• Sonuç bulunamadı

1.5. KAYNAK BAĞIMLILIĞI KURAMINI OLUŞTURAN TEMEL KAVRAMLAR

1.5.3. Kuramların Bağımlılığa Bakışı

Bağımlılık kavramı, yapısal koşul bağımlılık kuramı, kuramsal kuram, örgütsel ekoloji kuramı, işlem maliyet ve kaynak bağımlılığı kuramı gibi kuramlarda da ele alınmış ve tartışılmış olduğu görülmektedir. Aşağıda bu kuramların bağımlılığı ele alış şekilleri verilmiştir:

24

• Yapısal Koşul Bağımlılık Kuramında “Bağımlılık”: Bu kuram, pozitivist, nesnelci bir anlayışa dayanmasıyla örgüt ve yönetim kuramlarının gelişmesinde önemli bir yere sahiptir. Aston Grubun örgütsel büyüklük üzerine yaptıkları araştırmada büyük örgütlerin merkezileşme, biçimselleşme, standartlaşma ve uzmanlaşma açısından daha çok yapısallaşmış bir özelliğe kavuştukları ifade edilmiştir (Sargut, 2010: 3-37). Pugh ve arkadaşları (1969), örgütlerin bağımlılıklarına yönelik bir ölçek geliştirmişlerdir. Bağımlılık, çevre, teknoloji, büyüklük veya sahiplik gibi örgüt yapısının uyumlanması gereken çevresel bir koşul olarak ele alınmış ve bağımlılığı, “ana kuruluşa” ve “diğer örgütlere” bağımlılık olmak üzere iki boyutta ele almışlardır (Öztürk ve Coşkun, 2011: 95):

o Ana kuruluşa bağımlılık boyutunda; örgütler yatırım ve faaliyet giderleri için finansal kaynaklara ihtiyaç duyarlar.

o Diğer örgütlere bağımlılık boyutunda ise; örgütler çevrelerindeki tedarikçi, alıcı ve rakipler gibi diğer örgütlerden farklı beklentilerde bulunurlar.

Tablo 1-1’de Aston Grubu Bağımlılık Ölçeği gösterilmektedir.

Tablo 1- 1: Aston Grubu Bağımlılık Ölçeği

Bağımlılık Değişkenler

Ana Kuruluşa Bağımlılık Ana kuruluş içinde örgütün görece büyüklüğü Örgütün grup içindeki statüsü

o Bağımsız örgüt o Bağlı kuruluş o Merkez şube o Şube

Ana kuruluşun politika oluşturma mevkilerinde örgütün temsil derecesi

Örgütün bünyesinden çıkartılan uzmanlık sayısı Diğer Örgütlere Bağımlılık Tedarikçilerle birleşme

Alıcılarla birleşme

Çıktı miktarında alıcı etkisine maruz kalma derecesi En büyük alıcının örgütün çıktı miktarındaki payı En büyük alıcının ihtiyacının örgüt tarafından tedarik Kaynak: (Öztürk ve Coşkun, 2011: 95)

25

Aston Grup Bağımlılık Ölçeği’nde, örgütün ana kuruluşa bağımlılığında örgüt içindeki grupların büyüklükleri ve finansal kaynaklar açısından önemliyken, diğer örgütlerdeki bağımlılık ise tedarikçiler, en büyük alıcının örgüt içindeki payını göstermektedir.

• Kurumsal Kuramda “Bağımlılık”

Bu kuram, örgütlerin içinde bulundukları örgütsel alandaki hâkim kurumlar tarafından etkilendiklerini ve kurumların örgütlerin yapı ve faaliyetlerini şekillendirdiklerini dolayısıyla örgütlerin içinde bulundukları örgütsel alandaki formal ve informal kurumlara bağımlı olduklarını varsaymaktadır. Kurumsal bağımlılık, bağımlılığı etkileyen iki alanı işaret eder. Bunlar (Öztürk ve Coşkun, 2011: 96):

o Zorlayıcı Eşbiçimlilik: Örgütlerin diğer örgütlere olan bağımlılıklarından dolayı bağımlı olunan örgütün beklentilerine/çıkarlarına uygun bir şekilde faaliyetlerini sürdürme zorunluluğudur.

o Meşruiyet Kavramı: Örgütler farklı sebeplerden dolayı meşruluk kazanma gayreti içerisine girebilirler. “Süreklilik/devamlılık” ve “güvenilirlik/anlaşılırlık” bu sebepler arasında değerlendirilebilir.

• Örgütsel Ekoloji Kuramında “Bağımlılık”

Örgütsel ekoloji, çevredeki değişikliklere uyum göstermeye çalışan örgütlerin yok olması azalması ve o örgütlerin yerine çevredeki yeni koşullarla uyumlu örgütlerin doğması ve çoğalmasını ifade eder. Çevresel uyum değil çevresel ayıklamayı savunur (Önder ve Üsdiken, 2010: 133-134). Bu kuram bağımlılığı kader birliği olarak algılar. Benzer popülasyon içindeki örgütlerin, benzer örgütsel biçime sahip olmaları nedeniyle bulundukları çevrenin koşullarından benzer şekilde etkilenirler. Barnett ve Carroll (1987), herhangi bir grup içindeki örgütler arasındaki karşılıklı bağımlılık ilişkisini iki farklı şekilde tanımlamışlardır. Bunlar (Öztürk ve Coşkun, 2011: 97):

o Karşılıklılık (mutualistic) İlişkisi: Grup içindeki örgütler birbirlerinin yaşama şanslarını

arttırdıklarında aralarında ilişki karşılıklıdır. Doğrudan karşılıklılık, ilişkinin her iki tarafınada yarar sağlayacak şekilde örgütlerin birbirlerini tamamlayıcı işbirlikleri sonucunda meydana gelir. Değer zinciri halkasındaki bünyeler arasındaki ilişki bu ilişki türüne örnek olarak

26

gösterilebilir. Dolaylı karşılıklılık ise benzer karakteristiklere sahip olan örgütlerin birbirlerinin meşruiyetini arttırmasını ifade etmektedir.

o Rekabetçi (competitive) İlişki: Grup içindeki örgütler birbirlerinin sonuçlarını negatif

yönde etkilerse, aralarında rekabetçi bir ilişki vardır. Doğrudan rekabet, aynı örgütler arasında gerçekleşen, örgütlerden birinin kazandığı durumda diğerinin kaybettiği rekabet şeklidir. Buna karşılık “dolaylı rekabet” ise örgütlerin ihtiyaç duydukları ortak kaynakların sınırlı olduğu durumlarda meydana gelmektedir.

• İşlem Maliyet Kuramında “Bağımlılık”

Taraflar arasında yapılan pazarlık, izleme ve sözleşme gibi uygulamalara ve işlem tamamlandığında ortaya çıkan maliyetleri kapsamaktadır (Wasti, 2013:107). Bu kurama göre işlemleri birbirinden ayıran birkaç unsur vardır. Bunlardan birisi, “sözleşmeye has yatırımlar”dır. Tedarikçi-alıcı ilişkilerindeki bağımlılıktan söz eder. Tedarikçi ile belirli aralıklarla yapılan sözleşmelerde, ilk sözleşmede herhangi bir tedarikçi işi alarak “ilk giren avantajı” kazanır. Ayrıca sözleşme yenileme zamanlarında, avantajların ve dezavantajlarının farkında olan potansiyel rakipler sözleşme yenileme zamanlarında teklif verme hazırlığına girerek vakit harcamak istemezler. Bu durum doğal olarak başlangıç aşamasındaki çok sayıdaki tedarikçinin sözleşme yenileme zamanlarında azalmasıyla (küçük sayılar sorunu) sonuçlanmaktadır. Alıcılar, yeni bir tedarikçiyi bulmak için katlanmaları gereken “değiştirme maliyetlerinden” dolayı mevcut sözleşmedeki partnerleriyle alışverişe devam etme eğiliminde olurlar (Wasti, 2013:109; Öztürk ve Coşkun, 2011: 98-99).

• Kaynak Bağımlılığı Kuramında “Bağımlılık”

Kaynak bağımlılığı kuramı kapsamında bağımlılık; bir aktörün bir eylemi ya da faaliyeti gerçekleştirirken ilgili tüm koşulları kontrol edememesi durumunda ortaya çıkmaktadır. Örgütler amaçları için gerekli olan bütün olanakları tek başlarına sağlayamadıkları için kendileri için farklı derecelerde önemli ve değerli olan kaynakları temin edebilmek amacıyla çevrelerindeki diğer örgütlerle bir tür mübadele ilişkisine girerler. Örgütler, yaşayabilmek için ihtiyaç duyduğu kaynaklara erişebilme durumunda olan özerk sosyal aktörler olarak kabul

27

edilmektedirler. Ancak bu özerklik durumu zamanla örgütlerin birbirlerine bağımlı olmaları nedeniyle kısıtlanma getirmektedir (Sayılar, 2013: 57; Öztürk ve Coşkun, 2011: 100).