• Sonuç bulunamadı

İÇİNDEKİLER

ADLİ MUHASEBENİN GELİŞİMİ VE BAĞIMSIZ DENETİM İLE KARŞILAŞTIRILMASI: TEORİK ÇERÇEVE

4. Literatür Taraması

Adli muhasebe yeni gelişen bir alan olması sebebiyle konuya ilişkin yapılan çalışmalar sınırlıdır. Dünya üzerinde uygulamaya yönelik çalışmalar dikkat çekerken, Türkiye’de ise uygulama alanının olmamasından dolayı daha çok teorik çalışmalar ile literatüre katkı sağlanmıştır.

Adli muhasebeye ilişkin yapılan çalışmalara bakıldığında; 1997 yılında Rezaee ve Burton, Amerika Birleşik Devletleri’nde faaliyetlerini sürdürmekte olan 259 işletme bölümünde çalışan 777 akademisyen ile 500 sertifikalı kamu muhasebecisinin adli muhasebeye bakış açılarını değerlendirerek adli muhasebe eğitiminin gerekliliğine yönelik bir anket yapmışlardır. Çalışma sonucunda, adli muhasebeye duyulan ihtiyacın her geçen gün daha da artacağı, mevcut muhasebe müfredatının toplumun beklentilerini karşılayamayacağı ve öğrencilerin adli muhasebe eğitimine ilişkin çeşitli dersleri alarak kariyer yapmaları gerektiği sonucuna ulaşılmıştır. Bu çalışmada dikkat çeken bir diğer önemli nokta ise akademisyenler ile muhasebe uygulayıcıları arasında görüş farklılıklarının olduğunun tespit edilmesidir. Bu farklılıklardan ilki; akademisyenlerin, muhasebe uygulayıcılarına göre, adli muhasebe eğitiminin yararı konusunda daha çekingen ve kararsız olduklarının tespit edilmiş olmasıdır. İkinci farklılık ise, adli muhasebenin öneminin kabul edilmesi durumunda, adli muhasebe eğitiminin nasıl verileceğine ilişkin çelişkiler ile karşılaşılması durumudur. Muhasebe uygulayıcıları, adli muhasebenin ayrı olarak adli muhasebe dersi şeklinde dizayn

I. INTERNATIONAL POLITICS AND SOCIAL SCIENCE SYMPOSIUM (IPSSS) I. ULUSLARARASI SİYASET VE SOSYAL BİLİMLER SEMPOZYUMU (USSBS)

10-12 EKİM/OCTOBER 2018 ARDAHAN ÜNİVERSİTESİ

www.ardahan.edu.tr/ipsss

169

edilmesini arzu ederken, akademisyenler ise bu eğitimin zaten var olan muhasebe programları ile birleştirilmesinin daha yararlı olacağını düşünmektedirler.

2001 yılında Carnes ve Gierlasinski’nin adli muhasebeye duyulan ihtiyacın önemini vurgulamak amacıyla yaptıkları çalışmada, muhasebe alanında yapılan hizmetlerin kalitesinin ve niteliğinin arttırılması gerektiği, özellikle hile eylemlerinin tespit edilmesi konusunda muhasebecilerin daha yetkin olmaları ve bu hususta, ciddi anlamda akademik düzeyde eğitimlerin verilmesi gerektiği sonucuna ulaşmışlardır.

2008 yılında Boys, adli muhasebecilerin sahip olmaları gereken teknik ve genel becerilerini tespit etmekle birlikte mevcut muhasebe eğitimi arasındaki farkları araştırarak adli muhasebe eğitimindeki eksiklikleri sorgulamış ve ciddi anlamda adli muhasebeye ilişkin eğitimsel donanımlara ihtiyaç duyulduğunu tespit etmiştir.

2009 yılında Smith ve Crumbley, adli muhasebe programlarında adli muhasebe müfredatının geliştirilmesi için neler yapılmalıdır sorusuna cevap bulmak amacıyla yaptıkları çalışmada, bu soruya bilimsel açıdan bir yanıt verilemediği ancak ütopik olarak çeşitli inançlara yer verildiğine dikkat çekmişlerdir.

2010 yılında Okunbur ve Obarettin, adli muhasebe uygulamalarının Nijerya’daki mevcut etkinliğini hile ve yolsuzluk kapsamında analiz etmişlerdir. Çeşitli sektörlerde yapılan bu araştırmada adli muhasebe hizmetinin hile ve yolsuzlukların tespit edilmesinde etkin olarak kullanılmadığı sonucuna ulaşılmıştır.

Türkiye’de yapılan çalışmalara bakıldığında ise;

2000 yılında Bozkurt, adli muhasebecilik mesleğinin öneminin anlaşılabilmesi için yaptığı çalışmada, mesleğin kapsamını oluşturan unsurlar ile mesleği gerektiren nedenlere vurgulama yaparak, Türkiye’nin adli muhasebecilik mesleğine duyulan ihtiyacının çok büyük olduğunu ifade etmiştir.

2005 yılında Pazarçeviren, Mooresville Honda adlı bir şirketin yaşadığı adli muhasebe davasını örnek olay çerçevesinde inceleyip; muhasebeci, bağımsız denetçi ve iç denetçiler ile adli muhasebeciler arasındaki farklara gönderme yaparak, adli muhasebecilerin hileleri tespit etmede daha donanımlı olacaklarını ileri sürmüştür.

2009 yılında Toraman, Abdioğlu ve İşgüden, adli muhasebecilik mesleğini özellikle hile eylemlerinde kullanılabilecek suç gelirlerinin aklanması çatısı altında incelemişlerdir. Çalışma sonucunda ise, adli muhasebeyi çeşitli suçlar ile mücadele edilirken profesyonel destek amaçlı başvurulması gereken alternatif bir yöntem olarak değerlendirmişlerdir. Ayrıca adli muhasebecilik mesleğinin çok daha geniş kapsamlı olduğunu; dava destek danışmalığı, araştırmacı muhasebecilik ve hile denetçiliği adı altında sınıflandırarak gruplara ayırmanın yararlı olacağını düşünmüşlerdir.

I. INTERNATIONAL POLITICS AND SOCIAL SCIENCE SYMPOSIUM (IPSSS) I. ULUSLARARASI SİYASET VE SOSYAL BİLİMLER SEMPOZYUMU (USSBS)

10-12 EKİM/OCTOBER 2018 ARDAHAN ÜNİVERSİTESİ

www.ardahan.edu.tr/ipsss

170

2011 yılında Altınsoy, adli muhasebecilik mesleğinin Türkiye’de

uygulanabilmesi için öncelikle, getirilmesi gerekli olan yasal düzenlemeler ile bu mesleği icra edecek kişilerin nitelikli eğitim programlarıyla birlikte başarılı bir netice elde edileceğini ve ülkemizde aranan bir muhasebe meslek dalı olacağını ileri sürmüştür.

2011 yılında Yücel, Bursa’da faaliyetlerini yürütmekte olan 84 Yeminli Mali Müşavir (YMM) ve 36 bağımsız denetçi ile yaptığı anket çalışması sonucunda, dikkat çeken en önemli noktanın; YMM’lerin yaklaşık yarısının adli muhasebe konusunu daha önce hiç duymadıklarını tespit ederken, Bağımsız denetçilerin ise tamamının adli muhasebe ifadesini duyduklarını fakat sadece yaklaşık %40’ının adli muhasebe konusunda yeterli düzeyde bilgi sahibi olduklarını belirtmiştir. Çalışmadan elde edilen bir diğer sonuç ise, YMM şirketlerinin adli muhasebe hizmetlerine bağımsız denetçilerden daha az ihtiyaç duyduklarıdır.

2012 yılında Pehlivan ve Dursun, Türkiye’de bulunan üniversitelerin muhasebe ve finansman anabilim dallarında görev yapan akademisyenlerin adli muhasebe eğitimine yönelik bakış açılarını değerlendirmişlerdir. Bu amaç doğrultusunda, Türkiye’de adli muhasebe eğitimine ilişkin derslerin sınırlı sayıda olduğu görülmüştür. Bu çalışma sonucunda ise, akademisyenlerin %63’ünün mevcut muhasebe müfredatlarının yeterli olduğu ve müfredatlarında köklü bir reform istemedikleri sonucuna ulaşmışlardır.

2012 yılında Elitaş yaptığı çalışmada seçilmiş örneklerle adli muhasebe eğitimini ve Türkiye’deki uygulanabilirliğini irdelemiştir. Yaptığı tanımlayıcı çalışma sonucunda; o yıllarda Türkiye’de adli muhasebe temalı ders sayısının iki örnek dışında üniversitelerde olmadığı tespiti dayanarak; bunun da adli muhasebe eğitiminin ve mesleğinin gelişmesine engel olduğu kanaatine varmıştır.

2013 yılında Kaya, Türkiye'deki muhasebe meslek mensupları üzerinde adli muhasebecilik kavramının farkındalığını ölçtüğü çalışmasında, Türkiye'de adli muhasebecilik mesleğinin uygulanabilmesi için alt yapının hazır olmadığını belirtip ilgili kurum ve kuruluşların adli muhasebeye yönelik verecekleri eğitim ve seminer gibi çeşitli kurslarla bu mesleğe farkındalık oluşturulabileceğini ifade etmiştir.

2014 yılında Al çalışmasında, adli muhasebeciliğin gelişim sürecinin hız kazanması ve sağlam temellere oturtulabilmesi için mevcut yasal mevzuata yeni hükümler eklenmeli ve de bazı kanunlarda değişiklikler yapılması gerektiğini ifade etmiştir. Bu sonuca ek olarak, adli muhasebeyle ilgili uygulamaların şimdi ve gelecek zamanlardaki ihtiyaçların da karşılanabilmesi için sertifika programları yerine resmi kurumlarca desteklenerek oluşturulması ve bu kuruluşlar aracılığıyla yetkilendirme belge ya da ruhsatlarının verilmesi gerektiğini savunmuştur.