• Sonuç bulunamadı

HAKEMSİZ YAZILAR OPINION PAPERS

TACİRLER AÇISINDAN HİLELİ İFLAS SUÇU

2. HİLELİ İFLAS SUÇU

2.3. Maddi Unsur

18 Objektif cezalandırılabilme şartı, suçun tüm unsurlarının gerçekleşmiş olmasına ve hatta suç oluş-masına karşın, failin cezalandırılması için kanun tarafından aranan ve gerçekleşmediği takdirde failine 1

1

Hileli iflas suçu, seçimlik hareketli bir suçtur. TCK’nın 161. maddesin-de bu seçimlik hareketler dört bent halinmaddesin-de sayılmıştır. Kanunda sayılan ha-reketlerden herhangi birinin, iflas kararından önce veya sonra gerçekleşmesi halinde söz konusu suç işlenmiş olacaktır. Kanunda öngörülen fiiller dışında başka bir fiille bu suç işlenemez. Söz konusu fiillerin etki alanı, kıyas ile de genişletilemez. Başka bir deyişle, TCK md. 161’de sayılan haller, suçun mad-di unsuru bakımından sınırlı (tahmad-dimad-di) olup, tâdâmad-di (örnek verici) değilmad-dir.

Öte yandan, suçun oluşabilmesi için bir zararın meydana gelmesi şart değildir. Hileli tasarrufun ifasıyla suç tamamlanmış olur. Dolayısıyla hileli iflas suçu, aynı zamanda bir tehlike suçudur. Hileli iflas suçunu oluşturan ha-reketler aşağıda açıklanmıştır.

2.3.1. Alacaklıların alacaklarının teminatı mahiyetinde olan malların kaçırılması, gizlenmesi veya değerinin azalmasına neden olunması (Işıka, 2013, 609-610)

Hileli tasarruf olarak nitelendirilen seçimlik hareketlerden biri olarak dü-zenlenen bu fiil, kendi içerisinde de seçimlik hareketler barındırmaktadır.

Buna göre; malın kaçırılması, gizlenmesi veya değerinin azalmasına neden olunması hallerinden birinin gerçekleştirilmesi hileli tasarruf olarak kabul edilecektir. Kaçırılması, gizlenmesi veya değerinin azalmasına neden olunan mallar söz konusu seçimlik hareketin konusunu oluşturmakta olup, bu malla-rın alacaklılar lehine rehnedilmiş olması zorunlu değildir. Çünkü zaten borç-lunun malvarlığının sırf mevcudiyeti dahi alacaklılar bakımından, alacaklarını tahsil etme yönünden başlı başına bir teminat oluşturmaktadır.

Malın bulunduğu yerden alınarak başka bir yere götürülmesi kaçırma olarak nitelendirilebilirken, malın ele geçemeyecek şekilde saklanması, bilgi verilme-mesi veya eksik/yanlış bilgi verilverilme-mesi malın gizlenverilme-mesi olarak kabul edilebile-cektir. Borçlunun iflas masasına devredilmesi gereken mallarını bulunduğu yer-den başka bir yere taşıması, malların değerinin altında satılması, paravan olarak kurulan şirketlere devredilmesi veya malların bedelsiz olarak dağıtılması gibi işlemler “malın kaçırılması” olarak kabul edilecektir. Malın gizlenmesi, borç-lunun malvarlığına ait olan bir mal ya da değeri kasten veya verilmesi gereken bilginin verilmemesi şeklinde ihmal suretiyle, alacaklılardan veya iflas memur-larından gizleyerek iflas masasında yer almasının engellenmesidir.

Malın değerinin azalmasına neden olma halinde borçlu, malın sahip

oldu-ğu ekonomik değerin azalmasına ya da yok olmasına neden olabilecek hare-ketlerle alacaklıların alacaklarını elde etmesini engellemektedir. Malın tahrip edilmesi ya da bakımsız bırakılması, malın bazı parçalarının sökülmesi, kul-lanım amacına uygunluğunun ortadan kaldırılması, elden çıkarılması gereken zamana kadar elden çıkarılmayarak bozulmasına neden olma gibi malın değe-rini azaltıcı hareketler de hileli iflas suçunu oluşturabilecektir.

2.3.2. Malvarlığını kaçırmaya yönelik tasarruflarının ortaya çık-masını önlemek için ticari defter, kayıt veya belgelerin gizlenmesi veya yok edilmesi

6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun (T.C. Yasalar, 14.02.2011) (TTK) 66 ve devamı maddelerine göre, tacirler bir kısım defterleri tutmak zorunda-dır. Bu defterlerin tutulmamasına TTK’da bazı sonuçlar bağlanmıştır. Ancak, iflastan önce veya iflas sırasında ilgili defterlerin tutulmaması, bu bentteki suçun oluşması sonucunu doğurabilecektir. Bu bent uygulamasında dikkat edilmesi gereken, öncelikle failin malvarlığını kaçırmaya yönelik tasarrufta bulunup bulunmadığıdır. Bu şekilde bir tasarruf olmadan failin ticari defter, kayıt veya belgeleri gizlemesi veya yok etmesi hileli iflas suçunu oluşturma-yacaktır. Ayrıca, failin ticari defter, kayıt veya belgeleri gizlemesi veya yok etmesi, bu tasarrufların ortaya çıkmasını önlemek için yapılmış olmalıdır. İlgi-li defter, kayıt veya belgelerin yazılı veya boş olmasının, tamamının veya bir kısmının gizlenmesi veya yok edilmesinin, yok etme veya saklama şeklinin bir önemi bulunmamaktadır (Yaşar, Gökcan, Artuç, 2010, 4734).

2.3.3. Gerçekte bir alacak ve borç ilişkisi olmadığı halde, sanki böyle bir ilişki mevcutmuş gibi, borçların artmasına neden olacak şekilde belge düzenlenmesi

Buraya kadar üzerinde durulan seçimlik hareketler malvarlığının aktifi üzerinde gerçekleştirilen hareketleri ifade etmekte idi. Bu seçimlik hareket ise malvarlığının pasifini etkileyecek niteliktedir. Fail, gerçekte mevcut olma-yan borçlandırıcı bir muamele ile kendisini anlaştığı bir üçüncü kişiye karşı borçlu göstermektedir. Bu şekilde failin malvarlığının pasif kısmı olduğundan fazla görünmektedir. Bu muameleler, failin hatır senedi düzenlemesi, bono düzenlenmesi, çek keşide etmesi, borçlandırıcı bir sözleşme imzalaması gibi bir borç oluşturulduğunu gösteren, gerçek duruma aykırı bir belge düzenlen-mesini gerektiren muamelelerden olmalıdır. Suçun oluşabilmesi için sahte

olarak belge düzenlenmiş olması gerekmektedir. Bu belgenin varlığı, alacak-lıların alacaklarını tam olarak tahsil edebilmelerini engellemektedir. Çünkü failin anlaşmalı olarak borçlandığı kişi, elindeki belgeye dayanarak icra takibi aracılığıyla failin malvarlığına müdahale edebilecektir. TCK, anlaşmalı kişi tarafından belgenin icraya konulmasını suçun oluşumu açısından aramamış-tır. Hileli şekilde, gerçek durumu yansıtmayan böyle bir belge düzenlenmesi suçun oluşumu için yeterlidir (Işıka, 2013, 609-612).

2.3.4. Gerçeğe aykırı muhasebe kayıtlarıyla veya sahte bilanço tanzi-miyle aktifin olduğundan az gösterilmesi

Hükümde kanun koyucu, gerçeğe aykırılık ve sahtelik olmak üzere iki kavram-dan yola çıkmıştır. Gerçeğe aykırılık düzenlenen bir belgenin gerçeği yansıtma-masını ifade eder. Bu anlamda bilanço dışındaki mali durumuna ilişkin kayıtların failin aktifini olduğundan az gösterecek şekilde düzenlenmiş olması halinde suç işlenmiş olacaktır. Sahtecilik kapsamında ise gerçekte mevcut olmayan bir belge vücuda getirilebileceği gibi, mevcut bir belgenin içeriği de değiştirilebilir. Failin bilançonun içeriğini değiştirmesi yahut gerçek olmayan bir bilançoyu hazırlaması halinde suç işlenmiş olacaktır. Belirtelim ki, aktifin olduğundan fazla gösterilmesi halinde hileli iflas suçu oluşmayacaktır (Bacaksız, 2011, 121-122).