• Sonuç bulunamadı

Cezaevi konusu geçmişten günümüze kadar sürekli değişkenlik gösteren alanlar arasında bulunmaktadır. Bu nedenle cezaevi konusu tarihsel süreçte pek çok kişinin dikkatini çekmiş ve üzerinde çok farklı sahalarda çalışma yapılan konular arasında yerini almıştır. Bu bölümde ülkemizde gerçekleştirilen cezaevi çalışmalarının, sosyolojik bağlamda hangi konular etrafında ele alındığına değinilecektir.

Aslıhan Öğün (1990) Sivas Yarı Açık Cezaevinde gerçekleştirdiği araştırmasında kadın suçluğunun sosyo-kültürel konumla ilişkini konu edinmiştir. Araştırmanın verileri 34 hükümlüye 68 çoktan seçmeli ve 6 adet açık uçlu sorular yöneltilerek elde edilmiştir. Elde edilen veriler sonucunda kadınların suçu işlediği kişilerin genellikle eşler ve eşlerin ailesi olduğu ifade edilmiştir. Ayrıca kadınların suç işlemesinde sosyo-kültürel yapıların büyük bir etkisinin görüldüğü açıklanmıştır.

Erhan Tecim (2006) cezaevine suç işleyerek gelen kişilerin cezaevi yaşantısında dini bakımdan herhangi bir değişiklik yaşayıp yaşamadıklarını çalışmasında ele almıştır. Araştırmanın verilerini Konya E tipi Cezaevinde 234, Yarı Açık Cezaevi’nde ise 68 kişiyle görüşülerek elde edilmiştir. Araştırmada survey metodu kullanılmış olup nicel yöntem tekniklerinden faydalanılmıştır. Araştırmanın sonucunda cezaevinde bulunan dini yaşantının suçların farklılığı bakımından herhangi bir değişiklik olmadığı saptanmıştır. Ayrıca açık cezaevinde yatan kişilerin dine yönelik bakış açılarının E tipi cezaevinde yatan kişilerden daha olumlu olduğu elde edilen diğer sonuçlar arasındadır.

Okşan Gürtuna (2009) Ankara Sincan Cezaevinde, “ Yargının Modernleşmesi Ceza Reformu Projesi” kapsamında tasarlanmış cezaevlerinde kalan kadınların cezaevindeki hayatlarını nasıl idame ettirdiği üzerinde durmuştur. Araştırmanın verileri 56 kadın tutuklu ve hükümlülerle anket görüşmesi yapılarak elde edilmiştir.

Ayrıca 9 kadın tutuklu ve hükümlü ile de derinlemesine görüşmeler yapılmış toplamda 65 kişilik bir örneklem ile araştırma verileri tamamlanmıştır. Elde edilen verilerin sonucuna göre, kadınları en çok yıpratan konulardan birisinin gündelik hayatta yaşanan farklılıklar olduğu saptanmıştır. Ekonomik durumu iyi olmayan kadınların cezaevinde çalışmak durumunda kaldıkları, bazı kadınların bunu sosyalleşmenin bir aracı şeklinde algıladıkları belirtilmiştir. Anne olan kadınların evlatlarını özledikleri için cezaevi hayatını bir bakıma diğerlerinden daha zor geçirdiği ifade edilmiştir

Raziye Adalı (2010) Sivas E Tipi Kapalı Cezaevinde farklı suçları olan 355 mahkûm ile görüşerek bu mahkûmların bakış açısı üzerinden cezaevi koşullarını değerlendirmiştir. Adalı örneklemde yaşın, cinsiyetin, medeni halin, meslek vb. gibi değişkenlerin suç üzerindeki etkileri anlaşılmaya çalışılmış bu doğrultuda eğitim seviyesi ve gelir durumu düşük olan kişilerin hüküm giydiği sonucuna varılmıştır. Ayrıca genellikle orta yaşta bulunan kişilerin suça daha çok meyilli olduğu, suç işledikten sonra ise çoğunluğunun pişmanlık duyduğu elde edilen veriler arasındadır.

Semra Saruç (2013) çalışmasında kadın hükümlülerin cezaevi dönemi ve cezaevi sonrasında ihtiyaç duyduğu gereksinimleri incelemiştir. Araştırmada toplam 240 hükümlü ile nicel çalışma yapılmıştır. Ayrıca cezaevinden çıkmış 5 eski hükümlü ile bu sahada çalışan 2 sosyal hizmet uzmanı, 2 akademisyen, 2 sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakfı müdürleri ile de nitel görüşme yönteminden yararlanılmıştır. Araştırmanın sonuçlarına bakıldığında kadınların suç işlemesinde yoksulluğun büyük bir etken olduğu, ailenin ve ortamın kadını suça ittiği, kadınların erkeler tarafından her türlü şiddete maruz kalmaları, kadınları suça iten nedenler arasında görülmektedir. Ayrıca sonuç olarak kadınların suça tekrardan meyil göstermemeleri adına cezaevi sonrasına dair önerilere değinilmektedir.

Sibel Bekiroğlu (2016) çalışmasında Türkiye’de bulunan F tipi hapishane modellerinde siyasi tutsakların gündelik hayatlarını Michel de Certeau’nun taktik kavramından yola çıkarak incelemiştir. Araştırmada mülakat ve yazışmalardan yararlanılmıştır. Araştırmanın sonucunda siyasi tutsakların gündelik hayatlarında benimsedikleri taktikler ile bir direniş pratiği gerçekleştirdikleri ifade edilmiştir.

Sanem Kulak Gökçe (2017) Adana Kadın Kapalı Cezaevinde yapmış olduğu çalışmada hükmü onamış kadınların cezaevinde birbirleri ile ilişkilerini nasıl sağladıkları, birbirleri ile nasıl sosyalleştikleri, birbirlerini nasıl anladıkları ve anlattıkları üzerinde durulmuştur. Araştırmanın verileri 58 hükümlü kadın ile görüşülerek toplanmış ve derinlemesine görüşmeler katılımcı gözlem ile desteklenmiştir. Verilerden elde edilen sonuçlara bakıldığında kadınların cezaevi ortamında bir bakıma yeni bir dünya kurduğu, mahkûmların birbirini yemi kimlik ve roller edinilerek anlamaya çalıştığı, kendi gündelik hayatlarına yön verirken yeni önadlardan faydalandıkları gözlenmiştir. Aynı zamanda kadınların koğuş içerisinde hiyerarşik bir düzen inşa etmeye çalıştığı, güç ve iktidarın hükümlüler arasındaki bir diğer iletişim biçimine dönüştüğü saptanmıştır.

Ramazan Aydoğan (2018) denetimli serbestlik müşahedesi devam eden hükümlülerin, cezaevinden çıktıktan sonra suçları nedeniyle damgalanıp damgalanmadıklarını anlamaya çalışır. Araştırmanın verileri İstanbul Denetimli Serbestlik Müdürlüğünde müşahedesi devam eden 40 hükümlüye yarı yapılandırılmış görüşme formu uygulanarak elde edilir. Araştırmanın sonucu olarak cezaevinden çıktıktan sonra denetimli serbestliği devam eden hükümlülerin suçlarından dolayı toplum tarafından dışlandıkları ve damgalandıkları sonucuna ulaşılmıştır.

Sümeyye Şimşek (2018) tahliye sonrası hükümlülerin dışarıdaki hayata uyum süreçlerini incelemiştir. Araştırmanın verileri İstanbul ilinde toplanmış ve araştırma bağlamında eski hükümlü 10 kadın ve bu sahada çalışmalar yapan 1 sosyal hizmet uzmanı, 2 sosyolog, 1 öğretmen ve 1 psikolog ile görüşmeler gerçekleştirilmiştir. Görüşme sonucunda elde edilen veriler hükümlü kadınların cezaevi sonrası yaşamına uygun bulgular, kadınlara verilebilecek olan hizmetler ve ceza infaz sisteminde uygun görülen iyileştirmeler kapsamında üç başlık altında incelenmiştir.

Süreyya Mavi (2019) ele aldığı çalışmasında cezaevinde annesinin yanında kalan çocukların cezaevinde nasıl sosyalleştikleri, cezaevi ortamının çocuğa ne gibi etkileri olduğunu ve sosyal hizmet yaklaşımını konu edinmiştir. Araştırmanın verileri cezaevinde bulunan tutuklu annelere ve cezaevinden çıkmış kişilere anket formu uygulanmıştır. Araştırmanın sonucunda oyun alanlarının kısıtlı olduğu, çocukların

beslenmesine yönelik her imkânın sağlanamadığı, çocukların kendilerine ait yatacak yatakların olmadığı, kreş noktasında çocukların yaşlarına göre meydana gelen değişiklikten kaynaklı herkesin aynı oranda faydalanmadığı elde edilen veriler arasındadır.

İKİNCİ BÖLÜM

ARAŞTIRMANIN KONUSU VE METODOLOJİSİ

2.1. Araştırmanın Konusu

Bu çalışmanın konusunu, “Eski Tutuklu ve Eski Hükümlülerin Cezaevindeki Gündelik Hayat Deneyimleri” oluşturmaktadır. Eski tutuklu ve eski hükümlü kişilerin, cezaevi dönemindeki gündelik hayata dair deneyimleri, gündelik hayat sosyolojisi bağlamında ele alınacaktır. Bu kapsamda araştırmaya katılan görüşmecilerin anlatımlarından yola çıkarak cezaevinde olan gündelik hayatta neleri deneyimledikleri, cezaevine girdiklerinde nasıl bir dünya ile karşı karşıya kaldıkları, bu dünyaya uyum sağlamak için gündelik hayatlarını nasıl inşa ettikleri ele alınacak konular arasındadır. Cezaevinde annesi ile birlikte kalan 0-5 yaş grubu çocukların cezaevinde nasıl bir yaşam sürdürdükleri ve cezaevinde anne olmanın ne demek olduğu eski tutuklu ve eski hükümlü kadın annelerin gözünden ele alınacaktır. Ayrıca başka çalışmalara girizgâh niteliğinde olması için cezaevinden çıkan eski tutuklu ile eski hükümlülerin, cezaevi sonrasında nasıl tepkilere maruz kaldıkları ve dışarıdaki yaşama uyum sağlamada yaşadıkları zorluklar ele alınacak konular arasındadır.