• Sonuç bulunamadı

ÇEKİŞMELİ ALACAKLARIN DURUMU

C. BEKLENEN HAKLAR

IV. GEREKLİ ÇOĞUNLUK

4. ÇEKİŞMELİ ALACAKLARIN DURUMU

Konkordato komiseri kesin mühlet içinde yapacağı bir ilanla alacaklıları ilan tarihinden itibaren on beş gün içinde alacaklarını bildirmeye davet eder. Söz konusu ilan, alacaklarını buna uygun olarak komisere bildirmeyen alacaklıların bilançoda kayıtlı olmadıkça alacaklılar toplantısına kabul edilmeyeceklerine ilişkin ihtarı da içerir (İİK m.299). Bununla birlikte komiser öngörüldüğü şekilde ileri sürülecek alacak iddiaları hakkında borçluyu açıklamada bulunmaya davet eder (İİK m.300). Bu noktada borçlunun inkâr ettiği alacak kesimleri çekişmeli alacak halini alır. Dolayısıyla bir alacağın

kayıtları hakkında dinlenmesinin vekili marifetiyle de olabileceğini söylemek gerekir (Sarısözen-Konkordato s.197).

289 Konkordatonun tasdik edilmesi ve bu kararın kesinleşmesi üzerine borçlunun bu aşamada kabul etmiş olduğu alacaklar, mahkeme önünde ikrar edilmiş alacak niteliğindedir ve ilâmlı icraya ilişkin hükümlere tâbi olur (Kuru-Konkordato s.447, dn.139). Keza borçlunun konkordato projesine eklediği bilançosunda belirttiği alacaklar için de aynı husus geçerlidir. Öte yandan Postacıoğlu/Altay eserlerinde bu türden bir alacağın ilâmsız icraya ilişkin hükümlere tâbi olacağını ifade etmişlerdir (Postacıoğlu, İlhan/Altay, Sümer: İcra Hukuku Esasları, Güncelleştirilmiş, Genişletilmiş 5.Bası, İstanbul 2010, s.798).

290 Üstündağ-İflâs s.210, dn.221; Altay/Eskiocak s.198; Akyürek/Akyürek s.434.

çekişmeli alacak halini almasının, onun borçlu tarafından inkâr edilmesi haline özgü olduğunu söylemek gerekir. Bu bağlamda bir alacağın diğer alacaklılar veya komiser tarafından reddedilmesi, onu çekişmeli hale getirmez291.

291 Postacıoğlu s.29; Kuru-Konkordato s.447, dn.143; Tanrıver/Deynekli s.100;

Gürdoğan-İflâs s.186; Üstündağ.-İflâs s.210-211; Altay/Eskiocak s.240, dn.2; Akil-Sorular s.111; Akyürek/Akyürek s.431. Nitekim Yargıtay da aynı görüştedir: “Diğer taraftan borçlunun itiraz ettiği alacaklar nizalı alacak olarak işlem görür. Komiserin alacağı nizalı hale getirme yetkisi bulunmamaktadır. Çoğunluk şartı varlığı gözetilirken bu yönün dikkate alınmaması da isabetli değildir” (Y.19.HD, 23.03.2000, E.2000/1004, K.2000/2069: KBİBB).

Çekişmeli alacakların hesaba katılıp katılmayacağı ve katılacaksa ne oranda katılacağına ise konkordato sürecini yürüten mahkeme karar verir292-293. Ancak

292 Söz konusu hususun mahkeme önüne gelmesi ise çekişmeli, geciktirici koşula bağlı veya belirli olmayan vadeye dayalı alacaklıların talebiyle olmalıdır. Bu noktada komiserin kendiliğinden mahkemeye başvurusundan söz edilemez (Pekcanıtez/Atalay/Sungurtekin Özkan/Özekes s.472). Bununla birlikte komiserin bu hususta karar getirmeleri için alacaklılara süre vermesi gerekir. Öte yandan bir görüşe göre bu alacakların durumuna ilişkin mahkemeye yapılacak başvuru, alacaklıların talebiyle olabileceği gibi komiser tarafından da gerçekleştirilebilir (Gürdoğan-İflâs s.186; Eriş s.846; Tanrıver/Deynekli s.101; Tanrıver-Komiser s.222). Nitekim komiserin, raporunda çoğunluk şartının gerçekleşip gerçekleşmediğine ilişkin belirlemesini yapabilmesi için söz konusu alacakların akıbeti hakkında mahkemeden bilgi edinmesi gerekmektedir (Tanrıver-Komiser s.222; Tanrıver/Deynekli s.101, dn.174).

Altay/Eskiocak ise eserlerinde sürecin tamamen komiserlik tarafından yürütülmesi gerektiğini ifade etmişlerdir. Buna göre İİK m.302,6’nın öngördüğü amaç doğrultusunda mahkemenin çekişmeli alacaklar hakkında re’sen karar vermesi gerekir. Alacağın çekişmeli olduğuna ilişkin bilgi de komiser tarafından re’sen mahkeme önüne getirilmelidir. Bu noktada mahkemeye alacaklıların başvurması çeşitli sorunlara yol açacağından mümkün değildir. Buna göre öncelikle alacaklıların mahkemeye başvurmamasının sonucunun ne olacağı konusunda Kanunda bir düzenleme yoktur.

Mahkemeye başvurmamanın sonucu olarak komiserin alacağın kaydedilmemiş sayılacağına ilişkin ihtarda bulunabileceği akla gelebilirse de bunun yasal bir dayanağı bulunmamaktadır. Öte yandan mahkemeye başvurma zorunluluğu alacaklılara yüklendiği takdirde her alacaklının mahkemeye başvurusu farklı zamanlarda olabilir. Bu da alacakların karara bağlanmasını geciktirebileceğinden sürecin uzamasına yol açabilir.

Oysa konkordato yargılamasında kural, yargılamanın mümkün olduğunca süratle sonuçlanmasıdır. Sonuç olarak komiserin re’sen çekişmeli alacaklara ilişkin dosyaların tümünü düzenli şekilde hazırlaması ve toplu şekilde ticaret mahkemesine sunması, mahkemenin de bu dosyaları en kısa zamanda karara bağlaması gerekir (Altay/Eskiocak s.238-240).

293 Sarısözen burada mahkemece tesis edilecek kararın oylamaya yetişmeyebileceği ihtimaline dikkat çekmiştir. Yazara göre olması gereken, örneğin belli bir teminat karşılığında çekişmeli, geciktirici koşula bağlı veya belirli olmayan vadeye dayalı

mahkemenin konuya ilişkin verdiği karar ile maddi hukuk bakımından sorun çözülememekte, alacağın mevcudiyeti hakkında ileride açılacak davalarda genel mahkemelerce verilecek hükümler saklı tutulmaktadır (İİK m.302,6). Keza geciktirici koşula bağlı yahut belirli olmayan vadeye dayalı alacaklar bakımından da aynı husus geçerlidir (İİK m.302,6).

Ticaret mahkemesi çekişmeli alacaklara ilişkin yargılamasını basit yargılama usulüne göre gerçekleştirir. Yargılama kural olarak dosya üzerinden yürütülmeli, ancak ilgililerin sözlü olarak dinlenmesini gerektiren durumlarda duruşma açılabilmelidir.

Mahkeme öncelikle yargılamada yapılacak işlemleri belirlemek üzere bir tensip tutanağı oluşturur. Bu tutanakta yargılama için gerekli giderlerin çekişmeli alacaklı tarafından yatırılması lüzumu, aksi halde alacaklının alacağının konkordatoda nisaba dahil edilmesine ilişkin talebinden vazgeçmiş sayılacağının bildirilmesi yer alır. Keza tutanakta alacaklı ve borçluya tebligat yapılacağı ve bu tebligatta çekişmeli alacağa ilişkin sunmak istedikleri belge varsa mahkemece verilecek süre içinde sunmaları gerektiğine ilişkin hususlara yer verilmelidir294.

Mahkeme çekişmeli alacakların çoğunluk hesabında dikkate alınıp alınmayacağına ilişkin yapacağı incelemede bilirkişi yardımına başvurabilir. Nitekim özellikle borçlunun ticari defterlerinin incelenmesi özel bir uzmanlık gerektirebilir.

Bilirkişiye başvurulacak bu gibi durumlarda, seçilecek bilirkişilere hazırlayacakları raporu sunmaları için belli bir süre verileceği de mahkemece hazırlanan tensip tutanağında yer alır. Öte yandan keşfi gerektiren bir durum varsa, keşfin yapılacağı tarihin belirlenerek bu tarihin alacaklılar ve borçluya keşif günü keşfin yapılacağı yerde hazır

alacakların çoğunluk hesabında dikkate alınmalarının tedbiren sağlanabileceğine ilişkin düzenlemeye yer verilmesidir (Sarısözen-Konkordato s.206-207).

294 Altay/Eskiocak s.241-242.

bulunmaları için bildirilmesine ilişkin hususa da tutanakta işaret edilir295. Mahkeme yargılamasını tensip tutanağında çizdiği yönerge ışığında gerçekleştirir.

Çekişmeli alacakların nisaba dahil edilip edilmeyeceğine ilişkin incelemede yaklaşık ispat ölçütü esas alınır296. Buna göre alacağın çoğunluk hesabında gözetilmesini gerektirecek derecede var olduğuna ilişkin bir ispat söz konusuysa mahkemece bu alacağın çoğunluk hesabında dikkate alınması gerektiği kararı verilir.