• Sonuç bulunamadı

Eski Tutuklu ve Hükümlülerin Cezaevi Sonrası Gündelik Hayat

hükümlülerin dışarıdaki gündelik hayata uyum noktasında yaratıkları problemlere yer verilecektir. Ayrıca cezaevine giren kişilerin tahliye sonrasında çevrelerinden herhangi bir tepkiye maruz kalıp kalmadıkları anlaşılmaya çalışılacaktır.

3.4.1. Cezaevi Sonrası Gündelik Hayata Uyum

Eski tutuklu ve eski hükümlüler, cezaevinden çıktıktan sonra gündelik hayatlarında meydana gelen değişimlerden kaynaklı olarak dışarıdaki hayata uyum sağlamakta bir takım zorluklar yaşamaktadır. Bu zorluklar tıpkı katılımcıların cezaevine girerken yaşadıkları değişimlerle benzerlik göstermektedir. Cezaevi içerisinde sosyalleşmeye ve kültür kazanmaya başlayan birey zamanla cezaevindeki hayata uyum sağlamaya çalıştığı anlarda yaşadığı krizi tahliye sonrasındaki gündelik hayatına uyum sağlamakta yaşamaktadır. Kişi tahliye sonrasında her ne kadar özgürce hayatını yönetmeye dair ipleri kendi elinde bulundurma fırsatını yakalamış olsa da, cezaevi hayatında edindiği yaşam şeklinden bir anda sıyrılamamaktadır. Cezaevi kuralları ile düzenlenen rutin faaliyetler, toplu yaşama uyum, cezaevinde edinilen alışkanlıklar, zamanla benimsenen sistemli ritimler, kişinin bedeninin de ritmi haline dönüştüğü için kişi dışarıda da olsa bu ritimleri hala bedeninde, hafızasında, hatıralarında taşımaktadır. Bu durum eski tutuklu ve eski hükümlülerin, cezaevinden çıktıktan sonra gündelik hayatlarına yeniden uyum sağlama noktasında bir takım problemler yaşamasına neden olmaktadır. Bu sebeple araştırmanın bu kısmında cezaevinden çıkan eski tutuklu ve eski hükümlülerin tahliye sonrasında yaşadıkları problemlere yer verilecektir. Bu konu hakkında katılımcılara “Cezaevinden çıktıktan sonra tekrardan hayatınıza uyum yaşamakta zorlandınız mı? Zorlandı iseniz hangi noktalarda sıkıntı yaşadınız anlatır mısınız?” sorusu yöneltilmiştir. Yapılan derinlemesine görüşmeler neticesinde katılımcıların dışarıdaki hayata uyum sağlamakta bir takım sıkıntılar yaşadığı fark edilmiştir. Eski tutuklu ve eski hükümlü kadınların konuya ilişkin düşünceleri şu şekildedir;

“Yok canım. Hep kendimi dinlemek, hep sessiz yerlerde olmak isterdim. Cezaevinde hep ışık yanık dururdu ya şu ışık bir sönse de uyusak isterdik canım. Ama ışık sönmezdi imkân yok. Çoğu arkadaşlar bazen memurları mazgaldan çağırırlardı gazete koyarlardı. Karanlık olsun da yatalım diye. Çıktık mesela ışıksız yerde durmamız perde çekmeden ondan ( evindeki perdeyi göstererek). Sonra ortam olarak bir kalabalığa girdiğinde bile o ortamda hissederdi insan kendini” (K2, 50, Cinsel istismar, Hükümlü)

“Zorlandığımı açık olarak şöyle söyleyeyim. Aslında insanları kendim de görmek istemedim çoğu insanları çünkü o zor yeri gördüm önceden arkadaşlık yaptığım insanlarla tekrar yine bir araya geldiğimde aynı şeyleri yaşayabileceğimi düşündüğüm için kendim de uzaklaştım insanlardan. Bir anlık bir şeye kapılıp yine uyuşturucuya düşebilirim diye o şeyleri kullanan arkadaşlarımdan uzaklaştım yani. Dışarı çıktım mesela hiç tanımadığınız bir şehre gidersiniz ya mesela insanlar böyle tuhaf tuhaf bakar böyle yani insanlar hep bir tuhaf bakıyor gibi görünüyordu bana. Bir şey desem yanlış bir şey mi olacak yanlış mı anlayacaklar diye bu şekilde hep tedirgin oluyordum. Çıktım mesela denetime, denetimli serbestlik bürosunda kaçıracam mı bir şey mi olacak diye tedirgindim. Bir de sabah kalkamıyordum. Denetimi öğleden sonraya aldırmıştım. Denetimden arkadaşa diyordum şu saatte beni ara diyordum” (K8, 27, Uyuşturucu ticareti, Hükümlü)

“Yaşadım, bir sürü aileden, arkadaşlardan herkes uzaklaşmıştı ve artık ben de şey yapamıyordum. Sürekli içeriyi düşünüyordum. Şimdi onlar ne yapıyordur. Dışarıya çıktıktan sonraki ilk altı ay bile diyebilirim yani içeriye göre ben şey yapıyordum kendimi. İşte sabah erkenden uyanıyorum. İçerideymişim gibi vücut saatim öyleydi yani. Patates kızartmasını seven bir arkadaşım vardı yiyemiyordu orada, patates kızartması yemiyordum. İşte ne bileyim mantıyı seven bir arkadaş vardı. Mantı yiyemiyordum onlarda yiyemiyor diye. O tip şeylerim çok fazla oluyordu. Konuşamıyordum ve böyle şeydim herkese onun dışında böyle daha şey olmuştum. Ben normalde sivri biriydim. İnatçı biriydim. Çıktıktan sonra hala o eski şeyime gelmedim” (K11, 32, Tutuklu)

Eski tutuklu ve eski hükümlü kadın katılımcıların ifadelerinden de görüldüğü üzere, genellikle kadınların cezaevinden tahliye olduktan sonra, cezaevlerindeki gündelik hayatlarından sıyrılamadıkları görülmüş, cezaevi hayatının izlerini cezaevi sonrasında da taşıdıkları anlaşılmıştır. Bunun sonucu olarak cezaevinden çıkan kadınlar, cezaevi sonrası gündelik yaşamlarında bir takım problemler yaşamaya başlamıştır. Kadınların cezaevinden çıktıktan sonra uyum şağlamada çektiği sıkıntılara

bakıldığında cezaevi hayatını içselleştirme, cezaevinin rutin etkinliklerinin kişinin beden dili haline dönüşmesi, kişinin kendi benliğine karşı yabancılaşması, kişinin çevre tarafından yabancılaştırılması, cezaevi hayatının olumsuz yansımaları, kişinin cezaevi hayatından kopamaması gibi problemlerin ön plana çıktığı görülmektedir. Öncelikli olarak kadınların cezaevi hayatında sosyalleşmeleri, kurumsallaşmaları, kendi hali bir olan kişiler ile iletişim kurmaları, sistemli bir hayatta yaşamaları, cezaevinde kısıtlı haklara sahip olmaları, kadınların zamanla cezaevi kültürünü içselleştirdiklerini göstermektedir. Bu durum bir anda cezaevinden tahliye olan kadınların dışarıdaki hayatla baş başa kaldıklarında, kendilerini yabancı gibi hissetmelerine neden olmaktadır. Katılımcıların ifadelerinden de anlaşılacağı üzere cezaevinden çıkan kadınların iletişim noktasında sıkıntılar yaşadıkları, sosyal hayata yeniden uyum sağlama hususunda zorluklar çektikleri anlaşılmıştır. Kadınların sosyal hayata katılmada yaşadıkları zorlukların bir diğer nedeni olarak kadınların dışarıdaki insanlardan ziyade kendilerini toplumda sorunlu, hatalı kişiler olarak görmelerinden kaynaklı olduğu düşünülmektedir. Bu durumda kadınlar iletişim kurmak yerine kendi içine kapanmayı tercih etmişlerdir. Bu durum ise kadınların kendi kendilerine dair bir yabancılaşma durumu yaşamalarına neden olmuştur. Katılımcı K8'in ifadelerinden anlaşılacağı üzere yabancılaşma durumu, bazen kişinin kendi çevresinin onu suça tekrardan yönlendirebileceği düşüncesinden dolayı kişinin kendi tercihi olur iken, katılımcı K11'in ifadesine göre bazen de çevrenin kişiyi damgalaması ve yalnız bırakması sonucunda kadınların itildiği, toplum tarafından bilerek dışlandığı bir durum olarak karşımıza çıkmaktadır. Katılımcıların cezaevinden sonraki hayata uyum sağlayamamalarında bir diğer etken ise katılımcıların dışarıdaki hayatlarında dahi içeriyi düşünerek hareket etmeleri, cezaevinden kopamamalarıdır. Katılımcı K11’in ifadelerinden de görüleceği üzere, katılımcının tahliye sonrası yaşamında, dışarıdaki insanlarla özdeşlik kurması beklenirken, katılımcının bir müddet içerideki hayatı düşünerek hala içerideymiş gibi yaşadığı, arkadaşlarının sevdiği yemekleri kendisinin de yemediği, dışarıdaki hayatının ortamında bile cezaevi gibi yaşadığı görülmektedir. Ayrıca katılımcıların cezaevi hayatında sürekli bulunmaları, tahliye sonrasında katılımcıların cezaevi ortamını anımsatacak herşeyden uzak durmaya da ittiği de

gözlenmiştir. Katılımcı K2, cezaevini hatırlatacak herşeyden uzak durmaya çalıştığını, cezaevinde toplu ortamda yaşadığı için kalabalık ortamlardan kaçtığını, kapalı yaşamdan dolayı evinin perdelerini gece bile kapatmadığını ifade etmiştir. Kadın katılımcılarda gözlenen başka bir durum ise cezaevi hayatındaki rutin etkinliklerin bir müddet sonra kadınların bedenlerinin dili haline dönüşmesidir. Katılımcı K11'in, cezaevinden sonraki yaşamında bu yüzden etrafına uyum sağlayamadığı görülmüş ve cezaevinin rutin faaliyetlerinin bedenine sirayet etmesinden dolayı bir süre cezaevinin sistemine göre yatıp kalktığı anlaşılmıştır. Kadınların cezaevinden sonraki hayata uyum sağlayamamasının bir diğer nedeni ise kadınlara verilen ekonomik desteğinin olmamasından kaynaklanmaktadır. Ayrıca kadınların özel yaşamdaki tercihlerinin ve suçlu damgası yemelerinin iş bulmasının önünde engel teşkil ettiği görülmektedir. Katılımcı K10'un konuya dair düşüncelerini şu şekilde ifade etmiştir;

“Bir kadın olarak dedim ki ben gene mi hurdaya çıkacam. Ben gene mi kimseden yardım alamıcam. Ben gene mi bir işte çalışamıcam. Önceden de çalışmıyordum. Şimdi de iş bulamıyorum. Bundan yana dışlanıyorum mesela. Bu kadın alkollü, bu kadın alkol almış. Almışsam sebebi neymiş o yüzden ben bu insanlara hiç uyum sağlayamadım ki zaten. Kim haklı kim haksız görünmüyor. O yüzden ben esasında bu hayata uyum sağlayamadım. İnsanlar birbirine yiyici hayvanlar gibi. Ben başka bir şey demiyorum” ( K10, 42, Adam yaralama, Tutuklu)

Eski tutuklu ve eski hükümlü erkekler ise tahliye sonrasında gündelik hayatta yaşadıkları problemleri şu şekillerde paylaşmışlardır;

“Evet yaşadım. Mesela ben cezaevinden çıktıktan sonra beni yanıma görmeye gelen olurdu. Şöyle beş dakika otururdum. Kalkar giderdim. Sıkılırdım çeker giderdim. Dezzem gelirdi, dayım gelirdi, köyden gelenler olurdu, ne bileyim oturmak yanlarında durmak istemezdim. Dışarıya alışamadım ben onları kaç senedir görmediğim için mi oluyordu bilmiyorum hısımlarıma akrabalara uyum sağlayamadım” (E1, 51, Cinayet, Hükümlü)