• Sonuç bulunamadı

Kaynak bağımlılığı kuramı açık sistem anlayışını, çevreyle ilişki kurulması gerektiğini gösteren durumsallık yaklaşımı (koşul bağımlılık) ve kaynakların kıt oluşu nedeniyle değiş – tokuş ilişkisine sosyal mübadele kuramından doğmuştur (Sargut ve Özen 2010: 80-81). Ancak, sadece bu üç kuram dışında diğer açık sistem anlayışını savunan örgüt kuramlarıyla da ortak ve birbirini tamamlayan yönleri bulunmaktadır.

Bu nedenle araştırmada kaynak bağımlılığını azaltmada uygulanabilecek eylem ve stratejilere farklı bakış açısı sağlayabilecek, tamamlayabilecek veya destekleyebilecek kuramlar derlenerek (Meydan, 2015: 194; Sayılar, 2013: 75; Bakoğlu, 2010:247; Dikili, 2014: 141-158) aşağıda verilmiştir:

• Kaynak bağımlılığı kuramının temelinde yer alan; çevresel belirsizlik, bağımlılık, güç ve bağlılık gibi özelliklerin, koşul bağımlılık kuramı, stratejik seçim kuramı, örgütsel ekoloji, ağ kuramı, stratejik seçim kuramı, yeni kuramsal kuram, işlem maliyet kuramı, vekalet kuramı, eleştirel yönetim kuramı, yaşam alanı kuramı, sosyal değişim kuramı ve sosyal mübadele kuramı gibi kuramlar ile benzerlik gösteren ortak yönleri ile birlikte farklı yönleri ve birbirini tamamlayan yönleride bulunmaktadır.

• Kaynak bağımlığı kuramında, kaynak bağımlılığını azaltmada hangi çevresel koşulların etkili olabileceğini söylerken, koşul bağımlılık kuramında hangi kaynakların bağımsızlık yaratabileceğini ifade eder.

36

• Örgütsel ekoloji kuramının bağımlılık ilişki derecelerinin hangi çevresel koşullarda var olabileceğini ortaya koyması açısından, ağ kuramı da bu örgütsel ilişkinin/ağların örgütün doğma–büyüme süreçlerinde farklılık gösterebileceğini ileri sürerek kaynaklara ulaşma yollarının nasıl genişleyebileceğini gösterir.

• Yeni kuramsal kuramda ve stratejik seçim kuramı strateji kullanımını destekleyip kaynaklarda yenilikçilik yaklaşımının bağımlılığı azaltabileceği ileri sürer.

• Kaynak bağımlılığı kuramı uyum üzerine durmakta ve yöneticinin çevre ve örgüt üzerinde etkisi olabileceğini ileri sürmektedir, stratejik seçim kuramı ve asil-vekil yaklaşımı, kaynak bağımlılığında yönetici seçimi ve değişiminde etkili olan çevresel faktörler üzerine odaklanmaktadır. Ortak yatırımlar konusunda bu kuramlar tamamlayıcı olabilir.

• Kaynak bağımlılığı kuramının en önemli özelliklerinden biri çevresel belirsizliği kontrol etmede gücün kullanımı ile kaynak bağımlılığı minimize edilebileceğini savunmaktadır. Oysa eleştirel kuram, gücün her an hazır olduğunu ve gücün nasıl oluştuğuna dair örgütün sadece belirlediği alanlara değil, bu alanların dışında da güç olgusunun olabileceğine dikkat çeker.

• Sosyal değişim kuramıda örgütlerin hem çevreleri ile ilişkilerinde hem de kendi bünyeleri içinde gücün önemli bir rol kaptığını ve aynı zamanda bu gücün karar alma süreçlerinde siyasi bir nitelik taşıdığını kabul eder. Bu yönleriyle kuramlar kaynak bağımlığı yaklaşımında gücün analiz edilmesinde ve gücün irdelenmesi konusunda katkı sağlayabilir.

• Çevresel belirsizliğin örgütün kaynağa olan bağımlılığını artıracağını ve değişimin olabileceği öne sürer, Kurt Lewin tarafından ortaya atılan “yaşam alanı kuramı”, bireyin yaşam alanında meydana gelen durumların sınırlı olduğunu ve sadece ortaya çıkan davranışla ilgili durumları kapsadığını ve bu davranışların, meydana geldikleri çevreden bağımsız olarak düşünülemeyeceğini ortaya koyar. Bu düşünce çerçevesinde örgütler, çevresel belirsizlik ortamında kaynak bağımlılığını artıran ya da azaltan davranışların neler olduğunu tespit ederek bu bağımlılığı kontrol altına alabilirler.

37

• İşlem maliyet ve kaynak bağımlılığı kuramında kaynakların önemine ve çevresel bağımlılık ve belirsizliğe odaklanmakta ve bu ortamın tedarikçi fırsatçılığını yaratabileceğini ileri sürer. Bu noktada kaynak bağımlılığı kuramı her iki kuramın alışveriş ortamlarını karşılaştırabilir ve ağ kuramı, sosyal değişim kuramı ve sosyal mübadele kuramındaki sosyal ortamlardaki gönüllü faaliyetleri, yani gömülü gücü kaynak temini ya da tedariki için kullanabilir.

Son olarak kaynak bağımlılığı kuramı dış çevreyi ele alarak, dışsal tehditlere yönelirken, kaynak-temelli kuram iç kaynaklara ve içsel güçlülüğe odaklanır. İki kuramın önerdiği içsel ve dışsal güçlerin birlikteliği bağımsızlığı minimize etmede yardımcı olabilir.

1.8. KAYNAK BAĞIMLILIĞI KURAMI VE ÖRGÜTLER ARASI İLİŞKİLERİN DURUMU

Kaynak bağımlılığı kuramı örgütlerde, örgüt içinde ve örgütler arası ilişkilerde bir takım değişimler yaratabilir. Örgütler, örgüt içi ilişkileri ve toplumu anlamak için temel birimlerdir. Bu örgütler özerk değildir, aksine diğer kuruluşlarla olan karşılıklı bağımlılıklar ağı tarafından kısıtlanırlar. Karşılıklı bağımlılık, yapılması gereken eylemlerin ne olacağı konusu, belirsizlikle birleştiğinde, birbirine bağlı olan örgütlerde, hayatta kalabilme mücadelesi ve sürdürdükleri başarının belirsizliği ortaya çıkar. Örgütler, bu belirsizlik ve var olma kaygısıyla dış bağımlılıkları yönetmek için harekete geçerler, bu tür eylemler kaçınılmaz olarak hiçbir zaman tam olarak başarılı olmamakla birlikte yeni bağımlılık modelleri üretirler. Yeni ortaya çıkan bu bağımlılık kalıpları örgütler arası gücü oluşturmanın yanı sıra örgütsel davranışı etkiler. Hillman, Withers ve Collins (2009), dış ortamın örgütsel eyleme kısıtlamalar getirebileceğini kabul eder. Ancak, yöneticilerin bu kısıtlamalara rağmen çevresel belirsizliği azaltmak için kaynak elde etmeleri gerektiğini ileri sürer.

Pfeffer (1987), kaynağın, bağımlılık ya da güç üretebileceğini vurgular ve daha az güce sahip örgütlerin sınırlı özerkliğe sahip olduğunu ve güçlü aktörün koyduğu kurallara uymak zorunda olduklarını ileri sürer. Aksi takdirde, çatışma oluşacağını ifade eder. Gulati ve Sytch (2007), örgütler, kendi kendilerine hizmet ederler ve çevreyi kontrol etme gücüne sahip olduktan

38

sonra işlem sırasında daha fazla değer talep ederler. Saxton (1997), güçlü bir aktör zayıf olanı bilgi paylaşmaya ve büyük ilişki yatırımı yapmaya zorlayabilirken, daha az güçlü olan güçlü olana karşı taviz verebilir ve güçlü olanın istediği gibi davranabilir. Emerson (1962), düşük güç seviyesi, örgütlerin eylemi için dış saldırı olarak görülen bir bağımlılık üretir (Pfeffer,187; Gulati ve Sytch, 2007; Saxton 1997; Emerson; akt. Hillman, Withers ve Collins, 2009:1405).

Davis ve Powell (1992); Liu (2015); Hitt, Xu ve Carnes (2016), güç ve yeteneğin, resmi kontrol veya işbirliği stratejileri ile elde edilebileceğini, yeteneğin, güç üreten maddi olmayan kaynak olarak zayıf olan aktörü kontrol etmek için kullanılabileceğini ileri sürer. Resmi kontrolün ise takımın eylemlerine rehberlik edecek sonuç veya süreç kontrolü olabileceğini ve gelecekteki eylemleri tahmin etmek, çevresel belirsizliği azaltmak için ortak vizyonla işbirliği stratejileri geliştirilebileceğini ifade ederler (Davis ve Powell, 1992; Liu, 2015; Hitt, Xu ve Carnes,(2016; akt. Ma, Wang ve Li: 2019: 891).

1.9. KAYNAK BAĞIMLILIĞININ YÖNETİLMESİNDE UYGULANAN EYLEM VE