• Sonuç bulunamadı

Duruşma Salonlarının Fiziki Durumu, Hâkim, Savcı ve Avukatın Konumu

ADİL YARGILANMA ÇALIŞMA GRUBU Av Zeki Ekmen

IV- ADİL YARGILAMA GÜVENCELERİ ÇERÇEVESİNDE GÜNCEL UYGULAMANIN DEĞERLENDİRİLMESİ

4- Duruşma Salonlarının Fiziki Durumu, Hâkim, Savcı ve Avukatın Konumu

Ülkemiz sınırları içerisinde yapılan yargılamalarda, duruşma salonlarının fiziki durumu ve bu fiziki durumun doğal sonucu olarak irdelenmesi gereken hâkim, savcı ve avukatların konu- mu uzun süredir tartışılmaktadır. Türkiye Cumhuriyetinde Yargı Sisteminin İşleyişi ile alakalı 2003 tarihli İstişari Ziyaret Raporu’nda da bu durum açıkça gözler önüne serilmiştir. Yargılamaların yapıldığı duruşma salonlarında Cumhuriyet savcıları, mahkeme hâkimleri ile birlikte aynı seviyede bir platformda ve doğrudan onlarla bitişik/yakın olarak otur- maktadır. Bu durum sadece duruşma salonlarının fiziki yapısı ile alakalı olmayıp, beraberinde yargılamanın bütününe etki eden önemli sonuçlar da doğurmaktadır. Yargılama makamı ile iddia makamının birleşmesi ve bu görüntünün yargılamayı etkilemesi kaçınılmaz olmuştur.

Cumhuriyet savcıları iddia makamını temsil etmektedir. Bu sebeple savcıların gerek yapabileceği işlemlerin gerekse de konumunun savunma avukatından farkının bulunmaması ge- rekir. Hatta çoğu Balkan ülkelerinde dahil olmak üzere dün- ya üzerinde birçok ülkede şekli olarak savcıların ve savunma avukatlarının aynı konumda bulunduğu sabittir.

kezinde mevcuttur.

49 Not: Konu ile ilgili tutanak ve duruşma zabıtları TBB İnsan Hakları Mer- kezinde mevcuttur.

Savcıların hâkimler ile yan yana ve aynı konumda oturması, silahların eşitliği ilkesinin ihlaline neden olmakta ve savcıya savunma avukatına göre daha fazla itibar gösterildiği, savcıya daha fazla önem verildiği izlenimi yaratmaktadır. Bu duru- mun yarattığı kaygılar Türkiye hakkında düzenlenen İstişari Ziyaret Raporlarında belirtilmiş ve Adalet Bakanlığına hita- ben birtakım önerilerde bulunulmuştur.

Adalet Bakanlığı, 2003 yılında düzenlenen birinci istişare rapo- rundan sonra prensip olarak, savcının pozisyonunun savun- ma avukatı ile eşitlenecek şekilde değiştirilmesinde mutabık kalmıştır. Adalet Bakanlığı, yine de, önerinin uygulanmasının zaman alacağını ve mali kaynak gerektirdiğini ifade etmiştir. Adalet Bakanlığı, herhangi bir değişikliğin savcılar tarafından hoş karşılanmayacağı konusunda kaygılarını da dile getirmiş- tir. Yine de, yeni İstinaf Mahkemelerinin tasarımının, savcının savunma avukatının karşısında veya yanında oturacak şe- kilde, zemin hizasında bir masada oturması şeklinde dizayn edileceğinde ve ayrıca bu önerinin 2005 ve sonrasında inşa edilecek yeni duruşma salonlarında da dikkate alınacağında mutabık kalınmıştır. Adalet Bakanlığı, aynı zamanda, savcının duruşma salonunda hâkimden fiziki olarak uzak olması kav- ramını, eğitim içeriğine dahil etmede de mutabık kalmıştır. 2004 yılında düzenlenen İstişari Faaliyet Raporunda da aynı hususlara değinilmiş ve cevaben Adalet Bakanlığı bu hususa ilişkin yaklaşımlarını tekrarlamıştır.

Yukarıda bahsedilen İstişari Faaliyet Raporları 2003, 2004 ve 2005 tarihli raporlardır. Günümüz itibariyle 2017 yılı da geride kalmaktadır. Adalet bakanlığı tarafından yukarıda bahsi geçen taahhütler halen yerine getirilmemiştir. 2011 yılında Türk Yar- gısının Etkinliği ile ilgili raporda konu ile alakalı hiçbir deği- şim yapılmadığı ve ilerleme kat edilmediği belirtilmiştir. Yar- gılama sırasında savcının hâkimlerin yanındaki konumu hiçbir değişikliğe uğramaksızın, daha da kökleşmiştir. Bu duruma ilişkin kayda değer hiçbir gelişme yaşanmamıştır. Silahların

eşitliği ilkesinin ihlali bir yana, artık misafirler ve sanık konu- munda bulunan kişiler tarafından savcılar, hâkimler ile aynı konumda görülmektedir. Vatandaşların bu algılamaları neti- cesinde, savcıların bulunduğu yerlerde kendilerini savunma güçleri azalmakta ve savcı karşısında konuşmaya korkarak, savunma yapmaktan çekinmektedirler. Uzun yıllardır tartışı- lan konu savcıların, savunma avukatı ile aynı düzeyde ve eşit konuda olması gerekliliği iken tam tersine artık savcı tamamen hâkimlerle eşdeğer düzeyde görülmeye başlanmıştır.

Hâkim ve savcıların yukarıda anlatıldığı şekilde konumları itibariyle yan yana olmaları, başka sorunları da beraberin- de getirmiştir. Savcılar hâkimlerle aynı giriş çıkış kapılarını kullanmakta, bundan daha önemlisi müzakerelere hâkimler ile birlikte katılmaktadır. Savcılar konumları nedeniyle, hâkimlerle eşit oldukları ve savunma avukatının daha üstün- de olduklarını düşünmektedir. Adalet Bakanlığı tarafından önerilere yönelik verilen cevap yazısında, olası bir değişim halinde savcıların bu duruma karşı olacakları kaygılarının bu- lunduğundan bahsedilmiştir.

Türkiye’de yapılan yargılamalarda bir savcı aynı mahkemede yıllar boyu görev yapmaktadır. Buna ilişkin olarak bir hâkim, aynı savcı ile 8 yıldır aynı mahkemede görev yaptıklarını be- lirtmiştir. Bu durum ister istemez savcının hâkim kararlarında etkili olabileceği şüphesini artırmaktadır. Hâkim ve savcıların eşit konumda ve birbirlerine yakın oturmaları, uzun yıllar be- raber çalışmaları, aynı sitelerde oturmaları, aynı yemekhane, aynı asansör, aynı kapıları kullanmaları aralarındaki ilişkinin neredeyse arkadaşlık boyutuna ulaşmasına neden olmakta ve tüm bu aşamalarda savunma avukatlarından ayrı konum- lanmaları nedeniyle adil yargılanma ilkesinin ihlaline neden olmaktadır. Herhangi bir durumda adil yargılanma ilkesinin ihlal edilebileceği şüphesinin oluşması halinde bile bu şüphe- nin ortadan kaldırılmaması adil yargılanma hakkının ihlaline neden olabilir.

Savcıların konumunun, savunma avukatları ile aynı konuma getirilmesi halinde yukarıda sayılan ve hak ihlallerine neden olan birçok durumun değişeceği görülecektir. Savcılar bu durumda, yargılama makamı olmadıklarının, iddia makamı niteliğinde görev yaptıklarının farkına varacaktır. Böylece zamanla savcıların mahkeme kararlarına olan etkisi azalacak ve müzakereler artık sadece hâkimlerin katılımıyla yapılabile- cektir. Hatta bu durum sanıkların savunmalarını daha iyi ya- pabilmelerini ve savcı korkularını yenmelerini sağlayacaktır. Ayrıca savunma avukatları açısından tanık dinletebilme, delil- leri tartışabilme, söylenenleri zapta geçirme gibi hususlardaki eşitsizlikte giderilmiş olacaktır. Kısacası silahların eşitliği ilke- si tam anlamıyla sağlanabilecektir.