• Sonuç bulunamadı

2.7. Sağlık Turizmi

2.7.1. Medikal Turizm

Medikal (tıbbi) turizm; insanların tatil yaparken medikal, dental ve cerrahi tedavi almak için deniz aşırı destinasyonlara seyahat etmeleridir. Medikal turizmde

turistlerin birincil arayışı tıbbi tedavi olup, sonrasında boş zaman geçirme ve rahatlama maksatlı klasik turizm tecrübesi arayışında olurlar (Caballero vd., 2007: 1). Tatiller ile sağlık hizmet alımını birleştiren bu turizm şekline talep giderek artmaktadır (Leung, 2009).

Öncelikle zengin dünya ülkelerindeki yüksek tedavi ücretleri, uzun bekleme listeleri, uluslararası hava yolculuğunun nispi ödenebilirliği, genellikle zengin savaş sonrası “baby boom” neslinin yaşlanması nedeniyle artan tıbbi giderleri, küreselleşme ve iletişim teknolojisindeki gelişmeler, medikal turizmin son zamanlarda bir niş pazar türü olarak gelişmesine neden olmaktadır (Connell, 2006: 1093-1094), (Caballero vd., 2007: 1). İkinci Dünya Savaşı sonrasında yaşanan “doğum patlaması” (baby boom) dönemi doğan nesil yaşlanmaktadır. Yalnızca Amerika’da bu kuşaktan 78 milyon kişinin olduğu tahmin edilmektedir. Bu gruptaki insanların seyahat ederken sağlık ihtiyaçlarını karşılama istekleri, bu turizm pazarının büyümesindeki itici güç konumundadır (de la Barre vd., 2005).

Medikal turizmin iki şekli vardır. Bunlardan birincisi zorunlu, diğeri ise keyfi amaçlar çerçevesinde gerçekleştirilen medikal turizmdir. Birincisi, kişiye gerekli tedavilerin, kişinin ikamet ettiği yerde bulunmaması veya illegal olması durumunda ortaya çıkmaktadır. İkincisi ise tedavi kişinin bulunduğu yerde mümkün olsa bile başka bir yerde daha kolay ulaşılabilir veya daha ucuz olması durumunda söz konusu olmaktadır (Jones ve Keith, 2006: 251).

Yakın bir süre öncesine kadar çeşitli ülkelerden (genellikle düşük gelirli ülkelerden) tedavi amacıyla Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa ülkelerine (yüksek gelirli ülkelere) ileri medikal teknoloji ve deneyim sebebiyle gidilmesi söz konusuyken, günümüzde bu eğilim tersine bir yapı göstermektedir.

Neelankantan’a (2003) göre medikal turizmin gelişimini destekleyen etmenlerin başında bu alanda tercih edilen ülkelerdeki sağlık hizmet fiyatlarının düşük oluşu gelmektedir (Aktaran: Connell, 2006: 1097). Pek çok medikal turist için temel çekicilik düşük fiyatlardır (Hutchinson, 2011). Avrupa ve ABD’den dünyaya yayılan bu eğilimin bugün için temelinde, Batı’da belirli sağlık hizmetlerinin

Doğu’ya göre daha pahalı olması yatmaktadır (Logilife, 2007). Medikal turizmde lider konumda bulunan pek çok Asya ülkesi ile daha gelişmiş ülkeler arasında, sağlık hizmetlerinin fiyatları açısından oldukça önemli farklılıklar söz konusudur. Bu durum gelişmiş ülkelerdeki hastanelerde bulunan uzun bekleme listeleriyle birleşince, medikal turizmin gelişimini olumlu yönde etkilemektedir. Örneğin, 2003 yılında kalbi delik bir çocuğun ameliyat masrafları Amerika’da 70.000 $ iken aynı ameliyat Bangalore, Hindistan’da 4.400 $’a mal olmuştur. Açık kalp ameliyatları, İngiltere’de 70.000 $, Amerika’da 150.000 $’a kadar çıkarken, Hindistan’ın en iyi hastanelerinde 3.000 ila 10.000 $ arasında değişmektedir. Aynı şekilde diş, göz ve kozmetik ameliyatlar Asya ülkelerinde, Avrupa ülkelerinin dörtte biri fiyatına mal olmaktadır (Aktaran: Connell, 2006: 1097). Ayrıca bu ameliyatlar pek çok Avrupa ülkesinde sağlık sigortaları kapsamında yer almamakta ve sigorta tarafından ödenmemektedir. Bu durum insanların yabancı ülkelerde ucuz tedavi arayışlarına girmesine yol açmıştır.

Medikal turizmin gelişmesinde en önemli etken düşük tedavi giderleri iken; bu ülkelerdeki gelişen tıp teknolojisi, alanlarında eğitimli sağlık personeli, düşük ulaştırma giderleri, internet pazarlaması, uluslararası hastalar ve hastaneler arasında aracılık yapan şirketlerin kurulması gibi etkenler de medikal turizmin gelişimini desteklemektedir (Connell, 2006: 1093).

Sağlık turizmi, Amerika ve Avrupa ülkelerinin dışında, gelişmekte olan ülkelerde seçkin sınıfın da ilgisini çekmektedir. Örneğin, Nijeryalılar, Nijerya dışındaki sağlık giderleri için yılda 20 milyar dolar harcama yapmaktadır. Yine, Japonların basit muayeneler için bile iş görenlerini ülke dışına göndermesi ve yaşlı insanları yabancı ülkelerdeki huzurevlerine gitmeleri için teşvik etmesi, konuya ilişkin örneklerdir. Medikal turizm konusunda destinasyon olmuş ülkelere ilişkin ise şu detaylar üzerinde durulabilir (Connell, 2006: 1093-1100), (Horowitz ve Rosensweig, 2007: 26-29):

- Medikal turizmde dünya genelinde en önemli bölge Asya kıtasıdır. Hindistan, Malezya, Singapur ve Tayland önemli destinasyonlardır.

- Hindistan günümüzün global anlamda medikal turizm merkezi olarak nitelendirilmektedir. Ülke alternatif tedavilerden kalp ameliyatları ve kozmetik cerrahiye kadar pek çok alanda deneyim sahibi olduğunu iddia etmektedir. Global düzeyde bir medikal turizm destinasyonu olabilmek için teknolojisini yenilemiş, Avrupa ülkeleri ile çeşitli protokoller yapmıştır. Sağlık hizmetlerinde düşük fiyatları ve profesyonel hizmet anlayışı ile ön planda olan ülke, İngilizcenin ülkede yaygın kullanılan bir dil olması avantajına da sahiptir. Ayrıca Hindistan’ın sahip olduğu turizm potansiyeli de ülkeyi tercih sebebi haline getirmektedir. 2012’de Hindistan’ın medikal turizm gelirinin iki milyar dolar olacağı tahmin edilmektedir.

- Tayland 1970’lerden itibaren medikal turizm destinasyonu olmayı sürdüren bir ülkedir. Özellikle kozmetik cerrahide ileri seviyededir.

- Malezya 1998’den sonra Asya ekonomik krizini atlatmak amacıyla medikal turizme önem vermiştir.

- Singapur, Malezya ve Tayland ile bu alanda yarış halinde olup fiyatları aşağı çekerek bu ülkeler üzerinde rekabet üstünlüğü elde etmeye çalışmaktadır. - Asya’da destinasyon haline gelmiş bu dört ülke, Avrupa, Amerika ve Orta

Doğu ve Japonya’dan hastalara ev sahipliği yapmaktadır.

- Medikal turizme turist gönderen bölgelerin başında gelen Orta Doğu, özellikle Dubai, Bahreyn ve Lübnan, kendi medikal turizm endüstrilerini yaratarak bu akımı tersine çevirmeye çalışmaktadır. Dubai yeni bir “sağlık kenti” kurarak Orta Doğu’dan turistlerin Asya’ya gitmelerine engel olmaya çalışmaktadır. - Suudi Arabistan, özellikle kozmetik cerrahi ve diş hekimliği alanında öne

çıkarak Hac ziyaretleri ile medikal turizmi birleştirmeyi hedeflemektedir. - İran açık kalp ameliyatları, düşük fiyatlar ve tıpta uzmanlık ile rakiplerinden

- Ürdün sağlık hizmetlerinde düşük maliyetler ile Orta Doğu pazarına hizmet etmektedir.

- İsrail özellikle kısırlık tedavisinde komşu ülkelerden hasta kabul etmektedir. - Güney Afrika özellikle kozmetik cerrahi alanında Amerika’dan hastaların

tercihi olmaktadır. Ülkede bu ameliyatların maliyeti Amerika’nın yarısı düzeyindedir.

- Arjantin de estetik ameliyatlarda önde gelen bir diğer ülkedir.

- Küba, deri hastalıkları, estetik cerrahi ve dişçilik konusunda iddialı olduğunu vurgulamaktadır.

İtici güçlerin yanı sıra medikal turizminin gelişmesi önünde pek çok engel de bulunmaktadır. Söz konusu engeller aşağıda sıralanmıştır (Altes, 2005: 168-170):

 Yabancı Sağlık Hizmeti Sağlayıcıları Tarafından Yapılan Kısıtlamalar: Uluslararası sağlık hizmeti tedarikçilerine uygulanan yetkilendirme ve lisanslama gereklilikleri gelişimi kısıtlamaktadır. Ayrıca, hastaların ülkeye giriş ve sağlık hizmetinden faydalanması konusundaki uygulamalar da bu konuda etkin bir kısıtlayıcıdır.

 Sağlık ve İlgili Diğer Sektörlerde Yabancı Yatırım Üzerindeki Kısıtlamalar: Yurtiçi hizmet sağlayıcıların korunmasına yönelik politikalar, yabancı yatırımcılara uygulanan vergiler, yetkilendirme sürecinin zorluğu, istihdam sıkıntısı gibi sorunlardır.

 Mevzuat, Altyapı ve Kapasite İle İlgili Kısıtlamalar: Sigortanın yurtdışı tedavi masraflarını kapsamaması, ülkeler arası ödemeler konusunda yaşanan sıkıntılardan kaynaklanmaktadır.

 Finansal ve İnsan Kaynakları İle İlgili Kısıtlamalar: Sağlık hizmetlerindeki kalitenin düşüklüğü, fiziki imkânlar ile insan kaynaklarının yetersizliği uluslararası sağlık hizmetlerinin gelişmesini sınırlandırmaktadır.

 Pazar Rekabeti: Gelişmekte olan pek çok ülke, tıbbi eğitim, sağlık turizmi ve alternatif ilaç ve tedavi konularında farklılaşma ve böylece adını duyurma çabası içerisindedir.

 Yasal Düzenlemeler: Bu pazarın gelişimi açısından öncelikle açık, kolayca uygulanabilir ve ölçülebilir bir yasal düzenlemenin oluşturulması gerekmektedir.

 Tedavi Kalitesi: tıbbi tedavinin, kalite güvencesinin ve tesislerin yeterliliğinin sağlanması gerekmektedir.

 İş Gücü: Çalışma izni almanın zorluğu, çalışan seçimi üzerindeki kontrolün zorluğu ve eksikliği sektörün gelişmesi önündeki engellerdendir.

Türkiye’ye sağlık turizmi için gelen yılda ortalama 200 bin turistin büyük çoğunluğunu kaplıca ve termal tesisleri ziyaret edenler oluşturmaktadır. Medikal alanda ise; saç ektirme ve estetik operasyonlar, göz tedavileri, tüp bebek uygulamaları, fiziksel rehabilitasyon ve hemodiyaliz medikal turistleri ülkemize çeken alanların başında gelmektedir (Sinan, 2008: 13-17).

Ülkemize medikal turizm amaçlı gelen turistler iki farklı kategoride profile sahiptirler. Bu iki grup (Çevirme, 2008: 9):

Özellikle Orta Doğu ve Afrika ülkelerinden, gelişmiş ülkelere tedavi amaçlı giden hastalar,

AB ülkelerinden, gerek randevu alma sorunu, gerekse yüksek maliyet nedeniyle, gelişmekte olan ülkelere giden hastalardır.

Türkiye’nin medikal turizm açısından avantajları; yüksek hizmet kalitesi, yetişmiş doktor ve sağlık çalışanı, otelcilik hizmet kalitesinin yüksek oluşu, yabancı dil bilen personel, teknoloji altyapısı, fiyat avantajı, turizm olanakları, Müslüman bir ülke olması, yurt dışında sigortalı olarak yaşayan 6 milyon nüfusunun bulunması, paket program çeşitliliğinin olması (deniz, kaplıca, kayak, doğa, tarih, kültür) ve iyileşme döneminde hasta ve ailesi için paket tatil olanaklarının var oluşu şeklinde ifade edilebilmektedir (Çevirme, 2008: 9).

“Dünya Göz Grubu” ülkemizde medikal turizmin öncü örneklerinden biri olarak kabul edilebilmektedir. Hastane 19 farklı dilde hizmet veren deneyimli medikal kadro ve sağlık turizmi konusunda eğitimli profesyonel ekip ile her ay ortalama 2.000 yabancı hastanın göz ameliyatını gerçekleştirmektedir. Avrupa'da pek çok ülkedeki temsilcilikleriyle ve web sitesi üzerinden sağladığı on-line rezervasyon sistemiyle, yurtdışından gelen hastaların havaalanından otele, otelden hastaneye transferlerini gerçekleştirmektedir. Anlaşmalı olduğu 4 ve 5 yıldızlı otellerde veya arzu edildiği takdirde hastanenin 5 yıldızlı otel konforunu aratmayacak odalarında (Standart-Suite) talep edilen süre için konaklamalarını organize etmekte, ayrıca muayene, tetkik ve ameliyatlarını bir paket halinde sunmaktadır. Bu paketler İstanbul dışından hastaneye gelecek ve talep eden tüm hastalara sunulmaktadır. Yurtdışından gelen hastalara özel olarak sunulan paket programlar dâhilinde; Gidiş-dönüş uçak bileti, havaalanından karşılama, 4 veya 5 yıldızlı otelde 3 gece konaklama, havaalanı-otel-hastane arası transferler, ön tetkikler ve muayeneler, her iki göz için standart “lasik” yöntemi ile ameliyat, hastaların ilk ilaçlarının karşılanması, hastane içinde özel Türkçe, Almanca, Hollandaca veya İngilizce konuşan refakatçi eşliği ve yarım günlük şehir turu gibi hizmetler sunulmaktadır (Dünya Göz Hastaneler Grubu). Aynı şekilde “Acıbadem Sağlık Grubu” ve “Alman Göz Hastanesi” de benzer uygulamalarla bu alanda öncü kuruluşlar arasında sayılmaktadır.