• Sonuç bulunamadı

Makul Sürenin Değerlendirilmesi Kriterleri 1 Davanın Karmaşıklığı

ADİL YARGILANMA ÇALIŞMA GRUBU Av Zeki Ekmen

IV- ADİL YARGILAMA GÜVENCELERİ ÇERÇEVESİNDE GÜNCEL UYGULAMANIN DEĞERLENDİRİLMESİ

5. Makul Sürede Yargılanma Hakkı

5.1.2. Makul Sürenin Değerlendirilmesi Kriterleri 1 Davanın Karmaşıklığı

Davanın hukukî ve maddî olaylar açısından tüm yönleri yargı- lamanın karmaşıklığı değerlendirilirken dikkate alınmaktadır. Bu ölçüler mahkeme içtihatlarında şu şekilde belirlenmiştir: 1) Davanın konusu,

2) Hukukî meselenin çözümündeki güçlük, 3) Delillerin toplanmasında karşılaşılan engeller,

4) Hastalık ve tutukluluk gibi kişinin özel hâline ilişkin unsur- lar,

5) Maddî olayların karmaşıklığı,

6) Sanıkların, tanıkların, davanın taraflarının veya isnat edilen suçların sayısı

7) Davanın uluslararası unsurları, 8) Bilirkişi deliline ihtiyaç duyulması,

58 AİHM, Eckle/Almanya, a.g.k. 59 AİHM, Deumelant/Almanya, a.g.k.

9) Yazılı delillerin hacmi gibi ölçütler sözleşme organlarınca davanın karmaşıklığını etkileyen hususlar olarak belirlenmiş- tir61.

Davanın uzamasında bu unsurlar tek başına sebep olmuyor, başka nedenler de bu unsurlara ekleniyorsa “davanın karma- şıklığı” haklı gerekçe olmaktan çıkmaktadır62.

Mansur/Türkiye kararında uyuşturucu kaçakçılığı suçundan yargılanan başvurucuya ilişkin Yunanistan’dan istenen belge- ler, devletin ilgili birimleri arasındaki iletişimsizlik, yeminli tercüman bulunmaması ve belgelerin Türkçeye çevrilmemesi nedeniyle zamanında kullanılamamıştır. Bu da devletin dava- nın karmaşıklığını, def’i olarak öne sürmesine engeldir63.

Adaletin gerçekleşmesi ilkesiyle, davanın hızlı yürütülmesi uyumlu olmak durumundadır. Mahkeme bu nedenle bazen yargılamanın uzun sürmesini haklı görebilmektedir. Budde- art/Belçika davasında mahkeme 6 yıl 3 ay süreyi makul bul- muştur. Zor bir cinayet tahkikatının olması ve iki davanın paralel ilerlemesi zorunluluğu bu süreyi haklı ve makul kıl- maktadır. Bu noktada Mahkeme, adaletin gerçekleşmesi ve davanın hızlı bir şekilde yürütülmesi arasında bir denge ol- ması gerektiği kanaatindedir64.

Mahkeme, bazı hâllerde, dosyanın karmaşık olmasına rağ- men, davaya bütün olarak bakıldığında makul olmayan bir gecikmeyi ihlâl olarak nitelemektedir. Ferantelli ve Santan- gelo/İtalya davasında başvurucular 16 yıl sonra mahkûm ol- muşlardır. Bu dava karmaşık olsa da Mahkeme 16 yıllık süreyi makul bulmamıştır65.

61 İNCEOĞLU, a.g.e., s. 366-367 62 AİHM, Zimmermann/İsviçre, a.g.k. 63 AİHM, Mansur/Türkiye, a.g.k. 64 AİHM, Boddeart/Belçika, a.g.k. 65 İNCEOĞLU, s. 368, a.g.k.

5.1.2.2. Başvurucunun Tutumu

Makul sürede yargılanma yapma yükümlülüğünün ihlâli so- nucuna varılabilmesi için bu gecikmenin devlet organlarından kaynaklanması gerekir. Başvurucunun kendi davranışların- dan ve tutumundan kaynaklanan gecikmelerden ilgili devlet sorumlu olmayacaktır66.

Başvurucunun usule ilişkin kastî gecikmelere yol açması ilgili devletin sorumluluğunu ortadan kaldırmaktadır67.

Hukuk davalarında işin takibi taraflara bırakılmışsa da AİHM’e göre bu konu, mahkemenin davayı gerekli süratle yürütmesi yükümlülüğünü ortadan kaldırmaz68.

Ceza davalarında ise sanık adlî makamlarla aktif bir işbirli- ği yapmak zorunda değildir. Şikâyetçinin, kendisine açık ka- nun yollarını sonuna kadar kullanması nedeniyle kendisinin sorumlu tutulması mümkün değildir69. Ancak Mahkeme bazı

durumlarda sanığın kötü niyetli manevralarını da hesaba kat- maktadır70.

5.1.2.3. Görevli Makamların Tutumu

Devletin idarî ve yargısal organlarına makul sürenin aşılması konusunda izafe edilebilecek bir kusurun olması hâlinde ilgili devlet sorumlu tutulmaktadır71.

Yargısal organlar, kamu davasının açılması konusundaki ge- cikmeler veya davanın daha sonra başka bir mahkemeye gön- derilmesi nedeniyle ortaya çıkan gecikmeler de dâhil olmak üzere tutumlarından da sorumlu olabilmektedir72. Bununla 66 AİHM, König/Almanya, a.g.k.

67 AİHM, Deumeland/Almanya, a.g.k. 68 AİHM, Zana/Türkiye, a.g.k. 69 AİHM, Eckle/Almanya, a.g.k. 70 AİHM, Deumeland/Almanya, a.g.k. 71 AİHM, İNCEOĞLU, a.g.e., s. 371 72 AİHM, Foti/İtalya, a.g.k.

beraber, sözleşme organlarınca, yargılama makamlarının ken- dilerinden beklenenleri yapmış olmalarına rağmen görev dışı başka nedenlerle (yargıç açığı, siyasî ortam, ulusal hukuktaki boşluklar, iş yükünün ağırlığı ve sair) makul sürenin aşılması hâlinde devletin sorumluluğuna gidilmektedir73.

Devlet, 6. madde ve tüm sözleşme gereklerinin yerine ge- tirilmesini sağlayacak tüm tedbirleri almakla yükümlüdür. AİHM, yargılama sırasında ortaya çıkan her bir hareketsiz dönemi, ertelemeleri ve boşlukları süre konusunda tek tek de- ğerlendirme yoluna gitmektedir.

Yargısal organların davayı hızlı şekilde sonuca ulaştırma ko- nusunda yükümlü oldukları kabul edilmiş ise de bu durum adaletin gerçekleştirilmesinden taviz verilmesi anlamına gel- memektedir. AİHM, bu iki yükümlülüğün dengelenmesi ko- nusunda değerlendirme yapmaktadır.

Ewing/Birleşik Krallık davasında Komisyon yargılamanın ge- cikme nedeni olan üç davayı birleştirme kararını keyfî olmadı- ğı ve gecikmeyi doğuran işlemin gereksiz olmadığı kanaatine vardığından ve adaletin gerçekleşmesi amacına hizmet etti- ğinden, süre yönünden gecikmeyi makul bulmuştur74. Ada-

letin etkili bir şekilde gerçekleştirilmesi için verilen dosyaları birleştirme, ayırma ve delil toplama gibi usulî kararları AİHM, tek başına ihlâl olarak nitelendirmemiştir. Ancak verilen bu kararların davayı uzatmaları nedeniyle, davanın sonraki aşa- malarında, ulusal mahkemelerin yargılamayı hızlandırma yö- nünde gayret göstermesi zorunludur75.

Yargılama devam ederken Mahkemeye makul sürenin aşıldı- ğı iddiasıyla başvurulması hâlinde iç hukuk yollarının tüketil- mesi koşulu aranmamaktadır76.

73 AİHM, Eckle/Almanya, a.g.k. 74 AİHM, Ewing/Birleşik Krallık, a.g.k. 75 AİHM, Reilly/İrlanda, a.g.k.

AİHM açısından, makul sürenin değerlendirilmesinde dava sonucunun önemi ve etkisi bulunmamaktadır. Dava makul süre içinde bitirilmiş olsaydı dahi sonucun değişmeyeceği ko- nusu devlet lehine bir def’i teşkil etmeyecektir77.

Yargılamada makul sürenin aşıldığı iddiası, 6. madde kapsa- mında AİHM’a yapılan başvuruların sayı itibariyle en fazla olanıdır. Yapılan bu başvuruların hemen hemen tamamında ihlâl tespit edilmiştir78.

5.2. Türkiye Uygulaması Açısından Değerlendirme

Uygulamada ceza yargılamalarında uzun gözaltı ve tutuk- luluk süreleri dışında kovuşturma aşamasının mahkemeler- den kaynaklı sebeplerle ihlal konusu olacak şekilde uzadığı görülmektedir. Ayrıca özel hukuka ilişkin yargılamalarda da özellikle malvarlıklarına ilişkin davaların oldukça uzun süre- de bitirilemediği ve makul olmayan gecikmelerin yaşandığı gözlenmektedir.