• Sonuç bulunamadı

GEÇİCİ MÜHLET KARARININ SONUÇLARI

A. KONKORDATO BAŞVURUSUNUN YAPILMASI

II. GEÇİCİ MÜHLET KARARI VERİLMESİ

3. GEÇİCİ MÜHLET KARARININ SONUÇLARI

Mahkeme geçici mühlet kararıyla birlikte bir komiser görevlendirebileceği gibi, alacaklı sayısı ve alacak miktarını dikkate alarak gerekli gördüğü hallerde üç komiser de atayabilir (İİK m.287,3). Üç komiserin görevlendirilmesi halinde komiserlerden birinin, mahkemenin bulunduğu ilde faaliyet göstermek şartıyla Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu tarafından yetkilendirilmiş bağımsız denetçiler arasından seçilmesi gerekir (İİK m.287,3)146.

Geçici komiser(ler)in görevleri bakımından İİK m.290 niteliğine uygun düştüğü ölçüde uygulanır (İİK m.287,3). Buna göre geçici komiserin borçlunun faaliyetlerine nezaret edeceği, mahkemenin gerekli gördüğü durumlarda mahkemeye rapor sunacağı ve İİK’da verilen diğer görevleri yapacağı söylenebilir. Bu kapsamda komiserin en temel görevinin borçlunun mali durumunun iyileşme ihtimali veya teklif edilen konkordatonun tasdik şartlarını sağlayıp sağlamayacağı hususları çerçevesinde konkordatonun başarıya ulaşma ihtimali olup olmadığını belirlemek şeklinde olduğu ifade edilebilir. Keza geçici komiser(ler)in borçlunun geçici mühletin sona ermesinden önce mali durumunun iyileştiğini tespit etmeleri halinde, bu hususu yazılı olarak mahkemeye bildirmeleri gerekir. Bu bildirim üzerine mahkemece re’sen geçici mühlet kaldırılarak konkordato talebi reddedilir (İİK m.287,5; 291,1).

Geçici mühlet kesin mühletin sonuçlarını doğurur (İİK m.288,1)147. Bu bağlamda mühlet kararının verilmesiyle borçlu aleyhine, 6183 sayılı Kanuna göre yapılan takipler

146 Bu noktada komiserin nitelikleri ve görevlendirilmesine ilişkin hususlar 30.01.2019 tarihinde 30671 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan “Konkordato Komiserliği ve Alacaklılar Kuruluna Dair Yönetmelik” hükümleri esas alınarak belirlenecektir (İİK m.İİK m.290,6).

147 Konkordato mühletinin alacaklılar bakımından sonuçları hakkında ayrıntılı bilgi için bkz.Akil-Konkordato Mühleti s.229 vd.; Tunç Yücel-Konkordato Mühleti s.123 vd.

de dahil olmak üzere hiçbir takip yapılamayacağı gibi mühletten önce başlatılmış takipler de durur. Bununla birlikte mühlet içinde ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz kararları uygulanamaz, bir takip işlemi ile kesilebilen zamanaşımı ve hak düşürücü süreler işlemez (İİK m.288,1; 294,1). Ancak rehinli alacaklılar, rehinle temin edilmiş alacakları bakımından mühlet içinde rehin yoluyla takip başlatabilecek veya mühletten önce başlattıkları takiplere devam edebileceklerdir. Bununla birlikte bu alacaklıların alacakları hakkında, yapılan takip nedeniyle muhafaza tedbirleri alınamayacak ve rehinli malın satışı gerçekleştirilemeyecektir (İİK m.288,1; 295)148.

Keza İİK m.206’nın birinci sırasında yazılı imtiyazlı alacaklılar149 ve mühlet içinde komiserin izniyle akdedilen işlemlerden doğan borçların alacaklıları da mühletin

148 Bu sınırlamanın borçlunun malvarlığı üzerinde kurulmuş rehinler için geçerli olduğunu söylemek gerekir. Zira borçlu lehine üçüncü kişinin malvarlığı üzerinde kurulan rehinler üzerinde böyle bir sınırlamaya gidilmesinin, hakkında konkordato talep eden borçlunun malvarlığını koruma amacıyla ilgisi bulunmamaktadır (Pekcanıtez/Erdönmez s.34).

149 İİK m.206’nın birinci sırasında yer alan alacaklılar şu şekildedir: “A) İşçilerin, iş ilişkisine dayanan ve iflâsın açılmasından önceki (konkordato talebinden önceki) bir yıl içinde tahakkuk etmiş ihbar ve kıdem tazmminatları dahil alacakları ile iflâs nedeniyle iş ilişkisinin sona ermesi üzerine hak etmiş oldukları ihbar ve kıdem tazminatları, B) İşverenlerin, işçiler için yardım sandıkları veya sair yardım teşkilatı kurulması veya bunların yaşatılması maksadıyla meydana gelmiş ve tüzel kişilik kazanmış bulunan tesislere veya derneklere olan borçları, C) İflâsın açılmasından önceki (konkordato talebinden önceki) son bir yıl içinde tahakkuk etmiş olan ve nakden ifası gereken aile hukukundan doğan her türlü nafaka alacakları” Bunlardan işçi alacakları kapsamında, 4447 sayılı Kanuna göre sigortalı sayılan kişileri hizmet akdine göre çalıştıran işverenin konkordato talep etmesi halinde, işçilerin geçici mühlet kararının ilanından geriye doğru üç aylık iş ilişkisinden kaynaklı ödenmeyen ücretlerinin İşsizlik Sigortası Fonu kapsamında oluşturulmuş fondan karşılanma imkânı bulunmaktadır. Dolayısıyla bu düzenleme gereğince karşılanan üç aylık ücret dışında ancak İİK m.206’da öngörülen bir yılın içinde kalan miktarlar bakımından borçlu işveren aleyhine takip yoluna başvurulması makul görülmektedir (Keser, Hakan: 4857 Sayılı İK. ve 2004 Sayılı İİK

takip yasağına ilişkin sonucundan etkilenmeyeceklerdir (İİK m.294,2). Nitekim bu alacaklılar konkordatoya tâbi olmayıp alacaklarını tam olarak alacaklardır (İİK m.308/c,2,3). Öte yandan konkordato projesi aksine hüküm içermediği sürece rehinle temin edilmemiş her türlü alacağa faiz işlemesi, mühlet kararıyla birlikte durur (İİK m.294,3)150.

Alacaklılar alacaklarını, hakkında konkordato talep edilen borçlunun kendinde olan alacağı ile takas edebilir (İİK m.288,1; 294,4; 200;201). Ancak borçlunun alacaklı olduğu kişi, geçici mühlet kararı verilmesinden sonraki bir tarihte borçludan alacaklı hale gelirse yahut borçludan alacağı olan bir kişi, geçici mühlet kararı verilmesinden sonraki bir tarihte borçluya borçlanırsa bu alacaklar arasında takas yapılamaz. Keza alacaklının hamile yazılı senede dayanan bir alacağı bulunmaktaysa takas hükümleri uygulanamaz.

Son olarak konkordato ve bu kapsamda geçici mühlet talep eden borçlunun anonim, limited ve kooperatif şirketlerinden biri olması halinde, şirket esas sözleşmesi uyarınca verilmesi gereken hisse senedi bedellerinin henüz ödenmemiş kısımları veya taahhüt edilmiş olmakla birlikte konulmamış sermayeler bu şirketin borçlarıyla takas edilemez. Öte yandan geçici mühlet kararı verilmesinden önce şartlarının oluşması nedeniyle takas edilebilecek alacaklar, hakkında konkordato talep edilen borçlunun diğer alacaklılarının zararına menfaat elde etmek amacıyla kurulmuşsa bu takasa mahkemede itiraz edilebilir (İİK m.294,4; 200; 201)151.

Çerçevesinde Haciz, İflâs, Konkordato ve İşverenin Aczinin İş Sözleşmesinden Doğan Bazı Temel Haklara Etkileri, (Legal İş Hukuku ve Sosyal Güvenlik Hukuku Dergisi, 2006/12, s.1181-1220), s.1197; Oğuz s.1135).

150 Dolayısıyla bu noktada alacağa faiz işleyip işlemeyeceği hususunun esasında borçlu ve alacaklıların takdirine bırakıldığı görülmektedir (Akil-Konkordato Mühleti s.245;

Taşpınar-Değişiklikler s.65).

151 Muşul, söz konusu itirazın komiser tarafından da ileri sürülebileceğini düşünmektedir (Muşul-Konkordato s.392). Buna karşın Sarısözen komiserin bu noktada doğrudan itiraz edemeyeceği, alacaklılara zarar verme kastını barındıran takas işlemine ilişkin görüşüne

Mühletin verilmesiyle borçlunun tasarruf yetkisi bakımından çeşitli derecelere göre sınırlandırmalara gidilebilir152. Bu kapsamda ilk derece, borçlunun kural olarak tasarruf yetkisine sahip olması, ancak bu yetkiyi komiserin denetimi altında kullanmasıdır. Keza borçlunun kural olarak tasarruf yetkisine sahip olduğu ikinci derece sınırlamada ise mahkemece borçluya özel tasarruf yetkisi sınırlamaları getirilebilir. Bu özel tasarruf yetkisi sınırlamaları da kendi içinde ikiye ayrılır. Buna göre ilk olarak mahkeme somut olayın gerektirdiği şekilde sınırlarını çizdiği belli işlemleri komiserin iznine bağlı tutabilir153. Bu kapsamda diğer sınırlama çeşidi ise borçlunun faaliyetlerinin denetlenmesi yahut komiserin izniyle yürütülmesinin yeterli görülmediği durumlarda, mahkemece işletmenin yönetiminin komisere bırakılmasıdır (İİK m.297,1)154. Öte yandan üçüncü derece sınırlama yasak tasarruflar olarak ortaya çıkar. Buna göre borçlu mühlet içinde, mahkemenin izni olmaksızın155 rehin tesis edemez, kefil olamaz, taşınmaz

raporunda yer vermesi gerektiğini ifade etmiştir. Yazara göre ayrıca bu hususa dayanarak komiser, mühletin kaldırılmasını da talep edebilir (Sarısözen-Konkordato s.176).

152 Borçlunun tasarruf yetkisine adi konkordato kapsamında verilen mühletle birlikte getirilen sınırlamaların, iflâs halinde müflisin tasarruf yetkisine getirilen sınırlamalar ile karşılaştırılması için bkz.Başözen s.109-115.

153 Mahkemenin komiserin izniyle yapılacak işlemlerin kapsamını konularına, türlerine, tutarlarına ve alanlarına göre tespit etmesi gerekir. Öte yandan bu konuda alınacak her türlü önlem ilan edilmeli ve gerekli yerlere bildirilmelidir. Komiserin izni olmaksızın yapılamayacağı öngörülmüş işlemlerin komiserin izni alınmadan yapılması halinde, bu işlemler komiserce sonradan verilen onay ile de geçerli kabul edilmelidir (Taşpınar-Değişiklikler s.67).

154 Komisere yönetim yetkisinin verilmesi oldukça ciddi bir yargısal müdahale ve tedbir anlamına geleceğinden tedbirin uygulanmasında ölçülülük ilkesine dikkat edilerek titiz davranılmalıdır (Taşpınar-Değişiklikler s.67).

155 Namlı burada konkordato kurumunun esnekliği ve etkinliğinin artırılabilmesi, zamandan tasarrufun sağlanabilmesi ve konkordato sürecinde borçlu ve alacaklıların rolünün öne çıkarılması gereği bakımından söz konusu işlemlerin alacaklılar kurulunun izniyle de yapılabileceğini düşünmektedir (Namlı s.1533).

ve işletmenin devamlı tesisatını kısmen dahi olsa devredemez, takyit edemez ve ivazsız tasarruflarda bulunamaz. Aksi halde yapılan işlemler hükümsüzdür (İİK m.297,2)156-157.

156 Burada bahsi geçen hükümsüzlüğün iyileşebilirliğinden bahsedilemeyecek şekilde mutlak bir hükümsüzlük olduğu, bu anlamda mahkeme izni olmadan yapılması yasaklanmış tasarrufların dava açılmasına gerek olmaksızın kendiliğinden geçersiz sayılması gerekir [Postacıoğlu s.58; Kuru-Konkordato s.434, dn.91; Taşpınar-Değişiklikler s.69; Sarısözen-Konkordato s.187; Yeşilova, Bilgehan: m.297-298, (Yeni Konkordato Hukuku 7101 Sayılı Kanunla Değişik İcra ve İflâs Kanunu m.285-309 Şerhi, Editör:Selçuk Öztek, Ankara 2018, s.261-303), s.267; Tanrıver, Süha: Konkordato Mühletinin Kaldırılması, (YD, 1995/4, s.491-495), s.492-493].

157 Öte yandan Tanrıver tarafından buradaki yasak tasarrufların kapsamına, borçlunun mühlet verilmesinden önce doğmuş bulunan ve tam olarak ödenmesi gerekmeyen borçlarını ödemesi ve taşınır mallarının tamamı yahut büyük bir kısmını veya değeri yüksek olanların da dahil edilmesi gerektiği ileri sürülmüştür (Tanrıver-Komiser s.75;

Tanrıver-Islah s.5; Tanrıver-4949 s.79-80; Tanrıver-Mühletin Kaldırılması s.493-494). Keza Gürdoğan da borçlunun alacaklılarıyla yapacağı konkordato harici anlaşmaları bertaraf edebilmek için mühletten önce doğmuş borçların ödenmesinin de yasak tasarruflar kapsamında sayılmasının uygun olacağını düşünmektedir (Gürdoğan-İflâs s.175, dn.493). Bununla birlikte yazarlara göre yürürlükteki düzenleme uyarınca yasak tasarrufların kapsamında bulunmayan bu işlemlerin yapılmasına komiserin talimatlarıyla veya mahkemece özel tasarruf yetkisi sınırlamaları getirilebilir. Bu çerçevede komiserce verilen talimatlara yahut mahkemece belirlenen sınırlamalara uyulmaması halinde mühletin kaldırılması gündeme gelmelidir (Tanrıver-Islah s.5, dn.11; Tanrıver-Komiser s.75, dn.73; Tanrıver-4949 s.80; Tanrıver-Mühletin Kaldırılması s.493-494; Gürdoğan-İflâs s.175, dn.493). Postacıoğlu ise yasak tasarruflar bakımından taşınmaz satışları kapsamına gemi satışlarınının da dahil edilmesi gerektiğini düşünmektedir. Ayrıca yazara göre mühletten önce doğmuş borçlara ilişkin ödemelerin de komiser tarafından yasaklanması gerekmektedir (Postacıoğlu s.65).