zulmü uzaklaştırmalı ve ona karşı mücadele etmelidir.

4. İnsan toplumda diğer vatandaşlarla samimiyet içinde yaşamalıdır.

5. İnsan ilim öğrenmelidir. Çünkü insan ilimsiz aileyi, devleti, saltanatı idare edemez. İlim öğrenmek için okumak, ana dilinde yazıp okumayı bilmek gereklidir. İlim aracılığıyla insanlar toplumdaki kanunlardan haberdar olurlar.

6. İnsan her yerde ilmi yaygınlaştırmaya çalışmalıdır. İlmi yaygınlaştırmak için çocuklara, gençlere eğitim verilmelidir. Çocukların eğitiminde sopa ve tokat kesinlikle kullanılmamalıdır. Böyle şiddet içerikli eğitim çocuğun ahlakını bozar, onu korkak ve yalancı yapar.

7. İnsan toplumda kanunları savunmalıdır (Talıbov, 2000:207).

Ahundov, öğretmenlik yaptığı zamanlarda dil öğretiminde Arapçanın doğurduğu zorlukları görmüş ve 1850 yılından itibaren eserlerinde Arapçanın eksiklerini, zorluklarını, halkların medeni inkişafına mani olduğunu göstererek bu alfabenin başka bir alfabe ile değiştirilmesi gerektiğini savunmuştur.

Ahundov, Arapçanın değiştirilmesi için birkaç alfabe projesi hazırlamıştır. Lakin bu projelerin hiçbiri gerekleşmemiştir. O, ilk projesinde Arapçanın Latin alfabesi ile değiştirilmesi meselesini ileri sürmemiştir. O, bu projede Arapçanın ıslahı meselesi ile

yetinmiştir. Ahundov, Arapçada noktalama işaretlerinin olmadığını ve bu eksikliğin yazıda zorluklar ve anlaşılmazlıklar meydana getirdiğini dikkate alarak “Elamet” adı ile bazı işaretlerin kabul olmasını gerekli saymıştır.

Ahundov, halkı en kısa sürede okumaya alıştırmak için dünyada kullanılan yazılar üzerinde düşünmüş sonuçta Fransız bilim adamı Charl Mesmer’in alfabe konusundaki düşüncelerine katılmış ve kullanılan dünya yazılarının üç gruba ayrıldığını göstermiştir:

1. Heroglifi yazı (Çinlilerin yazısı gibi)

2. Sillabi yazı (Arapçada olduğu gibi sağdan sola yazılan yazı)

3. Alfabeti yazı (Avrupalıların soldan sağa yazdıkları yazı) (Abdullayev, 1966:51).

Bütün bu düşüncelerin sonucunda Ahundov, heroglifî ve sillabi yazıya oranla alfabeti yazının bütün üstünlüklerini açıklamış, alfabeyi değiştirmek için özgün düşünceler ileri sürmüş ve bu konuda şunları söylemiştir:

“İlim ve maarif halkın bütün tabakaları arasında yukarıdan aşağıya kadar, fakirden zengine kadar istisnasız herkese şamil olmalıdır. Çoban, ekinci, tacirin de okumaya imkânı olmalıdır. Lakin halkın tam saadeti başka şartlara ve vaziyete bağlıdır ki onların hepsinin de esası ilimlerin yayılmasıdır. Bu ise alfabenin değişmesine bağlıdır. Alfabeyi değiştirmek çok sade bir iştir. İlk olarak, her bir harfin vahit şeklinden başka muhtelif şekiller olmamalıdır. İkincisi, noktalar sessiz harflerden tamamen atılmalıdır. Üçüncüsü, sesliler, kelimelerin terkibinde sessizlerin yanına yazılmalıdır. Dördüncüsü, kelimelerin terkibindeki biri diğerine bitişik yazılan harflerin yerine ayrı ayrı yazılan harfler kullanılmalıdır. Bunun neticesinde de her çocuk bir ayın içinde alfabeyi öğrenecek ve bütün kitapları okuyacaktır (Abdullayev, 1966:56’dan, Mirza Fetheli Ahundov arşivi, dosya:10, sayfa 58-61).”

Ahundov, o dönemde İstanbul’da yaşayan yakın arkadaşı Mirza Melküm Han’a (Ahundov, çoğu zaman Melküm Han’a “Ruhülgüds” diye müracaat etmiştir.) yazdığı mektupların birinde şöyle demiştir:

“Bizim teklif ve vazifemiz iki şeyden ibarettir: Ya yeni alfabenin hayalinden tamamen el çekip, naümit olmak ya da başka tedbirlerle onun hayata geçirilmesi hususunda ve

mâniaları aradan kaldırmak konusunda çalışmak. Yeni alfabenin hayalinden el çekmek benim gücüm haricindedir. Ben bu fikre öyle bağlanmışım ki bundan kurtulmam çok zordur (Abdullayev, 1966:55).”

Ahundov, bütün halkın okuma yazmayı öğrenmesi için çabalamıştır. O, bir çobanın bile bilgilenmesini istemiştir. Bütün bunların gerçekleşebilmesi için de alfabenin değişmesi gerektiğini ısrarla savunmuştur. Bu konuda o, hiçbir maddi harcamalardan da kaçınmadığını arkadaşı Melküm Han’a yazdığı mektubunda şöyle belirtmiştir:

“Cenap Ruhülgüds!

Ne kadar ki, ben sağım, alfabe fikrinden ve onu hayata geçirmek arzusundan ayrılamayacağım. Siz bu yolda çok zahmetler çekip ve paralar harcadığınız gibi ben de 10 yıldan fazladır ki bu yolda ağır zahmetlere ve büyük harcamalara katlanmışım. İşin başlangıcında talebeleri heveslendirmek için defterime not ettiğime göre her birine bir eşrefi enam adı ile vermekle 80 altın eşrefi bağışlamışım ki, yeni alfabeyi öğrensinler.

Bu kadar para da mutlu Mirzalere vermişim ki, yeni alfabenin birçok nüshasını çıkarsınlar. İstanbul’a gidip gelmek için 500 manat harcamışım. Hatta bugün bile bu mesele ile alakadar olan yazılara, posta ve kâtiplere elmüzdine (bahşiş) giden harcamalardan bir gün de olsun asude ve rahat değilim. Bundan sonra da bu yolda ne kadar zahmet ve mehariç lazım olursa samimi kalpten kabul edeceğim ki, öz hemvatanlarımı karanlıktan ışığa çıkarayım ve bunun manevi lezzetini tadayım (Abdullayev, 1966:57).”

Mirza Fetheli Ahundov, dil meselelerini çözmek için İstanbul’a, Tahran’a giderek yardım istemiş lakin onun düşüncelerine ve yeni alfabe tasarısına yardım edilmemiştir.

Yeni alfabe için yapığı bütün bu çalışmalara, gösterdiği bütün mücadelelere rağmen Mirza Fetheli Ahundov, 1878 yılında alfabe değiştirme isteğini gerçekleştiremeden vefat etmiştir.

Benzer Belgeler