• Sonuç bulunamadı

MALVARLIĞININ TERKİ SURETİYLE KONKORDATO

C. KONKORDATONUN TÜRLERİ

II. ADİ KONKORDATO-MALVARLIĞININ TERKİ SURETİYLE

2. MALVARLIĞININ TERKİ SURETİYLE KONKORDATO

Malvarlığının terki suretiyle konkordato İİK’na, 30.07.2003 tarihinde 4949 sayılı Kanun ile birlikte girmiştir83.

Bu konkordato türü, “mevcudun terki suretiyle konkordato” adı altında 1965 yılında İİK’da değişiklik yapan 538 sayılı Kanun tasarısında yer almakla birlikte kanunlaşmamıştır. Bunun nedeni olarak konkordatoların kötüye kullanılması gösterilmiştir84. Bununla birlikte doktrinde bazı yazarlar malvarlığının terki suretiyle

83 4949 sayılı Kanun ile İcra ve İflâs Kanunu’nda yapılan değişiklikler hakkında geniş bilgi için bkz. Taşpınar-Değişiklikler s.49 vd.; Tanrıver-4949 s.347 vd.

84 “Tasarının bu maddelerinde hükme bağlanan mevcudun terki suretiyle konkordato, iyiniyetli (kusursuz) borçluları ve onların alacaklılarını himaye edici bir yol olması bakımından memleketimiz için lüzumlu bir müessesedir. Mevcudun terki suretiyle konkordato iflâs tasfiyesinin ağır işleyen prosedürünü ve yüksek tasfiye masraflarını bertaraf ettiğinden alacaklılar lehine olduğu gibi, iyi niyetli borçluları iflâs etmekten ve dolayısiyle müflis olmaktan da kurtardığı için borçluların da lehinedir. Ancak, iyi niyetli borçluları ve onların alacaklılarını himaye etmek için konulmak istenen bu müessesenin, kötü niyetli borçlular tarafından alacaklılarına zarar vermek maksadiyle kötüye kullanılması ihtimali de vardır. Bilhassa, kötü niyetli bir borçlunun mallarının büyük bir kısmını kaçırdıktan sonra, çok az bir mal ile mevcudun terki suretiyle konkordato yoluna gitmesi ve yaptığı hileli kombinezonları gizliyerek konkordatonun tasdikini sağlaması mümkün olabilir…-Mevcudun terki suretiyle konkordato hükümlerinin kötüye kullanılmasından ve bu sebeple faydadan çok zarar doğacağından endişe eden komisyonumuz, tatbikatta alelâde konkordatoların borçlunun mevcudu ile mütenasip bir şekilde yapılmasının sağlandığı ve konkordato hükümlerinin kötüye kullanılmasının önüne geçilebildiği zamana kadar, şimdilik mevcudun terki suretiyle konkordato hakkındaki hükümlerin kanunlaşmasından vazgeçmeyi daha uygun bulmuştur. Bu sebeple, tasarının mevcudun terki suretiyle konkordato hakkındaki hükümleri tasarıdan tamamen çıkarılmıştır” (Millet Meclisi Adalet Komisyonu Gerekçesinin tamamı için bkz. Kuru-Konkordato s.535-536).

konkordatonun, hakkında pozitif bir düzenleme olmamasına rağmen akdedilebileceğini savunmaktaydılar85.

Malvarlığının terki suretiyle konkordato genel anlamda ödeme güçlüğü içindeki bir borçlunun kanunda öngörülen alacaklı çoğunluğunun kabulü ve mahkemenin tasdikiyle, borçlunun malvarlığının tasfiye edilmek üzere kısmen yahut tamamen alacaklılara geçtiği oranda borçluyu borçtan kurtaran bir konkordato türüdür86(İİK

85 Postacıoğlu s.158-161; Arar s.339-340; Ansay-İflâs s.336-337; Belgesay-Şerh s.495-496. Aksi yönde bkz. Tanrıver-Komiser s.24; Zabunoğlu, Yahya: Konkordato İle İlgili Görüşmeler, (Banka ve Ticaret Enstitüsü’nün Düzenlediği İcra ve İflâs Kanunu Değişiklik Tasarısı Hakkında Seminer, Ankara 13 Aralık 1962-17 Ocak 1963, s.149-154), s.150; Pekcanıtez, Hakan: İcra-İflâs Hukukunda Şikâyet, Ankara 1986, s.57;

Kuru-Konkordato s. 536,537; Atalay-Değişiklik s.104; Altay/Eskiocak s.397-398;

Başözen, Ahmet/Üçer, Mehmet: “Cessio Bonorum” Ya Da Bilinen İsmiyle

“Malvarlığının Terki Suretiyle Konkordato”, (EÜHFD, 2008/XXII/3-4, s.209-266), s.213. Öte yandan Buruloğlu/Reyna eserlerinde bu hususta konkordatonun iflâstan önce yahut sonra akdedilmiş olmasına göre bir ayrıma gitmektedirler. Bu bağlamda borçlunun iflâstan önce mevcudun terki suretiyle konkordato akdetmesine izin verilmemesi gerekir.

Zira dürüst bir borçlu malvarlığını terk etmek yerine gayret gösterip borcunu nakit olarak ödemeye çalışmalıdır. Bununla birlikte yazarlara göre, iflâs yolunun tasfiye amacı göz önünde bulundurulduğunda konkordato kapsamında gerçekleştirilecek tasfiyenin, alacaklılar bakımından farklı bir durum oluşturmayacağı gibi iflâstaki tasfiyeye nazaran daha pratik olduğu söylenebilir. Dolayısıyla malvarlığının terki suretiyle konkordatonun iflâstan sonra yapılmasında bir engel yoktur (Buruloğlu/Reyna s.7,149).

86 Berkin-Hüküm s.655; Ulukapı-Fesih s.21; Tanrıver/Deynekli s.45; Deliduman-Konkordato s.1039; Özmumcu, Seda: Malvarlığının Terki Suretiyle Deliduman-Konkordatoda Alacaklılar Kurulu, (Prof.Dr. Zahit İmre’ye Armağan, İstanbul 2009, s.311-342), s.312;

Sarısözen-Malvarlığı s.1039; Uyar-Yeni Konkordato Hukuku s.25. Burada konkordato kavramından bahsedilmekle birlikte, borçlunun malvarlığının alacaklılara yahut üçüncü kişiye terki yoluyla tasfiyesi söz konusu olduğundan gerçekte iflâsa daha çok benzeyen bir müesseseden söz etmek mümkündür (Taşpınar Ayvaz, Sema: İcra-İflâs Hukukunda Yeniden Yapılandırma, Ankara 2005, s.255,256; Kuru-Seminer s.132; Muşul-İcra s.1250; Ercan İbrahim-Malvarlığı s.143; Sarısözen-Malvarlığı s.1040). Taşpınar

m.309/a vd.). Kanuna göre malvarlığının terki suretiyle konkordato iki şekilde ortaya çıkabilir. Bunlardan ilki borçlunun alacaklılarıyla anlaşarak malvarlığının tamamının ya da bir kısmının tasarruf yetkisini alacaklılarına bıraktığı haldir87. Bu konkordatonun ikinci bir görünümü olarak ise borçlunun mallarının tamamı yahut bir kısmını üçüncü

Ayvaz’ın deyimiyle esasen iflâsın alternatifi olarak kanuna girmiş bu kurum

“özelleştirilmiş iflâs” olarak nitelendirilebilir. Ancak burada iflâstan farklı olarak tasdik edilen konkordato bağlamında onu kabul etmeyen alacaklıları da bağlayacak şekilde konkordato kapsamı dışında kalan borçtan sorumluluğun kalmadığı bir durum ortaya çıkmaktadır (Taşpınar Ayvaz-Yeniden Yapılandırma s.256, s.256, dn.74). Malvarlığının terki suretiyle konkordato ile iflâs tasfiyesi karşılaştırması için ayrıca bkz. Deliduman-Konkordato s.1043-1045; Sarısözen-Deliduman-Konkordato s.280-282. Diğer yandan Berkin’e göre borçlunun malvarlığının tamamı yahut bir kısmını borcu sona erdirecek şekilde alacaklılara terk etmesine dayanan bu konkordato türüne “tasfiye uzlaşması” denilir (Berkin-İflâs s.525; Berkin-Konkordato s.119; Başözen/Üçer s.214; Deliduman-Konkordato s.1041).

87 Malvarlığının terki suretiyle konkordatonun bu görünümünde tasarruf yetkisinin alacaklılara terkedileceği malvarlığı, kural olarak borçlunun haczi caiz mallarını da kapsayacak şekilde tüm mallarını ifade etmektedir. Ancak madde gerekçesine göre, borçlunun haczi caiz olmayan bir kısım mallarını, açıkça belirtmek suretiyle konkordato teklifi dışında tutması mümkündür (4949 sayılı Kanun’la değiştirilmiş İİK m. 309/a-m.309/o hükümlerinin madde gerekçesi, m.85). Öte yandan bir görüşe göre konkordato masasına girecek malvarlığının kapsamı iflâs masasının düzenlendiği İİK m. 184’e göre belirlenmelidir. Zira bu görüşe göre malvarlığının haczi caiz olmayan malları da kapsadığı kuralı, iflâsa göre daha hafif olması gereken konkordatonun niteliğine uymamaktadır. Ayrıca konkordato kapsamı dışında bırakılabilecek kısmın yalnızca haczi caiz olmayan mallara yönelik olmadığı belirtilmelidir (Pekcanıtez/Atalay/Sungurtekin Özkan/Özekes). Bunun dışında Sarısözen alacaklılarca kabul edilmesi halinde malvarlığının terki suretiyle konkordatonun, borçlunun alacaklılarına terk ettiği malların tasfiyesi sonucunda belli bir miktar yahut oranın kendisine bırakılması şeklinde de yapılabileceğini düşünmektedir (Sarısözen-Konkordato s.1040. Aynı görüş için bkz.

Deliduman-Konkordato s.1040). Bu ihtimalde tasfiye edilecek malvarlığının bir yüzde konkordatosu içerdiği kabul edilebilir. Bu kabul neticesinde de karma konkordatonun ortaya çıkacağı düşünülebilir.

kişiye devretme konusunda alacaklılarıyla anlaşması gösterilebilir (İİK m. 309/a). Öte yandan borçlunun mallarının tamamı yahut bir kısmının üçüncü kişiye devri suretiyle yapılan malvarlığının terki suretiyle konkordatoda çeşitli usuller izlenebilir. Bu bağlamda borçlunun malvarlığının kurulacak bir şirkete devredilerek alacaklılara bu şirketin hisselerinin verilmesi bu duruma örnek gösterilebilir88.

Malvarlığının terki suretiyle konkordato, daha esnek bir rejim içinde, alacaklıların alacaklarının ödenmesini gerçekleştirebilmek için borçlunun malvarlığının tasfiyesi amacını taşımaktadır. Bu konkordato türü hem alacaklıların hem de borçluların yararına hizmet eden bir müessesedir. Borçlu bakımından her şeyden önce onu iflâstan kurtarma işlevini haizdir. Bununla beraber paraya çevrilmesi güç, tasfiyesi uzun sürecek malları bulunan bir borçlu için bu yol daha avantajlıdır. İflâs takip yolunun ağır ilerlemesi nedeniyle bu konkordatoya başvurmak alacaklılar için de daha tercih edilebilir bir yoldur.

Öte yandan borçlunun malvarlığının tasfiyesi, seçilecek tasfiye memuru vasıtasıyla alacaklıların uhdesindedir. Bu da uygun şartlar altında malvarlığının paraya çevrilip, alacaklıların alacaklarını daha yüksek miktarda alabilmelerine imkân sağlar. Zira alacaklılar burada, iflâstakinin aksine tasfiyeye yabancılaşmamaktadır. Dolayısıyla malvarlığının terki suretiyle konkordato, borçlunun mallarının çoğu zaman düşük meblağlarla satılmasına neden olan iflâs tasfiyesini bertaraf ederek gerek alacaklı gerekse müflisin zarar görmesini engeller89.

88 4949 sayılı Kanun’la değiştirilmiş İİK m. 309/a-m.309/o hükümlerinin madde gerekçesi, m.85.

89 4949 sayılı Kanun’la değiştirilmiş İİK m. 309/a-m.309/o hükümlerinin madde gerekçesi, m.85. Ayrıca böyle bir konkordatonun gerçekleşmesi, borçlunun ticari saygınlığının zarar görmesini engellediği gibi tasfiye sonucunda elde edilen değerden karşılanamayan alacak kesimleri için borç ödemeden aciz belgesi düzenlenmesinden de ari tutar (Tanrıver-Komiser s. 20). Doktrinde bazı yazarlara göre malvarlığının terki suretiyle konkordato, hem alacaklılar hem de borçlu yararına bir müessese olmakla birlikte bu konkordato türünde alacaklıların menfaati ağır basmaktadır. Sözü edilen

Malvarlığının terki suretiyle konkordatoda borçlunun malvarlığının tamamını değil, sadece aktif kısmını devretmesi nedeniyle bu konkordato türü için “malvarlığı”

kavramının kullanılmasının yerinde olmadığı savunulmuştur90. Yine aynı nedenle bu konkordato türünün bir iyileştirme tedbiri olarak düşünülemeyeceği ileri sürülmüştür91.

yazarlar adi konkordato bakımından gerekli gördükleri dürüstlük şartının, malvarlığının terki suretiyle konkordatoda katı şekilde aramamalarına alacaklıların menfaatinin üstünlüğünü gerekçe göstermişlerdir. (Tanrıver-Komiser s.22; Tanrıver-Güncel s.256;

Kuru-El Kitabı s.1545; Kuru-Konkordato s.528; Kuru-Seminer s.137; Ercan İbrahim-Malvarlığı s.234; Altay/Eskiocak s.410)

90 Ercan konuya ilişkin görüşünü şu şekilde ifade etmiştir: “Malvarlığı, bir kişinin hukuki bütünlük oluşturmak üzere sahip olduğu ve yükümlü tutulacağı, para ile ölçülen hak ve borçların tamamı olarak tanımlanabilir. Şu halde, malvarlığı, hakların yanında borçları da içermektedir. Başka bir ifade ile malvarlığı, hem aktiflerden hem de pasiflerden oluşmaktadır. Malvarlığının terki suretiyle konkordatoda borçlu, malvarlığı içinde bulunan mallarından haczi caiz olmayanları veya bunların bir kısmını konkordato dışında tutabilir. Ayrıca malvarlığına sahip olmak kişiliğin ayrılmaz bir unsuru olduğundan, bir kişinin malvarlığının tümünü de devretmesi mümkün değildir. Öte yandan, malvarlığının üçüncü kişiye devrinde ise, yine kural olarak borçlunun sadece aktifleri üçüncü kişiye devredilmekte; pasifleri ise, devir bedelinden karşılandığı için devredilmemektedir. Belirtilen bu nedenlerden dolayı, “malvarlığı” teriminin yerine, mevcut veya aktif terimlerinden birisinin kullanılması daha uygun olurdu (Ercan İbrahim-Malvarlığı s.106-107). Aynı görüş için bkz. Sarısözen-Konkordato s.275. Aksi görüş için bkz. Belgesay s.35; Tunç Yücel, Müjgan/Kale, Serdar: Malvarlığının Terki Suretiyle Konkordatoda Prosedür ve Yetkili Organlar, (Prof.Dr. Yavuz Alangoya İçin Armağan, İstanbul 2007, s.503-541), s.514. Doktrinde bu konuda yapılan tartışmalara ilişkin ayrıntılı bilgi için bkz. Ercan İbrahim-Malvarlığı s.104-108.

91 Atalay-Değişiklik s.104; Pekcanıtez/Atalay/Sungurtekin Özkan/Özekes s.492.

Belirtmek gerekir ki yazarların burada iyileştirme tedbiri olarak görmedikleri konkordato türü tasfiye anlaşması yoluyla alacaklılara, malvarlığının tamamen terki suretiyle yapılan konkordatodur. Diğer yandan alacaklılar ile borçlu arasında yapılacak kısmi tasfiye anlaşmasının, içerisinde işletmenin iyileştirilmesi amacını barındırdığı söylenebilir (Ulukapı-Fesih s.23; Ercan İbrahim-Malvarlığı s.138). Buna ek olarak malvarlığının bir kısmının terki suretiyle konkordato ile adi konkordatonun bir arada bulunduğu bir

Malvarlığının terki suretiyle konkordato, alacaklıların malların tasfiyesi ya da üçüncü kişiye devri suretiyle karşılanamayan alacaklarından feragat edip etmedikleri;

feragat etmemeleri halinde borçlunun buna ilişkin sorumluluğunu içerir (İİK m. 309/b-1). Buna göre konkordato dışında kalan borç kesimi bakımından borçlunun sorumluluğu, borcun kaç taksitle veya hangi oranda ödeneceği hususlarını kapsar. Buradan hareketle vade konkordatosu, yüzde konkordatosu ve malvarlığının terki suretiyle konkordatonun kombinasyonu şeklinde gerçekleşecek bir karma konkordatosunun varlığı kabul edilebilir92.

konkordatoda zaten adi konkordato hükümleri uygulanacağından özellik arz eden bir iyileştirmeden söz edilemez (Taşpınar Ayvaz-Yeniden Yapılandırma s.257). Şirket kurma yoluyla malvarlığının terki suretiyle konkordato bakımından ise bu tür konkordatonun bir iyileştirme aracı olduğu ortadadır. Ancak burada borçlunun iyileştirilmesi değil, işletmenin iyileştirilmesinden söz edildiğine dikkat çekilmesi gerekir (Taşpınar Ayvaz-Yeniden Yapılandırma s.258; Ercan İbrahim-Malvarlığı s.139).

Malvarlığının üçüncü kişiye devri suretiyle konkordato ise, borçlu ve alacaklıların çıkarlarının korunmasının yanı sıra zor durumda bulunan işletmelerin iyileştirilmesi düşüncesiyle getirilmiştir. Bu noktada üçüncü kişiyle akdedilen devir sözleşmesi malvarlığının tamamı yahut bir kısmı üzerinden olabilir. Bu ayrım işletmenin iyileştirilmesinin yanında borçlunun kendisinin de iyileştirilmesi bakımından önemlidir.

Buna göre malvarlığının tamamen üçüncü kişiye devrinde salt işletmenin iyileştirilmesi amacından söz edilirken, kısmi devirde borçlunun da ekonomik varlığını devam ettirmesi (iyileştirilmesi) söz konusudur. Zira malvarlığının tamamen devrinde borçlu örneğin bir şirket ise tasfiye edilerek piyasadan kalkacaktır (Taşpınar Ayvaz-Yeniden Yapılandırma s.259,260; Ercan İbrahim-Malvarlığı s.139,140).

92 Ulukapı-Fesih s.32; Ercan İbrahim-Malvarlığı s.50; Atalay-Değişiklik s.105.

Malvarlığının terki suretiyle konkordatoda “konkordato tasfiye memurları93” ve

“alacaklılar kurulu94” olmak üzere iki adet tasfiye organı bulunmaktadır. Tasfiye memurları alacaklılar kurulunun nezaret ve denetimine tâbidir. Bu bağlamda tasfiye memurlarının malvarlığının paraya çevrilmesine ilişkin kararlarına karşı, alacaklılar kuruluna itiraz yoluna başvurma imkânı mevcuttur. Öte yandan alacaklılar kurulunun kararlarına karşı da şikâyet imkânı bulunmaktadır (İİK m. 309/ç). Bu tasfiye memurları ile alacaklılar kurulu üyelerinin belirlenmesi ve bunların yetkileri malvarlığının terki suretiyle konkordatoda yer alması gereken unsurlar arasındadır (İİK m. 309/b-2).

Bununla birlikte bu konkordato türünde kanun tarafından belirlenmemişse, malların tasfiye usulü ve mallar üçüncü kişiye devredilecekse, bu devrin şekli ve teminatlandırılması hususları da yer almalıdır (İİK m. 309/b-3).

Malvarlığının terki suretiyle konkordatonun içermesi gereken bu unsurlar hakkında yapılacak anlaşma hususunda borçlu ile alacaklıların hareket serbestisi bulunmaktadır. Bu bağlamda borçlunun sunacağı teklifi alacaklıların değerlendirmesi ve buna ilişkin bir karar vermeleri gerekir. Mahkemenin konkordatoyu tasdik etmesi için konkordato projesinde bu konularda açıklık bulunmalıdır. Hal böyle olmakla birlikte konkordato teklifini yetersiz bulan mahkeme, re’sen yahut talep üzerine gerekli düzeltmeyi yapabilir95(İİK m. 309,l; 305,son).

93 Malvarlığının terki suretiyle konkordatoda tasfiye memuruna ilişkin ayrıntılı bilgi için bkz. Akil, Cenk: Malvarlığının Terki Suretiyle Konkordatoda Tasfiye Memuru, (AÜHFD, 2012/61/3, s.819-858), s.822 vd.; Tunç Yücel/Kale s.520-525; Deliduman-Konkordato s.1053-1056.

94 Malvarlığının terki suretiyle konkordatoda alacaklılar kuruluna ilişkin ayrıntılı bilgi için bkz. Özmumcu s.312-339; Tunç Yücel/Kale s.516-520; Deliduman-Konkordato s.1056-1057.

95 4949 sayılı Kanun’la değiştirilmiş İİK m. 309/a-m.309/o hükümlerinin madde gerekçesi, m.85. Altay/Eskiocak eserlerinde bu bağlamda borçlunun adi konkordato

Malvarlığının terki suretiyle konkordatoda mühletin verilmesi, mühlet içinde borçlunun malları üzerindeki tasarruf yetkisinin kapsamı, komiserin tayini ve görevlerine ilişkin hususlar adi konkordatodaki süreçten farklı ilerlememektedir. Yine bu konkordato türünde de alacaklılar toplanması vardır. Burada yer alan alacaklılar toplanmasının adi konkordatodakine ek olarak, malvarlığının terki suretiyle konkordatoya özgü belirli bazı görevleri mevcuttur. Buna göre alacaklılar toplanmasında konkordato teklifi görüşülürken, alacaklıların malların tasfiyesi veya üçüncü kişiye devri yoluyla karşılanamayan alacaklarından feragat edip etmedikleri, etmeleri halinde borçlunun sorumluluğunun içeriği ortaya konulur. Yine konkordato tasfiye memurları96 ile alacaklılar kurulu üyelerinin belirlenmesi ve bunların yetkileri, kanunda belirlenmemişse malların tasfiye usulü, üçüncü kişiye devredilecek mallar bakımından ise devrin şekli ve teminatlandırılması hususları alacaklılar toplanmasının karar vereceği hallerdir (İİK m.

309/a-2; 309/b-2,3).

Malvarlığının terki suretiyle konkordatonun tasdik şartları adi konkordatodaki tasdike ilişkin şartlarla büyük ölçüde aynıdır. Bu bağlamda paraya çevrilme durumunda elde edilen kazanç yahut üçüncü kişinin teklif ettiği miktarın iflâs tasfiyesi halinde elde edilebilecek tutardan fazla olması gerekir. Yine burada da tasdikin gerektirdiği yargılama giderleri ve ilâm harçları tasdik kararından önce borçlu tarafından mahkeme veznesine depo edilecektir (İİK m. 309/l; 305). Buna karşın kanunda öngörülen teminat şartı burada aranmaz. Zira borçlu bu konkordato türünün niteliği gereği malvarlığının tamamı yahut

olarak başlattığı prosedürü malvarlığının terki suretiyle konkordatoya çevirebileceğini belirtmektedirler (Altay/Eskiocak s.411; Deliduman-Konkordato s.1046).

96 Alacaklılar toplanmasınca seçilen bu tasfiye memurları, asliye ticaret mahkemesinin seçime dair kararı onaylanmasından sonra göreve başlar (7101 sayılı Kanun’la değiştirilmiş İİK m.309/a-2 hükmünün madde gerekçesi, m.38).

bir kısmı üzerindeki tasarruf yetkisini kaybetmektedir97. Teminat şartı aranmamasına bağlı olarak konkordatonun tasdiki için aranan alacaklı çoğunluğunun teşkilinde imtiyazlı alacaklılar da hesaba katılır98. Yine konkordatonun tasdiki için gerekli olan teklif edilen miktarın borçlunun kaynaklarıyla orantılı olması şartı burada aranmaz. Zira bu konkordato türünde alacaklılara borcun ödenmesi için belli bir miktar para teklif edilmesi söz konusu değildir99.

97 Pekcanıtez/Atalay/Sungurtekin Özkan/Özekes s.495-496; Kuru-El Kitabı s.1545;

Tanrıver/Deynekli s.48; Tanrıver-Komiser s.22; Ulukapı-Fesih s.26; Altay/Eskiocak s.403,410; Tunç Yücel/Kale s.512; Sarısözen-Malvarlığı s.1043; Deliduman-Konkordato s.1049-1050; Deynekli-Deliduman-Konkordato s.229; Uyar-Yeni Deliduman-Konkordato Hukuku s.25. Burada teminat şartının aranmayacağı hal ile, malvarlığının terki suretiyle konkordatonun tasfiye anlaşması şeklinde ortaya çıktığı türü kast edilmektedir.

Malvarlığının terki suretiyle konkordatonun bu türünde imtiyazlı alacaklar bakımından ayrıca teminat gösterilip gösterilmeyeceğine ilişkin değerlendirme için bkz. Ercan İbrahim-Malvarlığı s.241. Öte yandan İİK’da yer alan malvarlığının üçüncü kişiye devri suretiyle konkordatoda teminat gösterilmesine ilişkin düzenlemeden hareketle bu konkordato türünde teminat gösterilmesi gerektiğini söylemek mümkündür. Bu noktada şirket kurma yoluyla mal varlığının terki suretiyle konkordato bakımından bir görüş açık düzenleme bulunmadığı gerekçesiyle teminat gösterilmesine gerek olmadığını ileri sürmektedir (Deynekli s.230). Buna karşın başka bir görüş yeni şirket kurulması yolunda tam bir güvence sağlanmasının mümkün olmadığından bahisle imtiyazlı alacaklılar bakımından ayrıca teminat gösterilmesi gerektiğini savunmaktadır (Ercan İbrahim-Malvarlığı s.242). Ancak madde gerekçesinde de belirtildiği üzere malvarlığının üçüncü kişiye devri suretiyle konkordatonun görünüm biçimlerinden birini şirket kurmak yoluyla borçlunun mal varlığının devri oluşturmaktadır. Dolayısıyla mal varlığının üçüncü kişiye devri suretiyle konkordato bakımından geçerli olan teminat getirme şartı burada da uygulama alanı bulmalıdır.

98 Kuru-El Kitabı s.1545; Kuru-Seminer s. 136; Pekcanıtez/Atalay/Sungurtekin Özkan/Özekes s.495; Altay/Eskiocak s.403; Sarısözen-Malvarlığı s.1043; Deliduman-Konkordato s.1049.

99 Tanrıver-Komiser s.22; Pekcanıtez/Atalay/Sungurtekin Özkan/Özekes s.495;

Altay/Eskiocak s.410; Tunç Yücel/Kale s.511-512; Deliduman-Konkordato s.1049;

Malvarlığının terki suretiyle konkordatoda tasarruf yetkisi alacaklılara bırakılan mallar konkordato masasını meydana getirir. Bu bağlamda komiserin izniyle mühlet içinde gerçekleştirilmiş sözleşmelerden doğan borçlar masa borcu sayılıp, tam olarak ödenir (İİK m. 308/c).

Malvarlığının terki suretiyle konkordatonun tasdiki kararının kesinleşmesi ile borçlunun malvarlığı üzerindeki tasarruf yetkisi alacaklılara geçer100. Alacaklılar bu yetkiyi tasfiye memurları aracılığıyla kullanır. Bu konkordatonun alacaklılara borçlunun malvarlığı üzerinde tasarruf etme yetkisi veren türünde mülkiyet alacaklıya geçmemektedir. Bununla birlikte borçlunun mallarının tamamı yahut bir kısmının üçüncü

Uyar-Yeni Konkordato Hukuku s.25. Bununla birlikte Ercan’a göre, borçlunun malvarlığının bir kısmının tasarruf yetkisinin alacaklılara terk edildiği yahut yine bir kısmının üçüncü kişiye devredildiği bir malvarlığının terki suretiyle konkordatoda sözü edilen şartın aranıp aranmayacağı hususunun üzerinde düşünülmesi gerekmektedir.

Malvarlığının terki suretiyle konkordato ile adi konkordatonun bir arada bulunduğu bir konkordato türünde de aynı sorun gündeme gelmektedir. Yazara göre bu hususta malvarlığının terki suretiyle konkordatonun amacından hareket edilmelidir. Bu bağlamda alacaklıların korunmasının yanı sıra işletmenin iyileştirilmesi amacına da matuf olan bu konkordato türünde işletmenin iyileştirilmesi için alacaklıların yararı göz ardı edilmemelidir. Dolayısıyla mahkeme böyle bir durumda alacaklıların yararına olacak şekilde hareket ederek borçlunun kaynaklarıyla orantılılık şartını arayıp aramayacağına karar verecektir. Öte yandan mahkemenin, alacaklıların zararına olmaması şartıyla işletmenin iyileştirilmesini tasfiyeye tercih etmesinde bir engel de yoktur (Ercan İbrahim-Malvarlığı s.239,240).

100 Bununla birlikte malvarlığının terki suretiyle konkordatoda konkordato mühleti verilmesiyle tasdik kararının kesinleşmesi arasındaki süreçte borçlunun tasarruf yetkisinin bulunup bulunmadığına ilişkin görüşler için ayrıca bkz. Başözen s.115-117.

kişiye devredildiği durumda devredilen malların mülkiyetinin devralana geçtiği kabul edilir101. Tasfiyede iflâstakine benzer bir yöntem izlenir102.

101 4949 sayılı Kanun’la değiştirilmiş İİK m. 309/a-m.309/o hükümlerinin madde gerekçesi, m.85.

102 Tasfiye süreci için bkz. İİK m. 309/d vd.

İKİNCİ BÖLÜM

TASDİK YARGILAMASINA HAZIRLIK İŞLEMLERİ VE TASDİK KOŞULLARI

§1. TASDİK YARGILAMASINA HAZIRLIK İŞLEMLERİ